15 Kasım 2015 Pazar

“RELOADED”

Ahmet Rüstem Ekici, “Gidenler”, 2015, Plastik ceset torbası,
plastik oyun havuzu topları, 140 x 70 x 35 cm.
artnivo.com, Zorlu Performans Sanatları Merkezi ile işbirliği içinde yaptığı küpler projesine “Reloaded” ile devam ediyor. Sanatçıların üretim sürecinde belirli bir ana başlık altında toplanmadan, bağımsız bir şekilde mekanı kullanmalarının amaçlandığı sergide, Ahmet Rüstem Ekici, Çağrı Saray, Eylül Ceren Ersöz, Jacqueline Roditi, Manolya Çelikler, Neslihan Karaağaç, Öykü Ersoy, Özge Enginöz ve Sadık Arı'nın eserleri yer alıyor. Sergi 17 Kasım 2015 - 24 Ocak 2016 tarihleri arasında Zorlu PSM’de görülebilecek.

Her sanatçıya kendilerine ayrılmış alanlarda sergileme olanağının sağlandığı bir solo sergiler bütünü olan proje, sanatçıların mekanı birbirlerinden bağımsız olarak değerlendirmelerine olanak sağlarken, bir taraftan da güncel konuların ve yaşanılan coğrafyanın eşliği sebebiyle birbirleriyle kesişiyorlar.


Çağrı Saray.
ÇAĞRI SARAY, “Kırmızı Oda: Sekanslar”, 2005, Enstalasyon, 1.35 x 25 m, 2+1 ed.
İzleyicinin serginin başında ve sonunda karşılaştığı, mekanın dış duvarına dev boyutta uygulanan 'Kırmızı Oda: Sekanslar' ile Çağrı Saray, her bir sekansın çizgi roman estetiğine yakın olduğu, lekesel çizim değerleriyle ifade edilen 34 sekanstan oluşan bir duvar resmi sergiliyor. Proje, yapı olarak film sanatına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Bir filme dair her şeyi içinde barındıran bu iş, izleyici için yeni bir öneri sunan ve film izleme edimini değiştirmeyi amaçlayan bir “film”. ‘Kırmızı Oda: Sekanslar’, ‘Kırmızı Oda’ adlı işin senaryosundaki sekanslardan oluşan bir duvar enstalasyonudur. Sergi mekanında sergilenecek olan enstalasyon, izleyicinin 32 sekansın tümünü (yani resimlerin tümünü) izlemesi sonucunda bitmiş bir filme dönüşmektedir.
Proje, “film”in temel yapı taşları olan senaryo, görsel, ses gibi elemanların eksiltilmesi, eklemlenmesi ve dönüştürülmesiyle ortaya çıkmıştır ve sinemasal anlatının sunduğu olanakları, senaryo temelli olan işlerin üretilmesi için bir yöntem olarak kurgulamaktadır. Bu dönüşümlere paralel olarak hem içeriksel hem de yapısal farklılıklar barındırır. Çekim senaryosu da Çağrı Saray tarafından yazılmış olan proje, edebiyat alanına dair açık göstergeler taşımasından dolayı sistematik olarak edebiyat alanına dair belli yapıtlara da referanslar verir. Senaryonun ve bu senaryoya bağlı üretimlerin tümü, içerik bağlamında Çağrı Saray’ın işlerinde ve üretim dizgesinde odaklandığı kimlik, kişisel tarih ve bellek gibi kavramlarla ilişki içindedir.


Özge Enginöz.
ÖZGE ENGİNÖZ, “Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına”, 2015, 6 adet ışıklı kutu 20x24 cm, 6 adet forex üzerine C-print, 3+1 Edisyon
Küplerde yer alan sanatçılardan Özge Enginöz, 'Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına' isimli çalışmasında bize insanın, öznelliğini güçlendirerek tanımladığını zannettiği dünyanın aksine bakarak görebileceği, hatta göremeyeceği ama belki hissedebileceği yerde olduğunu hatırlatmak isteğinde, buluntu fotoğraflardan oluşturduğu yerleştirmesini sergiliyor. Özge Enginöz çalışmasını şöyle anlatıyor: “İnsan, kafasını kaldırıp gökyüzünü incelemeye başladığı noktada kendini evrenin sonsuzluğunda (bir parçacık/partikül olarak) kavramaya niyetlendi. Paul Vallery 'Mallerme Hatıraları, Mallerme Üzerine' isimli kitabının 'bir zar atımı' şiiri için Mallerme'nin kendisinden yardım istediği bölümde bir anısını şu vurguyla bitirir: ‘Mallerme’nin yıldızlı gökyüzünün gücü  adına bir sayfa yaratmaya çalıştığını düşünmüştüm!’.
Enginöz, Vallery'nin bu vurgusundan yola çıkarak ''Yıldızlı Gökyüzünün Gücü Adına'' ismini verdiği serisinin bir bölümünde, gözlem ve rastlantısallıkla eriştiği fotoğrafları, uzayın sonsuzluğunu ve yıldızları temsil  eden iki boyutlu bir harita ile birleştirir. Çalışmalarında evrenle bir olduğumuzu işaret eden kadrajlarla sanatçı, insanın göremeyeceği ama belki de hissedebileceği yerde olduğunu hatırlatmaktadır. Hayatın içinde ve sonrasında insanın yeri ile sonsuzluk içindeki konumunun görsel olarak dilini ararken aynı seri içindeki diğer çalışmalarında ise, fotoğrafları gökyüzü haritası üzerinde üç boyutlu  kutular içine yerleştirerek, evren, sonsuzluk ve kaos içindeki konumumuzu estetik olarak görselleştirmektedir.

MANOLYA ÇELİKLER, “Help”, 2015, Kağıt üzerine dikiş, 210 x 150 x 80 cm.
Manolya Çelikler ise, göçmen olmanın, ana dilinde konuşamamanın bir tercih olmadığını ve göç sürecinin güçlüğünü haritalardan oluşturduğu büyük boyuttaki kağıt gemisiyle izleyiciyle paylaşıyor. Manolya Çelikler sergi için ürettiği çalışmasını hakkında şunları kaleme almış: “Ülkesini ve sevdiklerini bırakıp savaştan, zulümden, tecavüzden ve ölümden küçücük bir gemi ye binlercesi sıkışarak kaçmaya çalışan, gittiği ülkede aylarca gözetim altında kalan, merkezlerde yaşayan, yabancı olduğunu ve istenmediğini iliklerine kadar hissedip devam etmek zorunda kalanlar...
Şu anda bulunduğumuz konum, yaşam içinde yaptığımız tercihlerin sonucudur ki yaşam dediğimiz de bir tercihler bütünüdür aslında. Özgür iradedir insanı ve ona armağan edilen yaşamı çeşitli ön adlarla nitelendirdi. 
Bazı hayatlar dışında...
Onlar tercih etmediler, dayatıldı. Mutlu sonla bitmeyince yaşam öyküleri de ilgi çekmedi zaten. Göbek bağının koptuğu topraklardan ötelendiler. Eminim tahmin edemezlerdi. Rüyalarında bile daha az konuşmaya başlayacaklarını ana dillerini. Tarihe düşman, kendisine yabancı. Yüreklerinde hep bir ağırlıkla dolaştılar en az suçları kadar büyük;  o topraklarda doğmak, mülteci olmak...
Mülteci olmak bir tercih değildir!”

AHMET RÜSTEM EKİCİ, “Gidenler”, 2015, Plastik ceset torbası, plastik oyun havuzu topları, 140 x 70 x 35 cm.
Ahmet Rüstem Ekici'nin içini renkli plastik toplarla doldurduğu, yine aynı plastikten üretilmiş çocuk ceset torbası, özellikle son iki senedir yaşanan çocuk ölümlerinin acısını anımsatma niyetinde. Ahmet Rüstem Ekici çarpıcı işini anlatıyor: “Dünyanın oluşumundan, ilk insani eylem ve olgulardan çok daha sonra hayatımıza girmiş bir malzeme olan plastik yaşamımızın her yerinde. Çevremizdeki her şey plastik, doğada yok olması en uzun süren malzemelerden biri yine plastik. Bu kadar ölümsüz, şekillenen ve şekil veren bir malzemenin 2 uç noktada, ölüm ve yaşam döngüsündeki yerinin en görünür iki şekil almış formu hayat dolu, oyun oynanan plastik top havuzu topları ve çoğu zaman trajik bir şekilde karşımıza çıkan insanın bir atık gibi son bulunduğu yerden çıkmasını sağlayan ceset torbası.
Trajik ölümlerin insanlar üzerinde bıraktığı izler ve geride kalan renkli hayatların çarpıcı izleri. Kıyıya vuran çocuk, güçler tarafından öldürülen güçsüzler, renkli hayatların son bulduğu ve renksiz bir şekilde herhangi bir atık malzeme gibi taşındığı ceset torbaları. Varlığın ve yok olmanın kontrast birleşim üzerine bir düşünce.
Ölen, öldürülen her bireye, çocuğa simgesel bir gönderme. Siyahlığa, karanlığa bürünmeden önceki renkli hayatın film şeritleri gibi geçişi... Neredeyse ölümsüz malzemenin, ölümsüz olabilecek anılar ile son yolculuğundan bir kare.
Galerinin bir köşesinde sergilenmesi yerine, Zorlu PSM, Artnivo küplerinde izleyicinin bir anda siyah bir odaya girerek karşılaşacağı ceset torbası ve renkli topların kompozisyonunun, dengeli birleşimlerinin çok daha kuvvetli bir algı yaratacağını düşünüyorum. Son zamanlarda tıpkı bu küpler gibi fikirden fikire yolculuk yapıyoruz. Çevirdiğimiz her gazete sayfası, tıkladığımız her haber bizi başka bir olaya sürüklüyor. Ölüm ve yaşam da bu fikirlerden biri; karanlık, trajik ama esprili.”

NESLİHAN KARAAĞAÇ, “İsimsiz”, 2015, PVC üzerine akrilik ve zift, 350 x 136 cm (x2)
PVC üzerine boya uyguladığı işlerle sergide yer alan Neslihan Karaağaç ise, yapay ve soğuk bir malzemeyle soyut formlar oluşturarak, günümüz dünyasının yansıması niteliğinde bir alan yaratıyor. Yaratının estetik duygu aktarımını; akrilik malzemeyi, akıtma, dökme, damlatma gibi süreçler sonucunda kompozisyon şemalarında oluşturmak isteyen sanatçı, geleneksel tuval ve diğer malzemeler yerine, kalın PVC kullanmakta, böylece bilinen kural ve klasik olanakları aşmakta, yaratısını ve gizli mesajlarını hem arka plana, hem de tüm mekanı kapsayacak bir yeni sonsuz boyuta taşımaktadır. 
Renklerin ve lekelerin bilinçaltı yolculuğu fark edildiğinde, ortaya çıkmış olan yaratıların statik değil, devingen, ilerlemeci ve yayılmacı bir ivme ile bilinçaltı kavramlarına göndermeler yaptığı, durgun veya uykudaki bilinç birikimlerini harekete geçirdiği görülmektedir. Hayata, bilince, dahası yaratılış ve kaotik evren kavramlarına geçişler yapmak isteyen bu çalışma, doğumdan ölüme, büyük patlamadan kaçınılmaz geri sönüşe kadar insanlığın kavrayabileceği tüm kavramları kışkırtıcı bir üslupla taşımaktadır.
Platon’un mağara metaforuna da estetik düzlemde gönderme yapan ve İrlandalı heykeltıraş, enstalasyon sanatçısı ve eleştirmen Brian O’Doherty’nin 1970’lerde tartışmaya açtığı “Küp” kavramını da içeren bu üretim, modern teşhir biçimi olan “sanat galerisi”ni de simgelemekte, böylece “İştahı kabarık sanat sistemi” kapsamında, olgudan olaya, ressamdan esere, mekândan zamana yatay ve seri geçişlerle koşmaktadır.

SADIK ARI, “Talan”, 2015
Kağıt üzerine çizimleriyle bilinen Sadık Arı, gündemin karamsarlığından uzak kalmanın imkansızlığında, çözümü her şeyin başladığı yere, doğaya bakarak bulma maksadı taşıyor. Sergide son dönem çizimlerine yer veren Arı, bize biraz karamsar ama doğanın yüceliğinden güç alan bir alan yaratıyor. Sadık Arı çalışmasını şu sözlerle anlatıyor: “Devlet için toprak; mülkiyetimiz, vatanımız uğruna insanların canına kıyılan bir meta. Oysa toprak, bizi bu dünyaya bağlayan, tutan, besleyen, ölümüzü sahiplenen, dünyanın kendisi. Bu coğrafya katman katman, silinmiş uygarlıklarla dolu. İnsanlık tarihi savaşlarla, katliamlarla sürüp gidiyor. İçinde bulunduğumuz bu dönemde de bu böyle devam ediyor. Gün gelecek toprak bizim uygarlığımızı da katmanlara sıkıştıracak. Bizim birbirimize olan nefretimiz toprak tarafından emilecek ve unutulacağız. Talan, bu iyileştirici gücüyle toprağı ve insanı anlamamıza yardımcı küçük bir seri.”

Eylül Ceren Ersöz.
EYLÜL CEREN ERSÖZ, “Die Weisse Rose / Beyaz Gül”, 2015, Enstalasyon 
(10 adet ağaç üzerine yağlı boya, ip, bildiriler, damga).
Eylül Ceren Ersöz ise, küpünde 1942 yılında kurulmuş, Hitler karşıtı barışçıl bir örgüt olan 'Beyaz Gül'ün hikayesini sunuyor. İnceleme alanı olarak kurguladığı küpte Ersöz, örgütün bilgilerine ulaşma sürecini, örgütün tarihini, belgelerini ve karakterlerini yeniden üretiyor. Ersöz, enstalasyonunu şu sözlerle anlatıyor: “Gerçek bir hikayenin farklı mediumlarla tekrar hayat bulmuş halidir Beyaz Gül. Toplumlar, kültürler, dönemler değişse de her yerde aynı olan “gerçek”lerdir.
18 Şubat 1943'te Üniversitede savaş karşıtı bildiri dağıtırken okulda çalışan görevli Jakob Schmid tarafından yakalanıp gestapo tarafından tutuklanan, 22 Şubat 1943 tarihinde Roland Freisler’in yaptığı mahkemede, Sophie Scholl erkek kardeşi Hans ve arkadaşları Christoph Probst vatan hainliğinden suçlu bulunup ölüm cezasına çarptırılmış, cellat Johann Reichhart tarafından idam edilmiştir. Grubun diğer üyeleri Alexander Schmorell, Willi Graf ve Kurt Huber ise 9 Nisan 1943 tarihinde ölüm cezasına çarptırılıp infaz edilmiştir.”

ÖYKÜ ERSOY, “Mahal”, 2015
Kent üzerine çalışmalarıyla tanınan Öykü Ersoy, bireyin kent ile kurduğu çarpık ilişki üzerine giderek, silikleşmiş, kimliksiz kentler resmediyor ve çalışmasını şöyle anlatıyor: “Kent insanı, kentin doğasına dönüşmüş, kaos içinde var olabilmek adına kendine ait bir mekana gereksinir. Bu mekanın bireye dair bir düzen içermesi gerekir. Aksi durumda, birey aidiyetsizlik, yalnızlık, güvensizlik (güvende hissedememe) gibi korkularla yüz yüze kalır. Bu açıdan değerlendirildiğinde sanatçı mekanı, bireyi yutup kendisine benzeten, giderek onu kapsayabildiği bir nesneye çevirme olasılığının dışına taşıyarak okur ve işlerinde, mekanı iktidarı altına alan, onun donuk yapısını bozan bir tutum takınır. İşlerle altı çizilmeye çalışılan bakış̧ açısı; bireyin mekanı kendine benzetebilmesi; onu yaşanır, kendine ait, giderek de kendisinin bir parçası haline dönüştürebilmesi ve bu konudaki yaratıcı gücüdür. Kent bireyi, kent kaosunda hepsi birbirinin aynılaşmış mekanlarda nefes alabilmek için, mekanı olarak gördüğü alanı yeniden yorumlamalı, mekanı kendileştirmelidir.”
“Mahal” projesi, küp formundaki mekanı renk müdahaleleriyle formundan uzaklaştırmayı amaçlıyor. ””Bozkır Hüznü”, “Ben Nerede Yatacağım?”, “Yer”, olmak üzere 3 aynı bölümden oluşan proje, küpün içerisinde oluşturulan yeni mekanda sergilenerek mekan içerisinde işlerin nesne olmak yerine özneye dönüşüp kendine ait bir mekanı şekillendirmesini resimsel bir dille inceliyor.”

JACQUELINE RODITI
Kente bir başka açıdan bakan, zamansız ve melankolik fotoğraflarıyla bilinen Jacqueline Roditi ise, kentten izlerini bize büyük boyuttaki fotoğraflarıyla aktarıyor. Jacqueline, "I Had a Dream within a Dream" isimli serisinde, rüyalarla ilgili kitabı üstünde çalışırken not ettiği rüyalarından yola çıkıyor. Kitaptaki ana karakterin uykuyla uyanıklık arasında takılıp kaldığı arafta, rüya aleminin onu daha mutlu ettiğini keşfedip günlüklerinde ve hafızasında kalanları onlara en yakın biçimde fotoğraflayarak somutlaştırarak kendi gerçekliğini yaratmak istemesi, Jacqueline'in de serisinin temelini oluşturuyor. Rüyalarımızı karşı tarafa hiçbir zaman değiştirmeden aktarırken, başımızdan geçen çoğu olayı subjektif bir şekilde ifade ederek çarpıtmamız, sanatçıya hangisinin daha gerçek olduğunu sorgulatıyor. Fotoğrafları rüyalarını somutlaştırırken, rüyaları da kendisini bu dünyadan soyutluyor.
"lt was raining while I was sleeping
l had a dream within a dream
l was flying above the sea
You started to bleed suddenly
l tried to reach the island called Kani
Before strangers took me
And then they hunted me
When I woke up I was pregnant by a tree"

"Reloaded", 17 Kasım - 24 Ocak tarihleri arasında her gün 10:00-21:00 saatleri arasında Zorlu PSM'de izlenebilir.
     
artnivo.com yeni, farklı ve seçilmiş çağdaş sanat eserlerinin galeri mekanından çıkıp daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak için kurulmuş online çağdaş sanat platformudur.
Bilgi için: 00 90 212 – 225 63 26
art@artnivo.com 

www.artnivo.com

13 Kasım 2015 Cuma

KEMAL CINGILLIOĞLU ROY LICHTENSTEIN’IN TABLOSU’NU 95.4 MİLYON DOLARA SATIN ALDI MI?


Brett Gorvy, Instagram hesabında yayınladığı fotoğrafta Roy Lichtenstein’in “Nurse -Hemşire” tablosunu alan kişiyi tebrik ettiğini yazıyor. Art Market Monitor’den Marion Maneker’in haberini göre tabloyu alan kişinin adı belirtilmese de, fotoğraftaki kişinin Kemal Cıngıllıoğlu olduğu anlaşılıyor.
Gorvy, fotoğrafın altında şu cümleyi yazmış: “Roy Lichtenstein’ın ‘Hemşire’ tablosunu alan kişiyi tebrik ediyorum. Onu daha fazla ziyaret etmeyi umut ediyorum.”
Roy Lichtenstein’in “Nurse - Hemşire” tablosu, 9 Kasım’da Christie’s New York’ta 95.4 Milyon dolara satılmıştı. Kemal Cıngıllıoğlu’nun Warhol’un “Four Marilyns” tablosunu, 44 Milyon dolara sattığı, müzayede kulislerinde konuşulan bir diğer haber.
Londra’da yaşayan, 1985 doğumlu Kemal Cıngıllıoğlu, babası Halit Cıngıllıoğlu gibi ARTnews’un Top 200 Koleksiyoner listesinde yer alıyor. Finans sektöründe çalışan Kemal Cıngıllıoğlu Christie’s müzayede evinin Avrupa üyesi, babası Halit Cıngıllıoğlu ise Sotheby’s’in Danışma Kurulu’nda.

http://www.artnews.com/top200/kemal-has-cingillioglu/



12 Kasım 2015 Perşembe

CONTEMPORARY ISTANBUL 2015’TEN NOTLAR

Contemporary Istanbul Fuarı’nı 15 Kasım’a kadar gezebilirsiniz.

ZİYARETÇİ AKINI
10. Yaşını kutlayan Contemporary Istanbul’un 11 Kasım’da gerçekleşen ön izleme günü tam anlamıyla ziyaretçi akınına uğradı. Sanatın giderek daha geniş kitlelere ulaştığını görmek çok güzel. Girişte izdiham yaşanırken, bölge trafiği de kilitlenmişti.





Bahadır Baruter, “Mukadderat Serisi | Fatality Series”, Silikon, epoksi, akrilik rezin, pleksiglas, ahşap | Silicon, epoxy, acrylic resin, plexiglas, wood, (x-ist).

FUARIN STARI BAHADIR BARUTER
Bahadır Baruter, 
“Mukadderat Serisi | Fatality Series”, 
Silikon, epoksi, akrilik rezin, pleksiglas, ahşap 
Silicon, epoxy, acrylic resin, plexiglas, wood, (x-ist).

x-ist'in bu seneki solo proje alanının konuğu olan Bahadır Baruter, yaklaşık 2 yıl süren çalışma süreciyle ortaya çıkarttığı “Mukadderat Serisi – Fatality Series” isimli heykel yapıtlarını da ilk kez Contemporary İstanbul’da sergiliyor. Silikon, epoksi, akrilik rezin, pleksiglas, ahşap gibi malzemelerle oluşturulan heykeller, son dönemde gördüğüm en başarılı çalışmalar arasında.
Sanatçı, yaşamsallıklarını fetüs halinde ya da doğumdan sonra yitirmiş bedenleri hapsedilmiş formlar halinde heykelleştiriyor. Doğmadan yaşamını kaybetmiş ya da doğduktan sonra iş hayatının hırslı ve mecburiyet yüklü döngüsünde aslında yaşayan ölülere dönüşen kadın ve erkekleri, beyaz kefene atıfta bulunan beyaz takım elbiselerle, dini bir ritüelin parçası gibi tanrıya yakarır/yalvaran formda sorgulayan sanatçının eserlerinden oluşan yeni serisi, haklı olarak Contemporary İstanbul’da büyük ilgi gördü.


Şirin Payzın, Ahmet Yeşil, Onur Çetin, Ümmühan Kazanç.
İŞ VE SANAT DÜNYASININ ÜNLÜ İSİMLERİ
Fuara, özellikle koleksiyonerlerin ilgisi büyüktü. Hükümetin çağdaş sanata sınırlı destek verdiği günümüzde, Murat Ülker, Taha Tatlıcı, Arzu Sabancı, Caroline Koç, Çiğdem Simavi, Osman Çarmıklı, Sevil Sabancı, Oya Eczacıbaşı, Halis-Alev Komili, Polat Gülman, Kemal Gülman ve Tansa Mermerci gibi önemli sanatsever iş adamlarını fuarda eserleri dikkatli bir şekilde incelerken görmekten büyük mutluluk duydum. Türk koleksiyonerlerin yanı sıra yaklaşık 400 yabancı koleksiyoner de fuarı gezmek için İstanbul'a gelmiş. Beren Saat, Kenan Doğulu, Teoman, Şevval Sam, CNN Türk’ün ünlü yorumcusu Şirin Payzın da fuarı gezen ünlü isimler arasındaydı.


Adnan Çoker.
ADNAN ÇOKER KİTABINI İMZALADI
Fuarda görmekten büyük mutluluk duyduğum Adnan Çoker, “Alfabe” isimli yeni serisini sergilediği OlcayArt’ın standında, sergi kataloğunu da imzaladı. Büyük usta, ağırbaşlı duruşuyla bir kez daha “ustaları hali bir başka” dedirtti. Keşke fuarda hazır bulunan diğer sanatçılarımızda, kitaplarını imzalayarak hayranlarını sevindirseydi. Ancak fuar ve sergi zamanlarında izleyicilerle yüz yüze gelen sanatçılar, imza vererek hayranlarına güzel bir anı hediye edebilirlerdi.


Kadir AKYOL, “Charlize Theron”, 2015, tuval üzerine yağlıboya, 130x160 cm., (Galeri Miz).

Galeri İlayda.
Victor Lope/Faur Zsofi Gallery.
Aria Art Gallery.
Jaume Plensa Galerie Lelong Paris.
Extramücadele, Galeri Zilberman.
Emir Uras, Krampf Gallery.

“NOT A SINGLE SOUL” – TUĞBA YÜKSEL PHOTOGRAPH EXHIBITION

Tuğba Yüksel, 2015, 61x92 cm., (Edition:10). 
Sainte Pulchérie French High-School will be hosting the opening of the photograph exhibition “Not a Single Soul” of artist Tuğba Yüksel from 12th November to 19th December 2015. A compilation of photographs shot by the artist during the summer of 2015 in Paris will be presented in this exhibition.


Tuğba Yüksel, 2015, 61x92 cm., (Edition:10).
Photography artist Tuğba Yüksel had won the art contest organized with the collaboration of the Art Gallery of Sainte Pulchérie French High-school “Od’A-Ouvroir d’art”, French Cultural Center and historical Maçka Art Gallery. As the winner of the contest, she was awarded artist residency in Paris.
Following the contest Tuğba Yüksel participated in an artist residency held at La Cité International des Arts Paris for a period of two months. During this time, she strolled through the historical streets of Paris in order to discover the city and she photographed the famous city with a melancholic perspective.


Tuğba Yüksel, 2015, 59x90 cm., (Edition:10).
Apart from tourist symbols and popularity of Paris, the River Seine accumulates the stories worth to be told about this city, such as the sad history of the city, somber stories and their heroes, along with the river that carries their melancholy… Tuğba Yüksel photographed Paris over the River Seine.


Tuğba Yüksel, 2015, 37x56 cm., (Edition:10).
About Od'A-Ouvroir d'Art Art Gallery
Od'A-Ouvroir d'Art Art Gallery was established in year 2009 within the Sainte Pulchérie French High-School complex. The ODA spreads over 280 square meters and hosts modern art exhibitions while emphasizing artistic elements of the Turkish and French culture. Works of pioneering artists such as Bedri Baykam Bubi, Charles Vess, Dany, Devabil Kara, Devrim Erbil, Diana Page have been exhibited at Od’A-Ouvroir d’Art. ODA is both an exhibition hall and an studio where artistic workshops, meetings and conferences take place.


Tuğba Yüksel, 2015, 180x120 cm., (Edition: 10).
Od'A-Ouvroir d'Art/Sainte Pulchérie French High-School
Çukurluçeşme Sok. No: 7 Küçükparmakkapı
BEYOĞLU-İSTANBUL
•••
Contact Person:
Yasemin Şahan
yasemin.sahan@sp.k12.tr

T. 0212 244 25 36

TUĞBA YÜKSEL CONTACT INFO

createagain@gmail.com


Tuğba Yüksel, "Light", Sainte Pulchérie French High-school “Od’A-Ouvroir d’art” First Prize.

10 Kasım 2015 Salı

CONTEMPORARY ISTANBUL 10. YAŞINDA 24 ÜLKEDEN 102 GALERİYİ AĞIRLIYOR

Kadir AKYOL, “Charlize Theron”, 2015, tuval üzerine yağlıboya, 130x160 cm., 
(Galeri Miz, Stand | Booth No: B1 - 407).

Dünyadan ve Türkiye’den çağdaş sanat eserleri sanatseverlerle buluşturan Contemporary Istanbul, 10. yaşını 12-15 Kasım tarihlerinde kutluyor. Her yıl İstanbul’u uluslararası çağdaş sanatın merkezi haline getiren Contemporary Istanbul 10. yılında “Contemporary Tehran” (Tahran’dan Çağdaş Sanat) ve Plugin Yeni Medya Bölümünün de yer aldığı 102 galeriyi İstanbul Kongre Merkezi ile Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda ağırlayacak.

İstanbul’u çağdaş sanatla buluşturan Contemporary Istanbul 10. yılında da Akbank Sanat ana sponsorluğunda; 24 ülke ve 28 şehirden toplam 102 sanat galerisine ev sahipliği yapıyor. Çağdaş sanat takipçilerinin nefeslerini tuttuğu Contemporary Istanbul 10. yaşında 23 galeriyi de ilk defa ağırlıyor.


Nur Koçak, “Denizli Cock”, 2012,
Acrylic on Polyester,
100 x 100 x 75 cm, (Gaia Gallery).
Geri sayımın başladığı Contemporary Istanbul’un katılımcı galerileri; CI Artistik Danışmanı Marc-Olivier Wahler, koleksiyoner Natalie Mamane Cohen, koleksiyoner ve küratör Freda Rozenbaum Uziyel ve The Empire Project kurucusu Kerimcan Güleryüz’ün yer aldığı seçici kurul tarafından belirlendi.

Çağdaş sanatın en iyi seçkilerini 10. yılında bir araya getirebilmek adına uzun bir hazırlık süreci gerçekleştiren Contemporary Istanbul Ocak ayından bu yana; 16 şehir, 15 ülke ve 20 uluslararası etkinlik bağlamında 178,480 kilometre yol kat etti. 1250 koleksiyoner, 540 galeri, 83 basın mensubu, 138 sanat kurumuyla ve müze direktörü ile buluştu.

CONTEMPORARY TEHRAN (Tahran’dan Çağdaş Sanat)
Contemporary Istanbul, Contemporary Tehran (Tahran’dan Çağdaş Sanat) adı altında gerçekleştirilen “Focus” bölümü de fuarın öne çıkan kısımlarından birisi olacak. Bölümde İran sanatını temsil eden önemli bazı sanatçılar arasında: Nasser Bakhshi (Aaran Gallery), Babak Roshaninejad (Assar Gallery), Ali Akbar Sadeghi (Shirin Gallery), Moreshin Allahyari (Lajevardi Foundation) ve Houman Mortazavi (Dastan’s Basement) yer alıyor. Diğer katılımcı galeriler; Assar Gallery, Aaran Gallery, Dastan’s Basement, Lajevardi Foundation ve Shirin Gallery.

Contemporary Tehran’ın katılımcılarından, 1950- 1960 yılları arasında başlayıp günümüze kadar uzanan İran modern sanatını işleyen ve toplamda 600 eserin bulunduğu özel koleksiyon ‘The Mobarqa Collection’ın öne çıkan bazı eserleri sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.


Nuri Bilge Ceylan, “The Village”, 2004, Archival Inkjet Print, 15,43 x 50 cm., (Dirimart).
İran sanatının tarih sahnesindeki gelişiminin ve eşsiz başarısının altını çizen Contemporary Istanbul, Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ‘Focus’ bölümü hakkında şunları söyledi: “Bu yıl ‘Focus’ bölümü konuğumuzun İran olması bize gurur veriyor. İran sanatının benzersiz ve etkileyici bir tarihe sahip olduğunu biliyoruz. Sürekli gelişen bir çağdaş sanat ortamına sahip olan İran çağdaş sanatı her zaman Contemporary Istanbul’un ilgi alanı içinde olmuştur. Bu bölgede yer alan, sürekli gelişme gösteren koleksiyoner ağı ve koleksiyonerlerin yeni sanatçılar keşfetme isteği, çağdaş İran sanatını da daha heyecanlı hale getiriyor. Bu nedenle bu yıl Contemporary Istanbul’da, Tahran çağdaş sanatının güçlü bir şekilde temsil edileceğini umuyoruz.”


Murat Germen, “L'origine du Monde”, 2015, LED Light Box, 120 x 120 cm., (art ON Istanbul).
YENİ MEDYA BÖLÜMÜ “PLUGIN”
Türkiye’deki sanat anlayışına yeni bir soluk getiren yeni medya sanatının en dikkat çeken eserlerinin yer aldığı ‘Plugin’ bu yıl Dr. Ebru Yetişkin küratörlüğünde gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl Contemporary Istanbul’un en çok ilgi gören bölümlerinden olan Plugin üçüncü yılında; galerileri, mimarlık & tasarım stüdyolarını, yeni medya ile ilgili yaratım atölyelerini, oyun laboratuvarlarını, dijital sanat kolektifleri ve proje mekânları gibi inisiyatifleri X-CHANGE başlıklı bir küratöryal tema altında ve tek bir alanda bir araya getiriyor. Sanatseverleri interaktif deneyimlerle de buluşturacak Plugin; yüksek teknolojinin basit teknolojilerle birlikte çalışması, organik ve inorganik formların bir arada işlemesi, fiziksel ve dijital gibi ikiliklerin ötesine geçen dinamikler gibi alt başlıklara odaklanıyor. Plugin Yeni Medya Bölümü’nün katılımcılar arasında; Australia China Art Foundation (Şanghay, Çin), DAM Gallery (Berlin), Pearl Lam Galleries (Hong Kong), Lajevardi Foundation (Tahran), LICHT FELD Gallery (Basel),  Galeri Zilberman (Istanbul) yer alıyor.


Yeşim Akdeniz, The Foundation of Tea Drinkers, Liberals and Form Lovers, 2015, oil on canvas, (Pi Artworks, Booth A2 - 102).
UZAKDOĞU’DAN ÖZGÜN VE ÇAĞDAŞ ESERLERİ
Contemporary Istanbul 10. yılında Australia China Art Foundation (ACAF) tarafından seçilen Çinli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Çinli ve Avusturalyalı sanatçıları uluslararası platformda tanıtmak amacıyla Yashian Schauble tarafından kurulan ACAF, sanat aracılığı ile kültürlerarası bağ kurmayı hedefliyor. Uzakdoğu’nun özgün ve çağdaş eserlerini bir araya getiren bölümde; Shao Yinong ve Mu Chen, Ling Jian (Australia China Art Foundation), Aaajiao (Leo Xu Projects, Şanghay), Tao Hui (Aike Dellarco Galeri, Şanghay), Yang Xin ve Zheng Jiang (Space Station Galeri, Pekin) eserlerini görmek mümkün. Diğer yandan, Aimee Lin tarafından hazırlanan “Parade” başlıklı sergi de bu kapsamda izleyiciyle buluşacak. 

Seda Hepsev, “Bekleme Odası II | Waiting Room II”,
2015, Tuval üzerine akrilik | Acrylic on canvas,
130 x 130 cm., (x-ist, Stand | Booth No: A2 401).
Contemporary Istanbul, 23 galeriye ilk defa ev sahipliği yapıyor!
Fuarda ilk defa yer alacak galeriler arasında; Art Lexing (Miami), Australia China Art Foundation (Şanghay), Galerie Bernard Ceysson (Paris), Corridor Contemporary (Tel Aviv), Dar AL-Anda Art Gallery (Amman), Dastan’s Basement (Tahran), Shirin Gallery (Tahran), Aaran Gallery (Tahran), Lajevardi Foundation (Tahran), Dubner Moderne (Lozan), l’étrangère (Londra), Frederic Got (Paris), Galeria Joan Gaspar (Barselona), Karavil Contemporary (Londra), KUAD Galeri (İstanbul), König Galerie (Berlin), Lazarides Gallery (Londra), Galerie Loevenbruck (Paris), Mika Gallery (Tel Aviv), Parasite (Tel Aviv), Galerie Paris-Beijing (Paris), PROPAGANDA (Varşova), Galería Rosa Santos (Valencia), Xavier Laboulbenne (Berlin), Vogelsang Gallery (Brüksel), Nasui Collection & Gallery (Bükreş), Analix Forever (Geneva), Heritage Gallery (Moskova), Galeria Contrast (Barselona), Galerie Koal (Berlin), Daniel Marzona (Berlin) bulunuyor.


Yaşam Şaşmazer, “Sleep”, Bronze, Edition 7 + 2 AP, 12 x 62 x 38 cm, (BERLINARTPROJECTS).
Contemporary Istanbul’a bu yıl katılan bölge galerileri arasında; Savina Gallery (St. Petersburg), Project Artbeat (Tiflis),  Galerie Iragui (Moskova), Mika Gallery (Tel Aviv), Dar AL-Anda Art Gallery (Amman), ALAN Istanbul, x-ist (Istanbul), Galerist (Istanbul), Galeri Baraz (Istanbul), Galeri Zilberman (Istanbul), Versus Art Project (Istanbul), Soda (Istanbul); Sanatorium (Istanbul), Rampa İstanbul, Redart Gallery (Istanbul), Pi Artworks (Istanbul), Piramid Sanat (Istanbul), Pg Art Gallery (Istanbul), Mika Gallery (Istanbul), Galeri Nev (Istanbul), Mixer (Istanbul), Milk Gallery (Istanbul), MERKUR (Istanbul), Kare Art Gallery (Istanbul), KUAD Galeri (Istanbul), Siyah-Beyaz (Istanbul), Galeri İlayda (Istanbul), Galeri 77 (Istanbul), Gama Gallery (Istanbul), Gaia Gallery (Istanbul), Daire Galeri (Istanbul), The Empire Project (Istanbul), Dirimart (Istanbul), CEP Gallery (Istanbul), C.A.M (Istanbul), Bozlu  Art Project (Istanbul), Art350 (Istanbul), artSümer (Istanbul), art ON (Istanbul), Doğançay Museum (Istanbul), Galeri/Miz; Armaggan Art and Design (Istanbul), Bozlu Art Project (Istanbul), Krampf Gallery (Istanbul), Olcay Art (Istanbul).


Jake & Dinos Chapman, “Little Miss McMuffet Sat on Her McTuffet”, 2015,
Resin, metal, wood, enamel, oil paint, 25 x 29 x 22 cm, (GALERIST).

Fuarın diğer katılımcı galerileri
AB Gallery (Seoul), Analix Forever (Cenevre), Antonio Colombo Arte Contemporanea (Milano), ALANIstanbul (Istanbul), Aria Art Gallery (Floransa), ARMAGGAN Art& Design (Istanbul), Art Lexing (Miami), art ON (Istanbul),  artsumer (Istanbul), ART350 (Istanbul), Australia China Art Foundation (Şanghay), Galeri Baraz (Istanbul), Barbara Paci Galleria d'Arte (Pietrasanta), Berengo Studios (Venedik), BERLINARTPROJECTS (Berlin), Galerie Bernard Ceysson (Paris), Bozlu Art Project (Istanbul), C.A.M Galeri (Istanbul), C24 Gallery (New York), Cep Gallery (Istanbul), Corridor Contemporary (Tel Aviv), Galeria Contrast (Barselona), Daire Galeri (Istanbul), Daniel Marzona (Berlin), Dar Al-ANDA Art (Amman), Dirimart (Istanbul), Dubner Moderne (Lozan), Edition Purrman (Grefrath), Emmanuel Fremin (New York), The Empire Project (Istanbul), l'étrangère (Londra), Faur Zsófi Galéria (Budapeşte), Frederic Got (Paris), Il Chiostro Arte Contemporanea (Saronno), Gaia Gallery (Istanbul), Gama Gallery (Istanbul), Galeri 77(Istanbul), Heritage Gallery (Moskova), Galeri/Miz (Istanbul), Galerie Iragui (Moskova), Galeri İlayda (Istanbul), Galeria Joan Gaspar (Barselona), Kare Art Gallery (Istanbul), Karavil Contemporary (Londra), Galerie Koal (Berlin), König Galerie (Berlin), KUAD Galeri (İstanbul), K+Y Gallery (Paris), Lazarides Gallery (Londra), Galerie Lelong (Paris), LICHT FELD Gallery (Basel), Galerie Loevenbruck (Paris), Mark Hachem Gallery (Paris), Marlborough Gallery (New York), MERKUR (Istanbul), Mika Gallery (Tel Aviv), Milk Gallery (Istanbul), Mixer (Istanbul), Mika Gallery (Tel Aviv), Nasui Collection & Gallery (Bükreş), Galeri Nev (Istanbul), Parasite (Tel Aviv), Project Artbeat (Tiflis), PROPAGANDA (Varşova), Galerie Paris-Beijing (Paris), Galleria Russo (Roma), Galería Rosa Santos (Valencia), Soda (Istanbul), Sanatorium (Istanbul), Rampa (Istanbul), Redart (Istanbul), Pi Artworks (Istanbul), Piramid Sanat (Istanbul), Pg Art Gallery (Istanbul), Siyah-Beyaz (Ankara), Versus Art Project (Istanbul), Galerist (Istanbul), x-ist (Istanbul), Galeri Zilberman (Istanbul), Galeria Senda (Barselona), Savina Gallery (St. Petersburg), Víctor Lope Arte Contemporáneo (Barselona), Villa del Arte (Barselona), Vogelsang Contemporary (Brüksel), Xavier Laboulbenne (Berlin), Yavuz Gallery (Singapur), WHITE ROOM | LIQUID art system (Capri), Krampf Gallery (Istanbul), Olcay Art (Istanbul).

Daha fazla bilgi için:
Contemporary Istanbul

contemporaryistanbul.com


Kadir AKYOL, “İsimsiz”, 2015, tuval üzerine yağlıboya, 155x180 cm., (Galeri Miz, Stand | Booth No: B1 - 407).


Aras Seddigh, “With a Bird in Her Mind”, 2015, Acrylic on canvas, 190 x 220 cm. (Galeri Nev).

Damla Özdemir, “Lady of Hysteria”, 2015, Wood and Fine Art Print – 3 Dimensional Collage, 160 x 110 cm, (Gallery Ilayda).
Wouter Stips, “Love You About This Much”, 2009, Glass Sculpture, 40 x 20 cm.,
(Berengo Studios).

6 Kasım 2015 Cuma

TUĞBA YÜKSEL’İN MELANKOLİK PARİS’İ: “KİMSECİK” FOTOĞRAF SERGİSİ

Tuğba Yüksel, 2015, 61x92 cm., (Edisyon:10).     
 
Sainte Pulchérie Fransız Lisesi, 12 Kasım – 19 Aralık 2015 tarihlerinde Tuğba Yüksel’in “Kimsecik” isimli fotoğraf sergisini ağırlıyor. Bu sergi, sanatçının 2015 yazı boyunca Paris’te çekilen fotoğraflarından bir seçki sunuyor.

Fotoğraf sanatçısı Tuğba Yüksel, geçtiğimiz 2014 Mart ayında Sainte Pulchérie Fransız Lisesi’nin Sanat Galerisi Od’A-Ouvroir d’Art, Fransız Kültür Merkezi ve tarihi Maçka Sanat Galerisi iş birliğiyle düzenlediği sanat yarışmasını kazanmıştı. Yarışmanın ödülü ise Paris'te sanatçı rezidansı idi.


Tuğba Yüksel, 2015, 37x56 cm., (Edisyon:10).
 
Tuğba Yüksel yarışmanın ardından iki ay süresince La Cité Internationale des Arts Paris’te bir sanatçı rezidansına katıldı. Bu süreçte, şehri keşfetmek adına Paris’in tarihi sokaklarını arşınladı ve kenti melankolik bir perspektifle fotoğrafladı.
Paris’in turistik simgelerini ve medyatik bilinirliğini bir kenara bırakacak olursak, şehrin kederli tarihi, hüzünlü hikayeleri, bu hikayelerin kahramanları ile onların melankolisini taşıyan bir nehir: Seine Nehri, işte bu şehrin en anlatılmaya değer öykülerini biriktirmektedir... Tuğba Yüksel, Paris’i Seine üzerinden fotoğrafladı.

Yalnızlıklarını kalabalıklara anlatamayanlar ya da kalabalığın tam kalbindeki yalnızlar, sıkıntılarının elden ele dolaşmasını arzulayanlar veya nehrin dilsizliğine güvenip ona içini dökenler hemen hepsi bu dünyanın en bilindik kentinin hüzün yüküyle bahtiyar sularına bazen köprülerinden, bazen kıyılarından acılarını, mutluluklarını, günahlarını, geçmişlerini ve geleceklerini döküyorlar...


Tuğba Yüksel, 2015, 59x90 cm., (Edisyon:10).
TUĞBA YÜKSEL
1979 yılında İstanbul' da doğdu. Marmara Üniversitesinde Resim Öğretmenliği bölümünden 2003 yılında mezun oldu, aynı üniversitede Resim bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. 2010 yılından bu yana Fotoğraf sanatıyla ilgilenen sanatçı çalışmalarını İstanbul'da sürdürmektedir. 1979 yılında İstanbul' da doğdu. Marmara Üniversitesinde Resim Öğretmenliği bölümünden 2003 yılında mezun oldu, aynı üniversitede Resim bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. 2010 yılından bu yana Fotoğraf sanatıyla ilgilenen sanatçı çalışmalarını İstanbul'da sürdürmektedir. İlk kişisel sergisini 2012 yılında Paris’te açan Yüksel, 2016 yılı içinde Almanya-Augsburg, Bocholt, Mannheim, Selb ve Solingen Müzelerinde kişisel sergileri olacaktır.

Sergiler
2015 İstanbul “Od’A-Ouvroir d’Art” Karma Sergi.
2014 Beşiktaş International Festival of Photography Kişisel Sergi.
2012 Bursa International Festival of Photography Kişisel Sergi
2012 PARİS Kişisel Sergi

Gösteriler
2015 Roma / İtalya Fotoğraf Festivali Fotoğraf Gösterisi
2013 Paris / Nancy Performans Gösterisi

Çalışmalarının Yer Aldığı Yayınlar
National Geographic
Huffington Post
issuu
De Visu
Fotoritim

Ödüller
2015    Türkiye’den Yeni Nesil, Genç Çağdaş Sanatçılar Yarışması/Sainte Pulchérie Lisesi- Od’A-Ouvroir d’Art Birincilik ödülü.
2014    Bursa Fotofest ‘Birlikte Yaşamak’ konulu fotoğraf yarışması, yarışma özel ödülü.
2013    Bursa Fotofest ‘Hayatın Renkleri’ konulu fotoğraf yarışması 2 Adet sergileme ödülü.
2013    Anadolu Hayat ‘Kadın Gözüyle Hayat’ konulu fotoğraf yarışması 3. lük ödülü.
2012    2nd Internatıonal Exhibition of Photography SB 2 Adet sergileme ödülü.
2012    2nd Internatıonal Exhibition of Photography renkli 2 Adet sergileme ödülü.
2012    İDTO Deniz Ticaret Odası “Deniz Yolculukları” konulu fotoğraf yarışması sergileme ödülü.
2012    Ford Fotoğraf Yarışması “Yollar ve Yolculuklar” konulu fotoğraf yarışması 1. lik ödülü.
2011    Satranç Life Dergisi “Satranç” konulu fotoğraf yarışması 1. lik ödülü.
2011    Satranç Life Dergisi “Satranç” konulu fotoğraf yarışması mansiyon ödülü.

Od'A-Ouvroir d'Art Sanat Galerisi Hakkında
Od'A-Ouvroir d'Art Sanat Galerisi, Sainte Pulchérie Fransız Lisesi bünyesinde 2009 yılında kurulmuştur. 280 m² alana sahip olan ODA, modern sanat sergilerine ev sahipliği yaparken Türk ve Fransız kültürlerinin sanatsal öğelerini vurgulamaktadır. Od'A-Ouvroir d'Art'ta Bedri Baykam, Bubi, Charles Vess, Dany, Devabil Kara, Devrim Erbil, Diana Page gibi sanat dünyasının önde gelen isimlerinin eserleri sergilenmiştir. ODA, hem bir sergi salonu hem de sanatsal uygulamaların, buluşma ve konferansların gerçekleştirildiği bir atölyedir.

İLETİŞİM
Od'A-Ouvroir d'Art/Sainte Pulchérie Fransız Lisesi
Çukurluçeşme Sok. No: 7, Küçükparmakkapı, BEYOĞLU-İSTANBUL

Tel: 0212 244 25 36


Tuğba Yüksel, "Işık", Türkiye’den Yeni Nesil, Genç Çağdaş Sanatçılar Yarışması/Sainte Pulchérie Lisesi- Od’A-Ouvroir d’Art Birincilik ödülü.