9 Aralık 2023 Cumartesi

AHMET YEŞİL’İN “İZ/LER” SERGİSİ BRIEFLYART’TA

Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 4)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 200x150 cm.


Ressam Ahmet Yeşil’in son dönem çalışmalarından oluşan “İz/ler” başlıklı yeni kişisel sergisi, 14 Aralık’ta Brieflyart Galeri’de açılıyor! Açılış 14 Aralık 2023 Saat 18.00’da. 
Sanatçının, her zaman olduğu gibi duygu potasında erittiği anıları, birikimleri, özlemleri, tutkuları, acıları, mutlulukları bir ahenk içinde tuvale yansıttığı çok katmanlı eserlerinin yer aldığı sergi, sanatseverlere görsel bir şölen vadediyor. “İz/ler” sergisi, 14 Aralık 2023 – 14 Ocak 2024 tarihlerinde Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda sergi açan, karma sergilere dahil olan ve önemli koleksiyonlarda eserleri bulunan Ahmet Yeşil’in son dönem çalışmalarından oluşan “İz/ler” serisi de diğer çalışmalarında olduğu gibi çok katmanlı, çok sesli eserler. Aslında sanatçı eserlerini oluştururken duygularının izlerini aktarmak için yola çıkmaz. Duygu potasında erittiği tüm bu duygu anıları, birikimleri, yaşanmışlıkları, özlemleri, tutkuları, heyecanları, düşüncüleri, acıları, mutlulukları resmin oluşum sürecinde bir ahenk içinde fırçanın ritmiyle tuvale yansır. Resim bittiğinde bu ritim ahengi sanatçının kendisine de yepyeni sorular sormasına yol açar. İzleyici kadar sanatçı da resmin karşısında onlarca sorunun cevabını arar. Resim artık bir duygu denizidir. İzler, imgeye dönüşmüştür. Artık izleyici bu imgeler arasında kendi gerçeğini, kendi duygu fırtınalarını görmeye başlar. Sanatçı geri planda, hem kendi resmini hem de resmini inceleyenlerini izler.


Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 1)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 200x160 cm. 

Sergi kataloğunu kaleme alan sanat yazarı ve eleştirmen Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu, Ahmet Yeşil’in “İz/ler” serisini şu cümlelerle anlatıyor: “Ahmet Yeşil’in çalışmalarında renk kullanımı, kompozisyon ve tema vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Doğanın güzelliği ve geçişler, ustaca yakalanır. Böylece doğanın dönüşümü, yaşamsal süreklilik ve kaçınılmaz olan, sanatçının çalışmalarında ustaca betimlenir. Bu Friedrich Nietzsche’nin izi, olmuş olan her şeyin sonsuz sayıda tekrarlanacağı fikri olan ebedi tekerrür fikriyle ilişkilendirmesine benzer. Ayrıca Ahmet Yeşil’in çalışmaları yer yer romantik ve hatta melankolik bir güzellik ve huzur içerir. Ama öte yandan kayıplar ve özlemlerle ilgilidir. Solgun renk kullanılan formlar, kaybolan bir şeyin veya birinin izlerini temsil eder. Bu, bir kişinin ölümünü, bir ilişkinin sonunu veya bir hayalin gerçekleşmemesini işaret eder. Böylece Platon'un Phaedrus'unda izi, konuşulan sözün soluk ve kusurlu bir taklidi olarak gördüğü yazıyla ilişkilendirmesinin ötesinde, Ahmet Yeşil ustaca izi görünür kılmaktadır. Bu kayıplarımızı ve kimliğimizi mütemadiyen anımsamanın ustaca inşa edilmiş bir yoludur.”

Sergi koordinatörlüğünü sanat editörü Ümmühan Kazanç’ın yaptığı “İz/ler” sergisinde sanatseverleri görsel bir şölen bekliyor. Kazanç, Ahmet Yeşil’in sergisini “Ahmet Yeşil’in sanatını ve yarattığı sıra dışı plastik dili, görsel şöleni anlamak, duyumsamak, hissetmek için, olağanca doğallığıyla sizi içine çeken tuvallerinin karşısında biraz vakit geçirmeniz yeterli. Siz resimleri, resimler de sizi anlayacaktır…” sözleriyle anlatıyor.

“İz/ler” sergisi, 14 Aralık 2023 – 14 Ocak 2024 tarihlerinde salı-cumartesi günleri 10.00 – 19.00; pazar günleri 13.00 – 19.00 saatleri arasında Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Bilgi için:       

brieflyart.com

instagram.com/brieflyart

twitter.com/brieflyart

facebook.com/brieflyart

Adres: Gümüşsuyu Mah. İnönü Cad. Ongan Apt. No: 43A Beyoğlu/ İSTANBUL

(Alman Başkonsolosluğu karşısı)

Tel:0 (532) 179 29 62


Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 3)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 160x120 cm.


AHMET YEŞİL HAKKINDA

Ahmet Yeşil, Mersin’de yaşıyor ve çalışıyor. 1973-1985 yılları arasında Ressam Nuri Abaç, İlhan Çevik ve Ernur Tüzün atölyelerinde resim eğitimini aldı. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne başladı. Sanatçının ülkemizde ve Almanya, Amerika, Kanada, Hollanda, İngiltere, Çin, Tayvan, Hindistan başta olmak üzere birçok özel koleksiyonda yapıtları yer almaktadır. Yurt dışında İngiltere Kraliyet Koleksiyonu, Kushimoto Türk Müzesi’nde; yurt içinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Koleksiyonu, T.C. Kültür Bakanlığı Koleksiyonu, Eczacıbaşı Koleksiyonu, Akbank Koleksiyonu, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi gibi birçok müze ve kurum koleksiyonlarında eserleri yer almaktadır. UNICEF Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesi olan Ahmet Yeşil, şimdiye kadar yurt içinde ve yurt dışında 132 kişisel sergi açtı, 321 karma ve yarışma sergisine katıldı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda 25 ödül aldı. Sanatçı yurt dışında; Tac Mahal Sergi Salonu (Mumbai/Hindistan), Çağdaş Sanat Müzesi (Kazan/Rusya), Peninsula Galeri (Pekin/Çin), Haydar Aliyev Kültür Merkezi (Bakü/Azerbaycan), 101 Sanat Galerisi, (Taipei/Tayvan), Ludwig Galerie Schloss, (Oberhausen/Almanya), Amsterdam Hause of Art Gallery, (Amsterdam/Hollanda) gibi birçok kurumda sergi açmış, ülkemizi uluslararası platformlarda temsil etmiştir.

8 Aralık 2023 Cuma

Tokatlıyan Han Sanatçıları'dan “Açık Kapılar” Etkinliği



Tokatlıyan Han Sanatçıları “Açık Kapılar” Etkinliği ile yapıtlarını sanatseverlerin beğenisine sunuyor. 13-20 Aralık 2023 tarihleri arasında Tokatlıyan Han 2. katta gerçekleşecek olan etkinliklerde sanatseverler; resim, heykel, seramik, fotoğraf, video art, performans ve müzik gibi farklı disiplinlerin yer aldığı bir etkinlik ile karşılaşacaklar.

19. yüzyılda Beyoğlu’nun en lüks otellerinden biri olarak ışıldayan ve İstiklal Caddesi‘nin simgelerinden biri olan Tokatlıyan Han, geçmişten bugüne farklı zamanların ruhunu taşıyor. Geçmişe yolculuk edebilseydik bir zamanlar hanın yerinde bulunan Cafe Oriental’de kahve içiyor,  Şark Tiyatrosu’nda bir gösteri seyrediyor, Yeni Fransız Tiyatrosu’nda çıkan yangına su taşıyor, Mıgırdıç Tokatlıyan’ın lüks otelinde konaklıyor, burada kendimizi sanatçılarla hararetli sohbetlerin içinde buluyor ya da Hotel M. Tokatlıyan’ın hana dönüştürülme hikâyesinin tanıklık edebiliyor olabilirdik. Bu zaman yolculuğunda şimdide, bir yılı aşkın bir süredir hanın eski sakinlerinin seslerinin işitildiği ikinci katının ıssız gri koridorlarının farklı disiplinlerden birçok sanatçının ürettikleri, komşuluk ettikleri bir yaşam alanına dönüşmesine tanıklık ediyoruz. Handa dayanışmayla oluşturdukları mekân, sanat alanında bireysel iş üreten sanatçıların kolektif var olma formlarına örnek olma niteliği taşıyor.

Handa izleyicilerle ilk buluşmalarını “Açık Kapılar” sergisiyle gerçekleştirecek olan sanatçılar, atölyelerinin kapılarını da ziyaretçilere açıyor. Etkinlik bu yönüyle yalnızca üretilen yapıtları değil, sanatçıların gündelik hayat içindeki uğraşlarına ve yaşam ritimlerine de tanıklık etme ve diyalog kurma fırsatı da yaratıyor.

 Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfı, İBB Kültür katkılarıyla ve ROQU Mobility sponsorluğuyla 13-20 Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek “Açık Kapılar” sergisi; resim, heykel, seramik, fotoğraf, video art, performans, müzik başta olmak üzere farklı disiplinlerde yapıt üreten kırka yakın sanatçıyı bir araya getiriyor. Etkinlikte, Vomank müzik grubu ve birçok müzisyen sergi sırasında ziyaretçilerine sesleneceği performanslarını icra edecekler. 2005 yılında müzik dünyasında kaybı derin üzüntü yaratan Kazım Koyuncu anısına sergi boyunca gösterimi devam edecek bir belgesel yer alacak ve yol arkadaşları da hazırladıkları müzik dinletileri sergiye katkıda bulunacaklar. Tüm bunların haricinde sanat ve sosyal bilimler alanından yazarlar, sanatçılar konuşmalarıyla etkinlik programında yer alacaklar.




Gerçekleştirilecek sergi, sanat alanında farklı disiplinlerde yapıt üreten sanatçıları komşuluk çerçevesinde aynı çatı altında toplarken aynı zamanda ziyaretçilerini bu deneyime ortak etmeyi hedefliyor. Sanatçı atölyelerinin pencerelerinin açıldığı alanı dolduran bitkileriyle avlu bahçesi, gri koridorlarında sıralanan kapıları fırçalarıyla renklendiren sanatçıların kolektif dayanışma ruhuyla biçimlendirdikleri bu buluşmanın keyifli ve kalabalık bir karşılaşmaya dönüşmesi umuduyla davetini duyuruyor. 

Koordinatörler: Aylin Pakova Çil, Joel Menemşe, Songül Canerik

Sanatçılar: Ahmet Arif Merey,  Ali Ekber Kul, Aramis Kalay, Ari Hergel, Ataman Oğuz, Aylin Pakova Çil, Belgin Şahin, Beyza Gökay, Çiğdem Şimşek, Demet Yalçınkaya, Eda Yiğit, Erkan Canan, Gülhan, Gülüzar Artuç, İlyas Ceran, Joel Menemşe, Lara Narin, Masis Kürkçügil, Nihal Mavigök Sungur, Orçun Beslen, Özge Akdeniz, Raffi Etyemez, Resul Aytemür, Rupen Melkisetoğlu, Saro Usta, Sayat Arslan, Semra Çelik, Serap İskender, Sibel Tarhan Kasapoğlu, Sinan Akcan, Sonat Çavuşoğlu, Songül Canerik, Süreyya Su, Tayis Mutlu, Vasıf Pehlivanoğlu.

Sergi açılış: 13 Aralık 2023 17:00-21:00

Sergi, pazar günü haricinde her gün 12:00-19:00 saatleri arasında gezilebilir.

BİLGİ İÇİN:

Adres: Tokatlıyan Han, Hüseyinağa Mahallesi, İstiklal Caddesi, No: 76, Kat 2, Beyoğlu/İstanbul

İletişim: tokatliyanhanartist@gmail.com

@tokatliyanhanartist

Tüm etkinlikler ücretsizdir.

6 Aralık 2023 Çarşamba

Halil Altındere: A Brief History of My Last Three Years

Halil Altındere.


Pilot Galeri, 23 Kasım 2023 - 13 Ocak 2024 tarihleri arasında Halil Altındere’nin son üç yılda ürettiği heykel, video, tuval ve halılarından oluşan “A Brief History of My Last Three Years” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının popüler kültür, gelenek, gelecek, sınır ötesi siyasetin meşruiyeti, savaşların, sanatın ve paranın insansızlaştırılması, sanatın da içinde olduğu yapıların iktidar çözümlemelerine odaklandığı yirmiden fazla eseri 13 Ocak’a dek Pilot Galeri’de görülebilir.

Altındere, son 3 yıla odaklanan sergisinde, siyaset, teknoloji, militarizm, kripto sanat, kültür-sanat kurumları, kamusal-özel alan kavramlarını sorguladığı 3 ana aks üzerinde şekillenen bir dizi eser üretiyor. Yaşamı ile sanatı arasında neredeyse filtresiz bağlar kuran sanatçının üretimlerinde, dünyayı sarsan pandemi kadar, bireysel yaşamındaki yeni “baba” rolü de eserleri üzerinden okunabiliyor. Pandemi etkisindeki üretimleri, “mekan” ve “sanatın dolaşımı” üzerinden hayatı/sanatı yeniden düşünmeye ve yeni yollar (kısa videolar, bronz heykeller, halılar vb.)  aramaya kapı açarken, “baba” rolü, Star Wars kahramanlarının, kaykayların ve bilumum hayvanların sanatına sızdığı yeni bir döneme işaret ediyor. Sanatçının son yıllardaki geleneksel sanatlara özellikle “minyatür” sanatına ilgisi, yapay zekâ teknolojisini kişisel asistan olarak kabul edip işlerinin üretim sürecinde aktif rol vermesiyle sonuçlanırken, 1 dakikalık videoları, online platformların “stream”lerine sızıyor, sanatın deneyim alanlarını çeşitlendiriyor. Sanatçının savunma/saldırı araçlarına ve bu araçların görev tanımlarının ötesinde taşıdıkları anlamlara ilgisi de bir dizi eserde görünür oluyor; “Müzik Benim Silahımdır”, sanatın kurşunlardan daha etkili bir silah olduğunu imlerken, “Revolver Gun” (2021)Invisible Bullet” (2021) nesneleri, sanatçının 4 tetikli tabancası ile birlikte, gücün sahibiyle dolambaçlı – mutlak iktidarın imkansız ilişkisine odaklanıyor.


Halil Altındere.


1970’li yılların sonlarından beri savaşın gölgesinde yaşayan Afgan kadınlarının savaşta kullanılan top, tüfek, el bombası gibi silahları ördükleri halılara yansıtmasını referans alan ve başta Bayraktar TB2 olmak üzere Anka, Akıncı, Karayel ve Aksungur dronlarının ön planda yer aldığı Turkish Military Drones Rug (2023) halıları günümüz toplumunun silahları nasıl normalleştirdiğine odaklanıyor. Star Wars: Royal Hunt (2023)’ta ise, ava çıkmış Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı motifleriyle süslü üniformalar giyen Star Wars karakterleri görülüyor. 21. yüzyılın yapay zeka teknolojisi, 16. yüzyılın minyatür tekniğiyle birleşerek yeni bir ‘gerçeklik’ yaratılıyor. Pandemi dönemiyle birlikte kripto değer ve kripto sanatla ilgilenen Altındere, Time (The Prince of Crypto) (2022) ve Forbes (Crypto King) (2023) başlıklı iki çalışmasında kripto dünyasını yaratan iki önemli figürü ön plana çıkarıyor. Sanatçı, kripto para birimi ethereumun yaratıcısı Vitalik Buterin ve kripto para borsası Binance’nın kurucusu CZ’nin yer aldığı dergi kapaklarını kullanarak bu iki ismin zamanı belirleyen kişiler olduğunu hatırlatır.

 

Halil Altındere.


Halil Altındere Hakkında

Altındere, 90’lı yılların ortalarından itibaren ürettiği video, heykel, enstalasyon, fotoğraf, performansların yanı sıra hazırladığı sergiler ve yayınlarla, alt kültürler, toplumsal cinsiyet rolleri, popüler kültür, gündelik hayatın sıradan mucizeleri, sanat-içi-iktidar mücadeleleri gibi konular üzerinden güç ve baskı karşısındaki direniş yöntemlerine odaklanır. Türkiye’ye mülteci olarak sığınan astronot, trans-balık-kızı ya da alışılmışın dışındaki güvenlik görevlileri sanatçının hem dünyada hem Türkiye’de yankı uyandıran çalışmalarının konuları arasındadır. Eserlerinde tarihin kitleler üzerine püskürttüğü ‘saçma’ ama hakiki detaylara büyüteçle yaklaşan Altındere, mucize ile devrim, kriz ile rutin, düş ile kâbus arasındaki nazik dengeyi, ‘oyun’, ‘oyuncak’, ‘anıt’, ‘kahraman’, toplum nezdinde ‘arızalı’, ‘günahkâr’ veya ‘öteki’ görülmüş her nevî doküman, sembolleşen figür ve nesne ile araştırmaya devam eder.

Halil Altındere'nin eserleri bugüne dek, MoMA, Centre Pompidou, MAXXI ile MAK Müzesi ve Madrid’teki CA2M’in yanı sıra Toulouse’da yer alan Les Abattoirs gibi birçok önemli müzede, kişisel ve karma sergilerde izlenerek, bu kurumların pek çoğunun kalıcı koleksiyonlarına girdi. Altındere şimdiye dek, Moderna Museet, Maat, ACC Gwangju, Secesssion, Mambo, Academy of Arts, CCBB Rio, Andrew Kreps Gallery, n.b.k. gibi kurumlardaki sergilerinin yanı sıra Documenta ve Manifesta gibi prestijli sergilere, Venedik, Sao Paolo, Berlin, İstanbul, Sharjah ve Gwangju gibi önemli bienallere de katıldı.

Halil Altındere.


Halil Altındere.


2 Aralık 2023 Cumartesi

Türkiye’den Çağdaş Sanat Avusturya’da


Avusturya’nın önemli çağdaş sanat merkezlerinden biri olan Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis, Türkiye’den önemli bir çağdaş sanat seçkisine ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki çağdaş sanat üretimini erişilebilir kılarak geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflerken, bir yandan da dijital bir arşiv tutmayı misyon edinen Kolekta, Türkiye’den çağdaş sanatı yurtdışında izleyiciyle buluşturmak için yeni bir sergi dizisine başlıyor. Sergi dizisinin ilki 2 Aralık 2023 -7 Ocak 2024 tarihleri arasında Avusturya’nın Bregenz kentinde, Avrupa’nın önemli çağdaş sanat merkezlerinden biri olan Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis’de gerçekleşecek.

Derya Yücel küratörlüğünde hazırlanan “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-” başlığındaki karma sergi, Türkiye’den çağdaş sanatın önemli isimlerini bir araya getiriyor. Sergide; Ahu Akgün, Alican Leblebici, Antonio Cosentino, Ayça Telgeren, Azade Köker, Berat Işık, Buğra Erol, Burçak Bingöl, Çağrı Saray, Canan Dağdelen, Cengiz Tekin, Eda Çekil, Erinç Seymen, Ferhat Özgür, Fırat Engin, Hüsamettin Koçan, Işıl Eğrikavuk, Komet, Mehtap Baydu, Metin Çelik, Murat Morova, Nadide Akdeniz, Nancy Atakan, Necla Rüzgar, Neriman Polat, Nezaket Ekici, Ozan Türkkan, Şahin Kaygun, Selim Birsel, Sena Başöz, Vahap Avşar, Volkan Aslan ve Yaşam Şaşmazer’in farklı disiplinlerde ürettiği eserler yer alacak.



T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Vorarlberg Eyaleti’nin desteğiyle, Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis, Bregenz ev sahipliğinde gerçekleşecek sergi, Avusturya ve Türkiye arasında sanat yoluyla iletişim ve iş birliğini pekiştirmeyi amaçlarken, Türk çağdaş sanatına da bir ışık tutmayı hedefliyor.




Serginin küratörü Derya Yücel, sergi çerçevesini şöyle açıklıyor: “Bugün, eleştirel sorgulama pratiğini içine alan “Sanat”, kültürlerarası bir iletişim ve alışveriş için bir model sağlayabilir ve bu model, dolaylı yoldan olsa bile, acil politik önem taşıyan durumlara uygulanabilir mi? Tarihlerimizi, dillerimizi, kimliklerimizi ve anılarımızı bir varış noktası olmaktan çıkarıp bir kalkış noktasına dönüştürmeyi başarabilir mi? Belki de sanat aracılığı ile kimliklerimizin karmaşık ve yapılanmış doğasının farkında olmak, bize başka olanakların kapısını açıyor. Dünyanın kavşaklarında ikamet eden sanatçının ve varlık/farklılık anlayışımızı taşıyan bir sanatsal dilin göçebe deneyimi artık tek bir yere ait bir tarihin ifadesi olmaktan çıkıyor. Düşünce gezgindir. Tıpkı sanatçı gibi zihinsel, tinsel ve fiziksel anlamda yer değiştirir ve tercüme gerektirir. Tarihsel ve kültürel bilgi olarak belirlenmiş şeylerin ‘yeniden’ anlatılması, yeniden dillendirilmesi ve yeniden yerleştirilmesine aracılık eden Sanat, tekdüze olmayan, toplumsal olayları tekrar tekrar ele alan, değerlendiren, düzeltme olasılığına açık bir düşünme tarzını besliyor. Sanatçı, tarihi, ekinler gibi biçiyor, harmanlıyor, kurguluyor ve yeniden yazıyor. Sanatın dili, bu süreçte yorumlandıkça ve tercüme edildikçe yeniden hayat buluyor.

Dolayısıyla, “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-” başlığı bir sergi kavramı veya bir tema olarak değil, çok-odaklı bir söylem çeşitliliğine aracılık edecek bir isim olarak öneriliyor. Bu sergi, Türkiye’de sanatın bugünkü durumunu tanımlamaktan / özetlemekten ziyade, görsel sanat pratikleri üzerine geniş ve güncel bir spektrum sunuyor. Belirli eğilimlerden bir kesit sunma girişiminin sonucu olarak şekillenen “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-”, fiilen çoğulluğun/karmaşıklığın dilini kullanıyor ve günümüz sanatını da zinde tutan bu bileşenler, çelişki, çatışma, melezlik, yersizlik ve güçlüklerden kaynaklanan formlar olarak ortaya çıkıyor.¬”

Sergi Tarihleri: 2 Aralık 2023 – 7 Ocak 2024

Ziyaret Günleri/Saatleri: Çarşamba-Cumartesi arası 14:00-18:00 / Pazar ve tatil günleri: 11:00-17:00

Adres: Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis 6900 Bregenz, Gallusstrasse 10a

@kuenstlerhausbregenz @kolektacomtr






28 Kasım 2023 Salı

VOLKAN DIYAROGLU: “LACK OF WHOLENESS”

Top to Bottom: Volkan Diyaroglu, “Competitive Authoritarian”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.; “Sensible Sucker”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.; “Lack of Wholeness”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.


Volkan Diyaroglu is at Terminal 08 (Gorzów Wielkopolski – Poland) between November 25th 2023 - January 28th 2024 with his exhibition titled “Lack of Wholeness”. Volkan Diyaroglu explains the concept of his exhibition with the following words: “We are living in barbarian times. I’m not referring to the conflicts that we are living through around the world. They are not surprising. This world has always been bloody and outrageous.

We are living in barbarian times because we all have a little “Stalin” inside. We know better than everyone else; everything we do and think is right. Well, we think that we think. But we do not. We are just reacting. The ones who are not like us, we don’t listen to them, they are just useless people. We are all tiny “Putins" not just to other people but ourselves too. At the same time, we behave like we are UN representatives who must declare their opinions to the rest of the world in a short time because the world is waiting for our opinions immediately. And we do it in a very strange way. We declare some opinions first and then look for the evidence to justify them. Don’t you think that we appreciate ourselves more than we deserve? Who cares about our opinions? Who is asking for them?

We are familiar with the divisions caused by social media and our technological gadgets, but it is not the whole story. It is true that we are all living in our own algorithms thousands of light years distance from other people. We are all small, tiny, funny dictators in our micro worlds without understanding that we are numbers to the others: to big corporations, to governments, to established power. We are just tools, dear visitor. In these days we are all divided, converted into individualistic, selfish, and senseless beings.

So, keeping this in mind, in this exhibition I bring foreword the idea of a general “Lack of Wholeness” in three different ways. At first, all artworks individually must represent the idea of the lack of wholeness. Then, between the works, I create a lack of integrity. And finally, I create a total sense of the lack of wholeness, visually and conceptually similar to the experience we have when we use the Internet to get information, for example when we search on YouTube burned children in some war, before we get that information, first we have to watch an ultra-bio-efficient body cream protecting us from old age or a happy family eating healthy yoghurt. In my opinion, that kind of confusion and emotional experience creates in today’s individuals what I was referring to above: the lack of wholeness.”

 

Volkan Diyaroglu, “Anchored”, 2023, ahşap ve metal, 285x110x80 cm.



VOLKAN DİYAROĞLU: “BÜTÜNLÜK EKSİKLİĞİ”

Volkan Diyaroğlu, “Bütünlük Eksikliği” başlıklı sergisiyle 25 Kasım 2023 - 28 Ocak 2024 tarihleri ​​arasında Terminal 08'de (Gorzów Wielkopolski – Polonya) yer alıyor. Volkan Diyaroğlu sergisinin konseptini şu sözlerle açıklıyor: “Barbar çağlarda yaşıyoruz. Dünyada yaşadığımız çatışmalardan bahsetmiyorum. Şaşırtıcı değiller. Bu dünya her zaman kanlı ve çirkin olmuştur.

Barbar çağlarda yaşıyoruz çünkü hepimizin içinde biraz “Stalin” var. Herkesten daha iyi biliyoruz; yaptığımız ve düşündüğümüz her şey doğrudur. Peki, düşündüğümüzü düşünüyoruz. Ama yapmıyoruz. Biz sadece tepki veriyoruz. Bizim gibi olmayanları dinlemiyoruz, onlar sadece işe yaramaz insanlar. Hepimiz sadece başkaları için değil, kendimiz için de minik birer “Putin”iz. Aynı zamanda, dünya bizden beklediği için kısa sürede fikirlerini dünyaya açıklamak zorunda kalacak BM temsilcileri gibi davranıyoruz. Hemen görüş alıyoruz. Ve bunu çok tuhaf bir şekilde yapıyoruz. Bazı fikirleri önce beyan ederiz, sonra onları haklı çıkaracak delilleri ararız. Kendimize hak ettiğimizden daha fazla değer verdiğimizi düşünmüyor musunuz? Fikirlerimiz kimin umurunda? Kimin umrunda? onları mı soruyorsun?

Sosyal medyanın ve teknolojik cihazlarımızın yarattığı bölünmeleri biliyoruz ama hikayenin tamamı bu değil. Hepimizin diğer insanlardan binlerce ışıkyılı uzaklıkta kendi algoritmalarımızla yaşadığımız doğrudur. Hepimiz mikro dünyalarımızda, diğerlerinin, büyük şirketlerin, hükümetlerin, kurulu gücün gözünde birer sayı olduğumuzun farkında olmayan küçük, minicik, komik diktatörleriz. Biz sadece aracız sevgili ziyaretçi. Bugünlerde hepimiz bölünüyoruz, bireyci, bencil ve duygusuz varlıklara dönüşüyoruz.

İşte bunu aklımda tutarak, bu sergide genel bir “Bütünlük Eksikliği” fikrine üç farklı şekilde önsöz sunuyorum. Öncelikle tüm sanat eserlerinin tek tek bütünlükten yoksunluk fikrini temsil etmesi gerekiyor. Sonra işler arasında bir bütünlük eksikliği yaratıyorum. Ve son olarak, bilgi almak için interneti kullandığımızda, örneğin bir savaşta yanmış çocukları YouTube'da arattığımızda, o bilgiyi almadan önce yaşadığımız deneyime benzer şekilde, görsel ve kavramsal olarak tam bir bütünlük eksikliği duygusu yaratıyorum. Öncelikle bizi yaşlılıktan koruyan ultra biyo-etkili bir vücut kremini ya da sağlıklı yoğurt yiyen mutlu bir aileyi izlemeliyiz. Bana göre bu tür bir kafa karışıklığı ve duygusal deneyim, günümüz bireylerinde yukarıda bahsettiğim şeyi yaratıyor: bütünlük eksikliği.”


Volkan Diyaroglu, “Portrait of Joseph Stalin”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 200x208 cm.



 Volkan Diyaroglu, “Used Users”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 277x248 cm (poliptik).


27 Kasım 2023 Pazartesi

Erdoğan Zümrütoğlu’ndan Yeni Sergi: Herkes ve Hiç Kimse


Erdoğan Zümrütoğlu.


Erdoğ
an Zümrütoğlunun kişisel sergisi Herkes ve Hiç Kimse”, 30 Kasım 2023 - 3 Ocak 2024 tarihleri arasında DG Art Gallery & Projectste akademisyen Zeynep Öztürk’ün ev sahipliğinde gerçekleşiyor. Zarif bir ikilik vurgusu üzerinden gelişen çalışmalarla bu sergi, sanatçının sanatsal yolculuğundaki ara duraklardan biri olma özelliğini taşıyor.

Sanatçı, isminde bir ikili karşıtlığın izini süren sergisinde, çok sevdiği figüratif soyutlama tekniklerini kullanarak resim ve heykelde birbirine zıt insani duyguları keşfetmeye devam ediyor. Tuval yüzeyinde derinleşerek anlam katmanları oluşturan dünyasını aktarırken ise, doğal ve anlık olarak gelişen içgüdüsel kompozisyonlarla, önceden tasarlanmayan akıcı ve dönüşlü jestler yaratıyor. Bu resimler destansı boyutları ve oluşturulan formlar itibarıyla anıtsal olmalarının yanı sıra sanatçının eserlerindeki akıcı teatralliğin de temelini oluşturuyor.

Sergi adından da anlaşılacağı gibi, geçmişten bugüne devam eden sanatsal bir rest çekmenin yanı sıra izleyiciye yeni” bir şey sunmanın vaadiyle öne çıkan Zümrütoğlu, resimlerinde boyayla kurduğu rastlantısal ilişkinin alanını genişletiyor ve geliştiriyor. Bu ayrıksı teknik resimlerle birlikte heykellere de taşınırken iki boyuttan üç boyuta evrilen yeni bir gramer de yaratıyor. Önceki sergilerinden de bildiğimiz gibi sanatçı, her seferinde verili bir görsel dili bozarak yeni bir gramer oluşturma yolunda ustalıkla ilerliyor.



David Bellingham’ın isabetle belirtiği üzere; “Çocuksu ve duygusal tepkilerden görsellikle ilişkilenen tenselliğe ve en sonunda akla varan bu ilerleme, Zümrütoğlunun dünyasını keşfetmenin tek yoludur.” Çünkü ressam, Bellingham’ın onunla yaptığı söyleşide çarpıcı biçimde tarif etmiştir izleyiciyle olan yolculuğunu: “İlk önce yumuşak karnından, sonra kalbinden ve sonra da beyninden” etkilemek istiyor bakanı. İnsan doğasının tarih boyunca süregelen şüpheci doğasını farklı şekillerde ele alan Zümrütoğlu, aynı zamanda çeşitli felsefi yaklaşımlardan sanat tarihsel referanslara, edebiyattan şiire ve müziğe uzanan geniş bir alanda gezinerek iç dünyasının zenginliğini de ortaya koyuyor.

Sergi, 30 Kasım 2023 – 3 Ocak 2024 tarihlerinde, DG Art Gallery & Projectste ziyarete edilebilecek.

Erdoğan Zümrütoğlu Kimdir

Erdoğan Zümrütoğlu (Konya, 1970) Dokuz Eylül Üniversitesindeki eğitiminden sonra sanatsal çalışmalar yürütmek üzere dünyanın çeşitli yerlerinde yaşadı ve araştırmalar yaptı. Türkiyeye geri döndükten sonra atölyesinde çalışmalarına devam eden sanatçı, birçok kişisel serginin yanı sıra karma sergilere de katıldı. Seçilmiş kişisel sergileri arasında Tuz Zamanı”, PİLEVNELİ Mecidiyeköy (İstanbul, 2019); EyewitnessKunstlerhaus Bethanien (Berlin, 2018); Kutsal Pazarlık”, PİLEVNELİ (İstanbul, 2018); Mirror of Darkness, JD Malat Gallery (Londra, 2018); r Alle un Keinen”, Tammen & Partner Galerie (Berlin, 2016) yer alıyor. Soyut dışavurumcu bir ifadeyle varoluşçu kaygıların izini süren sanatçının eserleri, dünyanın önemli galerilerinde, koleksiyonlarında yer alıyor. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbulda sürdürüyor.

DG Art Gallery & Projects

Adres: İstiklal, Polat, Piyalepaşa, Baruthane Deresi Sk. No:2 A Blok, 34440 Beyoğlu/İstanbul

23 Kasım 2023 Perşembe

Prof. Dr. Halil Akdeniz'den Yeni Bir Kitap: Renk Kuramları; Evrimsel Süreçte Rengin Ortaya Çıkışı, Renk Görme ve Algılama Süreçleri



Ülkemizin yetiştirdiği ender akademisyen, sanatçı, diplomat olarak yurtdışı kültür müşaviri ve yazarlarından Prof. Dr. Halil Akdeniz, engin tecrübe, gözlem ve incelemelerinin ışığında yine çok önemli bir çalışmaya imza attı. Renk Kuramları: Evrimsel Süreçte Rengin Ortaya Çıkışı, Renk Görme ve Algılama Süreçleri gerçek anlamda bir başucu kitabı niteliğinde ve kendi alanında çok önemli bir bilimsel kaynak eksikliğini dolduruyor.

Akdeniz’in Renk Kuramları Kitabı’nın temelini 1980’li yıllarda İzmir Ege Üniversitesi’nde üzerinde çalıştığı yüksek lisans tezi oluşturur. Ancak Halil Akdeniz, renk görme ve algılama süreçleriyle ilgili çalışmalarını ve incelemelerini yıllar boyu devam eden akademik ve sanat yaşamında da sürdürür. Yaklaşık kırk üç yıllık gözlem, araştırma, yüzlerce okuma ve sanat atölyelerinde sınırsız uygulamalardan sonra ortaya çıkan bu kitap, başta sanat alanında çalışanlar olmak üzere birçok disiplinde, renk görme ve algılama üzerine incelemeler yapan kişiler için çok önemli bir başvuru kaynağı olma özelliğini taşıyor.



Yazarlığını Prof. Dr. Halil Akdeniz, Kitap Tasarımını Murat Öneş, İbrahim Yıgaz, Seda Can, Editörlüğünü Ümmühan Kazanç’ın gerçekleştirdiği 128 sayfalık kitap, Boyut Yayın Grubu tarafından yayınlandı. Akdeniz’in kaleme aldığı Renk Kuramları: Evrimsel Süreçte Rengin Ortaya Çıkışı, Renk Görme ve Algılama Süreçleri kitabı on sekiz bölümden oluşuyor.

Üzerinde yaşadığımız gezegen Dünya oluşurken, görünen ilk renk hangisiydi?

Renk gerçekten var mıdır, yoksa sadece sanal bir algı mıdır?

Bitkiler, canlılar, hayvanlar neden renk değişimine ihtiyaç duyar?

Algılama; görme biçimlerini ve renk değerlerini ne derecede etkiler?

Gözün yapısı; dış dünyadaki renkler, biçimler ve hareketler hakkında bilgi edinilmesini nasıl sağlar?

Bilim tarihinin en etkili insanlarından Isaac Newton, renk görmeyle ilgili hangi bilimsel çalışmalara imza attı?

Helmholtz Kuramı, Ewald Hering Renk Kuramı, Goethe Renk Öğretisi gibi önemli çalışmalar rengin sırrının çözülmesine nasıl bir katkı sağlamıştır?

Mimari ve Toplu Kullanım Alanlarında, Kamusal Mekânlarda Renk Kullanımı insan psikolojisini nasıl etkiler?

Farklı kültürlerde, rengin anlamı ve simgesel değerleri farklılık gösterir mi?

Renk ile ilgili tüm bu önemli ve sıra dışı soruların cevapları bulacağınız, Renk Kuramları: Evrimsel Süreçte Rengin Ortaya Çıkışı, Renk Görme ve Algılama Süreçleri gibi müstesna bu yapıt için Prof. Dr. Halil Akdeniz’e teşekkür ve saygılarımızı sunuyoruz.


Prof. Dr. Halil Akdeniz.

Halil Akdeniz Kimdir (Antalya 1944)

Halil Akdeniz akademik kariyerini sanat ve bilim alanında yaptı. 1965 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü bitirdi. Devlet Yurt dışı ihtisas sınavını kazanarak 1968 yılında Almanya’ya gitti. Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi - HdK’de (bugünkü Berlin Güzel Sanatlar Üniversitesi); lisans ve uzmanlık öğrenimi gördü. Berlin-Akademide 1974’de Meisterschüler (Sanatta Yeterlik derecesi), 1984’de Dokuz Eylül Üniversitesinde ikinci Sanatta Yeterlik derecesi ve 1990’da Bilim Doktoru unvanıyla Doktora derecesi aldı. 1986’da yardımcı doçent, 1987’de doçent, 1994’te profesör oldu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü (bugünkü Gazi Üniversitesi), Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı ve çalıştığı bu üniversitelerde; bölüm kurma ve yeni programlar açma gibi akademik çalışmalarının yanı sıra bölüm başkanlıklarından fakülte kurulu üyelikleri, üniversite senatosu ve üniversite yönetim kurulu üyeliklerine kadar çeşitli kademelerde görev aldı. 1995-2001 yılları arasında yurt dışında Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak T.C. Bonn ve Berlin Büyükelçiliği Kültür Müşavirliği ve Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevlerinde bulundu. 2001- 2005 yılları arasında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Ve Anadolu Üniversitesinde Türkiye’de ilk kez 2003 yılında sanat bilimini kurdu. Ve ardından 2008 yılında Işık Üniversitesinde Sanat Kuramı ve Eleştiri Yüksek Lisans Programını ve 2013 yılında Sanat Bilimi Doktora Programını açtı. Sanat çalışmalarını halen İstanbul’da sürdürmektedir. Akdeniz, Almanya Münster Sanat Akademisi / University of Fine Arts Münster ‘Şeref/Onur’ üyesidir. Ve aynı zamanda Uluslararası UNESCO-AIAP Plastik Sanatlar Derneği ve UNESCO - AICA Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği üyesidir. Halil Akdeniz, Çağdaş Türk sanatı alanında eserleri ve araştırma yazıları ile tanınır. Çağdaş yorum ve sanatsal çözümleri içeren eserleri, birçok ulusal ve uluslararası sergi, bienal, trienal, sanat fuarları ve müze sergilerinde yer aldı. Birisi yurt dışında altın madalya birincilik ödülü olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası ödüle değer görüldü. Akdeniz’in Türk Sanatı ve sanatçılar üzerine yayınlanmış bilimsel yayın, araştırma, bildiri ve makaleleri ile birlikte eserlerinin yer aldığı çok sayıda sanat kitabı ve katalog bulunmaktadır.

 


22 Kasım 2023 Çarşamba

NESRİN ESİRTGEN: “BÜTÜN BÜYÜK KOLEKSİYONLAR BÜYÜK SEVGİ VE ÖZVERİ İLE OLUŞMUŞTUR.”

Nesrin Esirtgen.


Çoğu kişinin bazı sanat eserlerini koleksiyonuna almaya cesaret edemediği bir dönemde, İnci Eviner, Canan Tolon gibi oldukça radikal sanatçıların çalışmalarını koleksiyonuna alan Nesrin Esirtgen, şimdi de bu sıra dışı eserleri sanatseverlere sunuyor. “Nesrin Esirtgen Koleksiyonu” olarak açılan yeni mekanda düzenlenen “İnci Eviner-Kırık Manifestolar” sergisi Mısır Apartmanı’nın 5. katında yer aldı. İnci Eviner, 2011 başında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde düzenlenen kişisel sergisinde gösterdiği Kırık Manifestolar’ı İstanbul’da Galeri Nev-Haldun Dostoğlu organizatörlüğünde, Nazlı Gürlek küratörlüğünde sergiledi.

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Sn. Esirtgen öncelikle sanat eseri almaya karar verdiğiniz ilk günden koleksiyonerliğe uzanan süreci dinleyebilir miyiz? İlk satın aldığınız sanat eserini hatırlıyor musunuz?

Sanat eseri satın almaya başladığım yıllarda bu serüvenin beni koleksiyonerliğe götüreceğini kestirememiştim. Şu anda bile kendimi tam anlamıyla koleksiyoner olarak nitelendirmek istemiyorum ama emin olduğum bir şey var; ne toplarsam toplayayım nitelikli olanı, kaliteli olanı seçmeye özen gösteriyorum. İlk satın aldığım eserin hangi sanatçıya ait olduğunu çok iyi hatırlamıyorum ancak yanılmıyorsam Ali Çelebi’ye aitti.


Nesrin Esirtgen.


Sizin sanat koleksiyonunuzun şöyle bir özelliği olduğunu biliyoruz: Çoğu kişinin bazı sanat eserlerini koleksiyonuna almaya cesaret edemediği dönemde, oldukça radikal çalışmaları almışsınız. Bu vizyonunuz nasıl oluştu?

Çok yanılmıyorsunuz. Dönüp hangi eserleri ne zaman aldığıma bakınca bende aynı şeyi düşünüyorum. Yaklaşık 20 yıl önce İnci Eviner’in, Canan Tolon’un eserlerini aldığımda birçok koleksiyonerin ilgisi başka isimlerdeydi. Ben gözüme ve hislerime güveniyorum, bu sorunuzu ancak böyle cevaplayabilirim.

Sanat eseri biriktirmek ve gerçek anlamda bilinçli bir koleksiyon oluşturmak arasında önemli bir fark olduğunu biliyoruz. Bu konuda yeni koleksiyon yapmaya başlayacak kişilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Tavsiyede bulunmak iddialı olabilir ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bütün büyük koleksiyonlar büyük sevgi ve özveri ile oluşmuştur. Çok bakmak, çok gezmek, çok görmek gerek diye düşünüyorum.

Koleksiyonerlik sanata tutkuyla bağlılık gerektiriyor. Müze, sergi, müzayede ve fuar gibi etkinliklere ne kadar sıklıkla katılıyorsunuz? Dünyada ve Türkiye’de en çok sevdiğiniz ya da ziyaret ettiğiniz müze ve sanat kurumları hangileridir?

İtiraf edeyim ki vaktimin büyük çoğunluğu söz ettiğiniz kurumlarda geçmiyor ama diğer yandan gittiğim her yerde galerileri, müzeleri ziyaret etmekten, buralarda vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Son yıllarda uluslararası fuarları ve sanat kurumlarını seyahat planlarımın içine almaya başladım.


İnci Eviner, “Broken Manifestos (Kırık Manifestolar)”, 2010, 3 video ve 6 kanallı ses enstalasyonu, 3’loop.


Aslında Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirdiniz. Bireysel bir koleksiyoner olarak Mısır Apartmanı’nın 5. katında İnci Eviner’in “Kırık Manifestolar” isimli video enstalasyonunu sergiliyorsunuz. Bu fikir nasıl oluştu?

İlki gerçekleştirdiğimi sanmıyorum. Biliyorum ki başka koleksiyonerler sahip oldukları eserleri çeşitli vesilelerle benden önce sergilediler. Ben aslında İnci Eviner’in çıkacak olan kitabının sponsorluğunu yapıyorum. Bu kitabın tanıtımına İnci Hanım’ın “Kırık Manifestolar” adlı eseri eşlik etsin istedik, ayrıca İstanbul Bienali nedeniyle şehrimizi ziyaret edenlerin de bu eseri görmesine fırsat tanımış olduk.

Sanırım daha sonraki dönemlerde koleksiyonunuzdan bazı eserleri Mısır Apartmanı’nda sergilemeye devam edeceksiniz. Koleksiyonunuzda hangi sanatçılara ait eserler bulunuyor? Ya da koleksiyonunuzun temaları nelerdir?

Koleksiyonuma yeni bir yön veriyorum. Şimdilik çok tematik olduğu söylenemez. Koleksiyonumu sergilemeye başladığımda birlikte izler bakarız.


İnci Eviner, “Broken Manifestos (Kırık Manifestolar)”, 2010, 3 video ve 6 kanallı ses enstalasyonu, 3’loop.


Koleksiyonunuzu oluştururken danışmanlık aldığınız oldu mu ya da seçimlerinizi kişisel olarak mı yapmayı tercih ediyorsunuz?

Bu konuda 20 yılı aşkındır tanıdığım ve yakın dostum olan Haldun Dostoğlu’na güveniyorum. Kimi zaman kişisel olarak karar verdiğim gibi, kimi zaman da kendisinden destek istiyorum.

Türkiye’de her geçen gün genç ve yetenekli sanatçıları tanıyoruz. Siz genç yetenekleri nasıl takip ediyorsunuz? Desteklediğiniz sanatçılar var mı?

Doğrusunu isterseniz gençlerin sayısı o kadar hızlı artmaktaki takip etmekte zorlanıyorum. Mekanımızın açılmasıyla birlikte genç kuşağı daha yakından ve dikkatle takip edeceğim.

NOT: Röportaj ilk olarak Artam Global Art & Design Dergisinin 14. Sayısında yayınlanmıştır.

 

21 Kasım 2023 Salı

Hendrik Hackl gives fossils a second chance at life

Hendrik Hackl in his studio.


In his workshop resembling a natural history museum in Mannheim, Hendrik Hackl transforms millions of year-old fossils into jewelry pieces, wall objects and sculptures, giving them a second chance at life.

Interview by Ummuhan Kazanc

Dear Hendrik Hackl, thank you very much for accepting our interview request. I have got my bachelor degree on Archeology and Art History. We had a class called Geological Archeology and we were going to trips for surveys all around Türkiye, especially Anatolian plateau. We have found very interesting stones, fossils, obsidian pieces from ancient volcano deposits. I still keep some of them, they are as valuable as gold for me. You have similarly same history. Your art Works catches me immediately. You found your first ammonite in the hot desert sands near the town of Erfoud in the Moroccan Sahara. Can we learn your initial feelings and how did you decide to work on ammonites and fossils?

I was in the Moroccan Sahara with a very good friend of mine who is a Moroccan fossil hunter and dealer. He told me to look for “things” which are lying in the hot Sahara sand… "These things will change your life”, he told me… But I just found dark brown and black „snails“… obviously petrified… "So what", I said to myself these snails are not eatable… Rachid explained to me what I found… “These are ammonites, fossilized shells of squids! 180 Million years old” - I was completely fascinated about the number! Later, when we cut the stones, their spirally coiled inside was very colorful, each piece different to the other! The fascination was big and became bigger after polishing the surface of the petrified life forms. At home, I started immediately to transform the fossils into jewelry pieces - my artistic life with fossils began…


Eleganz.


Where do you get your materials? Is it difficult to find these ammonites and fossils?

My materials - the fossils are found all over the world. At the moment I have a very good contact to some quarries in Madagascar. But also in Germany, especially in the Schwäbische Alb - closed to Stuttgart - we find very rare and well preserved fossils like ammonites, grenoides, crocodiles and ichtyosaurs. It is sometimes very difficult to find the fossils. They are mainly covered by sand, sediments and solid rock.

You actually trained as a dental technician. But you have joined many other courses to develop your art work. How did you develop yourself?

I am not only trained as a dental technician. Alongside my artistic work I worked as a stonemason for seven years and did some carpentry jobs in a joinery. I also do part-time work in a foundry mainly bronze casting. My education as a mason and dental technician made it possible to start my training as a fossil preparator - mainly with finds from Holzmaden/Germany. Some things happen just by trying and experimenting...


Mammutstosszahne.


Can you explain your feelings we you have new ammonite and fossil. It must be very emotional moment, you hold for example 3,5 million years old ammonite or fossil in your hands. And then could you tell us the process? How these stones become work of arts?

After 35 years of permanently working with the Millions of years it is still stunning to hold a prehistoric relict in my hands. Each find is an ancient life form, special, and original, extremely esthetic and absolutely unique. If I have an idea for an art object I have to look for the "right" fossil or the "right" meteorite specimen for months and sometimes for years... But sometimes it happens that I see a piece and I know immediately what to do with it... The finds are always in the center of my artistic works - they have the most information inside...




I think your studio is like a small natural history museum. Could you tell us atmosphere of your studio.

Even if I am used to this, being surrounded by the millions and billions of years it still amazes me that 
there are life forms from the jurassic age for example, which lived about 180 Millon years ago... 
And now I can hold it revently in my hands and create an art piece with and around it. 
The smell of evolution and development of life is hanging permanently in my studio. 
I notice it especially when people visit me and can hardly shut their mouths in astonishment...

You combine your fossils with various natural materials like olive wood, slate, petrified wood or iron. How these elements work together?

These materials have their own color and properties. They can all be found in the nature. They all are part of planet earth and history. So it is easy to bring these materials together - they have been together long time ago... Some materials since the beginning of time...

Most of my working materials have a symbolic background in history, religion and culture - like olive wood for example...



How art lovers react your art Works?

Most of the art lovers come to the artwork by the esthetic. Something seems to attract their attention, they don't realize in the first moment that it is a snapshot of the development of life that they are confronted with. Later they start asking questions about the central point of the artwork... "What is this? Is this real? How old is the find?" So answer by answer they come more and more into the primeval times, the viewer has a directly contact with the millions of years - with his own history and ancestors...




Lastly could we learn your future plans?

At the moment it is not easy to make big plans for the future. We still have the corona crises with less exhibitions, fairs and shows. Now we have a war in Europe where people shoot each other and a nuclear war is possible... I may close with a paleontolic word saying that at the end there will still be crocodiles and ferns remaining. Humanity will account for only a short period in Earth's history...

I currently see my main task as fighting my realism and pessimism. But there is a final hope: Doesn't man have a bigger and smarter brain than an ammonite...?