Semra Göney ve Selim Altan. |
Türk
Soyut Sanatının iki önemli temsilcilerinden Semra Göney ve Selim Altan, “YAN
YANA” isimli sergileriyle 15 Kasım –
18 Aralık 2018 tarihlerinde GALERİ ARK’ta yer alıyor. Her iki sanatçının da
“Doğa” ile kurdukları ilişki ve gözlemleri sonucu biriktirdikleri duygular,
geliştirdikleri içsel meseleler tuval yüzeylerine farklı kurgular, anlatımlar
olarak yansıyor ve doğanın lirik dinamizmini soyut bir anlayışla izleyiciye
aktarıyorlar. Akdeniz’in bir sahil kasabasında
yaşamaya başlayan Altan, doğayla kurduğu daha derin bağları, renk ve malzemenin
eşliğinde, yine çizgisel bir anlatımla ortaya koyuyor, tabii ki sergiye özel
sürprizleri de hatırlatmak gerek. Son dönem çalışmalarında özellikle doğa
temasını işleyen Göney’in tuvalinde de katmanlar, kıvrımlar ve renkler
aracılığıyla tabiatın sessiz yakarışlarını duyabilir, insanoğlunun doğaya dönüş
hasretini bir kez daha duyumsayabilirsiniz.
Açılış/Kokteyl:
15 Kasım 2018, Perşembe, Saat:17.00-20.00
RÖPORTAJ: Ümmühan Kazanç
Sayın Semra Göney ve Selim Altan,
sizleri “YAN YANA” sergisinde Galeri Ark’ın mekanında bir arada göreceğiz. Bu
serginin oluşumu için iki önemli Soyut tarzda çalışan sanatçının geçmişe uzanan
sanat dostluğu diyebilir miyiz?
Semra Göney: Kuşkusuz
diyebiliriz, teklif Selim Altan’dan geldiğinde Mayıs ayındaki sergimi yeni
toplamıştım ve yeni bir sergi planım açıkçası yoktu. Ama Selim benim yıllardır
işlerini çok beğenerek izlediğim bir arkadaşım. Dolayısıyla bu içten ve zarif
teklifini kıramadım.
Selim Altan: Semra Göney uzun süredir işlerini beğenerek takip ettiğim
sanatçı arkadaşımdır. Resme karşı oluşturduğu atak, samimi ve önyargısız tavır
benim de resimde başlangıç olarak aldığım eylem biçimiyle ortaklık oluşturmaktadır.
Semra Göney, İsimsiz, 2018, tuval üzerine
akrilik, 115x140 cm. |
Her ikinizde sanat kariyeriniz boyunca
Soyut akımının tutkulu temsilcileri oldunuz ve olmaya devam ediyorsunuz. Bu
bağlamda “Yan Yana” serginizin kavramsal içeriği konusunda neler
söyleyebilirsiniz?
Semra Göney: Mayıs ayındaki
sergimin başlığı “Doğa” idi. Selim ve benim bu sergimizin içeriğini de “Doğa”
oluşturuyor.
Selim Altan: Sergi genel anlamda iki sanatçının “doğa” fikrinden yola
çıkarak oluşturduğu farklı anlatımlar olarak okunabilir.
Selim Altan’ın daha önceki çizgisel
yaklaşımlarından farklı olarak son dönem çalışmalarında tuvalin alt kısmında
çok katmanlı müdahalelerin yanı sıra üst kısmında lekesel ve figüratif fırça
darbeleri oldukça dikkat çekici. Bu yaklaşımı, doğa ve insan ilişkisine Selim
Altan bakışı olarak yorumlayabilir miyiz?
Selim Altan: Akademi’de Neşet Günal’ın öğrencisiydim. Aynı zamanda hocam
Mehmet Güleryüz’den de ders alıyordum. Dolayısıyla kendimi ve çevremi figür
resminin problemleriyle tanımaya, çözmeye ve göstermeye çalışıyordum. Benim
için bir nevi yaşamsal konumlanmaydı. 90’ların ortalarında bunun yerine daha
çok harekete dayalı, çizgisel, renk soyutlamasına yönelik daha az anlatımcı,
malzemeyi öne çıkaran, göstermekten ziyade ima eden bir resme yöneldim.
Semra Hn, siz de son dönem
çalışmalarınızda soyuta biraz daha renkçi bir anlayış ile yaklaşarak doğayı
kendi bakış açınız, kendi algılarınız üzerinden inceliyor ve yorumluyorsunuz.
Doğa ile yakın ilişkinizi bu sergide de izleyecek miyiz?
Semra Göney: Uzun yıllar
akademide misafir öğrencilikle başlayan, daha sonra Devrim Erbil ve Mehmet
Güleryüz’le ve sonrasında devam eden çalışmalarımın pek çoğunda renkçi,
çizgisel, katman ve kıvrımın öne çıktığı
işlerim mevcut. Bir dönem de, siyah ve beyaz denemelerim oldu. Bu sergi de,
“Doğa” ismini verdiğim bir önceki serginin devamı niteliğinde.
Selim Altan, İsimsiz, 2018, tuval üzerine
akrilik-karışık teknik, 116x89 cm. |
İki soyutçuyu bir arada bulmuşken, sizi
bir konuda tartıştırmak isterim. Soyut Sanat Türkiye’de hak ettiği yerde midir?
Dünyada, sanat tarihindeki yerini en doğru şekilde aldı ve oldukça başarılı bir
şekilde de temsil ediliyor.
Semra Göney: Sanata, bütün
sanat dallarını göz önüne alarak baktığımızda, ilgi her geçen sene bir nebze
artsa da soyut sanat söz konusu olduğunda buradaki temel sorun, bence
izleyicilerin bu konuda biraz daha çaba sarfetmelerini beklemek ve belki de
sanatçı ile diyaloğa girip sanatçıyı ve yapıtını anlama çabasından geçmektedir.
Selim Altan: Sanat bir bütündür. Yaratıcılıkla uğraşmak sanatın bütün
kollarından bihaber olmayı da kapsar. Dünyadan bihaber olan toplumlarda ise
değil soyut sanat, sanatın hiçbir kolu sağlıklı gelişemez.
Semra Göney, İsimsiz, 2018, tuval üzerine
akrilik, 115x140 cm. |
Soyut sanat bir anlamda sanatsal,
düşünsel ‘an’ı yakalamak mıdır? Yani sanatçının bilinçaltında, duygularındaki
birikimleri anlık bir hızda tuvale aktarması mıdır? Sanatçının bilinçaltının
fotoğrafıdır diyebilir miyiz?
Semra Göney: Genel olarak
bilinçaltının dışa vurumu desek de, daha çok bir ihtiyaçtan doğduğu
kanaatindeyim. Burada geçmiş birikimlerimizin de rolü çok büyük. Ressamın
ruhsal yapısı, içtenliği ve dünyaya bakışı da önem kazanıyor. İfade biçimi ve
tekniği de, sanatçının yapısı ile ilgili. Her zaman anlık bir hızla yapılmayan
bir çok soyut eser var dünyada. Bence hız = soyut sanat diyemeyiz. Ben hızlı
çalışan biri olsam da, bazen aylarca kafamda ve tuvalde bitiremediğim işlerim
oluyor.
Selim Altan: 20. yüzyılın başlarında Dadaizm, Sürrealizm, Kandinsky,
Maleviç vs. resimleri, bütün bunlar 21.yüzyılın sanatına da bir şekilde
referans olarak giriyor zaten. Batı ölçekli bakıyoruz ki bir de Doğu sanatının
geçmişi var. Artık küresel sistem ve teknoloji ile birlikte algı operasyonlarıyla
dayatılan yeni bir döneme geçildi.
Selim Altan, İsimsiz, 2018, tuval üzerine
akrilik-karışık teknik, 116x89 cm. |
Son olarak soyut sanatı sizler nasıl
tanımlarsınız? Ya da izleyicilerin sizin sanatınızı nasıl okumasını hayal
edersiniz?
Semra Göney: Soyut sanat,
basit anlamda doğadaki biçimlerim ressam tarafından farklı renk ve biçimlerde
yorumlanması diyebiliriz. İzleyici açısından ise bu tarz bir resmin karşısına
geçtiğinde, durup bir şeyler aramaya başlıyorsa, zaten bir ruhsal alışveriş
oluyordur ve oradan kendine yeni bir hikaye çıkarmaya başlıyordur. Bu da ressam
açısından bugünkü şartlar düşünüldüğünde gayet yeterli ve tatmin edicidir.
Selim Altan: Akdeniz’in bir sahil kasabasında yaşadığım için doğayı
gözlemleme fırsatım oluyor. Bu enerjinin bir şekilde resmime etkisi oluyordur.
Boşluk ve doluluk kavramına dayalı, renk ve materyalin fiziki imkanlarından da
yararlanarak çizgisel anlatıma dayalı, görmeyi dilediğim resmi yapmaya devam
ediyorum.
Semra Göney, İsimsiz, 2018, tuval üzerine akrilik, 125x140 cm. |
GALERİ ARK
Adres:
Cemil Topuzlu Caddesi Kaya Apt. No: 49 (Büyük Kulüp karşısı)
Çiftehavuzlar
– Kadıköy / İstanbul
Tel:
90 216 369 49 00
www.galeriark.com
info@galeriark.com
SEMRA GÖNEY
İstanbul'da
doğdu.
1970'de
İ.T.İ.A'dan mezun oldu.
1970-71
yıllarında New York'ta çeşitli müze ve galerilerde araştırma ve incelemeler
yaptı.
1971
yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dinçer
Erimez-Atilla Tos atölyesinde misafir öğrenci oldu.
1976-1980
yılları arasında Devrim Erbil ile 1990-1994 yılları arasında BİLSAK'ta Mehmet
Güleryüz ile resim, Canan Beykal ile de sanat tarihi çalışmalarında bulundu.
Kişisel Sergiler
İstanbul
Gültekin Elibal Galerisi (1987).
İstanbul
İş Bankası Sanat Galerisi (1989).
İstanbul
Taksim Sanat Galerisi (1995).
İstanbul
Ares Sanat Galerisi (1997).
İstanbul
Taksim Sanat Galerisi (1998).
İstanbul
Nelli Sanat Evi (2004).
Caddenostan
Kültür Merkezi (2013)
Galeri
Ark (2016)
Galeri
Ark (2018)
Selim Altan, İsimsiz, 2018, tuval üzerine
akrilik, 81x65 cm. |
SELİM ALTAN
1959
yılında İstanbul’da doğan Selim Altan, 1978’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi Yüksek Resim Bölümü’ne girdi. Neşet Günal ve Adnan Çoker
atölyelerinde eğitim gören Altan, 1985 yılında Şeref Akdik sanat ödülünü
kazandı. Mimar Sinan Üniversitesi Resim Fakültesi’nden 1986 yılında mezun olan
Selim, çalışmalarını atölyesinde sürdürmektedir. Altan, aralarında II.
Uluslararası İstanbul Bienali (AKM), Çağdaş Türk Resmi Sotheby’s-KÜSAV’ın da
(İstanbul 1990-Londra 1996) bulunduğu birçok çağdaş sanat fuarına ve grup
sergilerine katıldı ve kişisel sergiler açtı.