Ahmet Sel.
Pera Müzesi, yeni sergisi Zamane İstanbulları
ile bu kez megakent İstanbul’un güncel görsel anlatılarını bir araya getiriyor,
günümüz İstanbul’una dair yaratıcı bir okuma denemesi sunuyor. 23 Aralık’ta
açılan sergide, İstanbul’da yaşayan ve birbirinden
farklı tarzlarda üreten 11 fotoğraf sanatçısı izleyiciye İstanbul’dan çarpıcı
kesitler sunuyor.
Sergi kataloğu ise, sergiyi oluşturan işlerden
ilhamla, aynı konular hakkında çalışan, araştıran, düşünen veya kurmacalar
yaratan yazarların kaleme aldığı metinlerle zenginleşiyor. Refik Akyüz ve Serdar
Darendeliler’in küratörlüğünde gerçekleşen Zamane İstanbulları, 30 Nisan 2023 tarihine dek açık kalacak.
Suna ve İnan Kıraç
Vakfı Pera Müzesi’nin yeni
sergisi Zamane İstanbulları
11 fotoğraf sanatçısının yakın tarihli çalışmalarını farklı temalar altında buluşturuyor. Silva Bingaz, Osman Bozkurt, Ci Demi,
Kıvılcım Güngörün, Ekin Özbiçer, Emin Özmen, Ahmet Sel, Ali Taptık, Kerem Uzel,
Erdem Varol ve Cansu
Yıldıran’ın işlerinden oluşan
fotoğraf sergisi, sanatçıların kenti kişisel bir etkileşim alanı olarak yorumlama pratiklerini ve
İstanbul sokaklarında karşımıza çıkan olağanüstü, bir o kadar da olağan
tuhaflıkları gündeme getiriyor. Bu temalar
arasında kentin boşluk, yalnızlık, tekinsizlik ve
eğretiliklerle bezeli topoğrafyası, sosyal ve politik hareketlilikleri, son
yıllarda iyice belirginleşen göç meselesi, toplumsal hiyerarşi skalasında
‘öteki’ olarak etiketlenmeden yaşayabilmek için İstanbul’a sığınan genç
bireyler, yüzyılın son çeyreğinde sayıları katlanarak artan mega projelerden
biri olan Kanal İstanbul da var.
Ci Demi.
Serginin
küratörleri Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler, Zamane İstanbulları’nın kentin değişim ve dönüşüm haline dair bir
anlatı olduğunu ifade ediyorlar: “Yaşadığımız son çeyrek yüzyıl, İstanbul’un fiziki
anlamda katlanarak büyüdüğü, buna bağlı olarak ve bu sergideki işlerin de konu
edindiği iç ve dış kaynaklı göç, mutenalaştırma, kentsel dönüşüm, politik ortam
gibi başka nedenlerle de kültürel değişime uğradığı, giderek geçmişiyle bağını
kaybettiği veya kaybettirildiği ilginç bir dönem. İşte Zamane İstanbulları,
İstanbul’un içinde bulunduğu bu değişim ve dönüşüm haline dair güncel
anlatıları bir araya getirip kentin bugününe dair katmanlı bir bakış oluşturma
ve gelecekte bugünü inceleyecekler için hatırı sayılır bir kaynak yaratma
umuduyla şekillenen bir fotoğraf sergisi.”
Serginin kentten belli kesitler almaya ve bugün deneyimlenen
farklı İstanbullardan örnekleri ortaya koymaya çalıştığını belirten Akyüz ve Darendeliler, sanatçıların bunu yaparken sadece İstanbul’daki
yaşama odaklanarak burada yaşayanların hayatlarını göstermeye değil, bilakis
kentin topoğrafyasına ve yapılı çevresine, güncel sosyal/politik
hareketliliklerine, ekolojik meselelerine, sokaklarındaki olağanüstü ama
aslında olağan tuhaflıklarına, alternatif kültürlerine, tarihi boyunca var olan
ama son on yılda iyice belirginleşen göç meselesine de değindiklerini
belirtiyorlar.
Küratörler,
İstanbul hakkında araştıran, düşünen, kurmacalar üreten bir grup yazarın, Yaşar Adnan Adanalı, Fırat Genç, Şebnem
İşigüzel, Melisa Kesmez, Biray Kolluoğlu, Gamze Toksoy ve Sibel Yardımcı’nın sergideki fotoğraflardan yola çıkarak kaleme aldıkları metinlerin ise hem
sergiye hem sergi kataloğuna önemli bir katman daha eklediğine ve
zenginleştirdiğine dikkat çekiyorlar.
Zamane
İstanbulları sergisinin katılımcılarından Emin Özmen’in çalışması, hem İstanbul’un
kent hafızasında hem de yakın dönem Türkiye tarihinde önemli bir mihenk taşı
olan Gezi Direnişi’nden bugüne kentteki toplumsal hareketliliğin peşine düşen
fotoğraflardan oluşuyor.
Yirmi yılı aşkın süredir Türkiye’deki toplumsal değişimi belgeleyen Kerem Uzel, kentteki en sıcak gündemlerden biri olan, siyasi ve ekolojik açıdan büyük tartışma yaratan, Karadeniz ve Marmara Denizi’ni birbirine bağlayacak Kanal İstanbul projesi güzergâhında çektiği fotoğraflardan oluşan işleri ile Zamane İstanbulları’nda yerini alıyor.
Osman Bozkurt İstanbul’un nispeten yeni rekreasyon alanlarına, kente hakim kılınan taşra estetiğine, sürdürülebilirlikten uzak kent peyzajlarına ve bu alanlarla insanların kurdukları ilişkilere bakıyor.
Ali Taptık bir dönem Osmanlı’da modernitenin merkez üssü olmuş, İstanbul’un yakın zamana kadar nispeten ‘doğal’ kalmış ama son yıllarda hızla gelişen Kağıthane ve Şişli sınır bölgesindeki Galata, Keçi ve Cendere derelerinin etrafında orta-alt sınıfın yerleştiği mahallelerdeki yapısal dönüşümü güncel fotoğraflar, eski serilerinden bazı fotoğraflar, çeşitli kurumların arşivlerinden edindiği ve üzerinde ufak değişiklikler yaptığı haritalar üzerinden anlatıyor.
Ahmet Sel son yıllarda hem Türkiye hem de İstanbul özelinde çokça tartışılan bir gündem maddesi olan ‘göç’ meselesini ele alan ve sergi için özel ürettiği çalışmalarıyla Zamane İstanbulları’nda yer alıyor.
Cansu Yıldıran.
İstanbul’a sığınmak
Cansu Yıldıran uzun yıllara dayanan ve şimdiden binlerce fotoğraftan oluşan bir külliyata dönüşen fotoğraf serisinde, ailelerinden veya genel anlamda toplumdan baskı görmeden, toplumsal hiyerarşi skalasında öteki olarak etiketlenmeden, istedikleri gibi yaşayabilmek, kendileri olabilmek için İstanbul’a sığınan ama bu sığınmanın zamanla kentin belirli noktalarına sıkışma haline dönüşmesi ihtimaliyle de karşı karşıya kalan bireylerin, bir anlamda da kendi sonradan edinilmiş ailesinin yaşamına odaklanıyor.
Silva Bingaz İstanbul’u bir kişisel deneyim alanı olarak ele alıp yorumlayan bir isim. Gündelik hayatın yakıcı gerçeklerine zemin olduğu için İstanbul’u kendisi için en tehlikeli yer olarak gördüğünü söyleyen Bingaz, belgecilikten, tanımlamaktan, olanı olduğu gibi çekmekten ve formlar içine sıkışmış güzel fotoğraflar oluşturmaktan hoşlanmayan, sezgileriyle hareket eden ve hissettiklerini izleyicilere aksettirmeye çalışan bir fotoğrafçı.
Kıvılcım S. Güngörün sokak sokak dolaşarak kimi kısa bir zaman sonra yitip gidecek uçucu İstanbul parçaları toplayıp biriktiren ve bunları bir araya getirip kentle kurduğu epey karmaşık, biraz kasvetli, biraz oyunbaz ama her daim merakla şekillenen ilişkiyi anlatma yolunu seçen takıntılı bir koleksiyoncu/fotoğrafçı.
Ci Demi, tam anlamıyla bir İstanbul fotoğrafçısı. Tüm işleri İstanbul’a, İstanbul’la ilgili aşina tuhaflıklara odaklanıyor ve uğursuz olarak tanımladığı enerjinin peşinden koşuyor.
En büyük ilham kaynağı İstanbul olan, kentin sokaklarında rastladığı canlı/cansız süjelerine olabildiğince yakınlaşıp onları flaşının ışığıyla ‘parlatmaktan’ çekinmeyen tarzıyla dikkat çeken Erdem Varol İstanbul’un Doğu ile Batı, gelenek ile modernite, kalabalıklar ile tek başınalık arasında kalmışlığını çoğu zaman nüktedan bir dille görselleştiren bir seçkiyle sergide yer alıyor.
Ekin Özbiçer ise özelleştirme, metalaştırma ve muhafazakâr değerlerin daha da yükselişe geçtiği son 10-15 yılda Türkiye’nin geçirdiği sosyal ve politik değişimleri İstanbul ölçeğinde, görece daha batılılaşmış bir orta sınıf mensubu olarak, hem kendine hem de kentine oryantalist bir bakışla, kentin sokaklarında karşılaştığı kendiliğinden oluşmuş mizansenlerle görselleştiriyor.