boşlukta bir an sergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
boşlukta bir an sergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2019 Salı

BOŞLUKTA BİR AN…


Mesut Karakış, İsimsiz (Untitled), 2018, Tuval üzerine akrilik, 140x110 cm.


Galeri 77, Mesut Karakış’ın “Boşlukta Bir An (A Glimpse into The Void)” isimli ilk kişisel sergisine 10 Mart 2019 tarihine kadar ev sahipliği yapıyor. Sanatçı, resimlerinde dolaysız bir biçime yönelerek formların, lekelerin ve renklerin birbiriyle olan ilişkisini sıra dışı bir teknikle yorumluyor. Genel olarak eserlerinde çıkış noktası doğa örüntüleri olsa da sanatçının asıl vurgulamak istediği tuval yüzeyinde derinlik, boşluk-doluluk etkisi, transparan geçişler ile çok renklilik içeren ve aynı zamanda göze hoş görünen estetik bir algı yaratma arzusu. Dikkat çekici üslubuyla Türk çağdaş sanatına yeni bir soluk getirecek birbirinden seçkin soyut eserlerden oluşan sergi, Galeri 77’nin Karaköy’deki mekânında 10 Mart tarihine kadar ziyaret edilebilir.

Görsel sanatlarda “tasvirin rolü” yaklaşık 150 yıldan uzun süredir tartışılan ve resim dünyasını iki ayrı gruba bölmüş bir tartışmadır. Bir tarafta, çok sayıda sanatçı resimde özgürlüğün ve saf özgünlüğün yalnızca formalist bir yaklaşımla elde edilebileceğini vurguladılar. Ancak bu şekilde resmin psiko-görsel etkisi tam olarak açığa çıkabilecek ve sanat dünyevi meseleleri tanımlamak için hikayeler anlatma hususundaki tarihi rolünü geride bırakmak durumunda kalacaktı. Diğer bir sanatçı grubu ise eserlerindeki anlatı ve figürasyon gücünün önemine dikkat çektiler. Kişisel hikayelerin siyasi tarihle iç içe geçtiği, sanatın sosyo-politik boyutuna inanmışlardı.

20. yüzyılın sonlarına doğru ise, sanatın postmodern halinin figürasyon ve anlatının aslında birbirine karşıt veya zıt kutuplar olması gerekmediğini ortaya koymasıyla beraber soyutlama ve formalizm kavramları barıştılar. Hatta artık öyle bir noktaya gelindi ki, günümüzün ziyadesiyle karmaşık gerçekliklerinin çok katmanlı karakteristiğini layıkıyla karşılayabilmek için her iki yaklaşım da iç içe geçebilmekte.



Mesut Karakış, İsimsiz (Untitled), 2018, Tuval üzerine akrilik, 120x100 cm.


Bu bağlamda, Mesut Karakış’ın eserleri doğa ve soyut sanat arasında köprü kurmayı başarabilmiş doğru bir örnek oluşturuyor. Resme olan biçimci yaklaşımı gerçek dünyadan edindiği kaynaklarını hiç saklamıyor ve tasvir ile soyutlama arasında gidip gelen oldukça çekici bir estetik yaratıyor. Eserleri oldukça dinamik çizgi dizeyleri, seyrek şekiller, karmaşık dokular ve cazip renk örgüleri sergiliyor. Sanatçı eserlerinde genellikle sıcak renkler kullanıyor ve resimlerinin estetik gücünü arttırmak için bu renklere siyah ve beyaz yardımıyla kontrastlar oluşturuyor. Sanatçının resimlerinde kırmızı ve turuncu, tıpkı bir volkandan sızan lav akıntıları gibi sık sık çoklu formlar ve fırıl fırıl çizgilerden oluşan kompleks bir ağ içinde karşımıza çıkıyor. Renklerin güçlü özellikleri, kompozisyonun dinamik yapısıyla iyi şekilde dengeleniyor. Birlikte derinlik ve güçlü bir devinim sahibi soyut imgeler oluşturuyorlar.

Mesut Karakış, yapıcılık ve yıkıcılık arasında gidip gelen sofistike ve özgün bir resim tekniği geliştirmiş durumda. Eserlerini oluşturma aşamasında, bulanıklık ve berraklıktan oluşan karakteristik estetiğini formüle etmek için sıklıkla resimlerini bölüm bölüm yaratıyor ve siliyor. Yapım aşamasında; önceden planlanan kompozisyon ve renk paletine göre farklı kalınlıklarda kat kat uyguladığı akrilik boyaları sonradan yine planlı bir şekilde yüzeyin eritilip, zımparalanıp, patine edilerek eksiltilmesiyle silerek altta yatan boya katmanlarını gözler önüne seriyor. Bu yolla, renk değişimleri birbirleriyle karışıp birleşerek sıra dışı bir psiko-görsel efekt yaratıyor. Uzaktan bakıldığında izlenen derinlik ve dokusal değerler, dokunsal yakınlıkta tuvalin düz ve pürüzsüz yüzeyi ile izleyicide illüzyon etkisi yaratmakla kalmıyor, izleyicinin zihniyle beraber gözlerini de okşayan canlı bir alan oluşturuyor.

Boyama, silme ve açığa çıkarmadan oluşan bu alternatif resim metodunun yalnızca görsel bir niteliği yok. Sahiden de resmin çokça katmanının teşhir edildiği çeşitli evrelerini gözlemlemek de ayrı bir göz ziyafeti. Görsel tesiri oldukça yüksek ve cazip. Aynı zamanda, yaratma ve yok etme süreci, gösterme ve gizlemeyle birlikte eserlerinin büyüleyici bir kavramsal tarafını da oluşturuyor.

Mesut Karakış’ın resim metodu sadece şahane bir estetik açığa çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda resmin varoluşsal yapısını da tartışmaya açıyor. Arkeologvari bir kazı ve açığa çıkarma eylemiyle, resmin doğasını teşhir ediyor ve tam da bu sebeple eserleri bu kadim sanat alanının hassas yenilenme sürecine olumlu bir katkı sağlıyor.

Mesut Karakış 1976 yılında Sakarya’da doğdu. 1999 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü, Hüsamettin Koçan Atölyesi’nden mezun oldu. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli karma sergilerde yer aldı. Sanatçı çalışmalarını halen İstanbul’da sürdürmektedir.

GALERİ 77
Necatibey Caddesi No: 77 Ayvaz Han, Karaköy / İstanbul
+90 212 251 90 82