26 Eylül 2023 Salı

Contemporary Istanbul 2023

Pilot Gallery.


Contemporary Istanbul, yeni programıyla Akbank ana partnerliğinde, 26 - 27 Eylül, Ön İzleme ve 28 Eylül - 1 Ekim, Genel Ziyaret günlerinde Tersane Istanbul'da sanatseverlerle buluşuyor. Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonu, 22 farklı ülkeden gelen 67 çağdaş sanat galerisi, 4 inisiyatif ve 4 sanat kurumuna ev sahipliği yapacak. Tarihi Haliç atmosferiyle Tersane Istanbul'da sanatseverler yeniden Contemporary Istanbul’da ağırlanacak.

Yeni katılan ve İstanbul'a ilk kez gelen 21 çağdaş sanat galerisi Contemporary Istanbul katılımcıları arasında olacak.

Contemporary Istanbul, Türkiye'deki hızla yükselen kültür ve sanat ortamını, koleksiyonerler ve sanatseverlerle buluşturmak için fuara ilk kez katılacak 21 çağdaş sanat galerisini İstanbul'da ağırlıyor.

4710 Gallery, Tiflis; Arma Gallery, Madrid; Aspan Gallery, Almati; BFM Art Center, Wuzhong City; Bogena Galerie, Saint Paul de Vence; Callirrhoë, Atina; FURIOSA, Meksika; IBI ART Gallery, Johannesburg; INLOCO Gallery, Dubai; IN THE GALLERY, Mayorka; Kalashnikovv Gallery, Johannesburg; Karpuchina Gallery, Prag; Lazy Mike Gallery, Riga; Maze Art Group, Tahran; Omelchenko Gallery, Moskova; Rıdvan Kuday Gallery, Diyarbakır; Sconci Gallery, Dubai; SGR Galeria, Bogota; SISTEMA GALLERY, Moskova; The Why Not Gallery, Tiflis; Yvonne Hohner Contemporary, Karlsruhe’den çağdaş sanat galerileri fuarda ilk kez yer alacak.


                  İhsan Oturmak, “Deadlock / Çıkmaz”, 2022, Oil on canvas / Tuval üzerine yağlı boya, 75 x 120 cm., 

                                                                    (Öktem & Aykut Gallery).


Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonuna Katılacak 67 Çağdaş Sanat Galerisi

.artSümer, İstanbul; 193 Gallery, Paris; 4710 Gallery, Tiflis; AB Gallery, Seoul; Ambidexter, İstanbul; Anna Laudel, Düseldorf, İstanbul; Arma Gallery, Madrid; Art On İstanbul, İstanbul; Aspan Gallery, Almati; Bavan Gallery, Tahran; BFM Art Center, Wuzhong City; Bogena Galerie, Saint Paul de Vence; Bozlu Art Project, İstanbul; BüroSarıgedik, İstanbul; Callirrhoë, Atina; C.A.M. Gallery, İstanbul; Collect Gallery, Sofya, İstanbul; C24 Gallery, New York; Dastan, Tahran; den art, Antalya; Dirimart , İstanbul; FURIOSA, Meksika; Galeri 77, İstanbul; Galeri Bosfor, İstanbul; Galeri Nev İstanbul, İstanbul; Galeri Siyah Beyaz, Ankara; Galeria Joan Gaspar, Barselona; Galeria Senda, Barselona; Gallery Schmidt, Zürih; HOFA, Londra; IBI ART

Gallery, Johannesburg; IN THE GALLERY, Mayorka; INLOCO Gallery, Dubai; KAIROS, İstanbul; Kalashnikovv Gallery, Johannesburg; Karpuchina Gallery, Prag; Lazy Mike Gallery, Riga; Leila Heller Gallery, Dubai, New York; Mariana Custodio Gallery, Lizbon, İstanbul; Mark Hachem, Paris, Beyrut; Martch Art Project, İstanbul; Maze Art Group, Tahran; MERKUR, İstanbul, Muse Contemporary, İstanbul; Öktem Aykut, İstanbul; Omelchenko Gallery, Moskova; Pg Art Gallery, İstanbul; Pi Artworks, Londra, İstanbul; Pilevneli, İstanbul; PILOT, İstanbul; Piramid Sanat, İstanbul; RED ART Istanbul, İstanbul; Rıdvan Kuday Gallery, Diyarbakır; SANATORIUM, İstanbul; Sconci Gallery, Dubai; Sevil Dolmacı Art Gallery, İstanbul; SGR Galeria, Bogota;

Simbart Projects, İstanbul; SISTEMA GALLERY, Moskova; SODA, İstanbul; THE PILL®, İstanbul; The Why Not Gallery, Tiflis; Villa del Arte Galleries, Barselona, Amsterdam; Vision Art Platform, İstanbul; x-ist, İstanbul; Yvonne Hohner Contemporary, Karlsruhe; Zilberman I İstanbul, Berlin


Pilot Gallery.



İnisiyatifler

Ka Atölye, Ankara; NOKS Art Space, İstanbul; KOLİ Art Space, İstanbul; Kıyı Projects, Antalya

Kurumlar ve Müzeler

Baksı Müzesi, Bayburt; Borusan Contemporary, İstanbul; Contemporary Istanbul Vakfı, İstanbul; Taksim Sanat, İstanbul

Contemporary Istanbul'a deniz yoluyla ulaşım, 26 Eylül tarihinde başlayacak ve 1 Ekim'e kadar devam ederek 30.000 sanatseverin ulaşımını sağlayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Hatları tarafından özel olarak sağlanan deniz ulaşımı hizmeti, 26 Eylül ile 01 Ekim tarihleri arasında Kadıköy, Üsküdar ve Beşiktaş'tan kalkan şehir hatlarıyla Hasköy İskelesi'ne erişim sağlayacak. Tersane Istanbul'a sadece 500 metrelik bir yürüme mesafesinde bulunan Hasköy İskelesi sayesinde sanatseverler, trafik sıkıntısı yaşamadan fuara deniz yoluyla kolayca ulaşabilecekler. Contemporary Istanbul'un 18. edisyonu'nda, İstanbul'un tadını çıkararak deniz yoluyla seyahat etme keyfi sunuyor. Deniz ulaşımıyla, 30.000 sanatseverin fuara ulaşımı planlandı.

Sanatseverler, Tarihi Atmosferde Sanat, Gastronomi ve Müzikle buluşacak.

Contemporary Istanbul'un 18. edisyonu, sanat, lezzet ve müziği bir araya getirecek. Şehrin önde gelen yeme içme mekanları olan Akali, Cup of Joy, Espresso Perfetto, Momo Bebeköy, Nappo, Petra, Saff ve Sail Loft ile günün sonunda DJ performanslarıyla birleşerek etkinliği sadece bir sanat fuarı algısından çıkarıp şehrin dinamizmini, kültürel çeşitliliğini ve yaratıcı enerjisini kutlayacak.

Bu yıl Contemporary Istanbul 18. edisyonunda öne çıkan projeler:

1. CI Photo Focus

Fotoğrafın bir sanat formu olarak önemini, güncel fotoğrafçılık pratiğinde çalışan sanatçı, galeri ve yayınları bir araya getiren 1. CI Photo Focus, Photo London'ın Danışma Kurulu Üyesi olan ve Sotheby's Fotoğraf Bölümü'nün eski Direktörü Simone Klein rehberliğinde gerçekleşecek. Fotoğrafçılığın yeniliklerini ve yaratıcı ifadelerini bir araya getiren bu yeni fuar platformunda, sanatçılar, galeriler ve ziyaretçiler arasında canlı diyaloglar teşvik edilecek. Borusan Contemporary'nin özel koleksiyonunun da yer aldığı bu platformda 20 uluslararası sanatçının eserlerine yer verilecek. 1. CI Photo Focus; Danışma Kurulu Üyeleri Ansen, Coşar Kulaksız, Kumru Eren, Leyla Ünsal, Sarp Kerem Yavuz, Tony Ventura, iş birliğinde gerçekleşmektedir.

Contemporary Istanbul’da yer alacak özel projeler:

Akbank’ın ana partnerliği üstlendiği fuarda; Akbank Sanat standında Hasan Bülent Kahraman küratörlüğündeki “Şaka” adlı sergisi, Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW'nin ortak partnerliğinde, Art Basel’den sonra BMW Electric AI Canvas projesi, Arjantinli sanatçı Cecilia Bengolea işbirliği ile gerçekleşecek LG OLED ART projesi, her yıl farklı bir programla dikkat çeken CIF Dialogues by İGA ART konuşmaları ve İstanbul çemberinin dışına taşan Anadolu'nun birçok şehrinde hızla gelişen çağdaş sanat girişimlerinin eserleri fuarda yer alacak.

Marc Oliver Wahler küratörlüğünde gerçekleşecek The Yard, bu yıl TOSYALI Holding partnerliğinde Tersane Istanbul’un dış avlusuna yayılıyor.

Bu yıl üçüncü edisyonunda dış mekan, heykel ve enstalasyonlardan oluşan The Yard, Cenevre'deki (MAH) Musée d'art et d'histoire'ın Direktörü Marc Oliver Wahler küratörlüğünde gerçekleşecek. Endüstriyel nesnelerin sanat eserlerine dönüştüğü bu sergi, çevreyle etkileşim içinde dinamik bir şekilde izleyiciyle buluşacak. TOSYALI Holding’in ‘Sürdürülebilir Sanat’ koleksiyonunda yer alan çelik üretim atıklarından ileri dönüşüm tekniği ile yaratılan Varol Topaç’ın bir eseri de Contemporary Istanbul’un 18. edisyonu’nda sergilenecek.

CIF Dialogues by İGA ART konuşma programı 27- 29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek.

Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonu kapsamında gerçekleşecek CIF Dialogues by İGA ART konuşma programı 27 -29 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. İGA İstanbul Havalimanı’nın sanatı dünyayla buluşturduğu İGA ART projesi ile partneri olduğu CIF Dialogues üç ana başlık altında Tersane Istanbul’da gerçekleşecek: CI Photo Focus, Art in Public Spaces ve Art in Residence. Üç gün sürecek olan konuşma panellerinde, Marc Oliver Wahler moderatörlüğünde gerçekleşecek Art in Public Spaces, Art in Residency ve Simone Klein moderetörlüğünde ise; CI Photo Focus panelleri dikkat çekici içeriklerle izleyicilere sunulacak.

Contemporary Istanbul Ziyaret Saatleri

Ön İzleme:

27 Eylül 2023 | Saatler: 11:00- 16:00

Genel Ziyaret

27 Eylül 2023 | Saatler: 16:00-20:00

28-30 Eylül 2023 | Saatler: 11:00-20:00

01 Ekim 2023 | Saatler: 11:00-19:00

Contemporary Istanbul, Akbank ana partnerliğinde, Tersane Istanbul ve Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW ortak partnerliğinde resmi havayolu partneri olan Türk Hava Yolları, Miles&Smiles ile LG OLED evo, Qua Granite ve Trendyol partnerlerinin sanat projeleriyle gerçekleşecek. Pernod Ricard Türkiye ise co-partner olarak, her yıl olduğu gibi House of Brothers Lounge'da sanatseverlerle buluşacak. Bilet satışları Eylül’de www.contemporaryistanbul.com adresinde başlıyor.

18 Eylül 2023 Pazartesi

Fernando Botero: “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı”

21. yüzyılın en çok merak uyandıran sanatçılarından Fernando Botero’nun, 64 yapıttan oluşan kapsamlı sergisi, 4 Mayıs - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde yer aldı. Başarılı resim ve heykel kariyerinin yanı sıra sıcak ve samimi kişiliğiyle de izleyicileri büyüleyen Botero ile sanatının detaylarını konuşmuştuk. Artam Dergisi’nin 6. Sayısında yayınlanan röportajımızı sanatçının anısına tekrar yayınlıyorum. 15 Eylül 2023 tarihinde hayata veda eden Botero ışıklar içinde uyusun.

Röportaj: Ümmühan Kazanç - Olgaç Artam

                                                Fernando Botero, “Rafael’in Ardından” tablosunun önünde.

Pera Müzesi’ndeki serginizle Türk sanatseverlerle ilk kez buluşuyorsunuz. Resimlerinizi İstanbul’da sergilemeye nasıl karar verdiniz?

Türkiye’de Pera Müzesi gibi kurumlar Avrupa ve Amerikan sanatını Türk halkına tanıtıyor. Bu nedenle, Latin Amerikan dünyasında tamamen bilinmeyen, böyle derin bir kültürü olan bir ülkede işlerimi sergilemek benim için çok ilginç. Buna ek olarak, bir sanatçının evrenselliğine, farklı yerler ve kültürler tarafından beğenildiğinde ve anlaşıldığında inanırım.

Beş yıl önce Pera Müzesi benimle iletişim kurduğunda, ben müzenin varlığından bile haberdar değildim. Ancak çok kısa bir süre içinde kendi daimi koleksiyonları, müze programları, Rembrandt, Joan Miró ve Marc Chagall gibi geçici sergileri ile profesyonelliklerinin ve sorumluluklarının derecesini anladım. 2008’in son dönemlerinde, aslen Kolombiyalı, 2007 yılından bu yana Kolombiya Fahri Başkonsolosu olan ve benim kızımın arkadaşı Olga Valencia Apa benimle temasa geçti ve tekrar müzeyi tanıttı. Sonuç olarak, Türk sanatseverlere işlerimi tanıtmak için bu iddialı proje üzerinde yaklaşık bir buçuk yıldır çalışıyoruz. Ayrıca Müze Vakfının kurucusu Suna Kıraç’ın benim bir hayranım olduğunu öğrenmek beni çok mutlu etti. Ne yazık ki, İstanbul’u daha önce ziyaret etme fırsatım olmadı. Bu benim ilk ve çok heyecan verici gezilerimden biri. Orhan Pamuk’un İstanbul adlı romanını okuyarak bu olağanüstü keşif için kendimi hazırladım.


                    Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Resimlerinizde ve heykellerinizde Latin Amerikan hayatını anlatıyorsunuz. Pera Müzesi’ndeki serginiz altı bölümden oluşuyor. Bu serginin konseptini nasıl açıklıyorsunuz?

Sergide, son 20 yıldaki işlerimden 64 adet yağlıboya tablo yer alıyor. Boğa güreşleri, sirk, eski ustaların tablolarının yeni yorumları, natürmort ve Latin Amerikan hayatından sahneler gibi farklı konular yer alıyor. Eserlerimde folklorik elementlerle Latin ve Kolombiyalı kimliğim ve aynı zamanda büyük ustaların eserlerinden etkiler benim ilham kaynağımdır. Sirk, boğa güreşi, Latin Amerikan insanları, Latin Amerikan hayatı, natürmortlar ve sanat tarihinin eski başyapıtlarının versiyonları benim kültürümden ve hayatımdan pek çok örnekler içerir. Akrobatlardan matadorlara, dans eden insanlardan çıplak âşıklara, kardinallere, üzgün palyaçolara ve müzisyenlere uzanan farklı bir yolculuktur.


Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Kendinizi “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı” olarak nitelendiriyorsunuz. Neden bu unvanı kullanmaya karar verdiniz?

Bir sanatçı şüphesiz çeşitli formlardan nedenini bilmeden etkilenir. İçgüdüsel olarak bir pozisyon alırsınız ve daha sonra bunu rasyonelleştirirsiniz ya da düzeltmeye çalışırsınız. Ben esasen soyut çalışan bir sanatçıyım; renk, şekil ve oranları içgüdüsel bir estetik düşünce ile seçiyorum. Şu anda yılın sadece bir ayını Kolombiya’da geçirmeme rağmen, kendimi sanat dünyasının uluslararası eğilimlerinden yalıtılmış en Kolombiyalı sanatçı olarak düşünüyorum.


Fernando Botero, “Baş”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 203x170 cm.


Tuvallerinize yansıttığınız “geniş ve şişman insanları” seviyor musunuz ve onlar sanatsal hayatınızın nasıl bir parçası haline geldiler?

Her zaman beni resimlerimdeki hacim ilgilendiriyordu. Genç ve öğrenciyken Floransa’da yaşadım. Floransalı sanatçıların düz bir yüzeyde hacim ve mekân yanılsaması yaptıkları bilinir. Sonuç olarak, başından beri ben hacimsel sanat eserleri yapmaya ilgi duydum. Benim stilistik amacım, ölçüleri genişletmeye uzanır. Bunu yaparak, daha fazla renk kullanmak için daha fazla alan yaratabilirim ve ifade etmek istediğim duygusallığı, zenginliği ve formun şehvet düşkünlüğünü daha iyi iletebilirim.


Fernando Botero, “Otoportre”, 1992, tuval üzerine yağlıboya, 193x130 cm.


Siz ayrıca natürmort ve peyzaj da çalışıyorsunuz. Sirk Koleksiyonunuz ile ilgili bir röportajınızda “Hepsinin ardından basit şeylere dönerim: natürmortlar” demişsiniz. Sade bir hayatı mı tercih ediyorsunuz? Resimlerinizi belirli bir sanat akımına ya da hareketine yerleştirmek kolay değil. Sanatsal pozisyonunuzu nasıl açıklıyorsunuz?

Bir sanatçı asla tam değildir. Sanatları sürekli değişim içinde olmasına rağmen insan olarak onlar asla değişmezler. Sanatta eserlerin “ilkbahar ya da kış koleksiyonu” olamaz. Kişisel tarzını geliştirmek için önemli olan güçlü bir maneviyat ve kararlılık duygusuna sahip olmak gerekir. Sanatta mükemmelliğin ne olduğuna güçlü bir şekilde sizin inanmanız gerekir.

Sizin ne yaptığınızı ortaya koyan ve onu eşsiz ve hatasız olarak damgalayan bir başlangıç vardır. Eğer büyük sanat konusundaki görüşümü değiştirseydim, muhtemelen tarzımı da değiştirirdim. 15. yüzyıl tablolarını yeteri kadar anladığım ve sevdiğim için şanslıyım. Bu işlerime derinlik ve yoğunluk verdi. Bu önemli geçmiş beni besledi ve tez canlılık, araştırma ve kişisel stilimi yaratan sanatta bir güzergâh çizmeme yardımcı oldu.


                                Fernando Botero, “Parkta”, 2004, tuval üzerine yağlıboya, 163x206 cm.

Katolik Kilisesinin Barok tarzı benimsediği Medellín, Antioquia, Kolombiya’da doğdunuz. Çocukluğunuz boyunca geleneksel sanat formlarından izole yaşadınız. Daha sonra matador okulunda okudunuz. Bu tecrübeler sanatsal hayatınızı nasıl etkiledi?

Benim gençliğimin Medellín’i, bugünün genişleyen metropolünden tamamen farklı bir şehirdi. 1930’larda ben hala bir boğa güreşçisi olmanın eğlenceli hayallerini kurarken bile Medellín, pratikte Kolombiya’nın geri kalanından kopuktu. Şehri çevreleyen dağları aşacak yollar yoktu, Medellín’i komşu kasabalara ulaştıracak ekspres yollar yapılmamıştı.

Medellín, yaratıcılığımı körükleyecek, hayal gücümü genişletecek müzelerden yoksundu. Ancak, on beş yaşıma geldiğimde modern sanat ile ilgili bir kitap görebildim, Picasso’yu, izlenimcileri ve diğer sanatçıları keşfettim. Hatta bu şeyin sanat olduğunu bile bilmiyordum. Bu kitabın sayfaları arasında dolaşmak kendimi keşfetmemi, 27 yaşında Avrupa’ya sanat okumaya gitmemi ve sanatın hayatımın amacı olduğunu öğrenmemi sağladı. 

1948’de Medellín’de halka açık bir sergide ilk kez çalışmalarımı sergiledim. 18 yaşında hala öğrenciyken, Medellin’in başlıca gazetesi el Colombiano’nun Pazar eki için resimler çizmeye başladım. Diego Rivera ve José Clemente Orozco gibi başlıca sanatçıların başını çektiği Meksika duvar resimleri, o dönemde benim sanatımın şekillenmesinde önemli rol oynadı.

1952 yılında Madrid’e taşındım ve Academia San Fernando’ya kayıt olduğum. Prado Müzesinde, İspanyol ustalar Velasquez ve Goya’nın eserleriyle karşılaştım. Turistler için büyük ustaların kopyalarını yaparak bütçeme katkıda bulundum. Akademi’de herkes kendi stilini geliştirmeye çalışıyordu ama benim öğrenmek istediğim tek şey teknikti. Madrid’deki ikinci dönemimin sonunda Paris’e gittim, neredeyse tüm zamanımı Louvre’da usta ressamları çalışarak geçirdim.

Sonra 1953’te Floransa’ya gittim ve 18 ay boyunca fresk tekniği tekniğini çalışmak için San Marco Akademisi’nde kayıt yaptırdım.

1955’te Bogota’ya geri döndüm ve 20 resmim Ulusal Kütüphane’de sergilendi. Sergi bir fiyaskoydu. Sonra Mexico City’e taşındım. “Mandolin ile natürmortlar (1957)” üzerine çalışırken aklıma hacimleri abartarak formları değiştirme fikri geldi. Meksika’da resimlerimi satarak geçinebiliyordum.

1958 yılında, 26 yaşındayken, 2 yıl için Bogota Sanat Akademisine resim profesörü olarak atandım. Daha sonra üçüncü kez Kolombiya’dan ayrılarak sınırlı bir bütçe ve zayıf İngilizcem ile New York’a taşındım. Greenwich Kasabası’nda bir tavan arası kiraladım. Birkaç portre yapmış olmama rağmen, direkt model üzerinden çalışmayı sevmiyorum. Onlar benim tarzımı kısıtlıyor ve özgürlüğümü alıp götürüyor. Kendi hayal gücümü izlemek için tamamen özgür olmayı tercih ediyorum.


                        Fernando Botero, “Kız Kardeşler”, 1969-2005, tuval üzerine yağlıboya, 173x204 cm.

Benim ilk büyük Avrupa sergim Ocak 1966’da, Almanya Baden-Baden’deki Staatiche Kunsthalle’de yapıldı. Önümüzdeki birkaç yıl içinde sürekli Kolombiya, New York ve Avrupa arasında dolaştım. Paris’teki ilk sergim Eylül 1969’da Claude Bernard Galeri’de yapıldı.

1984’te, Medellín Antika Müzesi’nde özel olarak inşa edilen salonda heykellerim sergilendi. Sonraki iki yıl neredeyse sadece boğa güreşi resimleri yaptım. En büyük boğa güreşçisi ressamı olmak için çalıştım ve böylece insanlar boğaları düşündükleri zaman otomatik olarak benim resimlerimi düşüneceklerdi.

2000 yılında, Kolombiya’da biri Bogota’da diğeri Medellín’de olan iki müzeye büyük bir sanat koleksiyonu bağışladım. Koleksiyonda 200’den fazla benim tablo, çizim ve heykellerimin yanı sıra Picasso, Monet, Renoir, Pissarro, Degas, Toulouse-Lautrec, Matisse, Chagall, Miró, Klimt, Dalí, Henry Moore, Matta, Rauschenberg, Schnabel, Stella ve diğer sanatçılara ait eserler bulunuyor.


Fernando Botero, “Kâğıt Oynayanlar”, 1999, tuval üzerine yağlıboya, 107x136 cm.


Hiç Türk ressam ve heykeltıraş tanıyor musunuz?

Bu İstanbul’u ilk ziyaretim ve maalesef sadece kısa bir zaman için. Bu kısa süre içerisinde zamanınım çoğunu İstanbul’a ve onun tarihsel anıtlarına hayranlık duyarak geçirdim. Bir sonraki ziyaretimde Türk Çağdaş sanatını yakından keşfetmeye niyetliyim. Şu anda şehir karşı konulmaz!


Fernando Botero, “Duşta Kadın”, 2005, tuval üzerine yağlıboya, 200x122 cm.