İsmet Doğan, “Kırık Masa - Eksiklik Serisi I Broken Table - Lack Series”, 2012, c-print, 150x120 cm. |
İsmet Doğan’ın, küratörlüğünü Selman Akıl’ın yaptığı “Hiçbir Yerdeyiz”
isimli kişisel sergisi 5 Aralık 2019 – 11 Ocak 2020 tarihleri arasında Labirent
Sanat’ta görülebilir. Mekânı kayıp bir geometriye sürükleyen şimdi ve
burada ölümün şiirini avuç içinize yerleştirerek yürüyeceğiniz “Hiçbir
Yerdeyiz” sergisinde, İsmet Doğan’ın son dönem Eksiklik serisi ve
serginin kavramsal çerçevesiyle bütünlük gösteren tüm dönemlerine ait
çalışmaları yer alıyor.
Sergi şeylerin kendi içinde sıkışıp kalmış tanımlar âlemini, zaman
vurgusuyla doğum öncesi ve ölüm sonrasına taşımak için tasarlandı. Çoğunlukla
İsmet Doğan’ın Eksiklik serisinden çalışmalarının yer aldığı sergi, geleceğe
yönelmiş bir şimdi ve burada olmanın kurgusunu iyimser ya da kötümser kurgu
totolojileri olan ütopyalar ve distopyalar ötesinde, içe ve dışa dönük
bükülmelerinin derinliklerinde bir boyutta gündeme getiriyor. Düzen ve kaos,
temsil ve akış, yansıma ve anlamda kaderi çözülüp örülen varlığın dünyaya ya da
kendi bedenine aidiyetinin imkan ve imkansızlığını tartışıyor. Tek tek işlerde,
duran nesnenin zaman ve mekânda, ileri doğru akışını çürüme ve kırılma olarak
yansıtan sergi bir bütün olarak kendini aynı zamanda, mekânın ve nesnelerin
öncesine doğru giden bir yerleştirme olarak sunuyor.
İsmet Doğan, “Kırık Kalp - Eksiklik
Serisi I Broken Heart - Lack Series”, 2012 - 2019, c-print, 65x50 cm.
|
İsmet Doğan’ın işlerinde genellikle logos ya da gramer olarak nesnenin
içinde yer alıp, nesnelerin dağılışlarında beliren harfler bu defa mekâna
yayılıp nesne bedenlerinin yapılanmalarından öncesine gidiyor ve tüm mekânı bir
yerleştirme haline getiriyor. Bir bütün olarak bu mekân yerleştirmesi günümüz
dünyasıyla kurduğu analojide, belirsizliğe dönük yansımalarla, mekânsızlığı
olumlayarak hiçbir yerdeliğin olanaklı kıldığı, şimdi ve buradalığın hapsinden
kurtulmuş hatta sonsuzluğun kılığına bürünebilen olanaklı dünyaları yansıtıyor.
İsmet Doğan’ın son dönem Eksiklik serisi ve serginin kavramsal çerçevesiyle kesişen
tüm dönemlerinden işlerinin yer aldığı, “Hiçbir Yerdeyiz” başlıklı
kişisel sergisini, 5 Aralık 2019 - 11 Ocak 2020 tarihleri arasında Labirent
Sanat’ta görebilirsiniz.
Labirent Sanat
Asmalı Mescit Mah. Sofyalı Sok. No: 22
K: 1 34430, Beyoğlu / İstanbul
Ziyaret
saatleri: Salı
– Cumartesi | 11.00 – 19.00
Detaylı bilgi ve daha fazla görsel için: info@labirentsanat.com |
+90 212 243 86 81
İsmet Doğan, Kırık Ekran - Eksiklik Serisi I
Broken Screen - Lack Series, 2012 - 2019, c-print, 130x100 cm. |
İSMET DOĞAN: 1957’de
Adıyaman’da doğdu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden 1983 yılında
mezun oldu. Ardından, Fransız Hükümeti bursuyla Paris’e giderek; burada iki yıl
kaldı. 1990’larda Türkiye’ye dönerek İstanbul’a yerleşti.
İsmet Doğan, 1980’li yıllardaki ilk
işlerinde; tarih, kültür, gelenek kavramlarını dadaizm teknikleri-kolaj, montaj,
grafiti ve “ready-made” nesneler ile birleştirip sorunsallaştırdı. Bir düşünür
olarak ise, Türkiye tarihinde, özellikle batılılaşma-modernleşme projesinin
dayatmış olduğu, temellük ettiği-şiddetin ve travmanın etkilerine odaklandı.
İsmet Doğan’ın işlerinde, Latin harflerinin sunulması, 20. yüzyılın başlarında
Türkiye’de gerçekleşen dil reformunun, toplumsal mühendisliğinde politik bir
araç olarak kullanıldığının açığa vurumudur. İsmet Doğan’a göre, bu politik
araçsallaştırma daha sonra toplumun kendi kültürüne karşı yabancılaşmasına yol
açmıştır. Sanatçı, bunun içinde travmaya yol açan şiddetli bir politik eylem
görmektedir. Doğan’ın modernleşme sorunsalını, tuvali üzerinde kelimeler
(Logos, BâBâ gibi) veya rastgele dağıtılmış harfler ile aynalar kurgular ve
bunlar bugüne kadarki çalışmalarının ayrılmaz bir parçası olarak devam eder.
2000’lerde ise yapıtlarına bir başka
eleştirel boyut katarak özellikle sömürgecilik konusu üzerine gider ve sanat
tarihine referanslarla sinematografik materyal değişimleri yönünden bir
stratejiyle konuya yaklaşır. İsmet Doğan film karelerine kendi imgesini
yerleştirmek suretiyle bu sahnelerde küçük değişiklikler yapar ve film
karakterleriyle bir özdeşlik-kimlik kurma süreciyle aynı zamanda Batı görsel
kültürünün temellük ettiği temsili sistemler üzerine eleştirel bir yorum
getirir. Aynı dönemde, aynalar Doğan için temel bir çalışma materyali haline
gelir. Yarı mat veya saydam aynalar ile iç ve dış bükey aynalar içinde seyirci
akseder, çoğalır ve kendi bedeniyle bir yabancı olarak karşılaşır. Dahası bir
başka şey olarak, sanat yapıtının bir parçası olarak işlev görür.