İstanbul Bienali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul Bienali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2017 Perşembe

OLAY SERGİ: ÖMER KOÇ KOLEKSİYONU’NDAN BİR SEÇKİ - “KAPI ÇALANA AÇILIR”



Fotoğraflar: Ümmühan Kazanç

Osmanlı'nın son dönem önemli yapılarından biri olan Nakkaştepe'deki Abdülmecid Efendi Köşkü, 15. İstanbul Bienali süresince Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç Koleksiyonu'ndan muhteşem bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Sergi çok beğenilmiş, her gün yüzlerce ziyaretçi ağırlıyor. 24 Ekim 2017 tarihine kadar her şey olağan seyrinde devam ediyordu. Büyük Osmanlı Sosyal Yardımlaşma Eğitim ve Kültür Derneği üyeleri, Abdülmecid Efendi Köşkü'nde açılan "Kapı Çalana Açılır" sergisini protesto etmesiyle sanat dünyası ayağa kalktı ve ziyaretçi sayısı daha da arttı. Kapıda kuyruklar oluşuyor, köşkün içi sanatseverlerle dolup taşıyor. Mutlaka görülmesi gereken bu özel sergi artık 12 Kasım 2017 tarihine kadar Pazartesi hariç her gün 14:00 – 19:00, Cumartesi & Pazar: 11:00 – 19:00 arası gezilebilir.

RESSAM ABDÜLMECİD EFENDİ
Protestoyu yapan kişilerin bilmedikleri önemli bir nokta vardı. Son Halife Abdülmecit Efendi, aslında Osmanlı Hanedanının tek Ressamıdır. 1868 yılında Dolmabahçe Sarayı'nda doğmuş ve Türk resim tarihine önemli bir iz bırakmıştır. Abdülmecid Efendi resimlerinde cüretkâr davranmış örneğin ''Avluda Kadınlar" adlı eserinde çıplak kadın figürlerine yer vermiştir. Abdülmecid Efendi'nin tek "nü" tablosu "Avluda Kadınlar" değildir, böyle başka eserleri de vardır. Başarısı yurt dışında da yankı bulan Abdülmecid Efendi, Paris'te 1914 Salonu Sergisi'nde ''Tarih Dersi'' adlı eseriyle sergiye kabul edilmiş bir sanatçıdır. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin fahri başkanlığını yapmış ve cemiyete mali destekte bulunmuştur. İlk kez 1916 yılında düzenlenen Galatasaray Sergilerini desteklemiş ve bununla kalmamış, resimleriyle de bu sergilerde yer almıştır. Şişli Atölyesi'nde üretilen eserler 1918 yılında Viyana'da Türk Ressamları Sergisi adıyla sergilenmiş ve Abdülmecid Efendi bu sergiye 4 eseriyle birlikte katılmıştır. Bu resimler; ''Otoportre'', ''Harem'de Goethe'', ''Harem'de Bethoven'' ve ''I. Sultan Selim'' adlı çalışmalarıdır.




ÖMER M. KOÇ KOLEKSİYONUNDAN 30 ESER ABDÜLMECİD KÖŞKÜ'NDE
“Kapı Çalana Açılır”, 19. yüzyıl yapısı Abdülmecid Efendi Köşkü’nün de ilk sergisi. Seçki, VKV Kültür-Sanat Danışmanı ve Arter Kurucu Direktörü Melih Fereli ile Ömer M. Koç Koleksiyonu Yöneticisi Károly Aliotti’nin küratörlüğünde hazırlandı. "Kapı Çalana Açılır" sergisi, Türkiye'den ve dünyadan 24 sanatçının 1700'lerden günümüze geniş bir döneme yayılan ve bir kısmı Türkiye'de ilk kez sergilenen 30 yapıtını bir araya getiriyor.




KAVRAMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
Zaman ve değişim, hareket ve duraksama, insan ve hayvan, canavar ve melek gibi kavramlar arasındaki ilişkiyi ele alan sergide yer alan Patricia Piccinini, Ron Mueck ve Carsten Höller yapıtları köşkte zamanın akmaya devam ettiği hissini verirken, Daphne WrightYaşam Şaşmazer ve Franz Xaver Seegen gibi sanatçıların işleri zamana yenik düşmüş gibi görünüyor. Leyla Gediz, Anıl Saldıran ve Semiha Berksoy’un yapıtları ise bu iki durum arasında bir köprü kuruyor. Ekin SaçlıoğluAlejandro Metallo Gibert ve Taner Ceylan’ın sergideki yapıtları dönüşümün kaçınılmazlığı gibi temalara göndermeler içeriyor. Sergide 15. İstanbul Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen Elmgreen ve Dragset sanatçı ikilisinin de iki yapıtı yer alıyor.

Ziyaretçi köşkten içeri adımını atar atmaz, zamanda donmuş ama buna rağmen adeta devinim halindeki bir paralel evrenle karşılaşıyor. İzleyicinin ilk gördüğü yapıt, az önce oraya düşmüş gibi, kanatlarını iki yana açmış, yerden uzanan, mermer tozundan yapılmış bir kuğu. Yaşanmışlıkla terk edilmişlik arasındaki gerilimi yansıtan bu kuğu, kıpırtısız bir hayaleti ve geçmiş hayatların hikayelerinden geri dönen ruhları andırıyor. Sergiyi ziyaret ederken, zaman sanki insanlardan hayvanlara ve olağan dışı varlıklara kadar herkes ve her şey için durur.




Kaskatı kesilip taşlaşanlardan mutasyon yoluyla hayatta kalmaya çalışanlara kadar sergideki tüm yapıtlara belli belirsiz bir huzursuzluk teması hakim – yapaylıkla doğallık arasındaki uçurumun ve olası melezliklerin sınırında gezinen bir huzursuzluk. Sergideki yapıtlar, içinde sunuldukları mekanla bir araya geldiklerinde mutasyonun doğanın döngüsünde kaçınılmaz bir yeri olduğuna dair bir izlenim oluşturabilirler.

“Kapı Çalana Açılır” bir sergiden ziyade bir tür tanıklık vadediyor; bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet ediyor. Bizi gördüklerimizden bir mana çıkarmaya davet eden, aynı zamanda görmediklerimiz üzerinden sezgilerimize hitap eden bir tanıklık. Yapıtlardan yola çıkarak kurulabilecek bağlantılar aracılığıyla izleyicileri değişmekte olan zaman izlediğini takip etmeye çağıran sergi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözlerini hatırlatıyor; “Dün bugündür aslında, değişen tek şey zamandır.”


SANATÇILAR
Sergide Leonce Raphael Agbodjelou, Francesco Albano, Semiha Berksoy, Paul Carey, Taner Ceylan, Elmgreen & Dragset, Leyla Gediz, Alejandro Metallo Gibert, Gimhongsok, Carsten Höller, Ryota Kikuchi, Steven Klein, Burhan Kum, Harland Miller, Ron Mueck, Patricia Piccinini, Jon Rafman, Ekin Saçlıoğlu, Anıl Saldıran, Franz Xaver Seegen, Yaşam Şaşmazer, The Connor Brothers, Daphne Wright ve ismi bilinmeyen bir sanatçının eserleri yer alıyor.


ABDÜLMECİD EFENDİ KÖŞKÜ
Geç Osmanlı mimarisinin ihtişamlı bir örneği olan Abdülmecid Efendi Köşkü, 19. yüzyıl sonlarında Mısır Hidivi İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırılmış. Mimarı kesin olarak bilinmese de bazı kaynaklarda mimar Vallaury'nin adı geçiyor. Günümüze köşkün yalnızca selamlık binası ulaşmış. Sultan II. Abdülhamid tarafından satın alınıp yeğeni Abdülmecid Efendi'ye devredilen köşk, kendisi de hayli yetkin bir ressam olan son Osmanlı halifesi Abdülmecid Efendi tarafından yazlık konut olarak kullanılmış; döneminin sanatçı ve yazarlarının buluşma yeri haline gelmiş.

Bağlarbaşı'ndaki iki yüz dönüme yakın koru içine yerleşen köşkün mimarisine Osmanlı ve Mısır üslûbu hâkim; üç katlı yapı çini ve hat sanatının incelikli örneklerini barındırıyor. 1924 yılında halifeliğin kaldırılmasının ardından İstanbul Defterdarlığı'na geçen köşk, 1980'li yıllarda Yapı Kredi Bankası'nın kurucusu Kâzım Taşkent tarafından satın alınmış ve daha sonra Koç Topluluğu'na devrolunmuş.




SERGİNİN PROTESTO EDİLMESİNDEN SONRA KOÇ HOLDİNG TARAFINDAN YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI
"Basın ve Kamuoyunun Dikkatine
Ülkemizden ve dünyadan 24 sanatçının 1700’lerden günümüze geniş bir döneme yayılan ve bir kısmı Türkiye’de ilk kez sergilenen 30 yapıtını bir araya getiren “Kapı Çalana Açılır” sergisine önce sosyal medyada yanlış ve manipülatif bilgiler üzerinden itibarsızlaştırma kampanyası düzenlenmiş, daha sonra da bu saldırılar fiili bir şekle dönüşmüş ve Pazar günü küçük bir grubun saldırısı yaşanmıştır.
Sanatseverlerin yakından bildiği gibi, dünyanın dört bir yanında eski yapıt ve saraylar, tarihi mekânlar, sergilere ev sahipliği yapmakta, sanatın dönüştürücü, sorgulayan, anlam katan gücünü kitlelerle buluşturmaya aracılık etmektedir. 28 Eylül’de ziyarete açılan “Kapı Çalana Açılır” sergisi de bunun bir örneği olup, 19. yüzyıl yapısı olan Abdülmecid Efendi Köşkü bu sergi dolayısıyla ilk kez ziyarete açılmış ve geçmişin izlerini taşıyan tarihi bir mekân ziyaretçilerle buluşmuştur. Sergi, kapılarını açtığı günden bu yana 15 bine yakın sanatseveri ağırlamış ve gördüğü ilgi üzerine ziyaret süreleri uzatılmıştır.
Sosyal medyada sürdürülen haksız kampanyanın fiili bir saldırıya dönüşmesi nedeniyle kamuoyunun sergi ve mekânı hakkında bilgilendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
1) Serginin yapıldığı Abdülmecid Efendi Köşkü inşa edildiğinden bu güne kadar ibadethane veya kutsal ziyaret mekânı olarak hiç kullanılmamış olup, özel bir mülktür.
2) Kamuoyuna “mihrap” diye lanse edilen bölüm aslında şöminedir ve yönü güneybatıdır. Tüm kamuoyunun bileceği gibi mihrabın yönünün kıbleye dönük olması gerekir ve kıble güneydoğu yönündedir.
Bu sergi nedeniyle toplumun kutsal değerlerine saldırılıyormuş gibi bir algı yaratılmaya çalışılmasının hiçbir dayanağı yoktur. Koç Topluluğu inanç özgürlüğüne ve tüm inançların kutsallarına sonuna kadar saygılıdır.
Toplumsal kalkınmanın en önemli unsurlarından biri düşünce özgürlüğü ve bunun en etkili mecralarından olan kültür ve sanattır. Kendisine hitap edeni sanat olarak görüp, etmeyeni hayal gücü ve aşırılıklar üzerinden tehdit ve baskı unsuru olarak kullanmaya çalışmak, sığ bir yaklaşımdan öteye gidemez ve kabul edilemez.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Koç Holding A.Ş."