Yonca
Karakaş, “Peacock Family”, 110x115 cm.
|
Yonca
Karakaş’ın ilk kişisel sergisi ‘Şeylerin Anatomisi’, insan zihninin zaman
içindeki gelişim sürecine ve dayatılan dogmalara odaklanıyor. Karakaş,
kullandığı objeler, kurguladığı mekanlar, yarattığı karakterlerle 'gerçeklik'
algısını yeniden tariflendirdiği sergisiyle 21 Ocak – 25 Şubat tarihleri
arasında Pg Art Gallery’de izleyiciyle buluşuyor.
John
Locke’a göre insan zihni dünyaya ‘tabula rasa’ yani boş bir levha olarak gelir.
Zamanla öğrenilen bilgi bu levha üzerine işlenir. Aslında edinilen her bilgi
zihnin tüm özgürlüğünü elinden alır. Özgür zihin zamanla belirli dogmalara
sahip olarak özgürlüğünü tamamen yitirir ve bu yitiriliş sürecini hiçbir zaman
kavrayamaz. Varoluş çabası içerisinde olan insanın en büyük sorunu, zamanla
etrafını kuşatacak olan bu birçok duvardan habersiz yola çıkmasıdır. Ne yazık
ki yolun sonunda evrensel tek bir zihin yapısı ile karşı karşıya kalmıştır.
Yonca
Karakaş, “Pale Blue Dot”, 110 cm.
|
Ataları
tarafından nesillere aktarılan her türlü bilgi ve hikaye bugünün ve geleceğin
yol göstericisi halinde. Tüm bu gerçekliğe sarılıp sınırlı hayatını buna göre
şekillendiren varlık, idealar dünyasında şeylere verdiği anlam sayesinde öz'e
yani asıl gerçekliğe ulaşamıyor, idealarla oyalanıyor. Sanatçı çalışmalarında
genel olarak var olan evrenin hikayelerini alternatif evrenlerde gösteriyor,
bunu yaparken de tarih, din, psikoloji üzerinden ilerlemeye çalışıyor.
İzleyicinin
''gerçeklik'' algısını kullandığı objeler, mekan, durum ve karakterler ile
değiştirerek yepyeni bir evren yaratıyor. Çerçeve içinde etler, şekerden haçlar,
dev ıstakozlar, donut'tan kolyeler, kusursuz tenler, göz temasıdan kaçınan
android ve soğuk karakterler ve klonlama…
Karakaş
ilk kişisel sergisi ‘Şeylerin Anatomisi’nde "şey" kelimesine şekil
veriyor.
Şey:
Duyularla kavranabilen cisimler, cansız varlık, nesne, madde, eşya. Felsefede;
düşünen bilincin konusu olabilen, gerçekte var olmayıpta yalnızca düşünülmüş
olan herşey. Bilinçten yoksun varlık.
"Şey"
etrafında bulunan diğer imgelerle birlikte hareket ederken kendi anlamını
yaratıyor. Herhangi bir cümle içeresinde düşününce cümlenin diğer kelimeleri
ile birlikte onunla ilgili belirli bazı fikirler edinebiliyoruz ama tek başına
iken tamamen belirsiz. Burada belirsizlikle birlikte tuhaf bir çekiciliğe de
sahip bilinmeyeni işaret ederken kullanıldığında bile, paradoksal olarak yine
kendine işaret ediyor. Kelimeler içeresinde joker gibi onu her yere koyabilir
her yere sığdırabilir her şekle sokabilirsiz.
‘Fotoğraf
çekerken büyük anlamlar oluşturabilecek miyim, bugün de mesaj verebilecek
miyim? gibi bir duruma kendimi sokmaktansa içimden gelen her şeyi deniyorum.
Sıkıştırılmış bir gerçeklik içinde yaşamaya çalıştığımız bu evrende hiçbir
mesaj verme kaygısı içinde olmadan dilediğini yapabilme özgürlüğü; yaptığım
işte bana ait içinde özgürce hareket edebileceğim bugünün bilgisinden ve
normlarından uzak alternatif bir alan oluşturuyor.’
Yonca Karakaş, “Oxygen”, 101x110 cm. |
YONCA KARAKAŞ
1982,
Diyarbakır doğumlu sanatçı Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat Tasarım
Fakültesi’nde Fotoğraf ve Video Bölümü’nde eğitimini tamamladı. Çalışmalarında
genel olarak gerçeklik olarak gördüğümüz her şeyin ‘şeyler’ arasında kurduğumuz
zamansal ve uzamsal ilişkiler olduğunu yansıtmaya çalışır. Çünkü kurduğumuz tüm
bu anlamlar onların kendi öz halleri değil, bizim deneyimsel
alışkanlıklarımızla ilgilidir. Yani varlıklar arasındaki bağıntıların bilgisini
edinemez, sadece kendimizce anlamlar yükleyebiliriz... Tüm serilerinde genel
olarak iyi olanın tümüyle tekin olmadığını, pastel tonların içeresinde
kurguladığı şüpheli durumlarla bir şekilde güzel başlayan bir rüyanın kabusa
dönüştüğü o anı hissettirmeye çalışır.
Pg
Art Gallery
Çukurcuma
Cad. No. 40/1 Firüzağa, Beyoğlu
İstanbul
/ TÜRKİYE
(0090)
212 252 80 00
info@pgartgallery.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder