BMW etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BMW etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2023 Çarşamba

CI Bloom 2023 Başladı



Türkiye'deki çağdaş sanatın büyümesine odaklanan sanat fuarı CI Bloom, ikinci edisyonuyla 31 Mayıs- 4 Haziran 2023 tarihleri arasında özel Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda sanatseverlerle buluşuyor.

CI Bloom bu yıl, genişletilmiş bir programla kar amacı gütmeyen yaratıcı endüstriler için de bir buluşma noktası olmaya devam ediyor. Bölgenin yeni nesil sanatçılarını ve sanat profesyonellerini bir araya getirecek olan fuar, Borusan Otomotiv BMW Türkiye, Paribu ve LG OLED evo partnerliğinde gerçekleşiyor.

CI Bloom'un Seçici Kurulu tarafından davet edilen katılımcı galerilerinin yanı sıra fuar, özel projelere ve inisiyatif katılımlarına yer vererek, Türkiye sanat sektörünün gelişmesini ve çeşitlenmesini teşvik ediyor. Özel projelere ek olarak, fuar programında mimarlık, çağdaş sanat ve dijital sanat odaklı konferanslar yer alacak. Ayrıca Türkiye'deki çağdaş sanatın güncel etkisini yansıtmak için yabancı basın ve uluslararası müzelerin temsilcileri, yöneticileri ve destekçilerini özel bir tur programıyla bir araya getirecek.

CI Bloom Seçici Kurul üyeleri: Adnan Yerebakan (Sanatorium), Bahar Kızgut (Martch Art Project), Tankut Aykut (Öktem Aykut),  Moiz Zilberman (Zilberman Gallery), Oktay Duran (Art On Istanbul), Hazer Özil (Dirimart), Ulaş Parkan, (Ambidexter), Yeşim Turanlı (Pi Artworks) tarafından belirlendi.




Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli: “Contemporary Istanbul'un 18. Yaşına yaklaşırken bu geçen süre boyunca birçok zorluğa rağmen, fuarlarımızı galerilerimiz, sanatçılarımız ve partnerlerimiz ile gerçekleştirmenin sevincini ve mutluluğunu yaşıyoruz. CI Bloom'un varlığı ve çağdaş sanatın sürdürülmesi için aynı öz veriyi bu yılda veriyor. Yaşanan felaketin etkilerinin çözümlerinden birinin de sanatın devamlılığı olduğuna inanarak sanat dünyasının tüm oyuncularıyla birlikte çalışıyoruz. Bu yılki CI Bloom’u LK Rumeli Salonları’nda gerçekleştireceğiz. 2022 ve 2023 yıllarında, Türkiye'nin çağdaş sanat sahnesine katkıda bulunan yeni galerilerin sayısında bir artış gördük. Bu artışın devam etmesi bizim için önemlidir. CI Bloom fuarı 5 yeni ve genç galeri ve Anadolu’nun farklı kentlerine yayılan inisiyatiflere ev sahipliği yapacak. Zor zamanlarda bile, sanatın devamlılığı ve nefes aldırması önemlidir. CI Bloom önümüzdeki yıllarda büyüyerek devam edecek. Bölgenin artan önemini ve canlılığını yansıtmakta ve bölgenin çağdaş sanat profilinin belirlenmesinde ve desteklenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.”

Contemporary Istanbul tarafından organize edilen CI Bloom; Borusan Otomotiv BMW Türkiye, Paribu ve LG OLED evo partnerliğinde ve dünyada en fazla destinasyona uçan havayolu şirketi Türk Hava Yolları’nın iş birliğinde düzenliyor. Partnerlerimizden Pernod Ricard Turkiye ve QUA’nın projeleri de yer alacaktır.

CI Bloom’un Katılımcı Çağdaş Sanat Galerileri:

Ambidexter, İstanbul; Anna Laudel, İstanbul, Düsseldorf; Art On İstanbul, İstanbul; Bozlu Art Project, İstanbul; C.A.M. Gallery, İstanbul; den art, Antalya; Dirimart, İstanbul; Galeri 77, İstanbul; Galeri Bosfor, İstanbul; Galeri/Miz, İstanbul; KAIROS, İstanbul; Krank Art Gallery, İstanbul; Martch Art Project, İstanbul; One Arc Gallery, İstanbul; Öktem Aykut, İstanbul; Pg Art Gallery, İstanbul; Pi Artworks, İstanbul, Londra; Piramid Sanat, İstanbul; Sanatorium, İstanbul; Sevil Dolmacı Art Gallery, İstanbul; Simbart Projects, İstanbul; SODA, İstanbul; Taksim Sanat, İstanbul, x-ist, İstanbul; Zilberman, İstanbul, Berlin. CI Bloom, bu yıl yeni 4 genç katılımcı galeri ve 4 yeni sanat inisiyatifinin temsil ettiği sanatçıları bir araya getirerek sektördeki çeşitliliği ve dinamiği arttırıyor.

Bu yıl ilk kez CI Bloom’a katılacak yeni galeriler: den art, Antalya; Galeri Bosfor, İstanbul; KAIROS, İstanbul; Simbart Projects, İstanbul.

Yeni sanat inisiyatifleri ise; Darağaç Kolektif, İzmir; Ka, Ankara; KOLİ Art Space, İstanbul; sub, Çanakkale.

 

Dieter Sauter.


CI Bloom 2023 Programında Öne Çıkanlar

Türk çağdaş sanat ailesinin tüm üyeleriyle gerçekleşecek CI Bloom, İstanbul’daki sanat profesyonellerinden oluşan Seçici Kurul tarafından davet edilen çağdaş sanat galerilerini, sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getiriyor. Bu yıl fuar genişletilmiş bir programla kâr amacı gütmeyen yaratıcı endüstriler için de bir buluşma noktası olmaya devam edecek. Bölgenin yeni nesil sanatçılarını ve sanat profesyonellerini bir araya getirecek fuarda özel projelere ve inisiyatif katılımlarına yer vererek, Türkiye sanat sektörünün gelişmesini ve çeşitlenmesini teşvik ediyor.

Contemporary Istanbul Vakfı, Metabilgi: Algoritma’nın Ritmi sergisinde gösterime giren Uğur Acil’in Çöl Gülü Mixed Media (Monitör, Medya Oynatıcı) eserini sergileyecek. Esra Özkan küratörlüğünde gerçekleşen sergideki  Augmented Reality (AR) destekli dijital sanat eseri, bir deve karakterinin kendi evreninde sembollerin içinde uyandığı anla başlıyor. Deve, sembolleri çözmeye çalışırken yeni bir evrenin içinde kendini tanımlamaya çalışır. Bu interaktif eser, izleyicileri sembollerin gücünü keşfetmeye ve evrenin anlamını sorgulamaya davet ediyor.

CI Photo Focus: çağdaş sanat ile birleşen güncel fotoğrafçılığın yeni fuar platformu

CI Photo, fotoğrafçılığa odaklanan sanatçıları ve galerileri bir araya getirerek, fotoğraf alanındaki ilgiyi keşfetme fırsatı sunmayı hedefleyen yeni bir fuar platformudur.

Contemporary Istanbul’un 18. edisyonunda yer alacak yeni fotoğraf Bölümü CI Photo’nun tanıtımı, Borusan Contemporary ile iş birliği yapılarak CI Bloom’da gerçekleştirilecektir. Contemporary Istanbul’un 18. edisyonunda CI Photo Focus, çağdaş fotoğrafçılığın değişen dünyamızın özünü yakalama amacıyla merkezi sahneyi paylaşacak ve bir platform oluşturacaktır. Bu etkinlik, fotoğraf sanatına ve yeni keşiflere ilgi duyan herkes için heyecan verici bir deneyim sunacaktır.

CI Photo iş birliği kapsamında, Borusan Contemporary, ünlü fotoğrafçı Frank Thiel’in “Viedma #01” adlı eserini sanatseverlerle buluşturacaktır. Bu eser, fotoğrafçılığı güçlü bir sanatsal araç olarak desteklemek ve dikkat çekmek amacıyla CI Bloom’da sergilenecektir. Ayrıca, Borusan Contemporary’nin özel davetiyle Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilecek bir Artist Talk etkinliği de düzenlenecektir.


20 Nisan 2017 Perşembe

KADİR AKYOL: “THE EVOLUTION OF THE PERFECT”

Kadir Akyol, “Ian Mckellen, Gandalf of the Lord of the Rings”, 2017, oil on canvas, 130x230 cm.

Kadir Akyol’s, the 12th solo exhibition “The Evolution of the Perfect” opens simultaneously with the launch of NEW BMW 5 Series with the concept of the Evolution of the Perfect in the BMW showroom of the BMW Özgörkey's Automotive in Bornova, Izmir. The exhibition can be viewed between 28 April-5 May 2017, the opening is on April 28, 2017 Friday 19:00 - 21:00.

When someone says Turkish Portrait art, Kadir Akyol is the among first artists from the younger generation come to mind. In his new new paintings; popular culture icons, the images filtered through the artist's memory, comes back to life with unique colors and brush strokes.

Kadir Akyol’s unique brushstrokes, exuberant colors and composition offers a visual feast with Jack Sparrow of Pirates of the Caribbean; Gandalf of the Lord of the Rings; Avatar; Batman's Joker in the Dark Knight Movie, Anthony Hopkins we watch the character Hannibal Lecter in The Silence of the Lambs; Natalie Portman as Léon, Game of the Thrones Daenerys Targaryen 'Emilia Clarke” and Scarlett Johansson.

FURTHER INFO
Kadir Akyol: +90 543 380 02 90
kadirakyol.blogspot.com

Address: Üniversite Caddesi No:66 35100 Bornova - İZMİR
Tel: +90 (232) 388 19 90
info@ozgorkeyotomotiv.com

Kadir Akyol, “Jack Sparrow of Pirates of the Caribbean”, 2017, oil on canvas, 206x257 cm.

ON THE WORKS OF KADİR AKYOL by Emre Zeytinoğlu (Art Critic)
Do we have any choice but to always live in the “present time”? Time is constantly flowing and we always find ourselves in that “present time.” But there’s also this: time ends when it becomes the “present” and we have to move on to a new “now.” And this goes on and on. As to us, we don’t even know what we’re talking about when we say “now.” Is it a “now” that we’ve passed through, or is it a “thing” we’ve just entered and have yet to complete?
So what we call “present time” is nothing but a collection of “now”s directed to a new time. Hence, all these talks about “now” is just a broadening of a series of intertwined and juxtaposed past times.

But one should always remember this: The intertwining of “now”s doesn’t mean that they’re old and forgotten or that the word “now” has become a misnomer. This intertwining doesn’t alter the fact that we’re nevertheless in a “now.”

We’re living in a simultaneity. We’re never quite in “that moment,” which means that we never experience a fully independent and untouched situation. This being the case, “present time” feeds on the presence of other “now”s, morphing into a fast questioning of the memory. The “present time,” into which we step into but do not come out of, first asks us this: “What has just happened?” Without asking this question, it’s important to tap into an independent and untouched situation.

Therefore, every new “moment” and possible experiences attached to it evolve into “conscious experience.” In his famous book “The Brain: The Story of You,” David Eagleman mentions a brain structure called the “amygdala,” that appears in emergency situations such as critical moments and dangerous situations. Eagleman says: “In threatening situations, an area of the brain called the amygdala kicks into high gear, commandeering the resources of the rest of the brain and forcing everything to attend to the situation at hand. When the amygdala is in play, memories are laid down with far more detail and richness than under normal circumstances; a secondary memory system has been activated. After all, that’s what memory is for: keeping track of important events, so that if you’re ever in a similar situation, your brain has more information to try to survive.”

At this point, looking at Kadir Akyol’s works, we encounter a similar situation as described above: It’s when an individual, who has been exposed to the new conditions of the “present time” and begun to experience the unusual and “shocking” effects of those conditions, puts his/her memory in play. Talking about his exhibition, the artist mentions the consumerism economy in the neo-liberal system and touches upon the popularity created by this time period. Akyol says: “My works bear the traces of years when popular culture and consumerism that spread around with the new liberal economy trend in the world started to influence daily life.” When Akyol intuits a new system’s process of logic, he realizes a flow of life beyond what’s natural and familiar. Reflexes slow down, and it becomes harder for experiences and reflexes to synchronize because the learned behavior patterns cannot easily make sense of, perceive or monitor these sudden conditions.

There are some images imprinted in the mind. Movie frames, faces that made an impression or certain scenes… Then the days when one meets television… Images carve themselves a place in the widest section of the brain. They all have a date, a memory and a mental analysis. The individual believes that (s)he’s making sense of his/her own history. And suddenly come the products of consumerism, changing the functions of objects that have form a relationship between the individual and the function with various methods. As the object-individual-function relationship changes, so does life. Even if the memory is working, a disconnection is felt between the “present time.” Now it’s another world, far away from the individual: It almost feels like a momentary shake – like a crash.

Now, we’re experiencing this “moment of crash” – maybe it’s a car crash. Let’s say that we’re in the “first impact moment,” the hood is being crushed and danger is closing the distance. We’re about to be squeezed between layers of sheet iron and we’re shaking. Have we dived into the independent and untouched situation of “present time”? Will it all come and go in mere moments?

Yes, in reality, we’re experiencing a “moment,” but interestingly enough, “that moment” never ends – it keeps stretching like slow-motion. The image of that scene calls other images, blends with them and creates are images because, during the experience of “that moment,” we couldn’t help but ask the same question: “What has just happened?” The answers to this question flows through from our memory at the “moment of crash;” hundreds of data, all relatable to “that moment,” compiles in the “present time,” and becomes a synonymous “conscious experience” thanks to the role of memory. The naked scene of that crash that we watch no longer offer independent and untouched images. Our brain simultaneously evaluates “that moment” and blends it together with a collection of memories. Normally, our brain isn’t used to such a dense collection of memories; that’s why “that moment” lasts really long.
Let’s repeat this vital quote from Eagleman: “[…] that’s what memory is for: keeping track of important events, so that if you’re ever in a similar situation, your brain has more information to try to survive.” Pay attention to one detail here: In a situation of complete “newness,” the memory doesn’t bring and dump all kinds of data; it only reveals situations related to “that moment” and combines it with them. So the memory makes a meaningful selection. We cannot think our way through how this selection is made; all we can do is to leave that job to memory’s initiative.

Looking at Kadir Akyol’s words, we see the things the brain compiles in “that moment:” The popular figures of “now” are intertwined with the images from the past. Freely dispersed colors are splashed onto things. The artist explains: “Since my days as a student, I’ve always questioned the pornographic image, i.e., every image, portrait, object and concept that claims to be the naked representation of visible reality, with painted spaces, and turned this into a traumatic relationship in terms of form.” So by the absolute law of which logic were these relationships organized? We’ll never know that; as a matter of fact, the artist probably doesn’t know it either. To be clear, all those products of consumerism presented to us by the neo-liberal system change our lives, we can find a clear description for that change or the boundary between the new situation and the old one; but we don’t know how to offer a representational image of this. Nevertheless, we keep looking for that image and are trying to seize it.

This is what we can possibly do: To determine a “moment of change,” to surround it with arbitrary lines, and to attach an importance to that situation… Finally, to try and experience the crash of that “important situation.” This must feel like the quake of a “moment of crash.” Then, there’s only one thing we can do: to wait for all the related data carried by the brain into “that moment” as the quake continues; in a way, to drown in that dense collection of memories. To combine all intertwined past times into a “present time, to simultaneously personalize a “now,” and to try and paint it… Just as Kadir Akyol did.


Kadir Akyol, “Scarlett Johansson”, 2017, oil on canvas, 130x230 cm.

KADİR AKYOL (Turkey / Mardin, 1984)         
Kadir Akyol was born in Mardin in 1984. He achieved department of fine art in Mersin University in 2004.  He was graduated in 2008. He started his post graduate education in Gazi University in the faculty of fine arts. In 2011, he was graduated from this university by finishing his thesis named as “Hybrid Approaches in Contemporary Art”.
In 2011, he started his second post graduate education in faculty of fine arts in Sevilla University in Spain, He continues his thesis” Hacker Art” in Spain. Between the years 2009-2013, he did some researches and studies on arts in some Europeans countries and took part in some workshops and activities with projects.
In 2013, he won the competition “Rh+ Art Magazine the Young Artist of the Year”.  In addition to this, he has been awarded with many other prices.

He has 11 personal exhibitions and he took part in more than 100 national and international mixed, group, biennial, triennials, symposium, project exhibitions and auction activities in painting, installation, video and performance.


Kadir Akyol, “Suicide Squad, 'Joker-Jared Leto”, 2017, oil on canvas, 130x210 cm.


KADİR AKYOL: “KUSURSUZUN EVRİMİ”
Kadir Akyol’un, 12. kişisel resim sergisi, BMW Özgörkey Otomotiv’in İzmir Bornova, BMW showroomunda “Kusursuzun Evrimi” konseptli YENİ BMW 5 Serisi lansmanı ile aynı anda sanatseverlerle buluşacak. 28 Nisan – 5 Mayıs 2017 tarihleri arasında izlenebilecek serginin açılışı, 28 Nisan 2017 Cuma günü saat 19:00 - 21:00 saatleri arasında gerçekleşecek.

Portre sanatı deyince akla gelen ilk gelen genç kuşak sanatçılar arasında yer alan Kadir Akyol’un yeni resim çalışmalarında; popüler kültür ikonlarının, sanatçının belleğinden süzülen imgeleri, kendine özgü renk oyunları ve fırça darbeleriyle yeniden hayat buluyor.

Karayip Korsanları’nın Jack Sparrow’u, Yüzüklerin Efendisi’nin Gandalf’ı, Avatar, Kara Şövalye Filminin Batman Joker’i, Kuzuların Sessizliğinde Hannibal Lecter karakteriyle izlediğimiz Anthony Hopkins, Léon olarak Natalie Portman, Game of Thrones’dan Daenerys Targaryen ‘Emilia Clarke’ ve scarlett johansson, Kadir Akyol’un kendine has fırça darbeleri, coşkulu renkleri ve kompozisyon kurgusuyla görsel bir şölen sunuyor.


28 Nisan – 5 Mayıs 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek sergi, İzmir Özgörkey Otomotiv’in Bornova ilçesinde bulunan BMW showroomunda görülebilir. 


BİLGİ İÇİN
Kadir Akyol: +90 543 380 02 90
kadirakyol.blogspot.com

Adres: Üniversite Caddesi No:66 35100 Bornova - İZMİR
Telefon: +90 (232) 388 19 90
info@ozgorkeyotomotiv.com


Kadir Akyol, “Avatar”, 2017, oil on canvas, 180x180 cm.

KADİR AKYOL’UN YAPITLARI ÜZERİNE
“Kusursuzun Evrimi” isimli sergi kataloğu için Sanat Eleştirmeni Emre Zeytinoğlu kaleme aldığı yazısında Akyol’un yapıtları hakkında şunları söylüyor:

“Her an “şimdiki zaman”ı yaşamaktan başka çaremiz var mı? Zaman sürekli akıyor ve biz kendimizi hep o “şimdiki zaman” içinde buluyoruz. Fakat şu var: Zaman, “şimdi” olduğu anda bitiyor ve yeni bir “şimdi”ye geçmek zorunda kalıyoruz. Bu böyle devam edip gidiyor. Biz ise “şimdi” dediğimizde, hangi zamandan söz ettiğimizi bile bilmiyoruz: Yaşayıp bitirdiğimiz bir “şimdi” midir bu, yoksa henüz girdiğimiz ve daha tamamladığımız bir “şey” mi?
Bu durumda “şimdiki zaman” denilen, belki “şimdi”lerin birikerek yeni bir zamana yönelmekten başka bir şey değil. O halde “şimdi”den tüm söz edişler, birbirine karışmış, iç içe geçmiş zamanların genişlemesinden ibaret.
Oysa şunu da unutmamak gerekiyor: “Şimdi”lerin iç içe geçmesi, onların aslında eskimiş olduğunu, unutulup gittiğini ve “şimdi” sözcüğünün hatalı bir kullanım haline geldiğini göstermiyor. Ve bu iç içe geçmeler, yine de bizim bir “şimdi”nin içinde olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.
Bir eşzamanlılık yaşıyoruz. Hiçbir zaman tam “o an”ın içinde olamıyoruz. Bu demektir ki: Tümüyle bağımsız ve el değmemiş bir durumu asla deneyimleyemiyoruz. Böyle olunca “şimdiki zaman”, diğer “şimdi”lerin varlığıyla besleniyor, hızlı bir bellek sorgulama sürecine dönüşüyor. Adım attığımız ve deneyimi tamamlanmamış “şimdiki zaman”, bize öncelikle şu soruyu sorduruyor: “Az önce ne olmuştu?” İşte bu soruyu sormadan, bağımsız ve el değmemiş bir duruma girmek olanaksız.
Öyleyse her yeni “an”ımız ve ona ait olası deneyimimiz, “bilinçli deneyim”e evriliyor. David Eagleman, o ünlü “Beyin / Senin Hikâyen” adlı kitabında, “amigdala” adlı bir beyin fonksiyonundan söz ediyor. Acil durumlarda öne çıkan bir yapı bu: Önemli anlarda, tehlikelerle yüz yüze gelindiğinde vb… Eagleman şöyle yazıyor: “Tehlikeli durumlarda ‘amigdala’ adı verilen beyin yapısı ön plana çıkarak, beynin geri kalanın kaynaklarını idare etmeye başlar ve bütün dikkatleri içinde bulunulan duruma yöneltir. Eğer devrede amidala varsa, anılar normal koşullarda olduğundan çok daha zengin ve ayrıntılı biçimde saklanır; artık ikincil bir bellek sistemi etkinleşmiştir. Bellek, zaten bunun için vardır: Önemli olayların kaydını tutarak, benzeri bir duruma düştüğünüzde hayatta kalmanız için beyne fazladan bilgi sağlar.”
Bu noktada Kadir Akyol’un yapıtlarına baktığımızda, yukarıda yazılanlara benzer bir durumla karşılaşıyoruz: “Şimdiki zaman”ın yeni koşullarına maruz kalan, o koşulların alışılmadık, “şok” edici etkilerini deneyimlemeye başlayan bir kişinin, belleğini devreye sokması hali… Sanatçı, kendi sergisi üzerine konuşurken, neo-liberal sistemin tüketim ekonomisinden konu açıyor ve bu dönemin yarattığı popülerleşmeyi gündeme alıyor. Diyor ki: “Çalışmalarım, dünyada yeni liberal ekonomiyle birlikte yaygınlaşan popüler kültürün, tüketim kültürünün gündelik yaşamı etkilemeye başladığı yıllardan izler taşıyor.” Kadir Akyol, yeni bir sistemin işleyiş mantığını sezdiğinde, doğallıkla alışılmışın dışında bir yaşam akışını fark ediyor. Refleksler zayıflıyor, deneyimler ile o reflekslerin örtüşmesi zorlaşıyor; daha önceden edinilmiş davranış biçimleri, bu ansızın ortaya çıkmış olan koşulları kolayca anlamlandıramıyor, kavrayamıyor ve denetleyemiyor çünkü.
Akılda tutulmuş görüntüler var. Sinema karakterleri, etki uyandıran yüzler ya da birtakım sahneler… Sonra televizyon ile ilk tanışma günleri… İmajlar, belleğin en geniş yerine yerleşiyor. Bunların bir tarihi, bir belleği, zihinde bir çözümlemesi bulunuyor. Kişi kendi tarihinin anlamını oluşturduğu kanısında… Ve ansızın o tüketim ekonomisinin ürünleri çıkıp geliyor, nesneler işlevlerini değiştiriyor, kişi ile işlev bağını çok farklı yöntemlerle kuran nesneler bunlar. Nesne-kişi-işlev bağı değiştikçe, yaşam da değişiyor; bellek çalışıyorsa da “şimdiki zaman” ile bir uyuşmazlık seziliyor. Kişinin uzağında kalmış, başka bir dünya var sahnede: Neredeyse ani bir sarsıntı… Bir kaza gibi sanki…
Şimdi bu “kaza anı”nı deneyimlemekteyiz; belki bir trafik kazası bu: Diyelim ki çarpışmanın “ilk an”ındayız, kaporta giderek eziliyor ve tehlike yaklaşıyor; sac levhalar arasında ezilmek üzereyiz, sarsıntı geçiriyoruz. Acaba “şimdiki zaman”ın bağımsız ve el değmemiş durumu içine mi daldık? Ve her şey hemen olup bitecek mi?
Evet, gerçekte “bir an”ı deneyimlemekteyiz, ama çok tuhaf; o “bir an” bitmek bilmiyor, uzadıkça uzuyor, bir “ağır çekim” gibi… O sahnenin görüntüsü, başka görüntüleri çağırıyor, onlarla birleşiyor ve başka görüntülere yol açıyor. Çünkü “o an”ın deneyimi sırasında, gene aynı soruyu sormadan edemedik: “Az önce ne olmuştu?” Bunun yanıtları, “kaza anı”nda belleğimizden akıp geliyor ve “o an” ile ilişki kurabilecek yüzlerce veri, “şimdiki zaman”ın içine yığılıyor, belleğin rolüyle, eşzamanlı bir “bilinçli deneyim” oluveriyor. O kazanın çıplak görüntüsü, izlediğimiz o çıplak sahne, bağımsız ve el değmemiş görüntüler sunmuyor artık… Beynimiz hem “o an”ı değerlendiriyor, hem de onu bir anı yoğunluğu ile birleştiriyor. Beynimiz normal koşullarda böyle bir anı yoğunluğuna alışık değil, onun için “o an” çok uzun sürüyor.
Eagleman’ın şu can alıcı tümcesini tekrarlayalım: “Bellek, zaten bunun için vardır: Önemli olayların kaydını tutarak, benzeri bir duruma düştüğünüzde hayatta kalmanız için beyne fazladan bilgi sağlar.” Burada bir ayrıntıya dikkat çekelim: Bellek, tam “şimdi” yaşadığımız bir olayda, her tür veriyi getirip oraya boşaltmıyor; yalnızca “o an” ile ilgili durumları bulup çıkartıyor ve onunla birleştiriyor. Belleğin anlamlı bir seçimi var yani burada. O seçimin nasıl yapıldığını biz düşünerek bulamıyoruz, o işi belleğin inisiyatifine terk etmekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok.
Kadir Akyol’un yapıtlarına bir kez daha göz atıyoruz; onlarda gördüğümüz, belleğin “o an”a getirip yığdığı şeylerdir: “Şimdi”nin popüler figürleri, eskinin imajları ile iç içedir. Renkler, her bir sahnede özgürce dağılmış, eşyaların üstlerine sıçramıştır. Sanatçı bunu şöyle açıklamakta: “Öğrencilik yıllarımdan bu yana pornografik imgeyi, yani görünür gerçekliğin çırılçıplak temsili olma iddiasındaki her görüntüyü, portreyi, eşyayı ve olguyu saf boya alanlarıyla sorguladım ve biçimsel anlamda travmatik bir ilişkiye sürükledim.” Pekiyi yapıtlardaki bu ilişkiler hangi mantığın mutlak koşulları halinde düzenlenmişlerdir? Bunu bilemeyeceğiz, hatta o yanıtı büyük olasılıkla sanatçı da tam olarak bilmemekte. Daha açık bir söyleyişle: Neo-liberal sistemin önümüze bıraktığı o tüketim nesneleri yaşamımızı değiştirdiğinde, o değişimin net bir tanımını, yeni durum ile eski durum arasındaki sınırın ne olduğunu düşünebiliyoruz, ama bunun temsili bir görüntüsünün nasıl sunulacağını bilemiyoruz. Yine de o görüntünün peşinden gidiyoruz ve onu yakalamaya çalışıyoruz.
Büyük olasılıkla, yapabileceğimiz tek şey şu: Bir “değişim anı” saptamak, ona rastgele bir sınır çizmek ve o duruma da bir önem atfetmek… Ve o “önemli durum”un sarsıntısını hissetmeye çalışmak… Bir “kaza anı”nın sarsıntısı gibi bir şey olmalı bu… İşte o zaman yapmamız gereken tek şey kalıyor: Sarsıntı sırasında, belleğin seçip “o an”a taşıdığı tüm ilişkili verileri beklemek; anılar yoğunluğunda boğulmak bir anlamda… İç içe geçmiş zamanların tümünü “şimdiki zaman”da birleştirmek ve eşzamanlı bir “şimdi”yi kişiselleştirerek onun resmini yapmaya koyulmak… Aynı, Kadir Akyol’un yaptığı gibi. 

Kadir Akyol, “Untitled”, 2017, oil on canvas, 130x130 cm.


KADİR AKYOL (Türkiye / Mardin, 1984)         
2004 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 2008’de mezun oldu. 2008’de Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Yüksek lisans eğitimine başladı. 2011’de “Çağdaş Sanatta Melez Yaklaşımlar” isimli tezini bitirip mezun olmuştur. 2011 yılında İspanya’ da Universidad De Sevilla Faculttad De Bellas Artes’ da 2. master eğitimine başlamıştır. 2013 Rh+Artmagazine ‘Yılın Genç Ressamı’ Ödülünü kazanmıştır. Bunun yanı sıra birçok ödüle ve sergilenmeye hak kazanmıştır.
11 Kişisel sergisi bulunmaktadır ve 150’den fazla ulusal ve uluslararası bir çok karma, grup, bienal, trienal, sempozyum, fuar, müzayede, projeli etkinlikte; resim başta olmak üzere, video, enstalasyon ve performanslarıyla katılmıştır. 



Kadir Akyol.