29 Mart 2019 Cuma

NADİDE AKDENİZ “ZAMANSIZ İMGELER” SERGİSİYLE LABİRENT SANAT’TA

Nadide Akdeniz, İsimsiz, 1994, tuval üzerine yağlı boya, 200x225 cm.


Nadide Akdeniz 4 Nisan – 4 Mayıs 2019 tarihleri arasında Labirent Sanat’ta “Zamansız İmgeler” başlıklı 26. kişisel sergisiyle 25 yılı kapsayan yönelimlerinden, farklı dönem ve tekniklerde ürettiği işleriyle izleyici karşısına çıkıyor.

Açılış: 4 Nisan 2019, Perşembe, Saat: 18.30 - 20.30

SÖYLEŞİ: Ümmühan Kazanç

Sayın Nadide Akdeniz, “Zamansız İmgeler” isimli 26. kişisel serginizle Labirent Sanat’ta izleyicilerle buluşuyorsunuz. Siz sanat yaşamınızın boyunca hem yağlıboya hem de karakalem, çini mürekkebi gibi tekniklerle birçok eser ürettiniz. Bu serginizde özellikle sizin deyiminizle ‘uykuda’ olan siyah-beyaz resimleriniz ve yağlıboya çalışmalarınız birbirleriyle ilk defa iletişime geçiyor ve adeta konuşuyor. Bu serginizin kurgusu hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu sergide 1993 ile 2019 yılları arasında, farklı malzemelerle yapılmış ve zamanın getirdiği farklılıkları da taşıyan resimlerim yer alıyor. Bir kısım resimlere unutulmuş dersek, bir kısmı hiç sergilenmemiş ve bazıları da bu sene yapılmış en son, yeni çalışmalarım. Bu uyuyan resimleri hayata döndürmek istedik. Yıllardır hiç sergilenmeyen resimleri de artık paylaşmak istedim. Galerinin hem bölünmüş hem de geçişli mekanlardan oluşması serginin kurgulanmasında etken oldu. Farklı yılları, farklılıkları bir araya getirebildik. Ayrıca galeri yöneticisi Hande Özdilim’in olağanüstü sezgisi ve resimlerime yaklaşımı da çok önemli. Böyle bir seçki ile serginin zenginleştiğini düşünüyorum.



Nadide Akdeniz, İsimsiz, 2013,
kağıt üzerine çini mürekkebi, 230x154 cm.



Aslında ilk bakışta, resmi doğru okuyamama sonucu, manzara ya da peyzaj olarak tanımlanabilecek çalışmalarınızda genellikle çağdaş yaşam alanlarından, anlarından, bazen de bizi biraz geçmişe götüren anılardan kesitler sunuyorsunuz diyebilir miyiz? Özellikle bu yeşil sarmalın içine gizlenmiş günlük kullanım objeleri, artık işlevini yitirmiş teknolojik nesneler bizlere neler anlatıyor?

Bu resimler, insanın doğayla, doğanın insanla ve insanın nesnelerle, nesnelerin insanla olan bağımlı ilişkisine göz atar. Doğa ile ilişkimiz her zaman çok ilgimi çekmiştir. Kimi zaman sevgiyle kimi zaman çok zalimce olan bu ilişki ve bu çelişki beni her yaşımda ve her durumda etkilemiştir. Resimlerde bitkiler kadar nesneler de seçilmişler ve yerlerini almışlardır. Nesneler doğa içinde hem kendileri olarak hem de üzerlerine yüklediğimiz anlamlarla yer alırlar. Böylece resmi okumaya başladığımızda doğanın ve nesnenin hikayesini beraber okumaya başlarız. Resimler, çokluğu - azlığı, üretmeyi - yok etmeyi, sıradanı - sıra dışılığı, benzerliği - farklılığı, uyumla uyumsuzluğu, zamanı - zamansızlığı, düzeni - karmaşıklığı ve daha da zıtlıkları anlatırken keskin ve şiddetli bir dil kullanmaz. Bu nedenle resimler böylesi zıtlıklar içerdikleri halde yanıltıcı bir şekilde seyredeni dahil eder ve müziğini duyurur.  

Yağlıboya resimlerinizde ise yeşilin bin bir tonu izleyiciyi adeta büyülüyor. Sizi ‘Yeşil’in ustası olarak tanımlamak yanlış olmasa gerek. Resimlerinizde doğa ve doğal sizin için ne ifade ediyor?

Doğa bana göre, gerçekten görkemli ve gizemli hatta tapılası ama nesnelerin de bir o kadar ilginç yaşamları var. Resimlere ilk bakıldığında her nesneyi, her noktayı boyamaktan ya da çizmekten ne kadar keyif aldığım hemen görülebilir. Bu çok ayrıntıcı resimler oldukça uzun ve yorucu bir zamanda ortaya çıkarken yoğun bir şekilde dahil olmam gerekiyor. 



Nadide Akdeniz, İsimsiz, 2012, tuval üzerine yağlı boya, 200x200 cm.

Prof. Dr. Frank Gunter Zehnder sizin çalışmalarınız ile ilgili şu yorumları yapıyor: “Nadide Akdeniz’in bitkilerle dolu büyük resimlerinde yaratıcı bir güç, yaşamı boyama sevgisi ve formal bir tutku, sessiz ama coşkulu bir şekilde bir aradadır. Büyük ve küçük boylardaki resimleri bakir orman tadında dallar, yapraklar ve meyvelerle bir ağ şeklinde kaplanmıştır. Bütün resimleri yeşilin tüm varyasyonları, sarı yeşilden mavi yeşile kadar ana renk olarak kaplar bazen aralarında beyazlar görülür bazen de kırmızılar sinyal verir veya kasvetli bir mavi gökyüzünü kaplar. İzleyici hayranlıkla bu el değmemiş gibi görünen bakir ormandaki tuhaf ve durgun medeniyet nesnelerine mesela bir şapka bir demlik bir sandalye, ayakkabı, manken ya da oksijen tüpünü fark eder. Bunlar dışlanmış, kaybolmuş ya da farkında olmadan oraya konulmuş gibi duran el yapımı ya da fabrikasyon, doğanın içinde duran heykellerdir. Bunlar ne kadar olurlarsa insanlarca daha keskin ve dikkat çekici olarak algılanır. Bu senaryolar kulis - sahne aksesuarı gibi görülse de diğer yandan bu sürreal rüya dünyası, korkutucu ama baştan çıkarıcı olduğu için seyirciyi resmin içine çeker. Bu resimler inanılmaz hayat dolu canlılık aynı zamanda gerçeğe benzeyen illüzyonlar ama illüzyonistik resme dönüştürülmüş gerçek gözlemlerdir. Bu Trompe l’oeil geleneğine de benzeyen eşzamanlı ifade ve yanılsama hem cennet gibi hem de korkutucu olarak hepsi aynı anda bulunmaktadır. Bu resimler çok katmanlı bir bilinçlenme, bilincine varma ve kendinden geçme durumudur.” Siz Prof. Dr. Frank Gunter Zehnder’in bu yorumu hakkında neler söylemek istersiniz?

Frank Gunter Zehnder sanatçı kitapları da yazan önemli bir sanat tarihçi. Bu nedenle resimleri doğru okuyup doğru açabiliyor. Benim resimlerimi de gerçekten doğru yorumladı. Eşinin galerisinde açtığım sergide beni şaşırtacak derecede olağanüstü bir konuşma yaptı. Ne yazık ki konuşmanın tamamı elimde değil.



Nadide Akdeniz, İsimsiz, 2019, kağıt üzerine kara kalem, 140,5x180 cm.

Son olarak, dile kolay 26. kişisel serginiz. ‘Bu uzun sanat yaşamınızı birkaç cümleyle özetleyebilir misiniz’ dersek, neler ilave etmek istersiniz?

İlk olarak 1969 yılında Sanat Tenkitçileri Cemiyeti’nin Ankara’da düzenlediği yarışmalı bir sergiye katıldım ve sanat yaşamım başlamış oldu. 1969 yılını başlangıç olarak kabul edersek bu yıl 50. Sanat yılım. Çok zor bir elli yıldı diyebilirim, adeta bir var olma savaşıydı. Hala da devam ediyor.


Nadide Akdeniz.

NADİDE AKDENİZ
1966 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü, Resim-Grafik Bölümünü bitirdi. Turan Erol, Adnan Turani ve Nevide Gökaydın’ın öğrencisi oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sanat Eğitimi Bölümünden lisans diploması aldı. Bir süre grafiker olarak çalıştı. Orta öğretim ve Yükseköğretim kurumlarında, 1975 ve 1980 yılları arasında İzmir Buca Eğitim Enstitüsü’nde, 1975 yaz dönemi Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü hızlandırılmış eğitim programlarında öğretmenlik ve grafikerlik yaptı. İlk dönem resimlerinde, İzmir’in kent yaşamı ve insanlarına ilişkin eleştirel bir gözlem çerçevesinde, yer yer ironik öğeleri de içeren bir anlayış ağır basarken; 1990’lı yıllarda, doğa ayrıntılarını fotogerçekçi teknikle yorumladığı yeni bir anlatıma yöneldi. Bu resimlerde titiz bir işçilik, mavi ve yeşil tonların egemen olduğu renkçi bir tutum dikkat çeker. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.


LABİRENT SANAT
Asmalı Mescit Mah. Sofyalı Sok. No: 22 K: 1 34430, Beyoğlu / İstanbul
Ziyaret saatleri: Salı – Cumartesi | 11.00 – 19.00
info@labirentsanat.com | +90 212 243 86 81

3 Mart 2019 Pazar

DÂHİL OL! KEŞFET!

Ozan Atalan, Hala Oyunu Anlamaya Çalışıyorum, Video Projeksiyon, Taş, Ağ...


Bilsart, Esra Özkan küratörlüğünde bang. Art Innovation Prix by ArtBizTech iş birliğiyle Hale Arslan, İlayda Yeşilova ve Ozan Atalan’ın eserlerine Mart ayı boyunca sırasıyla ev sahipliği yapıyor.

DÂHİL OL! KEŞFET!
bang. Art Innovation Prix by ArtBizTech sergisinin temelinde ele alınan organik dayanışma kavramı; farklı disiplinlerden gelen kişilerin kendi yetkinliklerini ön planda tutarak, farklı bakış açılarıyla iş bölümünün gerçekleştiği karmaşık bir yapıya sahip olduğunun düşünüldüğü ancak karmaşık olmayan, iş bölümündeki görevlerin uzmanlık alanlarına göre dağıldığı bir dayanışmanın örneğini izleyiciye sunuyor.
Organik dayanışmanın oluşturduğu yapı, teknolojinin hayatımızdaki ilerleyişi ile melez bir yapıya dönüşmüştür. Öyle ki iş bölümünün oldukça sınırlı olduğu, farklılaşmanın olmadığı daha geleneksel bir yapıda ilerleyen mekanik bağ, organik bağ ile aynı dili konuşmaya başlayarak çalışma sistemlerini bir arada gerçekleştirmelerini sağlamaya başlamıştır. Aynı dili konuşmaya başladığımız noktada ise artık bilgi akışını iletmek için doğru kanalları kullanmaya başlar ve vermek istediğimiz mesajı ne olursa olsun belirlediğimiz kanal aracılığı ile şekillendirerek anlamlandırmaya çalışırız.
Kişi ancak deneyime başladığında; esere dokunduğunda, önünden geçtiğinde, onu dinlediğinde ya da izlediğinde ve en önemlisi sürecini merak etmeye başladığında yaratıcı edime katkı sağlamaya başlar. Projenin organik bir parçası haline gelerek eseri anlar ve ancak mesajı direkt olarak bir başka kişiye ilettiğinde eserin dış dünya ile bağlantısını kurmasına destek olur. Marina Abramovic’in An Artist Manifesto’da ifade ettiği gibi “bir sanatçının yaratımına girmek için sessiz bir an gereklidir.”
Sergi, izleyicinin sessiz bir anı bularak deneyime dâhil olmasını, eserin yaratım sürecini keşfetmesini ve eserle organik bir bağ kurmasını; sanatçının ise izleyicinin sessizliğini anlamasını, gerçekleşen deneyimle bağ kurmasını ele alıyor.
bang. Art Innovation Prix, sanatçının yaratım sürecine ancak paydaşların da dâhil olduğunda tamamlanabilen organik bir bağın kurulmasıyla bütünleşen bir seçki sunuyor.



Hale Arslan, İnsan Neden Saldırganlık Gösterir, Enstalasyon, 2 Kanallı V...

HALE ARSLAN
İNSAN NEDEN SALDIRGANLIK GÖSTERİR?
6 Mart- 12 Mart 2019
Bilsart Sanat Konuşmaları: Hale Arslan, Süleyman Yılmaz, Hakan Yılmaz, Mehmet Ünal
Moderatör: Esra Özkan
06/03/2019
Şiddet, tarihten günümüze insanın, özellikle çocukların maruz kaldığı en dramatik, en travmatik olaylardan biridir. İnsan bedenine ve ruhuna yapılan şiddet yapıtlarımın temel sorunudur. Çocukluğumda yaşamış olduğum travmatik olaylar şiddet ile yeniden yüzleşmeme ve şiddeti kavram olarak yeniden ele almama sebep oldu. Şiddet nesnelerinin vurma anında çıkarmış olduğu sesi ve yine vurma anında nesnenin uygulamış olduğu basıncı kullanarak yeni bir ifade alanı oluşturup şiddetin yaratmış olduğu tahribatı herkesin gözlemlemesini ve deneyimlemesini amaçlıyorum.
İnsan neden saldırganlık gösterir? projesi, şiddet nesnelerinin vurma eylemi ile gerçekleşen şiddetin izini bulma sürecinde elde edilen ses basıncını/ses gücünü araştırarak şiddetin yaratmış olduğu tahribatı ses ve görüntü üzerinden anlatılması üzerine kurgulanmıştır.


İlayda Yeşilova, Iso-line, Arduino, Sensor, Interaktif Deneyim, 2018 (sa...

İLAYDA YEŞİLOVA
ISO-LINE
14 Mart- 20 Mart 2019
Bilsart Sanat Konuşmaları: İlayda Yeşilova & Rabia Yorgancı Kındıroğlu
Moderatör: Esra Özkan
14/03/2019
İzleyici ile etkileşimli olarak gerçek zamanlı deneyimlenebilen Iso-line projesi bireylerin toplumda yaşadığı izole edilme hallerini ele alır. İnsanın benlik olarak sıkışıp içinden çıkamadığı zamanlar ve mekanlar vardır. İçinde bulunduğu bu fiziksel ortamdan kaçmak isteyip, terk etme eğilimi gösterse de bazı anlarda bunu başaramaz. Başaramadığı anlarda ise kendini toplumdan ve diğer bireylerden izole etmiş olur. Bireyin yalnızlığı seçip iç dünyası ile yalnız kalabileceği bir alan yaratırken, kendini dış dünyaya karşı soyutlar ve çevresindeki diğer bireyleri yok sayar. Bu yok sayılma durumu ise diğer bireyleri yalnızlığa iter, böylece bireyin isteği dışında gerçekleşen bir yalnızlık durumu oluşturur. Iso-line sosyal izolasyonun beraberinde getirdiği yalnızlığın bir seçim ve zorunluluk olduğu algısını iki farklı perspektiften yansıtmayı amaçlar. İzolasyonun temeli olan bu iki durum paradoksunu insanlara gösterebilmek için soyut temsilleri kullanır. İzleyici enstalasyon ile etkileşimini, enstalasyona fiziksel olarak yakınlaşarak oluşturur. Etkileşim olduğu süre zarfınca Iso-line, ziyaretçilere izole olma eylemini temsili olarak hem deneyimleyebilme hem de gözlemleyebilme olanağı sağlar.

OZAN ATALAN
HALA OYUNU ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM
22 Mart- 28 Mart 2019
Bilsart Sanat Konuşmaları: Ozan Atalan & Nurseli Yorgancı
Moderatör: Esra Özkan
22/03/2019
Çocukların iç dünyası ana akım algıda genelde renkli olarak yerini almıştır. Benzer şekilde, “içimizdeki çocuk” deyimi sıkça karşımıza çıkmaktadır. Peki ya içimizdeki çocuk dünyada olup bitenleri kaygıyla izleyip karanlık bir oyunda anlamaya çalışıyorsa? Bir başka deyişle bu bir olup biteni anlama oyunuysa? Küresel ısınma, ekonomik krizler, doğal felaketler gibi çağdaş varoluşsal anksiyetelerin hayatlarımıza fazlaca müdahale ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu kaygıların temelinde ise insan-doğa arasındaki ayrımın yattığını düşünüyorum. Tanımsız bir çocuk oyununa analojik olarak bağlanan bu video enstalasyon, karanlık bir atmosfer yaratarak önündeki kültür-doğa ayrımını anlamaya çalışan, ona bir türlü anlam veremeyen, bu yüzden videoda yüzü sürekli dağılıp kendini bulamayan bir çocuk portresini HTML kodlarıyla kaplanmış taşlar ile birimleri dallarla değiştirilmiş saat mekanizmalarını bir araya getiriyor. İzleyici, incelemek için objelere yaklaştığında, projeksiyon ışığından ekrana vuran gölgesini de videoya dahil ederek deneyimin bir parçası haline geliyor ve bu durum, Platon’un Mağara Alegorisine de gönderme yapıyor.

BİLSART Hakkında
Bilsar, yıllardır güncel sanat alanında destek verdiği projelere bir yenisini ekledi. Sanatçılara video işlerini sergilemek için yeni bir alan yaratmak ve sanatseverleri bir araya getirmek amacıyla, ofis binasının garajını kâr amacı gütmeyen ve video sanatına odaklanan bir sanat mekânına dönüştürdü. Ocak 2018 itibariyle video sanatının güncel örneklerini, 15 günde bir değişen bir programla sunan Bilsart, yine bu alana odaklanan bir kütüphaneyi de kullanıma açtı.
Bu dinamik sergi programı dâhilinde koleksiyoner seçkilerine, küratöryel projelere, workshop ve panellere yer verecek olan Bilsart, aynı zamanda sanatçı, küratör ve koleksiyoner konuşmalarına da ev sahipliği yapıyor olacak.
Bilsart’ın kâr amacı gütmeyen bu sanat mekânının ajandasında yer alan bir diğer önemli etkinlik ise genç sanatçılara görünürlük sağlayabilmek adına yapacağı açık çağrılar.

Bilsart                                                                                               
Evliya Çelebi Mah, Kıblelizade Sk.
No:5/A 34430 Beyoğlu/İstanbul
Salı - Cumartesi
10.00 - 18.00

bilsart@bilsar.com                                     
www.bilsart.com                                                         
Bilsart | Bilsar’ın kâr amacı gözetmeyen bir sanat girişimidir.