22 Ekim 2013 Salı

FRIEDER BURDA MÜZESİ: YEŞİLLİKLER İÇİNDEKİ KAR BEYAZI SANAT MÜCEVHERİ

Yeşillikler içindeki kar beyazı sanat mücevheri

2004 yılında açılan ve Burda Yayıncılık imparatorluğunun varislerinden Frieder Burda’nın sanat koleksiyonunu barındıran Frieder Burda Müzesi’nde, klasik modernizm ve çağdaş sanata ait yaklaşık 1000 resim, heykel, obje ve kâğıt üzerine çalışma sergileniyor. 

ÜMMÜHAN KAZANÇ

Frieder Burda, 1936 yılında Güneybatı Almanya’da Baden yakınlarındaki Gengenbach’da, yayıncı ve senatör Dr. Franz Burda’nın ikinci oğlu olarak dünyaya geldi. Ticari eğitimini babasının şirketinde sürdürdü. Daha sonra uzun süre Fransa’da dergi yayıncılığı yaptı. Darmstadt’daki matbaanın başına geçmeden önce bir süre İngiltere ve Amerika’da bulundu. Frieder Burda, çalışmalara hız vererek Avrupa’nın en önemli yayıncılık şirketlerinden birini yarattı. 1986 yılında babalarının ölümünden sonra, üç kardeş yollarını ayırdı. Almanya’nın en zengin kişileri arasında yer alan en küçük kardeş yayıcılık şirketini yönetirken, Frieder Burda kendini tamamen sanat faaliyetlerine adadı. 

Bir koleksiyonerlik masalı
Yaklaşık otuz yıl önce sadece içten gelen bir dürtüyle resim satın almaya başlayan Frieder Burda’nın bir koleksiyon oluşturmak aklının ucundan bile geçmiyordu. Fakat on beş yıl önce resim satın alma dürtüsü bir anda gerçek bir koleksiyon oluşturma eylemine dönüştü. 1998 yılında Baden-Baden’li sanat patronu, Frieder Burda Vakfı’nı kurar. Vakfın en önemli amacı uluslararası üne sahip koleksiyonun sürekli olarak halka açık olmasıdır. Kesinlikle bağış almadan, tamamen vakfın imkânlarıyla 20 milyon euro harcanarak 2004 sonbaharında müze açılır. Almanya’nın sevimli kasabalarından Baden-Baden’de yer alan müzeyi kuruluşundan bu yana bir milyondan fazla sanatsever ziyaret etti. Müze, ünlü Lictentaler Bulvarı’ndaki parkta, 100 yıl önce açılan National Gallery (Staatliche Kunsthalle)’nin bitişiğinde yer alıyor. Almanya’da ilk kez ulusal ve özel bir kültür enstitüsü bu şekilde bir işbirliği gerçekleştiriyor. 
Frieder Burda, koleksiyonerlik hikâyesini şu sözlerle anlatıyor: “Her şey 1968 yılında başladı. Documenta I sergisi benim için unutulmaz… Oldukça ucuz bir fiyata Lucio Fontana’nın kırmızı renkli bir tablosunu aldım. Fontana’nın kim olduğunu bile bilmiyordum… Aslında bunu biraz gençliğin verdiği asilikle babamı şaşırtmak için satın aldım. Fakat işler planladığım gibi olmadı. Alman Ekspresyonizmi resmi koleksiyoneri olan babam, tabloyu çok sevdi ve seçimimden dolayı beni kutladı. İşte bu benim koleksiyonerlik tutkumun başlangıç noktası oldu… Bir kere başladığınız zaman bir daha asla duramıyorsunuz”. 
Aslında Frieder’in baba tarafı bohem bir yaşam tarzından geliyor. Büyük büyükbabası mütevazı bir sokak müzisyeni, annesi ise bir tren makinistinin kızıdır. Fakat babası Franz, 21 yaşındayken doktor unvanını alır ve efsanevi bir yayıncı olur. 1988 yılında Franz ve Frieder kardeşler Springer şirketindeki Burda hisselerini 300 milyon dolara Springer’e satar. Alman basını günlerce küçük kardeş Hubert ile yaşanan ayrılığı konuşur. Frieder Burda aile içindeki anlaşmazlığın sona erdiğini söylüyor. Baden atasözü ‘kan sudan daha koyudur’u hatırlatarak kan bağının gücüne vurgu yapıyor. Hisselerin satışından eline geçen yüklü miktardaki nakit ile sanata daha fazla para ve zaman ayırmaya başlayan Frieder, Gerhard Richter’in 40 resmini satın alır. Başlangıçta tamamen kişisel sanat zevki ve bilgisi ile tercihler yapan Burda, artık Hans Mayer (Duesseldorf), Michael Werner (Cologne/New York) ve Pace-Wildenstein’den Arne Glimcher (New York)’in danışmalığında sanat eseri alımı gerçekleştiriyor. Müzenin tüm masraflarını bilet ve sergi organizasyonları ile karşılanıyor. Burda müzenin geleceği ile ilgili bir endişesi olmadığını belirtiyor. Üçüncü eşinin kızı Patricia, Londra’da sanat eğitimi almış. Onun müzenin yönetimini başarıyla devam ettireceğine inanıyor.

Frieder Burda, müzenin yaşayan bir sanat merkezi olması için son beş yıldır önemli sergilerin düzenlenmesine de öncülük etti. “Max Beckman”, “Geç Dönem Picasso”, “İmparatorların Sanatçıları”, “Ressamların Heykelleri”, “Sigmar Polke”, “Gerhard Richter”, “Genç Nesil Ressamlardan Resimler” bu sergilerden bazıları. 2007 yılında açılan “Chagall Retrospektifi” sergisini 195 bin ziyaretçi izledi. Sergiyi gezenlerin %20’sini Fransızlar oluşturuyordu. 14 Mart 2010’a kadar National Gallery ve Frieder Burda Müzesi salonlarında Georg Baselitz’in 140 çalışması izlenebilir. 

“Günışığı müzesi”
Müze binası dünya çapında tanınmış mimar Richard Meier’in imzasını taşıyor. Museum of Applied Arts, Frankfurt; Getty Center, Los Angeles; Museum of Contemporary Art, Barcelona ünlü mimar Richard Meier’in tasarımını gerçekleştirdiği diğer müzeler. Dışarıdan bakıldığında “büyük bir villa” olarak görünen bina mimar tarafından “parktaki mücevher” olarak tanımlanıyor. National Gallery (Staatliche Kunsthalle) ve Frieder Burda Müzesi’nin yemyeşil parkındaki birlikteliği, doğanın, mimarinin ve tarihin eşsiz uyumuna çok özel bir örnek. Işık ve cam uygulamaları ile zenginleştirilmiş yalın mimari, müzeyi görenleri adeta büyülüyor. Müzenin en ilgi çekici özelliği farklı görüntülerin şaşırtıcı bir etkileşim sergiliyor olması: Müzenin yeşillikler içindeki bahçesinden sanat eserlerinin, müzenin içinden ise doğrudan çevredeki parkın izlenebiliyor olması sanatseverlerde hayranlık uyandıran bir etki bırakıyor. Böylece oldukça sofistike bir “günışığı müzesi” doğmuş. Müze geçtiğimiz yıllarda muhteşem tasarımı ve birinci sınıf inşası ile New York’da Amerika Mimarlar Enstitüsü (AIA) tarafından “New York Chapter Design Award”a layık görülmüş. Richard Meier: “Işık buradaki anahtar eleman, binada kullanılan en önemli yapı malzemesi. Lictentaler Bulvarı’ndan ve Baden-Baden kasabasından yayılan parlak ışık müzenin iç mekânlarına doluyor. Böylece sanatseverler, birçok önemli ustanın eserlerini oluştururken faydalandığı aynı doğal ışık ortamında sanat eserlerini görme imkânı buluyor” şeklinde müzenin mimarı felsefesini açıklıyor. Müzenin ön cephesi beyaz alçı ile doldurulmuş alüminyum plakalardan (her biri 75x120 cm.) oluşuyor. Tasarımıyla gurur duyduğu açıkça belli olan Meier yapıyı “parktaki kar beyazı mücevher” olarak tanımlıyor. 1000 metrekare kullanım alanına sahip müzede, iki geniş ve iki küçük sergileme alanı ve izleme bölümü olarak hizmet veren giriş kat bulunuyor. Katlar arasında yer alan sarmal merdivenler ile sanat eserlerinin farklı açılardan izlenmesi amaçlanmış. 

Bin eserlik koleksiyon
Klasik modernizm ve çağdaş sanata ait yaklaşık 1000 resim, heykel, obje ve kâğıt üzerine çalışma sergilendiği müzede, Picasso’nun son döneminin önemli sekiz yapıta da yer alıyor. 
Max Beckmann, Wilhelm Lehmbruck, Alexej von Jawlensky, August Macke, Ernst Ludwig Kirchner, Karl Schmidt-Rottluff, Alman Ekspresyonizmi bölümünde yer alan sanatçılar. 
New York Soyut Ekspresyonizminin kendi alanında bir ekol yaratan Amerikan sanatçılarından Adolph Gottlieb, Mark Rothko, Willem de Kooning, Clyfford Stil, Jackson Pollock’un eserleri bir Avrupa müzesinde görülebilecek kadar özel bir seçki sunuyor. 1960 sonrası Alman Sanatı bölümünde Georg Baselitz, Markus Lüpertz, Almut Heise, A. R. Penck, Anselm Kiefer, Sigmar Polke, Imi Knoebel, Gerhard Richter, Dieter Krieg ve Eugen Schönebeck’in çok önemli çalışmaları bulunuyor. Müzede, genç nesil sanatçılara da destek vermek amacıyla her yıl sergiler düzenleniyor ve koleksiyona 1990 sonrası sanat çalışmaları da ekleniyor. Michael Bach, Damian Loeb, Frank Bauer, Malcolm Morley, Herbert Brandl, Markus Oehlen, Sabine Dehnel, Heribert C. Ottersbach, Marc Desgrandchamps, Simon Pasieka, Tim Eitel, Neo Rauch, Richard Estes, Christoph Ruckhäberle, Stefan Ettlinger, Peter Schmersal, Bernard Frize, David Schnell, Anja Ganster, Dirk Skreber, Eberhard Havekost, Florian Thomas, Anton Henning, Corinne Wasmuht, Johannes Hüppi, Matthias Weischer, Karin Kneffel, Thoralf Knobloch, Uwe Kowski ve Susanne Kühn müzede eserleri bulunan genç nesil sanatçılar. 
Frieder Burda’nın oldukça önemli heykel koleksiyonu da müze de sergileniyor. Hans Arp, Wilhelm Lehmbruck, Stephan Balkenhol, Jacques Lipchitz, Georg Baselitz, Joan Miró, John Chamberlain, A. R. Penck, Barry Flanagan, Pablo Picasso, Isa Genzken, Sigmar Polke, Anton Henning, Arnulf Rainer, Robert Indiana, Niki de Saint-Phalle, Imi Knoebel, Günther Uecker, Willem de Kooning, Bernar Venet ve Henri Laurens’in Frieder Burda’nın sanat zevkini gözler önüne seren heykelleri de müzede görülebilir. 
Picasso’nun “Le peintre et son modèle”, 1964; “Nu assis”, 1968; “Nu couché”, 1968, “Homme debout”, 1969, “Buste d`homme”, 1969; “Le Couple”, 1969; “Homme au chapeau assis”, 1972 tabloları, “Toréador”, 1901; “Jeune fille au corsage rayé”, 1949; “Couple”, 1971 kâğıt üzerine çalışmaları, “Personnage (Enfant)”, 1960 tarihli heykeli müze koleksiyonunda özel bir yere sahip. 

Yazı Artam Global Art & Design Dergisi'nin 4. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder