8600 yıllık ekmek.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde de yer alan Çatalhöyük'teki kazıda ortaya çıkarılan buluntunun 8600 yıllık ekmek olduğu tespit edildi. Çatalhöyük Kazı Başkanı Ali Umut Türkcan haber sitemiz için şu açıklamalarda bulundu: “Konya'nın Çumra ilçesinde yer alan Neolitik dönemde yaklaşık 8 bin kişinin bir arada yaşadığı Çatalhöyük'te yeni buluntular her sene dikkat çekici hale geliyor.
Bitişik
nizamda üstten girilen, birbirlerine bitişik kerpiç evlerin oluşturulduğu büyük
yerleşimde yeni kazılan bir mahalle (quarter) yaşam hakkında gelen yeni
bilgilerin gün yüzüne çıktığı yerde, "Mekan 66" olarak adlandırılan
alanın, güney batısındaki bölümde duvara bitişik fırın yapısının yanında
bilinen en eski karbonlaşmış meşe merdiven kalıntısı ve yanındaki mekanda adak
olarak yerleştirilmiş obsidyen bıçak ile mermer tam bir heykelcik ve yine
yakınında kilden bir boğa başı ile yan yana tabanda bulunmuştu. Biçimi ve
yapılış tarzı ile dikkat çeken tam haldeki fırının çevresinde çok sayıda
buluntunun yanı sıra buğday, arpa, bezelye tohumları ile yiyecek olabileceği
değerlendirilen avuç içi düzgün yuvarlak şekilli bu özel süngerimsi dokuda tam
daire biçiminde organik bir buluntu dikkat çekmişti. Bu buluntunun etrafında
öğütme taşları, bir çene kemiği, obsidyen kazıcı etrafında bulunmuştu.
Daha
sonraki aşamada Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden alınan
izinlerle Konya ili Necmettin Erbakan Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Araştırma
ve Uygulama Merkezi'nde (BİTAM) yapılan ayrıntılı analizlerde bulunan
kalıntının, milattan önce 6600'e tarihlendirilen mayalanmış ekmek olduğunu
belirlendi. Öne sürülen hipotezleri doğrulamak için SEM, EDX, RAMAN ve FITR gibi
analizler gerekliydi. Yapılan analizlerde özellikle 'SEM' görüntülerine
detaylı baktığımızda numunenin içinde hava boşlukları çok belirgindi. Bitkilere
ait tohum ve doku parçaları, yaprak kalıntıları olması, daha da detayına
inildiğinde nişasta tanelerinin tespit edilmesi artık şüphelerimizi ortadan
kaldırıyordu. Yapılan diğer analizlerde de kimyasal içeriklerine baktığımızda
da hem bitkilerde bulunan kimyasal maddelerin olması hem de mayalanma
göstergeleri, bu buluntunun suyla unun karıştırılıp bir süre bekletildiğini ve
mayalandığını gösteriyordu. Bu ekmeğin pişmediği yapılan termal analizlerle
ortaya çıkarıldı. Fırının yanında hazırlanmış ama pişmemiş ya da pişirilememiş
bir formda olduğunu görmüş olduk. Heyecan verici bir buluştu. Şu ana kadar
bulunan bu formda ekmek benzeri hiçbir buluntu yok. Bundan dolayı bilinen en
eski ekmek diyebiliriz. Türkiye ve dünya için heyecanlandıran bir buluş."
Çatalhöyük
kazı alanında ekmeğin bulunduğu an.
Çatalhöyük Neolitik Kenti'nin bu alanda önemli bir yer olduğuna işaret eden Türkcan, şunları kaydetti: "Fırının köşesinde küçük ve yuvarlak süngerimsi buluntunun dikkatli bir belgelemeyle ekmek olduğu anlaşıldı. Yapının tabanının üstü geçirimsiz moloz bir dolgu ve aşağılara doğru geçirimsiz ince bir tabaka ile kaplı olması, anaerobik ortamda ağırca karbonlaşması sonucunda aynı mekanda bulunan ahşap merdivenin ve ekmeğin günümüze kadar saklanmasına olanak sağladı. Çıkan eserlerin önceki tarihlendirmelerini biliyorduk ama buradan çıkan numunemizi TUBİTAK MAM'da yapılan radyo karbon testlerinde de milattan önce yaklaşık 6600'e kadar gidebileceğini gösterdi. Yapılan analizlerle ilk gözlemlerimizin doğru olduğu ortaya çıktı."
Elde edilen bulguların analiz çalışmalarının önemine işaret eden Türkcan, "Bunları Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi'nin laboratuvarlarında tam teşekküllü bütün analizlerini yapabilmek büyük bir şans. İlk defa analizlerinin tamamen Türkiye'deki laboratuvarlarda yapıldığı için önemliydi." diye konuştu.
Tahıl kalıntıları heyecanlandırdı
"Çatalhöyük Kuzey Teras Mekan 66 Neolitik Dönem Ekmek Buluntusu Analizleri ve Değerlendirmesi" çalışmasına katkı veren akademisyenlerden Gaziantep Üniversitesinden Öğretim Görevlisi Doktor Salih Kavak da arkeobotanik alanında bugüne kadar en heyecan verici çalışmanın içinde olduğunu dile getirdi.
Laboratuvarda bitkisel kalıntıları incelerken kendisine organik buluntu haberinin verildiğini anlatan Kavak, "Getirdiklerinde çok şaşırdım. Çünkü bu formda bir kalıntı görmemiştim ve ilk olarak, 'hamur, ekmek veya organik bir kalıntı olabilir mi?' diye düşündüm. Çıplak gözle bir morfolojik incelemeden sonra hemen mikroskop altında içeriğine bakmak oldu. Mikroskopta en heyecanlandıran şey, tahıl kalıntılarının olmasıydı. Arpa, buğday ve bezelye gibi bitkilere ait öğütülmüş, kırılmış tohum parçalarının ve tahminen mayalanma ile ilgili gözenekler olması zaten, ilk başta hemen düşündüğümüz şey, 'Bu acaba ekmek mi? ihtimalini güçlendirdi." ifadesini kullandı. "Şu an bilinen en eski ekmek diyoruz."