Hasan Basri İnan, "Bir Ömürlük Misafir'', 2021, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, Çap: 110 cm. |
Ressam Hasan Basri İnan’ın kişisel sergisi Karaca Kültür Merkezi’nde açılıyor. Genç ressamın, “Bir Ömürlük Misafir” adını verdiği kişisel sergisi Karaca Kültür Merkezi’nde 13 Nisan - 30 Nisan tarihleri arasında görülebilir.
Röportaj: Ümmühan
Kazanç
Hasan Basri İnan, "Bir Ömürlük Misafir'', 2021, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, Çap: 150 cm. |
Sevgili Hasan Basri
İnan, kişisel sergin ile İzmirli sanatseverlerle buluşuyorsun. Heyecanlı
olmalısın. Tebrik ederiz. “Bir Ömürlük Misafir” adını verdiğin serginde
izleyiciler nasıl bir sergi izleyecek? Serginin konseptini senden dinleyebilir
miyiz?
Her serginin ayrı bir heyecanı olduğu gibi, bu serginin
de heyecanı bir başka tabii ki, çünkü İzmir’deki ilk kişisel sergim. Yeni bir
konseptle sanatseverlerin karşısına çıkıyorum. Önceki resimlerime aşina olan
insanlar ufakta olsa konseptteki değişikliğin farkına varacaklardır. Bunu
şundan dolayı söylüyorum. İki sene önce Ankara Soyut Galerisi’ndeki “Derviş”
temalı kişisel sergim sanatseverler tarafından büyük ilgi görmüştü. Bu sergide
de aynı heyecanı yaşamak istiyorum. Sergide yer alan on altı eser, yaklaşık 1,5
yıl gibi uzun bir sürede tamamlandı. “Bir Ömürlük Misafir” ismini kullanmamdaki
asıl sebeplerden birisi de evinizin duvarına asacağınız bir eser, size ve
ailenize bir ömür misafir olacak. Belki daha sonraki yıllarda sizdeki eser, bir
başka ailenin misafiri olacak. Bu süre belki uzun, belki kısa… Ama o hep
misafir olarak ağırlanacak. Türk Kültürünün önemli bir özelliği ise, misafirperver
olmasıdır. Gelen misafir en iyi şekilde ağırlanır, el üstünde tutulur… Bunun
gibi daha pek çok özellik sayılabilir. Serginin ismi de buradan gelmektedir.
Sergide kimi zaman hüzünlü bir kız çocuğu, kimi zaman
masum bir portre, kimi zaman ise elinde tuttuğu kedinin vermiş olduğu bir
tebessümle bakan çocuk ile karşı karşıya kalacaksınız. Zaman zaman Anadolu’dan
bir çoban portresi, belki fotoğraf çekilmekten rahatsız olmuş, tahta bir atın
üzerindeki çocuk portresi… Belki bir film sahnesi aklınıza gelecek… Birkaç adım
sonra içinizi büyük değerlerin yanında hissetme mutluluğu saracaktır. Bunlar,
Yunus Emre, Âşık Veysel ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk portrelerdir.
Hasan Basri İnan, "Bir Ömürlük Misafir'', 2022, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, 150x110 cm. |
Portre çalışmalarında
topluma mal olmuş ancak hakkında görsel verinin bulunmadığı kişiliklere bir
anlamda suret inşa ediyorsun. Bu bağlamda portre tekniğin hakkında bilgi
alabilir miyiz? Portreler siyah beyaz ama arka plan renkli.
Sergide, eser - izleyici bir bütün haline gelecek. Eser
içerisinde yer alan imgeler, bir zamanlar yaşanmış ve yaşantı kesitlerinden
anlık görüntü alınarak resmedilmiştir. İmgenin her parçası, kendi içinde bir
içeriği taşımayı amaçlamıştır. Yapıtın içerisinde yer alan imge, izleyici ile
göz göze gelmesi ve izleyiciyi uzun bir yolculuğa sürüklemesi, bu yolculukta
izleyicinin belleğindeki bazı anıları kısa süreliğine hatırlanmasını
sağlayacaktır. Bu çekilen bir fotoğraf ya da bir nakkaş duyarlılığında işlenen
arka plan…
Bu portreler üzerinde açığa çıkan eskiye
olan yakınlık, siyah-beyaz fotoğrafların yağlıboyaya geçişinin ön zeminini
hazırlamaktadır. Portre’nin, “Fotoğrafik Görüntü” temsili üzerinden hazırlanan
ve onları geleneksel çini ve kilim motifleriyle destekleyen yeni anlam
arayışlarını da beraberinde getirmektedir. Fotoğrafik görüntünün içinde yer alan
imge, onu yansıtan zaman algısını anlaşılabilecek bir biçimde somutlanmıştır. Resmedilen figürün siyah-beyaz olması,
geçmiş zamanlardan bir felsefeyi uzak zamanlardaki köklerinden günümüze
taşırken, kimi zaman resimlenen anonim portreler, kimi zaman aşina olduğumuzu
sandığımız bir dervişin, kimi zamansa saraylı bir hanımefendinin tasviri olarak
betimlenmektedir. Eserlerde arka planın renkli oluşu ise, dönemin insanının
ne zorluklar çekerek o kökboyaları ile yaptığı yünden ilmiklenmiş ipleri görmezden gelemezdim. Onu dokuyan
ellerin emeği ve gözlerin nuru ilk günkü renkleri ile ruhumuzu bütün
güzellikleriyle demlemektedir.
Hasan Basri İnan, "Bir Ömürlük Misafir'', 2022, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, 150x110 cm. |
Üzerinde çalışacağın portreleri nasıl seçiyorsun? Belli kriterlerin var mı?
Portreleri seçmek resim yapmaktan daha zor desem inanır
mısınız? Beni her zaman ön tasarım/taslak/eskiz aşaması zorlamıştır. Çünkü
bununla ilgi çok fazla fotoğraf arşivlerine ve koleksiyon fotoğraflarına bakıyorum.
Dikkati mi çeken bir portre gördüğüm zaman ona uzun uzun bakıyorum. O fotoğraf
ile bir bağ kurmaya çalışıyorum. Bazen saatlerce o fotoğrafı elime alıp ona bakıyorum.
Bu süre içerisinde yapacağım resim ile fotoğraf arasında bir iletişim
kuramazsam, fotoğrafı kaldırıyorum. Bu süreç bazen bir haftayı bulabiliyor.
Portreleri seçerken en çok kişinin ifadesi, duruşu,
yanında bulundurduğu nesnesi, dönemin kıyafetleri ve döneme ait arka plan,
kriterlere uyduğu zaman resmin alt yapı sürecini biraz daha hızlandırmış
oluyor. Taşlar yerine oturduğunda işim biraz daha hafiflemiş ve keyifli bir
sürecin başlangıcına ilk adımı atmış oluyorum. Şunu da atlamamak lazım, bazen
seçtiğim portre bütün kriterleri eksiksiz tamamlasa da, plastik anlamda beni
tatmin etmiyorsa o portreye bir takım imgeler ekliyorum. Bu bazen üzerindeki
takılar olabiliyor, bazen kıyafetin tasarımını değiştiriyorum. Kendimce
yorumlamalarda bulunuyorum. Fotoğraf belirleme kriteri bu şekilde
gerçekleşiyor.
Hasan Basri İnan, "Bir Ömürlük Misafir'', 2022, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, 150x110 cm. |
Foto-gerçekçi bir tarzda çalışıyorsun. Foto-gerçekçi resim senin için ne anlam ifade ediyor?
Foto-gerçekçi resimler oldum olası hem dikkatimi
çekmişti. Özellikle oryantalist resimlere büyük hayranlık duyuyorum. O dönemde
yaşamayı ve o dönemin etkilerini resimlerimde görmeyi çok isterdim. İlerleyen
süreçlerde bununla ilgi çok derin fikirlerin yer alacağı bambaşka bir konsept
ile sanatseverlerin karşısına çıkacağım. Şimdilik bu kadar tüyo verebilirim.
Özellikle günümüzde foto-gerçekçi resimler yapan genç sanatçı arkadaşlarım var.
Onları da hayranlıkla takip ediyorum. Bu süreç gerçekten de sabır gerektiriyor.
Çünkü üzerinde çalışmaya başladığımız zaman onu bitirmek için değil de onu
plastik anlamda en güzel hale getirmek için çabalarız. Şu da bir gerçek,
foto-gerçekçi resimlerin ne kadar çok hayranı varsa o kadar çokta sevmeyeni
var. Bu bence zevk meselesi. Kimi insan soyut resim severken, kimi de gerçekçi
resimlerden hoşlanır. İzleyici, ona yakın olan, onunla bağ kuran eseri izler.
Foto-gerçekçi resimlere ilk, “acaba yapabilir miyim?” diyerek başladım. Çok fazla sanatçı paleti inceledim. Kullandıkları renkleri, fırçaların numaralarını, kıl boyutu, tuval bezinin dokusu gibi önemli detayları inceledim. Deneyip gördükten sonra kendimi bu şekilde geliştirdim. İlk etapta zor gibi gelse de o işi sevdikten sonra zorluk ortadan kalkıyor ve üretim süreci bu şekilde ilerliyor.
Aslında lisans ve
yüksek lisans eğitimini seramik üzerine yaptın. Resme geçiş nasıl oldu, yoksa
derinlerde bir yerde hep resim aşkı mı vardı?
Geçenlerde ilkokul birinci sınıf defterimi karıştırırken
şuna denk geldim; Resim yap, Resim yap ve yine Resim yap… Bunu sayfalarca
yazdığımı fark ettim. Demek ki bilinçaltımda bu şekilde yer edindi. İlkokul
dönemimde babamın bana yaptığı resimler hep güzel gelirdi. Ondan
kaynaklı bende resim yapmaya başladım. İlkokul ve ortaokulda yaptığım resimler
öğretmenlerim tarafından hep sınıf panosuna ya da okulun panosuna asılırdı.
Böyle olunca ben daha çok resim yapmaya başladım ve resim yaptıkça da mutlu
oluyordum. Ortaokuldayken sınıf öğretmenimiz bizlere, “ileride hangi mesleği
yapmak istiyorsunuz” konulu bir kompozisyon yazmamızı istemişti. Ben oraya iki
şey yazmıştım. İlki futbolcu olmak, ikincisi ressam olmaktı… Dokuz yıl amatör
olarak bazı kulüplerde futbol oynadım. Daha sonra futbolu bırakıp resme
yöneldim. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nü
kazandım. Bu sırada yolum Ahmet Yeşil ile
kesişti. Bu benim dönüm noktam oldu diyebilirim. Ahmet Yeşil’in benim üzerimde
tarif edilemeyecek kadar emeği vardır. Desteğini benden hiç esirgememiştir… Ne
kadar resim bölümüne geçmeyi istesemde sürekli önüme engeller çıkıyordu. Buda
beni daha çok hırslandırmıştı. Üniversitede seramik eğitimi alırken diğer
yandan evimin odasında resim yarışmalarına hazırlanıyordum. Katıldığım ilk
resim yarışmasında Ahmet hocamın bana verdiği tuvale resim yapmıştım ve o
resimle de ödül almıştım. Bunun bendeki yeri çok özeldir. Hala o resmi saklarım.
Ne kadar satın almak isteyen kişiler olduysa, kimseye veremedim. Bazı şeylerin
manevi değeri, maddi değerden daha ağırdır. Bir sonraki yıl yine bir resim
yarışmasına katılmıştım. Yine tuvalimi Ahmet hocam vermişti. Ve yine ondan da
ödül almıştım. O resimde hala bende duruyor. Keşke her insanın hayatına böyle
derinden dokunan ve o kişiyi özel hissettiren birisi olsa diyorum. Ahmet Yeşil
ile beraber yurtiçi-yurtdışı sergilere, sempozyumlara gidiyoruz. Bizleri
oradaki sanat ortamıyla tanıştırıyor. Şunu çok rahat bir şekilde söyleyebilirim
ki, bana göre Ahmet Yeşil kendi döneminin en büyük sanatçısıdır! Ben de böyle
bir ustanın yanında yer aldığımdan dolayı çok onur duyuyorum.
Hasan Basri İnan, "Aşık Veysel'', 2021, tuval üzerine yağlıboya ve akrilik, 150x110 cm. |
Son olarak gelecek
ile ilgili planlarını öğrenebilir miyiz? Seramik ve resim sanatını bir araya
getiren çalışmalar görür müyüz sonraki sergilerinde?
Gelecekle ilgili hayal etmesi bile çok güzel, keyif veren
planlarım var. Şu kadarını söyleyebilirim ki bu hayallerin gerçekleşmesi için
çok çalışıyorum ve bu disiplini sürekli hale getirmek için çaba sarf ediyorum.
Benden beklentisi olan çok fazla tanıdığım insan var. Hem onların
beklentilerini hem de kendi hayallerimi gerçekleştirmek sadece benim
çabalarımla olacak bir şey. En büyük hayalim sanat tarihine mâl olabilmek.
Seramiğin bendeki yeri çok özel, ona anlam yüklemek, onunla çalışmak çok keyif veriyor. Ara vermemdeki başlıca nedenlerden biriside, bir seramik/porselen fırınımın olmaması. Kendi çabalarımla bir fırın inşa ettiysem de orijinali gibi verim alamadım. Yaptığım fırının birazda tehlikeli olması bu süreci yavaşlattı. Fakat en kısa sürede bir yanda seramik, diğer yanda resim yaparak sanatseverlerin karşısına çıkacağım. Seramik form ve yüzeylerine resimsel anlatımlar ve imgeleri aktardığım yeni anlam arayışları da beraberinde gelecektir.
Hasan Basri İnan. |
Hasan Basri İnan kimdir?
1992 yılında Malatya’da doğdu. İlk, orta ve lise
eğitimini Mersin’de tamamladı. 2011 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi'ne dereceyle giren sanatçı, 2015 yılında Seramik Bölüm birincisi ve
Güzel Sanatlar Fakülte ikincisi olarak mezun oldu. 2015 yılında Hacettepe
Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Seramik Bölümü, Yüksek Lisans Programını
birincilik ile kazandı. 2011 yılından beri, Ressam Ahmet YEŞİL’in rehberliğinde
çalışmalarını sürdürmeye devam etmekte ve bu eğitim süreci, Ahmet Yeşil’in yol
göstericiliği ile ilerlemektedir. Şu ana kadar 7 kişisel, 60’dan fazla karma
sergi, 10’dan fazla ulusal ve uluslararası jürili sergiler, Workshoplar,
Sempozyumlar ve Çeşitli Etkinliklerde yer alan İnan’ın, 5 Ulusal, 5
Uluslararası ödülü bulunmaktadır. Almanya, Fransa, İngiltere, Portekiz ve
İspanya’da da karma sergilere katılan sanatçı 2016 yılından bu yana
çalışmalarını Mersin’deki atölyesinde sürdürmekte.