Maide Bulak |
Maide Bulak, Galeri Ark’ta 21 Şubat - 14
Mart 2015 tarihleri arasında izlenebilecek “Kent ve Sessizlik” isimli kişisel
sergisinde; uzun yılların birikimini, resim sanatının sessiz ama çok söyleyen
tavrıyla birleştirip kendine özgü sade ve net tavrıyla ortaya koyuyor. Onun
başlangıçta İstanbul’dan yola çıkıp kent haritalarının plastik anlatımına
evrilen çalışmaları bu kez çıkış noktasını flulaştırarak sessiz, dingin bir
anlatıma dönüşüyor. Keskin konturlar, parlak renklerle birleşip dinamizmden
zarifçe sade bir anlatıma geçiyor.
Maide Bulak uzun zaman önce kentle
başlayan yolculuğuna bu kez soyutun diliyle suskun bir karşılık veriyor. Kalabalıkların,
sonsuz uyaranların ortasında tam da özlediğimiz gibi…
RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ
Ü.K. Merhaba Maide Hanım, Galeri Ark’ta
yer alan beşinci kişisel serginizde ‘Kent ve Sessizlik’ temasıyla
sanatseverlerin karşısına çıkıyorsunuz. Sanat kariyerinizin ilk dönemlerinde
çalışmalarınızın konusunu İstanbul ve kent haritaları oluşturuyordu. Şimdi
‘kent ve sessizlik’ kavramı nasıl yansıyor eserlerinize?
Maide Bulak, “İsimsiz”, 2011, karışık teknik, 71x52 cm |
M.B.
Kent kavramı, yüz yüze iletişimin olduğu, dinamik birçok mekanı ve zamanı
içeren bir yapıdır. Bu açıdan ilişkisel yaklaşımda kent, heterojen bir
yapıdadır. Tarihsel süreçlerde; feodal toplumdan sanayi toplumuna geçişte
‘kent’ tanımlanmaya çalışılan bir nesne olmuştur. Kent kavramı günümüzde bir
‘kolaj’ olarak görülmesi kentte farklı kültürlerin olduğunu ortaya koyar.
Mitolojik katmanlarıyla iç içe olan bu olgular ile birlikte plastik bir anlatım
da yansıyor işlerime.
Fonda
siyahın, grinin onlarca tonunu kullanarak renklerle ilişkiye geçecek şekilde
dokular yaratıyorum. Lekeler fonda serbest ve organik bir biçimde var olurken,
soğuk-sıcak renk karşıtlığıyla bir araya geldiğinde, lekeler dokuyla kaynaşmak
yerine benim de resmimde birer kolaja dönüşüyorlar.
Düzensiz
lekeleri algının belli bir merkezinde odaklamanın yerine, bütüne yayıyorum.
Ü.K. Aslında İstanbul giderek daha
gürültülü, hareketli bir kent hale gelirken, sizin eserlerinizde ‘dinginlik ve
sessizlik’ hissediliyor. Bu yaklaşımınızı şehrin bu haline bir tepki mi yoksa
sizin sanatınızın doğal olarak evrildiği nokta olarak mı değerlendirmeliyiz?
M.B.
İkisini de birbirinden ayırmıyorum. Kent yaşantısı büyük bir karışıklık. Bu
karışıklıktan korunabilmek ve koruyabilmek için üzerine soyut kavramları
çalışmamız gerekir. Akıl yürütme, sağduyu, saygı vb. Bu karışıklığın yozlaşmayı
yarattığını görüyoruz ve tanık oluyoruz. Toplumun genelinde bu olumsuz ve
umutsuz bir hal yaratıyor.
Bu
karışık panaromaya baktığımda kenti bazen siyah-beyaz, bazen renkli,
yalın-karmaşık, somut-soyut haliyle hissediyorum. Kentin bedeni ve duyguları
olduğunu düşünüyorum. Ama ruhsal açıdan değişken ve agresif bir durumdayız bu
ara. O zaman beden de sağlıklı olamaz. Kentimizin tahammül düzeyini artırmamız
gerekiyor. Kendini hatırlamak, sessiz bir içsel dur ile yapılabilir.
Ü.K. Bu yozlaşma süreci içinde sanatçıyı
hangi durumda buluyoruz?
Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014, karışık teknik, 51x38 cm |
M.B.
Devletin sanatla ilgili bir politikası olmaması nedeniyle var olma sorunu
vardır. Devlet bizim var olduğumuzu görmüyorsa var olamazsınız. Söylenenleri
kimse dinlemiyorsa, söylediklerinizin de bir anlamı yoktur. Var olma savaşı burada
tamimiyle kişiseldir. Devlet kendi doğasına ve amaçlarına uygun davranırsa, sanatta
da yaşanılan yozlaşma süreci bitecektir.
Ü.K. Temanız sessizlik olmasına rağmen
bu serinizdeki çalışmalarınızda kontürlerin daha bir keskinleştiğini, renklerin
daha canlı ve parlak olduğunu görüyoruz. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
M.B.
Toplumumuzda belirsizlik seviyesi her birimizi ‘öfkeli’ insan durumuna
yaklaştırdı. Artık her yerde şiddeti tanımlıyoruz, tanık oluyoruz ve
seyrediyoruz. Bilinçaltına atılan bu tohumlarda akıl yürütme becerisi devre
dışı kaldığında hep bir yenisi ekleniyor. Bu durumdan herkes huzursuz.
Var
oluşumuzun temeli olarak, bildiğimiz kuralları yıkan olayların oluşmasında da
en büyük öfkeyi duyarız. Sessizlik, karşıtların birliği felsefesinden çıkışlı
olarak çığlığa dönüştü. Resmin de kendi çığlığını, sessizce size duyurmak
istedim.
Keskin
kontürleri parlak renklerle birleştirip kendi dinazmini oluşturdum. Soyutun
diliyle bir karşılık verdim. Soyutlama yaparken, heyecan duyduğum renklerle
içselleştirme sonucu dönüştürücü ve aydınlatıcı etkisini yansıttım. Umarım,
toplum en yakın zamanda kendini hatırlar. Buna çok ihtiyacımız var.
Ü.K. Marmara Üniversitesi, Güzel
Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldunuz ve yüksek lisansınızı da
aynı üniversitede tamamladınız. O günden bu yana aktif sanat yaşamınıza devam
ediyorsunuz. Bugüne kadar ki sanat yaşamınıza baktığınızda sanatsal gelişiminizi
nasıl tanımlarsınız?
Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014, karışık teknik, 46,5x38 cm |
M.B.
Sanatçı henüz var olmayan şeyi yaparken görsel keşifte olduğunu düşünür. Bunu
yaparken kendi yapıtının da ön izleyicisidir. Yapıtın öncesinde biçimlenmeden
önce malzemenin dilini, kendi olgusuyla, hayalleriyle, kendi esiniyle,
yasalarıyla örtüşen bir eser ortaya koyar. İçinden gelen esine göre karar
verir. Bu bir salınım halidir. Ama son durum değildir. İlişki yeniden başlar
nesneyle. Yaşadığı zamansızlığı, bırakmış olduğu kendi doğasını karşısına alır
ve seyreder. İzleyici olma hali, devam eder. Ta ki yeni bir işe başlayıncaya
kadar...
Bu
sonu olmayan bir düş gücü ve yapma gücüdür. Bu döngünün içinde olmak gelişimin
zaten kendisi.
Ü.K. Uzun süredir Galeri Ark’taki
serginiz için hazırlanıyorsunuz. Önümüzdeki yıllar için üzerinde çalıştığınız
projeler var mı? Ya da resim sanatıyla ilgili gerçekleştirmek istediğiniz bir
hayaliniz var mı?
M.B.
Yarım kalmış bir projem var. Amacım ilk önce projemi tamamlamak. Farklı
disiplinleri de bir araya getirmeyi hedefliyorum. Mitolojik esinden gelişen
projemde güç, iktidar vb. olgular etrafında bu kavramları görsel dile geçirmeyi
işliyorum.
Herkesin
hayalleriyle ilintili bir durum bu.
Hayallerinin
olabilmesi için süregelen bu karışıklıkların bitmiş olmasını temenni ediyorum.
Özgürce, kavganın olmadığı, yaşam standartlarının düzeldiği... Şartlar da bu
şekilde düzelmeye başladığında doğru bir akış olacaktır. Böylece her hayalin
gerçekleşmesine bir adım daha yaklaşırız.
Maide Bulak, “İsimsiz”, 2014, karışık teknik, 46,5x38 cm |
MAİDE BULAK ÖZGEÇMİŞ
1973
İstanbul doğumlu
1992-1996
Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü
1996-2000
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Resim Bölümü Yüksek
Lisansı
Kişisel Sergiler
2015
“Kent ve Sanat”, Galeri Ark, İstanbul
2011
“Lejant”, OlcayArt Galeri, İstanbul
2010
“İO”, Çağla Cabaoğlu Art Galeri, İstanbul
1999
“Adak”, Falez Sanat Galerisi, Antalya
1998
“Tül ve Tülbentler”, İsviçre Sigorta Sanat Galerisi, İstanbul
Ödüller
2005
“Yılın Genç Ressamı 2005” Yarışma Finalisti, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi,
İstanbul
1998
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yarışması “Deniz” 1.lik ödülü, İstanbul
Karma Sergiler
2010
“Genç Ustalar-Usta Gençler” Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi Beşiktaş
Çağdaş, İstanbul
2007
Marmara Atatürk Eğitim Fakültesi Sanat Sempozyumu, İstanbul
2006
16. İstanbul Sanat Fuarı, Genç Karma, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi,
İstanbul
2006
Terakki Vakfı Sanat Galerisi “35 Yaş Altı” Karma Sergisi, İstanbul
2006
Yılın Genç Ressamı Yarışma Sergisi2005, Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi, İstanbul
2004
D. K. Komutanlığı “Deniz” konulu Resim Yarışma Sergisi, İstanbul
2004
Toyan Sanat Galerisi, “Kaynak” Ankara
2003
1. Resim Sempozyumu “Kaynak” Aspat-Bodrum
1998
Genç Etkinlik 4, Tüyap, İstanbul
1997
Genç Etkinlik 3, “Kaos” Tüyap, İstanbul
1997
Galeri Baraz Karma Sergisi, Koç Üniversitesi, İstanbul
1997
Bahçelievler Kültür Merkezi, Karma Sergi, İstanbul
1997
“Avuçiçi Resimleri” Mazhar Fuat Zorlu Galerisi, İzmir
1997
6. İstanbul Sanat Fuarı “Avuçiçi Resimleri”, Falez Sanat Galerisi, İstanbul
1997
Vizon Show, Galeri Baraz, Lütfi Kırdar, İstanbul
1996
Galeri Baraz Karma Sergisi, Avusturya Konsolosluğu, İstanbul
1996
Vizon Show, Galeri Baraz Karma Sergisi, Lütfi Kırdar, İstanbul
1996
Genç Etkinlik 2, “Yurt-Yersiz Yurtsuzlaşma” Tüyap, İstanbul
1996
Habitat 2, Çağdaş Sanat Sergisi “Öteki” Antrepo, İstanbul
1996
Habitat 2, Galeri Baraz Karma Sergisi, İstanbul
1996
Falez Sanat Galerisi, Antalya
1996
Prof. Hüsamettin Koçan 4. Atölye Sergisi Aya İrini, İstanbul
1996
Habitat 2, Resim ve Heykel Müzesi 2. Kağıt İşleri Sergisi, İstanbul
1994
Ayşe-Ercüment Kalmık Vakfı Sergisi, İstanbul
GALERİ ARK Sanatın Anadolu Yakası’ndaki
Kalbi Olmaya Aday
Cemil
Topuzlu Caddesi yeni bir sanat galerisine daha kavuştu.
İstanbul’daki
kültür sanat aktiviteleri son dönemde Kadıköy yakasında yaygınlaşmaya devam
ediyor. Cemil Topuzlu Caddesi’nde art arda açılan galeriler arasına Galeri ARK
da katıldı.
Birbirlerine
yürüyüş mesafesinde birçok galeriye ev sahipliği yapmaya başlayan Cemil
Topuzlu, sanatseverlerin yeni buluşma noktası olma yolunda.
22
Mart 2014’te kapılarını sanatseverlere açan Galeri ARK, İç Mimar Deniz Berkol
ile yirmi yıldır Ares Sanatı yöneten Duygu Uğur’un ortak projesi. Geçtiğimiz
sezon “1” konseptli karma sergide, sanat çevrelerinin zihninde yer etmiş
sanatçılardan Selim Altan, Habip Aydoğdu, Şinasi Bozatlı, Tuba Önder
Demircioğlu, Gülten İmamoğlu, Ali Kotan, Tülin Onat, Olgu Sümengen ve
Selahattin Yıldırım’ı bir araya getiren Galeri ARK, büyük yüzeylerin ressamı
olarak bilinen Harun Antakyalı’nın “Apartopar” isimli kişisel sergisine de ev
sahipliği yaptı.
Galeri
ARK çağdaş sanatın heyecan verici, dikkat çekici yaratımlarına özgür bir mekan
sunmayı hedefliyor. Özgün işlerin ulaşılabilir adresi ve farklı projelerin
sanatseverlerle buluşma noktası olma yolunda ilerleyen Galeri ARK, yeni sezona
birbirinden heyecanlı projelerle başladı. Okan Dedeoğlu, Kadir Akyol ve Zeynep
Erdinç gibi sanatçıların kişisel sergileri ile sezonu açan Galeri ARK, 21
Şubat- Maide Bulak’ın “Kent ve Sessizlik” başlıklı kişisel sergisini
sanatseverlerle buluşturacak.
GALERİ ARK
Cemil
Topuzlu Caddesi Kaya Apt. No:49 Göztepe-İstanbul
Tel:
(0216) 369 49 00
www.galeriark.com
info@galeriark.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder