27 Ekim 2014 Pazartesi

NAİF BİR MÜZE, NAİF BİR YARIŞMA VE NAİF TÜRK SANATÇILARININ BAŞARISI

Amanda A. White, “Jane ve Cassandra Austen, Steventon Kilisesi’ne Yürüyor, Christmas Sabahı”. 

Nebahat Karataş, "Kale".
Kanada, Quebec, Magog’da bulunan Musée International d'Art Naïf de Magog (Uluslararası Naif Sanat Müzesi Magog)’un düzenlediği REVIM14 (Rendez-Vous International à Magog-2014) isimli üç aşamalı yarışmada, iki Türk sanatçı başarılı sonuçlar elde etti.

YAZI: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Yarışma ve müze hakkında yazacaklarıma geçmeden önce, naif sanat ile ilgili uzun süredir aklımdan geçenleri sizlerle paylaşmak isterim. Arkeoloji ve Sanat Tarihi eğitimi üzerine, çağdaş sanat yüksek lisansı yapan biri olarak Mağara Sanatının öncülüğünü ve ilkelliğini; Rönesans’ın çığır açan coşkusunu; Çağdaş sanatın felsefesini ve kavramsal altyapısını; İslam Sanatının, kaligrafinin büyüleyici çekiciliğini, Geleneksel Sanatlarımızın buram buram Anadolu kokusunu da severim. Fotoğraf Sanatına tutkunum. Bir de Heykel Sanatı vardır ki, güzelliği ve özelliği karşısında söyleyecek çok fazla sözüm yok. Naif Sanatın çocuksu ruhunun tadını ise tarif edemem. Kısacası tüm sanat dallarına kendimi çok hissediyorum. Hepsinin aynı ölçüde desteklenmesi de en büyük hayalim. Ne yazık ki herkes SANATKÂR ya da ZANAATKÂR olamıyor.
Son yıllarda dünyada ve özellikle Türkiye’de çağdaş sanata verilen destek nedeniyle, bırakın naif sanatçılarımızı, birçok önemli başarıya imza atmış orta kuşak sanatçımızı, güzel sanatlar fakültelerinden mezun olan yüzlerce genç sanatçımızı ne fuarlarda, ne bienallerde, ne de önemli galerilerin sergilerinde göremiyoruz. Türkiye’nin önemli sanat etkinliklerinde sürekli aynı 100 (bu da iyimser bir rakam) sanatçının ismi geçiyor. Devlet desteğinin de neredeyse yok olduğunu var sayarsak, birçoğu kendi çabalarıyla sanat camiasında var olmaya çalışıyor.
Bu anlamda İstanbul’dan fersah fersah uzak, oldukça küçük ölçekli bir müze de olsa, Magog Müzesi’nde düzenlenen yarışmada iki Türk sanatçımızın başarılı olmasını çok önemsiyorum. Yarışmanın en başından itibaren, Müze yetkililerinin –ki neredeyse müzenin tüm ekibi gönüllü olarak çalışıyor- sanatçılara gösterdikleri yakınlık, yarışmanın tanıtımı ve de ülkemize kadar gelerek ödüllerinin takdim edilmesi, bir kez daha yurtdışında sanatın her dalına gösterilen saygıya hayran olmamı sağladı. Birçok sanat dalının neredeyse görmezden gelindiği ülkemizde, bir hayalin gerçek olmasını ve tüm plastik sanat dallarının eşit ölçüde desteklenmesini, onlarca farklı temada müzemiz olmasını, sanat sokaklarının açılmasını, daha fazla sayıda sanatçımızın, daha fazla sayıdaki fuarlarda temsil edilmesini umut ediyorum.

REVIM14 (Rendez-Vous International à Magog-2014)
Magog Müzesi’nin düzenlediği REVIM14 (Rendez-Vous International à Magog-2014) Yarışmanın ilk aşamasında “Ville de Magog” isimli, 1000 Kanada Doları değerindeki “Büyük Jüri Ödülü”nü İngiltere’den Amanda A. White (ABNA üyesi), “Jane ve Cassandra Austen, Steventon Kilisesi’ne Yürüyor, Christmas Sabahı” isimli eseri ile almaya hak kazandı. Fransa, İtalya, Rusya, Brezilya ve Kanada’dan katılan uluslararası jüri üyeleri aynı zamanda yarışma sonucunda düzenlenen büyük sergi için 22 eseri de seçti. Bu 22 eser arasında Türkiye’den Hayal İrtegün’ün bir çalışması da yer alıyor olması gurur verici. Sergi, 21 Aralık 2014 tarihine kadar devam ediyor.
Yarışmanın ikinci aşamasında, yarışmaya katılan tüm 89 eser -sergilemeye layık görülenler de dahil- internet üzerinden oylamaya sunuldu. 9255 oy sonucu yine önemli naif sanatçılarımızdan Nebahat Karataş “KALE” isimli eseriyle 500 Kanada Doları değerindeki “Cloud Prize”a layık görüldü. “Cloud Prize”ın sponsoru Claude Bernier, bir sanat hamisi ve Magog Müzesi’nin destekçilerinden. Yarışmanın bu bölümünün bir diğer ilginç detaylarından biri, oy kullanan 9255 kişi arasından tombala sistemi ile seçilen Bayan Pierrette Duguay’a, Alain Bissonnette isimli Kanadalı naif sanatçının orijinal bir eseri hediye edilmiş olması.
Yarışmanın üçüncü aşaması ise “Büyük Jüri”nin seçtiği ve 21 Aralık 2014 tarihine kadar sergilenen 22 eser için, sergiyi gezen sanatseverler tekrar oy kullanacak ve “Kalp Durdurucu - Prix coup-de-coeur” olarak adlandırılan ödülü kazanan sanatçı Ocak 2015’te açıklanacak. 500 Kanada Doları değerindeki bu ödülün sponsoru ise Musée International d'Art Naïf de Magog’un kurucusu ve sanatçı Yvon M. Daigle.

KÜLTÜR ELÇİSİ JAQUES DUPONT
Bu yarışmadan nasıl haberim olduğunu da anlatmak isterim. İzmir’in Çatalkaya Dağı’ndaki Kavacık Köyü’ne yerleşen ve çalışmalarına buradaki atölyesinde devam eden önemli naif sanatçılarımızdan Şebnem Çamdalı (http://sebnemcamdali.8m.com) ile uzun süredir dostluğumuz devam ediyor. Kanada’daki bir yarışmadan davet aldığını ve yazışmaları onun adına yapıp yapamayacağım konusunda bir ricada bulundu. Ben de seve seve kabul ettim. Magog Müzesi’nin yöneticilerinden Jacques Dupont ile bu vesileyle yazışmaya başladık. Yazışmalarımız sırasında Jacques ve eşi Linda ile dostluğumuz da gelişti. Yarışma bitiminde Jacques ve eşi, hem yarışmaya katılan sanatçılarla tanışmak, hem de ödüllerini takdim etmek üzere ülkemize geldi. İzmir’de Hayal İrtegün ile buluştular, Kuşadası’nda Nebahat Karataş’ı ziyaret ederek ödülünü sundular. Hatta Şebnem Çamdalı’nın yaşadığı Kavacık Dağ Köyü’ne bile giderek birkaç gün geçirdiler. Biz de İstanbul’da çok keyifli bir gün geçirme şansı yakaladık. Şu noktayı özellikle belirtmek isterim ki, Müze’nin profesyonel müdürü dışındaki tüm ekibi, Jacques da dahil olmak üzere gönüllü olarak çalışıyorlar. Amaçları Naif Sanata destek vermek ve daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak. Teşekkürler Jacques!...

YVON M. DAİGLE’NİN NAİF SANAT MÜZESİ HAYALİ
Kanadalı naif sanatçı Yvon M. Daigle’nin hayali olan Musée International d'Art Naif de Magog (MIANM), 24 Eylül 2002 yılında 18 ülkeden sanatçının, 168 sanat eserini sergilemek üzere kapılarını açar. Müzenin tarihi, koleksiyonu ve etkinlikleri ile ilgili detaylı bilgiye http://artnaifmagog.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.
Yvon M. Daigle, Bathurst, New-Brunswick’te 1939 yılında doğar. Sacred Heart University of Bathurst’ta Sanat Eğitimi alır, Laval Üniversitesinden İlahiyat Lisansı ve Moncton Üniversitesinden ise felsefe yüksek lisansı alır. 1969’dan 1997 yılına kadar felsefe eğitimi verir. 1975 yılında çok yakın bir arkadaşının vefatı üzerine resim ile ilgilenmeye başlar. Bir gece rüyasında Çinli Bilgelere benzeyen yaşlı bir adam “Siyaha Bürün” der ve o günden sonra kendini naif sanata adamaya karar verir ve “Naif Sanatın Ruhunun Dostu” olur. Müze hayalinin gerçekleşmesi 25 yılı bulur. Kendi Uluslararası Naif Sanat Müzesi’ni açmak isteyen naif sanatçı Yvon M. Daigle, birçok ülkeye seyahat eder, eser satın alır, değiş tokuş yapar, müze için bağış kabul eder. Bugün, Musée international d'art naïf de Magog’un koleksiyonunda 32 ülkeden 250 sanatçının 700 eseri bulunuyor ve Kanada’nın sadece Naif Sanata adanmış tek müzesi olma özelliğine sahip.

NEBAHAT KARATAŞ ve “CLOUD PRIZE”
“Cloud Prize”a layık görülen naif sanatçımız Nebahat Karataş ile yarışma ve naif sanat konusunda konuştuk.

Sayın Nebahat Karataş, öncelikle tebrik ediyoruz. Kanada, Quebec, Magog’da bulunan Musée International d'Art Naïf de Magog (Uluslararası Naif Sanat Müzesi Magog)’un düzenlediği REVIM14 (Rendez-Vous International à Magog-2014) isimli üç aşamalı yarışmada, internet üzerinden verilen 9255 oy sonucu “KALE” isimli eseriniz “Cloud Prize”a layık görüldü. Yarışma hakkında düşünce ve duygularınızı öğrenebilir miyiz?

Musee International d'Art Naif de Magog'un yarışması benim için bir ilk. Resmimin kültürel ağırlıklı oluşu ve uluslararası bir yarışmada Türkiye’yi temsil etmesi heyecan vericiydi. Sunumu ve duyuruları sıcak, ifadeleri samimi, titiz ve nitelikli kişiler tarafından hazırlanmış güzel bir yarışma.

Resim ile ilgilenmeye üniversite yıllarında başlamışsınız. Hocanız usta naif sanatçı Fahir Aksoy’un da yönlendirmesiyle “Naif Sanat” alanında çalışmaya karar vermişsiniz. 2004 yılındaki sergi kataloğunuz için Fahir Aksoy kaleme aldığı yazısında şunları söylüyor: “Bazı insanlar doğuştan sanatsal yaratılara yatkın olarak kendilerini kanıtlamak isterler. Nebahat Karataş, birinci kategoriye giren bir sanatçı. Yaşam denen bu kısa dünya yolculuğunda, yaşam hazzı ve heyecanı veren ve onu belli bir seviyeye yücelten olgu hiç kuşkusuz sanatsal uğraşılarıdır. Sanat, onun yaşamında, ‘olmazsa olmaz’ bir olgudur.” Siz naif sanat yolculuğunuzu bize anlatabilir misiniz?

Naif sanat yolculuğum 1995 yılında, Devlet Resim ve Heykel Müzesindeki resim kursuyla başladı. Detaylı çalışmalarımdan sanat eleştirmeni İbrahim Karaoğlu’nun Fahir Aksoy’a bahsetmesiyle, Erdek’te yaşayan Fahir hocam beni telefonla aradı. Tanıştık ve sohbet sonrası naif çalışmalarım için kursu bırakmamı önerdi. Bana, Türk Tarih Kurumu Yayınlarından NASÜHÜ'S-SİLAHİ (MATRAKÇI)’dan yedi resim ödevi verdi. 4-5 aylık bir çalışmayla yaptığım resimleri Erdek’teki Hocama götürdük. “Bu iş tamam, yolun açık olsun. Ama unutma bu yol çok dik bir yokuştur” dedi. Daha sonra misafirimiz olarak Ankara’ya geldi ve çalışmalarımı gördü. Yıllar içinde dostluğumuz devam etti ve karma sergilerde buluştuk. Naif sanatla ilgili bize yüklediği bilgiler ve öneriler bu yolculuğumda bana ışık olmuştur. İlk günkü heyecan ve sevgiyle yola devam ediyorum. Sevgili hocam Fahir Aksoy’u rahmetle anıyorum.

Türkiye’de son yıllarda naif sanata yeterince ilgi ve destek verildiğini düşünüyor musunuz? Bu konuda neler yapılabilir?

Ülkemizde naif sanatın yeterince bilindiği ve tanıtıldığı kanısında değilim. Gençlere ve çocuklara naif resmi tanıtmak isterim. Ben resimlerimi heyecan, keyif ve coşku içinde yapıyorum. Onların da bu hazzı duymalarını isterim. Özgürsünüz, kurallar sizin ve teknik kendi tekniğiniz, hiçbir bağlantınız yok. Kurslarda ve okullardaki resim derslerinde içgüdüler ve hayal güçleri ön plana çıkmalı. İlkeler, teknik bilgiler ve eğitim ayrı bir yol olmalı.

Kazandığınız 500 Kanada Doları değerindeki ödülü Karataş Vakfı’na vereceğinizi biliyoruz. Biraz da vakıf çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Bu vakfın kuruluş hikayesi oldukça hüzünlü. Ama tam anlamıyla bir yaşama tutunma hikayesi.
Hayatta her sonun bir başlangıç olduğunu biz yaşayarak öğrendik. Karataş Vakfı, kaybettiğimiz oğullarımız adına kuruldu. 1998 yılında kurulan vakfımızın amacı; spor, eğitim, sağlık ve sanatta gençlerimize ve çocuklara destek olmak. İhtiyacı olan başarılı öğrencilere burslar veriyoruz, Gökçe Karataş İlkokulu’nun temel ve kalıcı giderlerine yardımcı olarak çalışmalarımız sürüyor. 1999-2008 yılları arasında; her yıl Türkiye genelinde düzenlenmiş olan spor ödülleri, Vakıf tarihinde güzel bir anı olarak kalacaktır. Ayrıca vakfımız bu yıl 13.sü yapılacak olan Ankara Çapında İlkokullararası resim yarışması hazırlıklarına da başladı. (http://www.karatasvakfi.org/)

Son olarak gelecek ile ilgili planlarınız öğrenebilir miyiz?


Yaşama tutunmanın sevgi ile olduğuna inanıyorum. Doğa’yı ve hayvanları seviyorum. Onların sevilip korunması için, çocuklar için ve tabii ki naif sanatın tanıtılması için gönülden çalışmalarım devam edecek. Kazandığım ödülle Ankara Kalesi, Seymenler ve Türkiye’yi tanıttığım için çok gururluyum. Yarışmayı düzenleyen yöneticilere sonsuz teşekkürler. Sizin de konuya ilginiz ve desteğiniz beni çok mutlu etti. Teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder