5 Nisan 2016 Salı

AHMET YEŞİL’S “UNDATED DAIRIES” EXHIBITION AT TAIWAN TAIPEI 101 GALLERY

Ahmet Yeşil, “Undated Diaries 5”, 2015, oil on canvas, 120x80 cm. 

Ahmet Yeşil’s exhibition titled as “UNDATED DAIRIES” will take place at Taiwan TAIPEI  101 GALLERY Cultural between 6-26 April 2016. The exhibition organized with collaboration of the Consulate of Republic of Turkey in Taiwan.

His recent works are detached from any thematic narrative; fully minimalistic works created by plastic and artistic power become semiotic and open pieces. For those who still see ropes and strings in on his canvas, we can say this: In a dictionary, strings and ropes are objects that are associated with bindingness. However, on Ahmet Yeşil’s canvas, these objects are stripped off of their “binding” qualities and turn into tools that offer brand new interpretations in paintings, are images of the artist’s plastic language, and of expression. It’s not the ropes or strings that pull the onlookers into the world of art; it’s the poetic and individualistic compositions of blue, green, purple or red on canvas. Sometimes under the sea or above the waves, sometimes in a desolate forest or in a blue pregnant with shades of green. And this is what the artist wants - to create a deep dialogue between the onlooker and the pictorial image.


Ahmet Yeşil, “Composition”, 2016, oil on canvas, 150x100 cm.

Ahmet Yeşil’s essay Yaratı Eşiğinde Halat Üzerine Notlar (Notes on a Rope on the Verge of Creation) is a manifesto of ropes and strings. He expresses himself as follows:

“Turning into an artistic object through the rope’s identity as an object, the string’s rhythm creates a cosmos together with the rhythm of lice. As this cosmos turns into a plastic language, it adds a unique identity to my art as well. Each moment and emotion in life is an homage to the relationship between the rope’s rhythm and the rhythm of life, shaped by the artist’s intuition and vision. The colors and lights on rhythmic curls of the rope are the reflection of our values. I try to use the objective identity of the rope to express every aspect of life - social, societal, political, economic, ecological and personal -by turning it into the ultimate work of art with plastic and aesthetic values.
The rope and string, through which I adopted the language of the plastic, have stripped off of their objective definition and took over their own narrative.
Each phenomenon in my paintings have a signified in my life. After all, a language for which you cannot form a base is not your language at all. After creating your own plastic language in time, you start a search for technique through which you’ll express yourself. The moment you stop, you invade your own footprints. I haven’t had the luxury to put the time on hold to watch or observe the language of painting. The accumulation of your experiences is just an experiment to start anew. I don’t deny any of my experimentations and am open to the renewal forced upon me by plastic. The will for searching, awareness and reckoning form its own plastic renewal. In my recent works, the rope created its own transformation and power in plastic and image, without having to worry about anything but the painting itself. It’s plainer, more minimalistic. This is also an effort the solve the tension I have between me and life, painting and myself.”

The perfect harmony of rhythm, balance, lyricism, lighting, shadow and bright colors (as if they’re meeting for the first time) in Ahmet Yeşil’s paintings enable onlookers from various cultures to immediately interact with the image. That’s why his pieces have been included in many personal and public collections in many countries, such as Turkey, Germany, the US, Canada, the Netherlands and the UK. Ahmet Yeşil is very active in the art scene for 37 years and opened 105 solo exhibitions, participated in 297 mixed and contest exhibitions, and received 24 awards. His brush strokes are one of a kind. Though he follows closely the fashion movements in the world and in Turkey, he clings to his own reality, developing his art as his brush portrays his longing, passions, excitement, emotions, ideas, pain and joy on the canvas. What needs to be emphasized is that he created an idiosyncratic visual language which can only be defined as “Ahmet Yeşil’s style”.

It’s enough to spend some time in front of his paintings that lure you in with their ordinary naturalness in order to understand, sense and feel Ahmet Yeşil’s art, extra-ordinary plastic language and visual feat. You’ll understand the paintings, and they’ll understand you in return.

FURTHER INFO
Taipei 101 Gallery
http://www.taipei-101.com.tw/
Adres: Taipei 101, No. 7, Section 5, Xinyi Rd, Xinyi District, Taipei City, Tayvan 110
Telefon:+886 2 8101 8800

ummuhankazanc@gmail.com


Ahmet Yeşil, “Undated Diaries 5”, 2015, oil on canvas, 1210x90 cm.

AHMET YEŞİL “TARİHSİZ GÜNLÜKLER” SERGİSİYLE TAYVAN TAIPEI 101 SANAT GALERİSİ’NDE

Ahmet Yeşil’in “TARİHSİZ GÜNLÜKLER” adlı serisinden çalışmalarının yer alacağı sergi, 6 -29 Nisan 2016 tarihleri arasında TAIPEI 101 SANAT GALERİSİ’nde izlenebilir. Türkiye Cumhuriyeti Tayvan Büyükelçiliği’nin işbirliği ile düzenlenen sergi, sanatçının son dönem eserlerinden oluşuyor.

Sanatçının son dönem çalışmalarında tüm tematik anlatım dilinden soyutlanan minimal çalışmalar, plastik dille yaratılan imgesel açık yapıtlardır. Ahmet Yeşil’in tuvalinde, sözlük anlamının ötesinde plastik bir imge olarak yerleşen ip ve halat, maddi dünyadaki bağlayıcı rolünü tamamen kaybeder ve resim düzlemine yepyeni açılımlar sunar. İzleyiciler, ritmik bir akış yüklenen bu imgelere bırakır kendini ve sanatçının kendine has mavi, yeşil, mor ya da kırmızı renklerle tuval yüzeyinde yaratığı şiirsel kompozisyonların içine dalıverir. Denizin altında, dalgaların üzerinde, ıssız bir ormanda, bazen de yeşile gebe mavinin içinde buluverir kendini. Sanatçının istediği tam da budur: İzleyiciyi ve resimsel imge derin bir diyalog içindedir.


Ahmet Yeşil.
Ahmet Yeşil’in, “Yaratı Eşiğinde Halat Üzerine Notlar” isimli yazısı, ip ve halat manifestosudur. Sanatçı kendini şu şekilde ifade eder:

“Halatın nesnel kimliği üzerinden, sanatsal objeye dönüşen ip, halatın kendi ritminin yaşamın ritmiyle beraber yarattığı kozmos plastik bir dile dönüşürken, sanatıma da özgün bir kimlik kazandırıyor. Yaşamda da her anın, duygunun, sanatçının sezgisiyle, görme biçimiyle, halatın ritmik kıvrımlarıyla yaşamın ritmi arasındaki ilişkiye göndermelerdir. Halatın ritmik kıvrımları üzerine düşen, renk, ışık, açık koyu değerler bize ait olanın yansımalarıdır. Yaşama ait sosyal, toplumsal, siyasal ekonomik, ekolojik düzeylerin plastik dille anlatımıdır.
Resmimdeki her olgunun yaşamımda bir karşılığı vardır. Zaten altını dolduramadığınız bir dil size ait değildir. Zaman içinde plastik dilinizi oluşturduktan sonra, kendinizi keşfetmek üzere teknik arayışlara giriyorsunuz. Durduğunuz an kendi ayak izlerinizi işgal edersiniz. Resim dilini izlemek, seyretmek üzere zamanı beklemeye almak gibi bir lüksüm olmadı. Arkanızdaki birikim, yeniye başlamak üzere bir deneyden ibaret. Hiçbir deneyi inkar etmeden, plastiğin dayattığı yenilenmeye açığım. Arayış, bilinç, hesaplaşma iradesi kendi plastik açılımını getiriyor zaten. Son dönem çalışmalarımda ip, resim dışında hiçbir anlatım kaygısı aramadan, plastiğin ve imgenin kendi dönüşümünü ve gücünü kurdu. Daha yalın, daha minimal… Bu elbette benimle hayat, benimle resim ve benimle kendim arasında süren gerilime bir çözüm çabasıdır”.


Ahmet Yeşil’in Manifestosunda belirttiği resim ve hayat arasındaki ilişki, gerilim, çözüm bulma çabasının tuvale yansıması, toplum ile sanatı arasında bir uçurum yaratmaz. Onun sanatı herkese yakındır, herkes kendinden bir şeyler bulur. Ahmet Yeşil resmindeki ritm, denge, lirizm, ışık, gölge ve yeniden tanışıyormuşçasına öne çıkan canlı renklerin kusursuz uyumu birçok farklı kültürden izleyicinin, hızla resim ile ilişki kurmasını sağlar. Otuz yedi yıldır aktif olarak sanat yaşamının içinde olan Ahmet Yeşil, bugüne kadar 105 kişisel sergi açtı, 297 karma ve yarışma sergisine katıldı, 24 ödül aldı. Tam anlamıyla ‘nev-i şahsına münhasır’ olarak tanımlanabilecek bir fırçası vardır. Dünyadaki ve Türkiye’deki moda akımları çok yakından takip etse de o kendi gerçeğinden vazgeçmemiş, yıllar içinde fırça darbeleri ile tuvaline aktardığı özlemleri, tutkuları, heyecanları, duyguları, düşünceleri, acıları, mutlulukları onu nereye götürdüyse, sanatı da o bağlamda gelişmiş, bugünkü gücüne ulaşmıştır. Özellikle ve ısrarla belirtilmesi gereken nokta ise, dünyadaki hiçbir sanatçıyla karşılaştırılamayacak ve Ahmet Yeşil tarzı olarak anılan görsel bir dil yaratmış olmasıdır.

Ahmet Yeşil’in sanatını ve yarattığı sıra dışı plastik dili, görsel şöleni anlamak, duyumsamak, hissetmek için, bütün doğallığıyla sizi içine çeken illizyonist etkiyle yapıtla aranızda kurduğunuz ilişki sizi yapıtın duygusal metaforuna çekmeye başladığını hissedeceksiniz.

BİLGİ İÇİN
Taipei 101 Gallery
http://www.taipei-101.com.tw/
Adres: Taipei 101, No. 7, Section 5, Xinyi Rd, Xinyi District, Taipei City, Tayvan 110
Telefon:+886 2 8101 8800
ummuhankazanc@gmail.com



26 Mart 2016 Cumartesi

“UNUTMANIN DEĞİL, HATIRLAMANIN ZAMANI”

Erzurum Ermeni mahallesi. Erzurum Ermeni mahallesindeki Surp Asdvadzadzin Kilisesi, Sanasaryan Mektebi ve piskoposluk merkezini gösteren bir kartpostal. Postadan geçmemiş olan kartpostala pul yapıştırılarak hatıra damgası vurulmuş. Osmanlıca el yazısında “Erzurum 330-331” [1914-1915] yazılı.

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen ve iki yakın halkın sekiz yüz yıllık ortak yaşam kültürüne ışık tutmayı amaçlayan “Nar Niyetiyle: Türk-Ermeni İlişkilerinde Unutmanın Değil, Hatırlamanın Zamanı” isimli sergi, 6 Nisan 2016’da MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılıyor. 

Dünyanın en geniş Osmanlı kartpostal arşivinin sahibi Orlando Carlo Calumeno’ya ait, Anadolu ve İstanbul’da Ermenilerin yaşamlarına ve Osmanlı İmparatorluğu’nun çok sesli ve çok kültürlü bir dönemine tanıklık eden kartpostalların, zengin görsel içerik ve arşiv belgeleri ile birlikte yer alacağı sergi, 29 Nisan 2016 tarihine kadar görülebilir. Yüzyıllarca, Anadolu’nun farklı yerleşim bölgelerinde birlikte yaşamış olan iki halkın unutulmaya yüz tutmuş ortak yaşamlarının, acı ve sevinçlerinin izini süren sergi, Türkler ve Ermenilerin, birlikte yaşayarak oluşturdukları ortak yaşam kültürlerini ve bu mirasın iki halk için içerdiği önemi hatırlatıyor.


Ermeni köylü kadınlar. Kapusen Rahiplerin bir kartpostalında Elazığ’ın Pazmaşen ya da Bismişan (bugün Sarıçubuk) köyünden genç Ermeni erkek ve kızlar. Kartpostalın üzerinde “Mamuretülaziz vadisinde Ermeniler” yazılı.

Küratörlüğünü mimar Güzin Erkan’ın yaptığı sergide, Osmanlı Arşivleri’nde yer alan belgeler ve Orlando Carlo Calumeno Koleksiyonu’ndan 1895-1914 yılları arasında üretilmiş 4000 kadar kartpostal arasından yapılan özel bir seçkiye yer veriliyor. Ermeni mahalleleri, kilise, manastır, okul, yetimhane ve hastanelerin resmedildiği, Ermeni editör veya fotoğrafçılar tarafından hazırlanmış kartpostallar silinmeye yüz tutan birçok anıyı canlandırıyor.
Sergi, asırlar boyu edebiyat, mimari, müzik, tiyatro ve zanaat başta olmak üzere, hayatın birçok alanında birbirini tamamlayan bu iki halkın birbirlerinden ne denli beslendiklerini ve yakın olduklarını hatırlatarak farklı bir bakış açısı sunmayı amaçlıyor. 6 Nisan’da davetliler için özel olarak düzenlenecek olan Ermeni ud sanatçısı ve Türkiye’de tanınan pek çok şarkının bestecisi Ara Dinkjian ve İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu’nun mini konserleriyle açılacak sergi, 7-29 Nisan 2016 tarihleri arasında MSGSÜ Tophane-i Amire KSM’de görülebilir.


Adapazarı’nda iplik eğiren kadınlar. Sarkis D. Athanasyan adlı bir Ermeninin hazırladığı bir kartpostalda, Adapazarı’nda iplik eğiren ve çorap ören Ermeni kadınlar.

Güzin Erkan
1974 Konya doğumlu mimar Güzin Erkan, 1997 yılında Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun oldu. 18 yıldır çalışmalarını sürdüren Güzin Erkan Tasarımhane’nin kurucu ortağı ve baş tasarımcısı olarak 2000 yılından bu yana ortağı Oben Karatepe ile mimari, iç mimari, görsel iletişim alanlarında müze ve sergi tasarımına dayalı projeler üretmektedir. Erkan’ın son dönem projeleri arasında Ptt Pul Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, ‘Güvenli Liman Türkiye’ Sergisi, Çanakkale Kilitbahir Müze Projesi, Tasavvuf Müzesi projesi bulunmaktadır.


Anadolu Koleji orkestrası. Merzifon’da Ermeni kartpostal editörü Nerso’nun bir kartpostalında Anadolu Koleji’nin orkestrası. Orkestranın şefi kolejin öğretmenlerinden Arşag T. Dağlıyan’dı. Kartpostal 1906 yılında İzmir’den İstanbul Sultanhamam’daki Vahram Der-Nersesyan’a postalanmış.
 
Orlando Carlo Calumeno
20 Aralık 1970 doğumlu Calumeno, Lycee Francais Pierre Loti’de gördüğü eğitiminin ardından, Kanada’da McGill ve Concordia Üniversiteleri’nden Ekonomi ve Finans alanında lisans ve lisansüstü derecelerini aldı. Ege Portföy Yönetimi ve Finans Portföy Yönetimi şirketlerinde Başkan Yardımcısı olarak görev alan Calumeno, şu anda Net Grubu Murahhas Yönetim Kurulu Üyesi ve Grup CFO’su olarak görev yapmakta. Calumeno, Osmanlı dönemine ait günlük eşyalar, halılar, gümüşler ve tabloları içeren, aynı zamanda 1890-1922 yıllarına ait dünyanın en geniş Osmanlı Kartpostal Koleksiyonu’nu barındıran “Orlando Carlo Calumeno Koleksiyonu ve Arşivleri”nin de kurucusu. Calumeno Koleksiyonu’ndan seçilen kartpostallar, “Bir Zamanlar İzmir”, “Bir Zamanlar Sivas” ve “Eski Diyarbakır’da Kültürel Çeşitlilik” ve "Yadigar-i Hürriyet" gibi birçok farklı serginin görsellerini oluşturdu. Sergilere bağlantılı olarak, “Bir Zamanlar İzmir (2007)”, “Yadigar-ı Hürriyet (2008)” ve “Diyarbekir Vilayetinde Ermeniler (2011)” gibi kitapların yanı sıra, koleksiyondan seçilen kartpostallarla iki cilt halinde "100 Yıl Önce Türkiye'de Ermeniler" kitapları da yayınlandı. Koleksiyon, İstanbul Milli Pul Sergisi 2 altın madalya; 2006 Montreal Kanada İstanbullu Ermeniler Derneği özel sergi katılım mansiyon ödülü; 2008 Ankara Milli Pul Sergisi 1 altın madalya, 2 elmas madalya ve 1 pırlanta madalya; 2010 Belçika Ulusal ve Avrupa Filateli Şampiyonası gümüş madalya da dahil olmak üzere dünya ve Türkiye çapında bir çok ödüle layık görüldü.


Vanlı kadınlar ve kızlar. Van’da Ermeni kadınları yerel giysileriyle gösteren bir fotokart. Ön sıradaki kızlar saç örgülerini göstermek için arkalarını dönmüş. ABD’de basılan kartın arkasına el yazısıyla Osmanlıca “Van. 328 [1912]. Köylü Ermeni kadınlar milli elbiseleriyle” notu düşülmüş.

BİLGİ İÇİN
www.narniyetiyle.com
MSGSÜ Tophane-i Amire KSM | Beş Kubbe Salonu
A: Boğazkesen Caddesi, Defterdar Yokuşu No:2 Tophane, Beyoğlu-İstanbul

T: +90 212 293 46 48 | Saatler: Salı – Pazar / 10:00 – 19:00



BONHAMS İSLAM VE HİNT ESERLERİ MÜZAYEDESİ 19 NİSAN’DA LONDRA’DA

Lot 11 Havuzda Iki Turna.
Geçtiğimiz yıl, Nisan ve Ekim aylarında gerçekleştirdiği iki önemli müzayedenin ardından Bonhams, çok özel parçaların satışa çıkacağı İslam ve Hint Eserleri Müzayedesi’nin, 19 Nisan 2016 tarihinde Londra’da gerçekleşeceğini duyurdu. 315 lotluk müzayedede dikkat çekici ve nadide cam, seramik, hat sanatı, minyatür, heykel, bronz, halı ve tekstil parçalarına yer verilecek.

Bonhams İslam ve Hint Eserleri Bölüm Direktörü Oliver White, müzayede hakkında açıklamada bulundu: “Geçtiğimiz bir iki sene içinde, İslam ve Hint eserlerine olan ilgi giderek daha seçici bir hale geldi ve alıcılar her alanın en kıymetli parçalarına doğru yönelmeye başladılar. Bugün değerli parçaların peşinde olan koleksiyonerlerin güvenilir kaynaklara yönelmek istemesi sayesinde piyasa gücünü korumaya devam ediyor. Nisan ayında gerçekleşecek olan İslami Eserler ve Hint Sanatı satışımız bu talebi karşılayacak nitelikte, müzayedede yer alan değerli parçalar arasında, Mekke’nin resmedildiği 17. yüzyıldan İznik çinisi; 13. yüzyılda Bağdat’ta yaşamış önemli katip Yakut El-Musta'sımi’ye ait çok nadir bir eser olan hat (kaligrafi) albümü ve 19. yüzyılın son çeyreğine ait ipek İran (Heriz) halısı bulunuyor.

Mekke’de Kabe ve Mescid-i Haram’ı resmeden İznik Çinisi (tahmini değer 50,000-60,000 İngiliz Poundu), Victoria and Albert Museum, Louvre, British Museum, Benaki Museum ve Metropolitan Museum of Art gibi dünyanın en ünlü İslami sanat koleksiyonlarının yer aldığı sanat kurumlarına ait eserlerle kıyaslanabilecek bir değere sahip. Sıra dışı, canlı yeşil rengi, bu çiniyi benzer parçalardan farklı kılıyor.


Lot 17 Kuran Tezhibi.
13. yüzyıl sonlarında Bağdat’ta yaşamış ünlü hattat Yakut El-Musta'sımi’nin değerli ve nadir Hat Çalışmaları Albümü (Müfredat), tahmini olarak 100,000-200,000 İngiliz Pound’u değerinde. El-Musta’sımi’nin, bilinen en meşhur İslami hat sanatçısı olduğu söylenebilir. Bağdat’a bir köle olarak getirildiği düşünülen hat sanatçısı, daha sonra son Abbasi Halifesi’nin resmi katibi olarak görev yapmış. Bonhams müzayedesinde yer alacak olan 15 sayfalık yazı çalışmalarını içeren albümün tezhibi (altın süsleme) 16. yüzyılda İran’da yapılmış.

İpek Heriz Halı’nın (2.91cm x 2.16 cm; tahmini değeri 40,000-60,000 İngiliz Poundu) yanı sıra, müzayedede satışa sunulacak bir diğer değerli tekstil ürünü ise 19. yüzyıldan, Kırmızı İpekten Yapılmış Osmanlı Sancağı; değeri ise yaklaşık 30,000-40,000 İngiliz Poundu.

Dikkat çeken diğer lotlar arasında, 15. yüzyıl ortası, Orta Asya’da yapılmış, nadir bir eser olan Timur döneminden Oyma Mermer Panel, değeri yaklaşık 80,000-120,000 İngiliz Poundu, bulunuyor. Özenle işlenmiş etkileyici parça, Timur İmparatorluğu’na ait bir tasarım ve oyma şaheseri olarak, o dönem mermerlerinin günümüze kadar gelen en benzersiz örneklerinden biri. Döneme ait farklı çizimlerde tahtların üzerinde görülen desenlerin ve aynı oranların panelde de bulunması nedeniyle, panelin bir Timur hükümdarı veya yakın çevresine mensup bir kişinin bahçesinde kullanılan bir kürsüyü süslemiş olduğu düşünülmektedir.


Lot 101 Iznik Çini.
Ayrıca, İspanya’dan (10-12. yüzyıl) gelen ve yaklaşık değeri 50,000-70,000 İngiliz Poundu olan nadir eserlerden Kafes İşlemeli Bronz Tütsü Kabı; 12. yüzyıl sonları İran yapımı Zarif Keşan Çömlek Vazo; 10. yüzyıl Mezopotamya bölgesinden Abbasi Lüster Çömlek Vazo; Timur veya Safavi İran dönemine ait, içinde Falname de bulunan Yaldızlı Kuran (15. veya 16. yüzyıl) ve yaklaşık 1370 - 1380 yıllarında Mezopotamya veya Tebriz’de yapılmış Havuzda İki Turna (Two Cranes Standing in a Pool) isimli tablo gibi benzersiz eserler de müzayedede satışa çıkacak. Müzayedeye dahil olan 20 İznik çinisinden, yaklaşık 1580 yılında yapılmış olan çini (tahmini değeri 10,000-15,000 İngiliz Poundu), özellikle iç içe geçen arabesk sarmal motifleri ve onları çevreleyen 10 adet mihrap şeklindeki panelleri ile dikkat çekiyor.
Nisan 2015’te gerçekleşen Hint ve İslam Eserleri müzayedesinde, %50 oranında bir pazar payı elde eden Bonhams, Tipu Sultan’ın cephanesine ait silahların satışından 7.4 milyon İngiliz Pound’un üzerinde bir satış rakkamı elde etmişti. Ekim 2015’te ise, 16. yüzyıl sonu veya 17. yüzyıl başında Güracat’ta üretilmiş, son derece nadir sedef kakma tepsiyi, 962,500 İngiliz Pound’u ile alıcısıyla buluşturarak, haftanın en yüksek müzayede değerine ulaşmıştı.

BİLGİ İÇİN
www.bonhams.com

Facebook ve Instagram üzerinden Bonhams, Twitter’da ise @Bonhams1793 adresinden takip edebilirsiniz.

SERKAN ADIN’ın “e” BAŞLIKLI KİŞİSEL SERGİSİ x-ist GALERİ’DE

Serkan Adın, “Sevgiler, S.”, 2015, alüminyum üzerine akrilik, 126 x 180 cm.

x-ist, 7 Nisan – 7 Mayıs 2016 tarihleri arasında Serkan Adın’ın “e” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Çalışmaları daha önce Kanada, Amerika, Japonya başta olmak üzere farklı ülkelerde sergilenen Serkan Adın’ın x-ist’teki altıncı kişisel sergisi “e”, sanat izleyicisiyle buluşuyor.
Paketli ürünlerin etiketleri üzerinde yer alan ve ürünün hacim ya da ağırlığının değişkenlik gösterebileceği miktarı işaret eden “e” sembolü, bizi hata payı için uyarır. Yaklaşık 15 yıldır çalışmalarının odak noktasında her zaman “kadın” olan Serkan Adın’ın son sergisinde de bu kez kadın figürünün nasıl ambalajlanarak, nesnelleştirildiğine dair bir eleştiri gözlemliyoruz. Nesneyi cazip hale getirmenin en kestirme yöntemi, onu çekici kılacak bir ambalajla sunma fikri ve sanatçı kadın figürüne olan bakışı irdelemeye buradan başlıyor. Kimi zaman saklamak ya da muhafaza etmek, kimi zaman cazip hale getirmek adına ambalaja sarılanı, eksiğiyle ya da fazlasıyla kabul ettiğimizi gösteren “e” sembolünden faydalanan Serkan Adın, serginin ismini de bu +/- göndermesinden çıkarıyor.

Çalışmalarında geleneksel ve teknolojik teknikleri bir arada kullanan ve daha önce kullandığı baskı resim teknikleriyle Bulgaristan’da 11. Uluslararası Varna Bienali (2001), İspanya’da Printmakers, (2002), Japonya’da 4. KIWA-Kyoto Uluslararası Kyoto Ağaçbaskı Birliği (2003) gibi ödüller kazanan Serkan Adın; “e” isimli sergisinde yer alan eserlerinde yine farklı malzeme ve teknikleri bir araya getiriyor. Hazırladığı görselleri önce dijital ortamda renk alanlarına göre ayıran sanatçı, her bir görselin renk kartelasını çıkarıyor.  Kartelada eşleştirilen 6000 ila 9000 renk parçacığı, 150 ila 200 arası değişen renk ve tonları ile temsil ettiği renge göre insülin enjektörle yardımıyla boyanıyor. Son sergisinde yeni yöntemlere de yer veren sanatçı, sanatseverinde işe müdahalesine açık olan mıknatıslı yerleştirmelerin yer aldı üçlü serisi “Ucuz Hüzün” ya da Fransız bayrağı renklerine gönderme yapan, ledli renk değiştiren “Üç Eksik Renk” işi gibi çalışmalarına interaktif bir boyut katarak, izleyiciyle daha yakın bir ilişki kuruyor. 

SERKAN ADIN (İzmir, 1977)

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olan Adın, x-ist'te “Anlık İleti” (2005), “Farklı Kaydet” (2007), “E-Doll” (2008), “Oyunbozan” (2011) ve “AnonymoX” (2014)  isimli kişisel sergilerini gerçekleştirdi.

Bulgaristan 11. Uluslararası Varna Bienali (2001), İspanya Printmakers (2002), Japonya 4. KIWA-Kyoto Uluslararası Kyoto Ağaçbaskı Birliği (2003), Ankara 66. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Başarı Ödülü, (2005) ve İspanya 11. “Ostrow Wiekopolski” Baskıresim Bienali Özel Ödülü (2005) gibi baskı alanında birçok ödül alan sanatçının eserleri Amerika, Kanada, Çin, Japonya, İngiltere, Bulgaristan, Romanya, İsveç, Makedonya, Japonya ve Kore dahil dünyanın farklı ülkelerinde sergilenmiştir.

Serkan Adın, “Genç Açılım” (Pera Müzesi, 2005), Contemporary İstanbul’07, 08, 09, 10, 11, 12, 13 & 15, ShContemporary’09 (Şanghay Asya Pasifik Güncel Sanat Fuarı), St-art 2009 (14. Avrupa Çağdaş Sanat Fuarı, Fransa), Art Beat 2011 (İstanbul), VIP Art Fair 2012, ArtInternational 2013, 2015 (İstanbul), “Caixanova” Baskıresim Bienali- Ourencse/İspanya (2006), 4.BIMPE. Gallery San Chun in Calgary/Kanada (2006), Harlech Bienali "Print Open". Theatr Ardudwy, Wales, İngiltere (2002), 8. Uluslararası Baskı ve Resim Sergisi “GRAFINNOVA 2002”, Vasa, Finlandiya gibi pek çok karma sergi ve fuarlarda yer aldı.

Sanatçı 2010 yılında Leila Taghinia-Milani Heller Galeri’de (New York, ABD) “İstanbul Cool! Çağdaş Türk Sanatında Neler Oluyor” başlıklı sergiye katıldı. Serkan Adın ilk baskısı 2010 yılında gerçekleşen “Unleashed: Contemporary Art from Turkey” adlı kitapta yer alır.

DETAYLI BİLGİ İÇİN
x-ist
Abdi İpekçi Caddesi Kaşıkçıoğlu Apt. No:42  D:2  34365 Nişantaşı İstanbul
www.artxist.com
info@artxist.com

T. +90 212 291 77 84  

17 Mart 2016 Perşembe

AHMET YEŞİL “TARİHSİZ GÜNLÜKLER III” SERGİSİ GALERİ SOYUT’TA

Ahmet Yeşil, “Mavi Üzerine Notlar”, 2014, tuval üzerine yağlıboya, 150x100 cm.
Ahmet Yeşil’in “TARİHSİZ GÜNLÜKLER III” adlı sergisi, 18 Mart - 6 Nisan 2016 tarihleri arasında Ankara Galeri Soyut’ta izlenebilir. Sanatçının “TARİHSİZ GÜNLÜKLER” serisi, paletinin artıkları ile iyice minimalize olmuş kompozisyonlar arasında rölyef etkisi yarattığı çalışmalardan oluşuyor.

Sanatçının son dönem çalışmalarında tüm tematik anlatım dilinden soyutlanan minimal çalışmalar, plastik dille yaratılan imgesel açık yapıtlardır. Ahmet Yeşil’in tuvalinde, sözlük anlamının ötesinde plastik bir imge olarak yerleşen ip ve halat, maddi dünyadaki bağlayıcı rolünü tamamen kaybeder ve resim düzlemine yepyeni açılımlar sunar. İzleyiciler, ritmik bir akış yüklenen bu imgelere bırakır kendini ve sanatçının kendine has mavi, yeşil, mor ya da kırmızı renklerle tuval yüzeyinde yaratığı şiirsel kompozisyonların içine dalıverir. Denizin altında, dalgaların üzerinde, ıssız bir ormanda, bazen de yeşile gebe mavinin içinde buluverir kendini. Sanatçının istediği tam da budur: İzleyiciyi ve resimsel imge derin bir diyalog içindedir.


Ahmet Yeşil, “Aşkın Son Hali”, 2015,
tuval üzerine yağlıboya, 108x135 cm.
Ahmet Yeşil’in resim ve hayat arasında yarattığı ilişki, gerilim, çözüm bulma çabasının tuvale yansıması, toplum ile sanatı arasında bir uçurum yaratmaz. Onun sanatı herkese yakındır, herkes kendinden bir şeyler bulur. Ahmet Yeşil resmindeki ritm, denge, lirizm, ışık, gölge ve yeniden tanışıyormuşçasına öne çıkan canlı renklerin kusursuz uyumu birçok farklı kültürden izleyicinin, hızla resim ile ilişki kurmasını sağlar. Otuz yedi yıldır aktif olarak sanat yaşamının içinde olan Ahmet Yeşil, bugüne kadar 105 kişisel sergi açtı, 297 karma ve yarışma sergisine katıldı, 24 ödül aldı. Tam anlamıyla ‘nev-i şahsına münhasır’ olarak tanımlanabilecek bir fırçası vardır. Dünyadaki ve Türkiye’deki moda akımları çok yakından takip etse de o kendi gerçeğinden vazgeçmemiş, yıllar içinde fırça darbeleri ile tuvaline aktardığı özlemleri, tutkuları, heyecanları, duyguları, düşünceleri, acıları, mutlulukları onu nereye götürdüyse, sanatı da o bağlamda gelişmiş, bugünkü gücüne ulaşmıştır. Özellikle ve ısrarla belirtilmesi gereken nokta ise, dünyadaki hiçbir sanatçıyla karşılaştırılamayacak ve Ahmet Yeşil tarzı olarak anılan görsel bir dil yaratmış olmasıdır.


Ahmet Yeşil, “Tarihsiz Günlükler 1” 2015, tuval üzerine yağlıboya, 50x40 cm.

AHMET YEŞİL (1954, Mersin)

Mersin’de yaşıyor ve çalışıyor.

1973-1985      Ressam Nuri Abaç, İlhan Çevik ve Ernür Tüzün’den resim eğitimi aldı

2015                Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne devam ediyor

Türkiye’de birçok özel koleksiyonda yapıtları yer alan sanatçının, Almanya, Amerika, Kanada, Hollanda, İngiltere başta olmak üzere önemli yabancı koleksiyonlarda da eserleri bulunmaktadır. Ahmet Yeşil, Unicef Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesidir; şimdiye kadar 105 kişisel sergi açtı, 297 karma ve yarışma sergisine katıldı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda 24 ödül aldı.

TÜRKİYE'DEKİ KİŞİSEL SERGİLERDEN SEÇKİLER
2016    18 Mart - 7 Nisan, Galeri Soyut, Ankara
2016    15 Nisan - 5 Mayıs, MTSO Galerisi, Mersin
2015    Ekol Sanat Galerisi, İzmir
2014    Rh Sanat Galerisi, İstanbul
2014    Galeri Soyut, Ankara
2012    Galeri Soyut, Ankara
2010    Galeri Soyut, Ankara
2006    Osmanlı Tersanesi, Bodrum
2006    Ege Üniversitesi A.K.M., İzmir
2006    Ege Üniversitesi Sanat Fuarı, İzmir
2005    İlayda Sanat Galerisi, İstanbul
2004    Galeri Artist, İstanbul
2001    Aphrodias Sanat Galerisi, İzmir
2001    CEY Sanat Galerisi, İstanbul
2001    Görüntü Sanat Galerisi, Adana
2000    Armoni Sanat Galerisi, Ankara
1999    Kile Sanat Galerisi, İstanbul
1998    Halkbank Sanat Galerisi, Ankara
1997    Aphrodite Sanat Merkezi, İzmir
1995    Kile Sanat Galerisi, İstanbul
1995    Selvin Sanat Galerisi, Ankara
1993    Kile Sanat Galerisi, İstanbul
1990    Destek Reasürans Sanat Galerisi, İstanbul

YURT DIŞINDAKİ KİŞİSEL SERGİLERDEN SEÇKİLER
2016    Nisan, Taipei 101 Sanat Galerisi, Tayvan / Çin
2016    1-15 Şubat, Melina Kültür Merkezi, Atina / Yunanistan
2014    Ludwig Galerie Schloss, Oberhausen / Almanya
2013    Georgain National Museum, Tiflis / Gürcistan
2012    Survivors Mostra d'arte Contemporanea a Firenze, Floransa / İtalya
2011    Visual Touches Exhibition, New York / Amerika
2011    Galerie Tuillier, Paris / Fransa
2011    Earth Gallery, New Jersey / Amerika
2011    Floransa Bienali, Floransa / İtalya
2011    Miami Sanat Fuarı, Kişisel Sergi, Miami / Amerika
2005    Gallery Hittite, Toronto / Kanada
2005    Herrenhof Mussbach Sanat Galerisi, Neustadt / Almanya
2004    Lahey Hause of Art Gallery, Hollanda
2003    Amsterdam Hause of Art Gallery, Hollanda
2003    Monreal / Kanada

MÜZE VE KURUM KOLEKSİYONLARINDA BULUNAN ESERLER
T.C. Cumhurbaşkanlığı Koleksiyonu
T.C. Kültür Bakanlığı Koleksiyonu
T.C. Dışişleri Bakanlığı Koleksiyonu
T.C. Maliye Bakanlığı Koleksiyonu
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Koleksiyonu
İngiltere Kraliyet Koleksiyonu
Kushimoto Türk Müzesi
D.Y.O. Eğitim Vakfı Müzesi
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi
Balıkesir Belediyesi Devrim Erbil Müzesi
Körfez Belediyesi Müzesi
Eczacıbaşı Koleksiyonu
Cumhuriyet Gazetesi Müzesi
Uğur Mumcu Vakfı
Hacettepe Üniversitesi Resim Heykel Müzesi
Eskişehir Üniversitesi Çağdaş Sanatlar Müzesi
Tekel Koleksiyonu
Akbank Koleksiyonu
Vakıfbank Koleksiyonu
Ziraat Bankası Koleksiyonu

YURT DIŞINDAKİ KARMA VE GRUP SERGİLERİNDEN SEÇKİLER
2015    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2015    29 Ekim Cumhuriyet Sergisi, Berlin / Almanya
2015    24 Temmuz - 14 Ağustos, E. Arimany Art Gallery, Tarragon / İspanya
2015    3 - 28 Eylül, Mar Art Gallery, Barcelona / İspanya
2015    8 - 28 Ekim, Salduba Art Gallery, Zaragoza / İspanya
2015    11 Aralık 2015 - 7 Ocak 2016, Terraferma Art Gallery, Lleida / İspanya
2014    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2014    29 Ekim, 90. Yıl… 90 Sanatçı…, Berlin / Almanya
2014    Külture Inside Gallery, Lüksemburg
2013    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2012    Rosso Opportunita, Survivors, Firenze / İtalya
2012    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2011    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2011    Grand Palais Salon Sergisi, Paris / Fransa
2010    Gallery Daniel Besseiche, Paris / Fransa
2010    Grand Palais Salon Sergisi, Paris / Fransa
2009    VI. Euro-American Visual Arts Exhibition, Campeche / Meksika
2009    Zagreb / Sırbistan
2008    San Diego Üniversitesi Takas (Swap) Sergisi, San Diego / Amerika
2008    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa 2008  1-12 Eylül, Plastic Arts International Festival, Monastir / Tunus
2007    Carrousel du Louvre Museum Salle le Nötre 99 rue S.N.B.A. Salon Paris / Fransa
2006    Marson de I’unesco Coloir X-XL Place de Fontenoy, Paris / Fransa
2006    Le centre Culturel Anatolie de Paris / Fransa

BİENAL, FUAR VE SEMPOZUMLARDAN (ÇALIŞTAY) SEÇKİLER
2015    Süleymenpaşa Belediyesi Resim Çalıştayı, Tekirdağ
2011    Portakal Çiçeği Sanat Kolonisi, Sapanca / Sakarya
2011    Floransa Bienali, Floransa / İtalya
2011    Miami Solo Expo International Art Center, Miami / Amerika
2009    VI. Euro-American Visual Arts Exhibition, Campeche / Meksika
2008    1-12 Eylül, Plastic Arts International Festival, Monastir / Tunus
2007    Contemporary Art and Life Galeri, İstanbul
2006    Ege Üniversitesi Sanat Fuarı, İzmir
2006    Bodrum Sanat Bienali (Suça İştirak) Bodrum
2006    Ankara Üniversitesi Resim Sempozyumu
2005    Tüyap Sanat Fuarı, Galeri Baraz / İstanbul
2005    Barış Derneği / İstanbul
2004    Arc-en-Ciel Paris Sanat Galerisi, Tüyap Sanat Fuarı, İstanbul
2003    Arc-en-Ciel Paris Sanat Galerisi, Tüyap Sanat Fuarı, İstanbul
2003    Ankara Sanat Fuarı, Nurol Sanat Galerisi
2003    Arc-en-Ciel Paris Sanat Galerisi, Tüyap Sanat Fuarı, İstanbul
2003    İstanbul Sanat Fuarı, Valör Sanat Galerisi
2001    XI. İstanbul Sanat Fuarı, CEY Sanat Galerisi, İstanbul
2001    3. ODTÜ Sanat Festivali, Ankara
1997    7. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı, İstanbul  
1996    6. Uluslararası İstanbul Sanat Fuarı, İstanbul

ÖDÜLLER
2015    Adana Kültür ve Sanat, Ressamlar Derneği Puduhepa Bilim Sanat Onur Ödülü / Adana
2014    “Mersin En’lerini Seçiyor” Anketi Sonucu En İyi Ressam Ödülü / İstanbul
2013    Ankara Gazi Rotary Kulübü Yılın Meslek Hizmet Ödülü / Ankara
2013    Mersin 1. Kültür Etkinliği Kent Hizmet Ödülü / Mersin
2012    Uluslararası Lions Kulüpler Birliği Melvin Jones Ödülü
2011    Louvre Müzesi, Carousel Salon Sergisi Delegasyon Ödülü, Gümüş Madalya / Paris-Fransa
2011    Mersin İ.S.K. Kent Onur Ödülü
2010    Ankara Sanat Kurulunun Yılın Resim Dalında Sanatçı Ödülü / Ankara
2009    Louvre Müzesi, Carousel Salon Sergisi Delegasyon Ödülü / Paris - Fransa
2004    3. Mersin Uluslararası Müzik Festivali Sanat Özel Ödülü
1997    2. Deniz Müzesi Komutanlığı Birincilik Ödülü
1996    1. Deniz Müzesi Komutanlığı Üçüncülük Ödülü
1995    Kayseri Valiliği Resim Yarışması Ödülü
1993    26. D.Y.O. Resim Yarışması Büyük Ödülü
1993    Kültür Bakanlığı 1. Kapadokya Resim Yarışması Mansiyon
1992    Adana Çimento Sanayi Resim Yarışması Mansiyon
1992    Tekel 6. Geleneksel Resim Yarışması Birincilik Ödülü
1992    Sanatçı Gözüyle Antalya Resim Yarışması Mansiyon
1991    Körfez Belediyesi Resim Yarışması Mansiyon
1990    T.P.A.O. Resim Yarışmasında 1.Mansiyon
1989    Ordu İl Resim Yarışmasında 1.Mansiyon
1985    Mersin Uluslararası Resim-Heykel-Seramik Yarışmasında Mansiyon
1983    Turgut Pura Yarışmasında Kültür Bakanlığı Ödülü
1982    Turgut Pura Yarışmasında İzmir Resim Heykel Müzesi Ödülü

SANATÇI KİTAP VE KATALOGLARINDAN SEÇKİLER
Anonim, Grand Palais Salon Sergisi Kataloğu, Paris 2010

Celal Soycan, Tuvalde Oda Müziği, L. Ajans Yayınları, Ankara 2015

Celal Soycan – Orçun Çadırcı, Ahmet Yeşil, Georgain National Museum Publication, 2013

Celal Soycan, Ahmet Yeşil Anlatmaktan Anlamaya-From Narration to Understanding, Mutlu Son Yayınları, Ankara 2006

Dilek Şener, Ahmet Yeşil, Galeri Soyut Çankaya, Ankara 2007

Mehmet Ergüven, Tarihsiz Günlükler Sergisi Kataloğu, Ekol Sanat Galerisi, İzmir, 2015

Mehmet Ergüven, Ahmet Yeşil, Bilim Sanat Yayınları, İstanbul 2000

Mehmet Ergüven, Ahmet Yeşil, Bilim Sanat Yayınları, İstanbul 1996

Orçun Çadırcı, Visual Touches, New York 2011

Türk Delegasyonu/Delagation De La Turquie, Societe Nationale des Beaux Arts (S.N.B.A), Ahmet Yeşil, Salon 2007 Uluslararası Güzel Sanatlar Sergisi Kataloğu, Merinos Mobilya A.Ş, İzmir 2007

BİLGİ İÇİN
GALERİ SOYUT
Yıldızevler Mah. Tagore Cad (4.Cad.) Şehit Mustafa Doğan Sokak No: 82 / A – B Çankaya – 06550 / ANKARA
Tel: 0312 438 8670
galerisoyut@gmail.com
www.galerisoyut.com.tr 

16 Mart 2016 Çarşamba

ŞEBNEM TUNCER ÇAMDALI: “NAİF GÖZÜNDEN KAVACIK KÖYÜ VE KADIN”

Şebnem Tuncer Çamdalı, “Aşk”, tuval üzerine yağlıboya, 30x50 cm.

Ressam Şebnem Tuncer Çamdalı’nın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği “NAİF GÖZÜNDEN KAVACIK KÖYÜ VE KADIN” sergisi, 30 Mart 2016 tarihine kadar Karabağlar Belediyesi Sanat Galerisi’nde devam ediyor.

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Ü.K.- Sayın Şebnem Tuncer Çamdalı, ülkemizde Naif Sanat deyince ilk akla gelen ressamlarımızdan birisiniz ama yine de sizi daha yakından tanımak isteyenler için resim sanatına nasıl gönül verdiğinizi öğrenebilir miyiz? Kaç yıldır resim yapıyorsunuz?
Ş.Ç.- Yaklaşık 30 senedir resim yapıyorum. Bu tutku, çok uzun yıllar önce bir arayışın içindeyken başladı diyebilirim. Okuduğum meslek lisesinde resim branşı vardı. Öğretmenim seçmediğim için üzülmüştü. Yarım kalan bir hikaye olarak kalmış beklemiş beni. Daha sonra 1982 yılında Resim Heykel Müzesi desen kursuyla tekrar merhaba dedim. Bir daha da birbirimizi bırakmadık. Naif sanatçı Fahir Aksoy’la tanışıp bir sene onun atölye çalışmalarına katıldım. Amacım teknik malzemeyi öğrenmekti. Fahir hocam bana çok değerli bir şey öğretti, ‘kendim olmayı’.


Şebnem Tuncer Çamdalı, “Kavacık’ta Mor Bahar”, tuval üzerine yağlıboya, 40x80 cm.

Ü.K.- Önce İzmir’in Çatalkaya Dağı’ndaki ev atölyenizde resim yaptınız, şimdi de Çatalkaya Kavacık Köyünde çalışmalarınıza devam ediyorsunuz. Sanırım bu doğa ile kucak kucağa yaşamın sanatınızın gelişmesinde ve bugünkü noktaya ulaşmasında önemli bir yeri var. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz.
Ş.Ç.- Fahir Aksoy’la bir sene çalıştıktan sonra doğa en büyük öğretmenim oldu. 1985’en beri doğada yaşıyorum. Halen yeni şeyler keşfediyorum. Yaşamın kendisi bir sanat. Sadece çizgiler, renkler değildir gördüklerim. Benim için asıl olan rüzgarın, akan derenin, öten kuşların duygularım üstündeki olumlu etkisidir. Her bahar yenilenen doğa ile uyumlanır onunla bir daha ve daha güzel olanı ararım. Doğada ve resimde yeni bir şey keşfedip heyecanlandığımda neden daha önce görmedim derim. Bu kendini adamayla ilgili bir şey. Uzun yıllar çalışmayla ilgili. Sanki sanat sen ne kadar kendini adarsan bende sırlarımı o kadar açarım diyor. Bırakamayacağım bir noktaya geldiğimi hissediyorum. Akan bir dere gibi, ne kadar adarsam kendimi o da o kadar güçlü akıyor. Her yeni resim daha bir emek istiyor. Ustalaşmak her şeyi kolaylaştırmıyor.


Şebnem Tuncer Çamdalı.
Ü.K.- İzmir Karabağlar Belediyesi’nin daveti ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlediğiniz “NAİF GÖZÜNDEN KAVACIK KÖYÜ VE KADIN” serginiz Karabağlar Belediyesi Sanat Galerisi’nde yer alacak. Bu sergide yer alan tablolarınızda kadın temasını nasıl ele aldınız?
Ş.Ç.- Sergideki resimlerimin bazıları geçmiş dönemlere ait. Biraz da kendi yaşantımdan konular. Doğada ilk yaşamaya başladığımda ne kadarda yabancı ve acemi olduğumu yansıtmışım. Şimdiyse uzun yıllardır yaşadığım köydeki insanları izliyorum. Kadınların ‘biz köyümüzde mutluyuz’ sözü beni çok etkilemişti. Köylü komşularım çalışırken de başka başka dünya işleriyle uğraşırken de mutlular…
Resim yaparken amacım ve dikkat ettiğim ve de artık kendi kendine oluşanda mutlu resimler, mutlu kadınlar. Doğayla bütünleşmiş kuşların şarkıları gibi cıvıldaşan, dere suları gibi akan kadınlar yansıtmaya çalıştım.


Şebnem Tuncer Çamdalı, “Safiş”, tuval üzerine yağlıboya, 25x25 cm.
Ü.K.- Bugüne kadar kaç sergiye katıldınız? Yurtiçinde ve yurtdışında yer aldığınız önemli etkinlikler nelerdir?
Ş.Ç.- Katıldığım karma sergiler yüzün üstünde diyebilirim. Kişisel sergilerim ise 21 oldu. Yurt dışında Fransa’da Fahir Aksoy’un düzenlediği Türk naifleri sergisine katılmıştım. İtalya'da düzenlenen Uluslararası naif bienallerine de defalarca katıldım. Burada 300 sanatçı arasından halk oylamasıyla ilk 20’ye girmiştim. Bazı yarışmalı sergilerde eserlerim sergilendi. Şehirden uzak yaşamak etkinliklere katılmamı zorlaştırdı diyebilirim.

Ü.K.- Bir tabloya başlamadan önce nasıl bir ön hazırlık yapıyorsunuz? Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?
Ş.Ç.- Yanımda hep desen defterim, kalemim bulunur. Nereye gitsem bir şeyler çizerim. Bu bir kuş da olabilir, köy düğünlerinde dans edenler de, bağda bahçede çalışanlarda. Bazen kompozisyon desen çizerken kendiliğinden oluşur. İlkbahar geldiğinde ise gözlem yapmak için özellikle dolaşır, doğanın güzelliğini hisseder, çizerim. Daha sonra atölyemde oturur küçük kompozisyonlar tasarlarım.
Son yıllarda doğada gördüğüm bazı çizgiler daha bir görünür, anlaşılır ve birbirini tamamlar oldu. Kavisler, helezonlar… Her şeyin bir bütünlük içinde yer aldığını görmek ve bunu nasıl tuvale aktarırım sorusuyla çok uğraştım. Biraz olsun hallettim doğanın büyüsüyle oynamayı ve tuvale dökerken doğadan ilham alarak ama kendime ait olan bir şeyi bulup çıkarmam gerektiğini de öğrenmiş oldum.
Konularım genellikle ilk bahar temalıdır. Her bahar yenilen doğa beni çok mutlu eder. Yaşadığım bu muhteşem uyanışı resimlerimle paylaşırım. Beni izleyenlerin mutlu olmasını, doğaya ve dolayısıyla kendilerine dönmesine katkım olur amacı taşırım birazda.


Şebnem Tuncer Çamdalı, “Binnaz”, tuval üzerine yağlıboya, 25x25 cm.
Ü.K.- Son olarak naif sanat ya da saf yürek sanatı siz nasıl tanımlarsınız?
Ş.Ç.- Naif sanatta her bir sanatçı kendi özgün biricik yaradılışını döker tuvale. Çocukca bir heyecan ve tutkuyla yaşamak, naif sanatçıların resimlerine de yansır. Duyguların renkleri olduğunu hissetmişimdir. Bu yüzden mutluluğun peşinden koşan, renklerin peşinden de koşanlar naif sanatçılardır. Mutlu olmak için resim yapan naif sanatçıların resimlerini izleyende bu yüzden hep güzel duygular oluşturur. Bir ortak yanımızda zamanla oluşan ince çalışma tekniğidir. Ülkemiz muhteşem bir tarihsel zenginliğe sahip. Bu birikimi doğal olarak genlerimizde taşıyoruz. Uzun yıllar çalışma, daha iyiye daha güzele ulaşma arzusu içten gelen bir itilimle tuvala yansıyor. Yaşamın ve sanatın saygı ve özen gösterilmesi gereken çok özel bir armağan olduğunu naif sanatta doyasıya görürüz.

BİLGİ İÇİN

www.sebnemcamdali.8m.com


Şebnem Tuncer Çamdalı, “Kavacık’ta Düğün”, tuval üzerine yağlıboya, 50x60 cm.