24 Ocak 2023 Salı

Tony Cragg Heykellerinin Sırrı

                      Tony Cragg, “Karşı”, 2010, ahşap, 280x295x100 cm., Maybach’ın desteğiyle, (Paris-Salzburg Galerie Thaddaeus Ropac’ın izniyle, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).

Tony Cragg, Robert Ayers ile röportajında heykelleri ve malzeme ile olan ilişkisini şu sözlerle açıklıyor: “Heykelin statik, hatta ölü olduğu gibi bir düşünce var. Ben bu düşünceye tamamen karşıyım. Dindar bir insan değilim -kesinlikle materyalistim- benim için malzeme ilginç ve çok yüce. Heykel yapmaya başladığım zaman, malzemedeki inanış sistemlerini ve etikleri arıyorum. Bu malzemenin bir dinamiğinin olmasını, itmesini, hareket etmesini ve büyümesini istiyorum. …Bütün bunların yapım aşamasında olmasını istiyorum, böylece bir heykel nesli bittiği zaman, bir diğer nesil geliyor ve böylece her şey etrafımda büyüyüp gelişiyor. Ben bu işi böyle görüyorum”.


YAZI: ÜMMÜHAN KAZANÇ


Tony Cragg, “Karşı”, 2010, ahşap, 280x295x100 cm., Maybach’ın desteğiyle, (Paris-Salzburg Galerie Thaddaeus Ropac’ın izniyle, Salzburg, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).


Daha çok Tony Cragg olarak anılan ünlü İngiliz çağdaş heykeltıraş Anthony Cragg, Louvre Müzesi’ndeki sergisine özel olarak hazırladığı bir grup heykelini, Cam Piramit’in altındaki Marly ve Puget Salonlarında sergiliyor. Bavyera doğumlu Avusturyalı heykeltıraş Franz Xaver Messerschmidt (1736-1783)’in Louvre Müzesi’nde yer alan Fransa’daki ilk retrospektifi ile aynı anda sergilenen Tony Cragg heykelleri, yüzyıllar arasında görsel bir iletişim sunuyor. Messerschmidt’in “karakter kafaları”, daha çok ünlü çağdaş heykeltıraş Tony Cragg’ın çelik heykel çalışması “Mixed Feelings (Karmaşık Duygular), 2010” isimli heykel çalışmasına gönderme yapıyor. Biçim bozmalar, 18. yüzyıl başyapıt öncüleri gibi, çok kesin bir noktadan bakıldığı zaman kesinlikle ifade gücü olan bir insan yüzünü andırıyor.

Anthony Cragg, 2010, Fotoğraf: Anthony Cragg atölyesi.


Tony Cragg’ın Louvre Müzesi’nin Marly ve Puget Salonlarında sergilemek üzere seçtiği farklı ölçü, biçim ve tiplere sahip yedi heykel çalışması, heykeltıraşın geniş malzeme (bronz, çelik, ahşap), renk (beyaz, kırmızı, siyah) ve yöntem (merkez eksen etrafındaki kıvrımlar, lateral-yan düzlem boyunca eğik ve sarkan elemanların yer değiştirmesi, çok ince tabakaların birikimi, yüzeylerin delinmesi) seçimini de gözler önüne seriyor. Aynı tema ile fakat farklı ölçülerde üretilmiş heykeller, ziyaretçilerin ölçü, iki parçalı heykel soruları hakkında -sanatçının “Runner (Koşucu)” heykeli, dolaylı olarak Philippe Magnier (1647-1715)’nin “Lutteurs (Güreşçiler)” heykelini anımsatıyor- bir kez daha düşünmesini amaçlıyor.

Tony Cragg’ın bu sergi için özel olarak hazırladığı heykel, özellikle mimar Ieoh Ming Pei’nin Cam Piramit’inin altında, giriş kolonun üzerinde sergilenmek üzere tasarlanmış. Aslında, ilk yapıldığında büyük tartışmalara yol açan Cam Piramit, Tony Cragg’ın heykelleri göz önüne alındığında, mimarın burayı tasarlarken çağdaş bir sanat eserinin çok iyi sergilenebileceğini ön gördüğünü düşündürüyor!

Heykelin affetmeyen statik ve değişmez vizyonunundan uzak olan Tony Cragg, her zaman, akışkanlık ve geçişin bir savunucusu oldu. Sanatçı bu fikirlerini, insan figürünü ve onun temsillerini -Messerschmidt’in ondan önce yaptığı gibi- keşfederek ortaya koymaya çalıştı. Cragg, öncülerinden farklı olarak, daha geniş anlamda, doğadaki oldukça farklı organik formlara karşı hassasiyetini koruyarak, kendi sanatsal dilini yaratmayı başardı.


Tony Cragg, “Kırmızı Figür”, 2008, ahşap, 208x210x42 cm., (Sanatçı koleksiyonu, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).


Cragg, heykel yapmanın sadece biçim ve malzemenin anlamını değiştirmek ile ilgili olmadığını düşünüyor. Bu süreçte kendisinin de bir değişim yaşadığını belirtiyor: “Gördüğünüz ile ilgili olarak sizin duygularınız ve düşünceleriniz de sürekli olarak değişiyor. Şekil ve içeriğin ikili karşıtlıklarının basitleştirilmesi -çirkin ve güzel, soyut ya da figüratif, ifadeci ve kavramsal- özgür bir çözüm içinde çözülüyor ve buradan da yeni anlama sahip biçim belirginleşebiliyor. Bu yöntem heykel yapımı için uygun görülebilir fakat çizim, resim ve yazım için de uygulanabilir. Bütün bu disiplinlerdeki benzerliğin altında sanatçının malzemeyi kendisinin bir uzantısı olarak görmesi ve malzeme ile iletişime geçerek yeni bir şey keşfetme ve yaratma gerçeği yatmaktadır: Şiir… Bazıları yeni bir şey keşfedebilir ya da diğerleri aradıkları neyse ona ulaşabilir. Tabii ki, çok karmaşık işlem ve süreçlerden geçmeden de bir şeyler yapmak mümkün. Sonuç olarak, dünyadaki her şey bu şekilde yapılmıştır, yeni bir şey yaratmadan, fakat iyi işleyen endüstriyel gerçeklerden soğuk kalpli elemanların birleşiminin alınması gibi: bir küp, bir Mickey Mouse, fotoğraf, ölçü, malzeme, renk ve anlam. Modernleşmenin basit biçimsel çözümleri ve teskin edici mesajları aynı zamanda sihirli imalarla, simya, avangart, yarı siyasi ve mistik ile birleştirilmektedir. Mistisizm benim ilgi alanım değil. Ben malzemenin potansiyeli hakkında daha çok bilgi sahibi olmak ve gücü ile ilgileniyorum, benim açımdan bakılırsa kimya, fizik, felsefe veya heykel ile ilgiliyim” açıklaması ile malzeme ile ilişkisini ve heykel yapım aşamasındaki duygularını ortaya koyuyor.


Tony Cragg, “Manipülasyon”, bronz, 250x220x220 cm., (Sanatçının izniyle, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).


Tony Cragg’ın 13 Haziran’a kadar Almanya Duisburg’taki MKM (Museum Kueppersmuehle für Moderne Kunst)’de izlenebilecek “Aklımdaki Şeyler” isimli retrospektif sergisinde ise sanatçının kariyerinin anahtar dönemlerine ait 50 heykel, çizimle ve grafik çalışmaları yer alıyor. 1.000 metrekarelik bir alanda açılan sergide, erken dönem çalışmaları, son dönem eserleri ile birlikte sergilenerek sanatçını tüm kariyeri gözler önüne seriliyor.

9 Nisan 1949 Liverpool, İngiltere doğumlu, Londra Kraliyet Sanat Akademisi mezunu Tony Cragg, 1977 yılından bu yana Almanya, Wuppertal’da yaşıyor. Cragg’ın sanat ile ilgilenmeye başlama hikâyesi de oldukça ilginç. Cragg iş hayatına Ulusal Lastik Üreticileri Araştırma Birliği’nde staj yaparak başladı. Sapma ile ilgili çizimler yaparken bir kız arkadaşı sanata biraz zaman ayırmasının iyi olacağını önerdi ve Cragg, kısa bir süre sonra kendini heykel yaparken buldu. Bir diğer kız arkadaşı, yine hayatının dönüm noktalarından biri. Kız Almandı ve 1977 yılında çalışmalarını tamamlamak için Wuppertal’a dönmeye karar verdiğinde, ileride eşi olacak kızın arkasından Cragg da gitti ve o zamandan buyana orada yaşıyor.


Tony Cragg, “Outspan”, 2008, bronz, 190x200x124 cm., (© VG Bild-Kunst, Bonn / Fotoğraf: Charles Duprat).


Sanatçının ayrıca İsveç’e bağlı Tjörn adasında bir stüdyosu bulunuyor. Cragg, heykel denemeleri ile oldukça farklı tipler keşfederek, çağdaş heykel sanatına çok önemli katkılarda bulundu. 1970’lerdeki erken dönem çalışmalarında daha çok atılmış inşaat malzemeleri, kullanılmayan ev araç gereçleri gibi objeleri kullanan Cragg, daha sonraları ahşap, bronz, mermer gibi geleneksel malzemeler tercih etmeye başladı. Fakat biçim repertuarını sürekli yenileyerek, insan vücuduna soyut yaklaşımı hayranlık düzeyine ulaştı. 1988 yılında Turner Prize’a layık görülen Cragg, aynı yıl İngiltere’yi Venedik’te temsil etti. 1994 yılında Kraliyet Sanat Akademisi’ne seçildi. 2002 yılında, iki yılda bir verilen Piepenbrock Heykel ödülünü, 2007 yılında ise heykel sanatına çok önemli katkılarından dolayı “Praemium Imperiale” ödülünü aldı. Cragg, 2008 Eylül’ünde, Wuppertal’da 20 büyük boyutlu eserinin yer aldığı bir heykel bahçesi açtı. Duesseldorf Kunstakademie’de ders veren sanatçı, 2009 yılında bu yana bu akademinin yöneticisi.


Tony Cragg, “Doğru Figür”, 2010, bronz, 185x76x81 cm., (Paris-Salzburg Galerie Thaddaeus Ropac’ın izniyle, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).


Tony Cragg, farklı malzeme ya da bitiş kullanarak her heykelinin üç ya da beş eşsiz versiyonunu yapıyor. Örneğin, bir heykeli fiberglas, bronz ya da paslanmaz çelik olabiliyor. Sonuç olarak her heykel versiyonu eşsiz görünüyor. Cragg, 1920’lerde inşa edilmiş tank ve askeri araç gereç onarım garajını stüdyo olarak kullanıyor. Sekiz yıl önce Rudolf Hoppe’nin restorasyonunu gerçekleştirdiği stüdyoda 20 kişi çalışıyor. Beş yönetici asistanının yanı sıra, marangoz, endüstriyel tasarımcılar ve seramikçiler gibi zanaatkâr ve sanatçılar çalışıyor. Cragg, heykellerinin çizimini hazırladıktan sonra, ekibi bu çizimlerin üç boyutlu eserlere dönüşmesinde yardımcı oluyor. Cragg, heykel yapımının her aşamasında yer almayı çok önemli buluyor. “Eğer heykelin yapım aşamasında bulunmazsanız, hissedemezsiniz, malzemeler üzerinden izleyeceğiniz yolu düşünemezsiniz” açıklamasını yapıyor.

Çağdaş sanat müzayedelerinde eserleri rekor fiyatlara alıcı bulan, birçok müze ve özel koleksiyonda eserleri bulunan Tony Cragg, sadece heykel yapmaya konsantre olmayı seviyor ve sanatçıyı Londra’da Lisson Galeri, New York’ta Marian Goodman, Duesseldorf’ta Konrad Fischer ve Paris’te Thaddaeus Ropac temsil ediyor. 

 

Tony Cragg, “Dirsek”, 2008, ahşap, 320x115x395 cm., Maybach’ın desteğiyle, (Paris-Salzburg Galerie Thaddaeus Ropac’ın izniyle, Fotoğraf: Antoine Mongodin/Musée du Louvre 2011, ADAGP, 2010).


TONY CRAGG’IN HEYKELLERİNİN YER ALDIĞI MÜZE VE KOLEKSİYONLAR

Saatchi Koleksiyonu, Londra

Arts Council of Great Britain, Londra

Musée national d'Art Moderne Georges Pompidou, Paris

Centre Reina Sofia, Madrid

Tate Gallery, Londra

Weltkunst Foundation, Londra

British Council, Londra

Union Bank of Switzerland

West Sussex Education Authority, Chichester

Werkstatt Kollerschlag, Viyana

Museum van Hedendaagse Kunst, Gent

Louisiana Museum, Danimarka

Kunsthalle, Zurih

Stedelijk Van Abbemuseum, Eindhoven

Fonds Regional d'Art Contemporain, Bourgogne, Dijon

Leeds City Art Gallery

Fonds Regional d'Art Contemporain, Rhone-Alpes, Lyon

Kunstmuseum Luzern, Lucerne

Nagoya City Art Museum, Nagoya

Art & Project, Amsterdam

Fundacion Caja de Pensiones, Madrid

The Rivendell Collection

 

Tony Cragg, “McCormack”, 2007, bronz, 117x130x75 cm., (Salzburg-Paris Galerie Thaddaeus Ropac’ın izniyle, © VG Bild-Kunst, Bonn / Fotoğraf: Charles Duprat).

KAYNAKÇA:

Robert Ayers, The AI Interview Tony Cragg, ArtInfo, 10 Mayıs, 2007.

Metinler: Tony Cragg, Christoph Brockhaus, Robert Kudielka, Christian Schneegass, Söyleşi: John Wood, “Tony Cragg: In and Out of Material”, Walther König, Köln, 2007.

Tony Cragg, “Cutting Up Material”, (www.tony-cragg.com).

Sarah Thornton, “Artists at work: Herr Cragg, Der sculptor boss”, The Economist, 4 Ağustos 2010.

Roderick Conway Morris, “Inventing a New Visual Language”, International Herald Tribune, 14 Ekim 2010, s.12. 

19 Ocak 2023 Perşembe

Gül Yasa Aslıhan “Mee Kuşağının Sonu” Sergisiyle Galeri ARK’ta

                                    Gül Yasa Aslıhan, “Endişeli Maymun”, Tuval Üzerine Akrilik, 100 x 130 cm.

Gül Yasa Aslıhan’ın “Mee Kuşağının Sonu” isimli sergisi 12 Ocak 2023 – 6 Şubat 2023 tarihleri arasında Galeri ARK’ta izlenebilir.

Gül Yasa Aslıhan’ın “Mee Kuşağı’nın Sonu” isimli, metafor olarak hayvan figürlerini kullandığı kişisel sergisi, toplum içindeki kimliğimizi sorguluyor. Günlük yaşamdaki temel olguları çağdaş grafik anlatımından yararlanarak inceleyen Yasa, oluşturduğu resim dizilerinde tarihsel, politik, dini alegorilerin dolaylı söyleme yolundan uzaklaşarak, toplumsal zihniyetin dönüşümünü metaforlarla betimler.   


                                        Gül Yasa Aslıhan, “Domuz”, Tuval Üzerine Akrilik, 80 x 100 cm.


“Mee Kuşağının Sonu” sanatçının yıllar içerisinde toplumun aynı istikamete doğru gözü kapalı ilerleyen karakterine vurgu yapan koyun metaforunu kullanarak yaptığı tablolarına referans vermektedir. Politikanın özünde olan retorik anlatımın aracı olan metaforlar, bu sergide canlı ve neredeyse kışkırtıcı renkler kullanılarak tasvir edilen hayvan figürleri aracılığıyla bir söylem oluşturuyor. Büyük boyutlarda ve tek başlarına karşımıza çıkan bu figürler, bireyin alanına nüfuz eden toplumsal yapılanmalara karşılık insanların yakın dönemde sergiledikleri toplumsal ve kültürel duruşlarına, tepkilerine ve tepkisizliklerine bir eleştiri sunuyor.

Yap-boz parçalarına ve hafıza kartlarına benzer tekil motif kullanılarak oluşturulan işler,  “ben” olarak farklılaşan ve “biz” olarak ortaklaşan yaşam deneyimlerinden yola çıkarak, sabitlenmeyen kimlik şemalarının kesişiminde toplumsal gerçekliği bulmaya çalışıyor. Toplum içindeki bağımlılık ve uyum kadar anlaşma ve çatışma da tablolardaki metaforik imgelerle araştırılıyor. (Metin: Begüm Berber).




11 Ocak 2023 Çarşamba

Tüm Dünya New York, Louis Vuitton'daki Yayoi Kusama robotunu konuşuyor

 https://youtube.com/shorts/-hLJExMdUHk?feature=share

Yayoi Kusama'ya düşkünseniz, Fifth Avenue'daki Louis Vuitton mağazasının vitrininde sanatçının ünlü noktalarını çizdiğini görebileceğiniz New York'a gitmeye değer. Ama çok heyecanlanmayın, çünkü bu çarpıcı derecede gerçeğe yakın Kusama, Kusama değil… hiper-gerçekçi hareketleri ve yüz buruşturmalarıyla (dudaklar bile yukarı doğru kıvrılıyor) başları döndüren ve trafiği durduran bir robot.

Japon sanatçı ve lüks eşya grubu arasındaki çantalar, kokular ve spor ayakkabılar da dahil olmak üzere 450'den fazla parçayla sonuçlanan yeni ortaklık, bu mega markaların ikinci kez işbirliği yapıyor. "Sanatı, cüretkarlığı ve işçiliği kutlayan Kusama'nın boyalı noktaları, metal noktaları, sonsuzluk noktaları ve psychedelic çiçeği Louis Vuitton evrenini canlandırıyor" diyor çevrimiçi tanıtım yazısı. Bu arada, New York'un Meatpacking semtinde, sanatçının manşetlere çıkan Infinity Room aynalı enstalasyon çalışmalarını yansıtan yerden yere sonsuzluk noktalarıyla kaplı bir pop-up Vuitton alanı da yeni Kusama koleksiyonuna adanmıştır.

Şu anda 90'lı yaşlarında olan ve gönüllü olarak bir psikiyatri hastanesinde yaşayan sanatçının Hong Kong'da büyük bir retrospektifi var. The Art Newspaper ile yakın zamanda yaptığı bir röportajda şunları söyledi: “Her gün resim yapıyorum. Sevginin, barışın ve evrenin tüm mesajlarını kucaklayarak, hayata hayranlıkla bakan bir dünya yaratmaya devam edeceğim.”


New York is dotty about Yayoi Kusama robot at Louis Vuitton

If you’re dotty about Yayoi Kusama, it’s worth heading to New York where you can see the artist painting her famous spots in the window of the Louis Vuitton store on Fifth Avenue. But don’t get too excited as this strikingly lifelike Kusama is not Kusama… but a robot apparently which is turning heads and stopping traffic with its hyper-realistic movements and grimaces (the lips even turn upwards).

The new partnership between the Japanese artist and luxury goods group—resulting in more than 450 pieces including bags, fragrances and trainers—is the second time these mega-brands have collaborated. “Celebrating art, audacity and craftsmanship, Kusama’s painted dots, metal dots, infinity dots and psychedelic flower enliven the universe of Louis Vuitton,” says an online blurb. Meanwhile, a pop-up Vuitton space in New York’s Meatpacking district— covered in floor-to-floor infinity dots echoing the artist’s headline-hitting Infinity Room mirrored installation works—is also dedicated to the new Kusama collection.

The artist, who is now in her 90s and voluntarily living in a psychiatric hospital, has a major retrospective under way in Hong Kong. In a recent interview with The Art Newspaper, she said: “I paint every day. I am going to continue creating a world in awe of life, embracing all the messages of love, peace and universe.”

9 Ocak 2023 Pazartesi

Sarıkamış Şehitleri’ni Birde Ressam Tayfur Sanlıman’ın fırçasından analım…

https://youtube.com/shorts/Ju_ZlSVGkCY?feature=share

Ressam Tayfur Sanlıman’ın (1930-2016) Sarıkamış Dayanışma Grubu’na hediye ettiği, Sarıkamış Harekatını ve burada şehit olan askerleri resmettiği 30 adet resmi gerçekten tüyleri diken diken eden duygu yüklü çalışmalardır. Ünlü ressam Tayfur Sanlıman, ’Sarıkamış Bir Destandır’ adlı serideki eserlerinde, Sarıkamış’ta yaşanan savaş, acı, dram ve kahramanlık konuları muazzam bir yetkinlikle resmetmiştir. 

Kendisini kalp ameliyatı yapan Prof. Dr. Bingür Sönmez aracılığıyla 30 adet resim Tayfur Sanlıman tarafından Sarıkamış Dayanışma Gurubuna hediye edildi. 

RESSAM TAYFUR SANLIMAN’ın, Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez aracılığıyla Sarıkamış Dayanışma Grubu’na hediye ettiği “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR” isimli toplam 30 adet resimden oluşan serisiyle biz de 108. YILINDA SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ. Ruhları şad olsun. Manevi babam ressam Tayfur Sanlıman’ı da özlemle ve saygıyla anıyorum. Çok özlüyorum seni babacığım. 

Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından organize edilen Sarıkamış Şehitleri’ni Anma etkinlikleri, 6 – 8 Ocak 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Gençler, üç gün sürecek etkinliklerle 108’inci yıldönümünde şehitlerini anacak. Bakan Kasapoğlu, bu yıl Sarıkamış’a Doğu Ekspresi ile gidecek. 


#tayfursanlıman #sarıkamış #sarıkamışşehitleri #bingürsönmez


Koramiral Ekmel Totrakan, karada, denizaltında paşalar gibi resim yapıyor

https://youtu.be/x6bp1wbcp7k

1939 yılında Karşıyaka/İzmir’de doğan Emekli Koramiral Ekmel TOTRAKAN, 1953 yılında Deniz Lisesi’ne girmiş ve 1958 yılında Deniz Harp Okulu’ndan Asteğmen olarak mezun olmuş, Deniz Harp Okulu’nda iki yıl da subay olarak öğrenime devamla 4 yıllık Deniz Harp Okulu tahsilini tamamladıktan sonra 1960 yılında Donanma’ya katılmıştır. Donanma’da TCG ALANYA, TCG ALPASLAN, TCG GÖLCÜK, TCG ANTALYA, TCG ÇANDARLI ve TCG EREĞLİ’de muhtelif branş subaylığı ve bölüm amirliği görevlerini takiben II. Komutanlık yapmış, sonra Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu Komutanlıklarında sınıf subaylığı ve Bölük Komutanlığı daha sonra TCG NUSRET II. Çarkçılığı, TCG İZMİT ve TCG ZAFER II. Komutanlığı, TCG AKHİSAR ve TCG MUAVENET Komutanlığı görevlerini deruhte etmiştir. Emekli Koramiral Ekmel TOTRAKAN 1969 yılında eğitime başladığı Deniz Harp Akademisi’nden 1971 yılında mezun olmuştur.1975-1977 yılları arasında Napoli’de Güney Avrupa Müttefik Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Güney Vurucu Kuvvet Komutanlığı Karargahlarında Proje Subayı olarak bulunmuş, bunu takiben 1977-1979 yıllarında Deniz Harp Akademisi Komutanlığı’nda Öğretim Üyeliği, 1979-1981 yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği, 1981-1983 yıllarında III. Muhrip Filotillası Komodorluğu ve 1983-1984 yılları arasında Denizcilik Yüksek Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı görevlerinde bulunmuştur.30 Ağustos 1984 yılında Tuğamiralliğe terfi eden (E) Koramiral Ekmel TOTRAKAN, Akdeniz Bölge Komutanlığı, Gölcük Ana Üs Komutanlığı, 1986 – 1988 yılları arasında Deniz Harp Okulu Komutanlığı, 1988-1989 yılları arasında Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, 30 Ağustos 1989 tarihinde Tümamiralliğe terfi etmiştir. Tümamiral olarak, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda 1989-1990 yılları arasında Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı, 1990-1992 yılları arasında Sahil Güvenlik Komutanlığı ve 1992-1993 yılları arasında Harp Filosu Komutanlığı görevlerini deruhte etmiş, 30 Ağustos 1993 tarihinde Koramiralliğe yükselmiştir. Koramiralliğe terfiinden sonra 1993-1995 yılları arasında Genelkurmay Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri başkanlığı görevini yapan Koramiral Ekmel TOTRAKAN, 1995-1997 tarihleri arasında Güney Deniz Saha Komutanlığı görevini deruhte etmiştir. 1997 yılında emekliye ayrılan Koramiral Ekmel TOTRAKAN, bayan Öznur TOTRAKAN ile evli olup, iki kız ve bir erkek çocuğu vardır. Emekli Koramiral Ekmel TOTRAKAN, İngilizce bilmektedir.


Ressam Ekmel Totrakan

1977 yılında Güney Deniz Saha Komutanı iken koramiral rütbesinde emekli olan Ekmel Totrakan, Abdülrezzak Kurtuluş’un teşvikleriyle 1980 senesinde resim çalışmalarına başlamış, daha sonra Adnan Turani’den pratik ve teorik dersler almış, Şeref Bigalı ve Nihat Tandoğan ile birlikte çalışmalar yapmıştır. Doğa ve ölü doğa konuları ile ışık ve gölgeyi klasik anlatımla çalışan, Türk Deniz Subayı Ressamları kataloğunda, yurt içi ve dışı resim koleksiyonlarında yapıtları bulunan Totrakan’ın “Amiralin Duygu Denizinden” ve “Dünden Kalan” şiir kitapları da yayımlanmıştır. Şimdiye kadar 20’den fazla kişisel su üstü/sualtı sergisi açan sanatçının, 2005 senesinde İzmir Resim Heykel Müzesi tarafından organize edilen “İzmirli Ressamlar Sergisi” sonunda, bir tablosu Müze koleksiyonuna alınmıştır. Diğer yandan diplomalı Balık adam olan Totrakan, 2005’te sualtı ressamı olan André Leban ile Fethiye’de dalıp resim yaparak dünyada ikinci, Türkiye’de sualtında resim yapan ilk kişi unvanını da almıştır.2018’de Fethiye’de organize edilen “Renklerimiz ve Sualtı Resim Çalıştayı ” etkinliğinde dünyada ilk defa yapılan Sualtı Resim Kursu’nun ve sonunda yine sualtında açılan resim sergisinin hocalığını yapmıştır. Totrakan çeşitli çalışmalara katılmış, birçok ödül almıştır.