Suzy
Hug Levy’nin enstalasyon çalışmalarını ilk kez Etiler’deki bir dekorasyon
mağazasının bahçesinde görmüştüm. Sanırım 1999 yılıydı. İçinden soğuk su
geçmesi planlanan hortumdan hamak, bardak ve şişe kılıfları ve yine hortumdan
bahçe aydınlatmaları ve kedi, köpekler için bir de vantilatör kılıfı olabilen
sepetler vardı. Bu çalışmaları gördükten sonra Suzy Hug Levy isminin belleğimde
özel bir yeri oluştu. O günden sonra, açtığı sergilerin hemen hemen hepsini
gezmeye çalıştım, katıldığı fuarlardaki işlerini mutlaka ziyaret ettim. Aktif
sanat yaşamının yanı sıra Suzy Hanım, gerçek anlamda zarif bir İstanbul
hanımefendisi. Çalışmalarına da yansıyan bu feminen kişiliği ile kadın kimliği,
çevre ve güncel konuları ele alıyor.
Galeri
Apel’de 25 Şubat’a kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergide Levy’nin de
çok özel bir çalışması yer alıyor. Galerinin ilk açıldığında Açılış sergisi
olan “Damak” sergisinden bugüne sanatın yemekle olan ilişkisini gündeminden
eksik etmeyen, ne ateşinden ne mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel,
mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için
Ocak ayını seçmiş. Mutfakla ilgili üretimleriyle sergiye katkıda bulunan
sanatçılar Şebnem Arıkan, Aydan Baktır, Zeynep Birced, Bayram Candan, Özden
Erdem, Şakir Gökçebağ, Can Göknil, Aslımay Altay Göney, Raziye Kubat, Kurucu
Koçanoğlu, Nermin Kura, Suzy Hug Levy, Lerzan Özer, Yıldız Şermet ve Gamze
Taşdan.
1980
yılından bu yana ülkemizde ve yurtdışında onlarca karma sergi, bienal ve fuara
katılan, kişisel sergiler açan Suzy Hug Levy, “Mutfak Üzerine” sergisi ile
ilgili sorularımızı yanıtladı.
Sayın Levy, Galeri Apel’de 25 Şubat’a
kadar devam eden “Mutfak Üzerine” adlı sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne,
üründen imgeye dönüştüğü bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Bu serginin
konseptini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
“Mutfak
üzerine” adlı bu sergi, malzemenin ihtiyaçtan ürüne, üründen imgeye dönüştüğü
bir mutfak örgüsünden söz ediyor. Sanatın yemek ile olan ilişkisini gündeminden
eksik etmeyen, ne ateşinden de mutfakvari işleyişinden vazgeçmeyen Galeri Apel,
mutfakta önemli bir araç olan ocakla bağlantı kurarak, özellikle bu sergi için
Ocak ayını seçti.
Bu sergide yer alan çalışmanızın ismini,
kullandığınız malzemeleri ve kavramsal altyapısını detaylı olarak öğrenebilir
miyiz?
“Zeytin
Ağacı” Projesi’ne, 2013 yılında Galeri Apel’deki “Rüzgarda Bir Yaprak” adını
verdiğim kişisel sergimde “Koru” serisi ile başladım. Proje, Contemporary İstanbul
2013’teki “Koru” adlı yerleştirmem ve şu anda sergilemekte olduğum “Döküle Döküle”
ve “Kökler” adını verdiğim bir video çalışması ve yerleştirme ile devam ediyor.
Malzemem, bakır ve alüminyum tel. Zeytin ağaçlarının yanı sıra, Alek Sonman’ın
hazırladığı animasyon film de enstalasyona eşlik ediyor.
Bu
proje de diğer tüm çalışmalarımda olduğu gibi, hayata ve olaylara olan bakış
açımı sanatı bir araç olarak kullanarak dışa vurmaktan ibaret. Zeytin’in çağrıştırdığı
imgeler o kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor ki, izleyiciyi fazla
yönlendirmeden kendi birikimleri doğrultusunda bir yorum yapmalarını yeğlerim. Örneğin,
sergiyi gezen Dalia Maya, Şalom Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde zeytin
ağacını şu sözlerle anlatıyor: “Ağaçların da insanlar gibi bir toplum
oluşturduklarını, toplum içinde aileleri ile birlikte yaşadıklarını, tek başına
ve bağımsız yaşıyor gözükmelerine rağmen toprak altında köklerinin birbirlerine
bağlı olduğunu bilir miydiniz? Bir ormanda gezerken, gördüğümüz birçok ağacın
aynı büyük dev bir ağacın birer parçası olduğu gelir mi hiç aklımıza? Toprağa
düşen bir tohumun ilk ağacı verdikten sonra bir taraftan yukarı doğru büyürken,
diğer yandan toprağın altında köklerini saldıkça aynı köklerden yeni ağaçlar
doğduğunu? Bir ağaç kesildiğinde tüm ağaç
ailesinin eksildiğini?
Ve
zeytin ağacı… Binlerce yıla kadar yaşayan zeytin ağaçları... Bir dalı bile
kopup toprağa düştüğünde yeniden canlanır orada kök salarlar. Ya da toprak
üzerindeki kısmı kesilip atıldığında, inatla, köklerinden yeniden doğarlar.
Tevrat’ta sözü geçen ilk bitkilerden biridir zeytin ağacı. Tufanın sona
erdiğini ifade etmek üzere güvercinin Nuh’a getirdiği yaprak, hatırlarsınız,
zeytin yaprağı idi. O günden beri barışın simgesidir zeytin dalı. Antik
Yunan’da insanlığın yaralarını iyi edecek bir merhem, lezzetli ve bol enerjili
bir besin maddesi ve karanlıkları aydınlatacak bir alev olduğuna inanılırdı.”
Schneidertempel Kültür ve Sanat Merkezi
Kurucu Üyesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi Vakfı Kurucu Üyesi, İstanbul Filarmoni
Orkestrası Derneği Üyesi, SANART Sanat ve Kültür Derneği Üyesi, PSD (UNESCO)
Plastik Sanatlar Derneği Üyesi, AIESM Heykel Sanatçıları Derneği Üyesi… 2000
yılından itibaren “The Marquis Dünyada Kim Kimdir” ve “IBC Uluslararası
Biyografiler” sözlüğünde yer alıyorsunuz. Hayatınızı sanata adamışsınız.
Türkiye’de ve dünyada sanatı karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar ve
benzerlikler görüyorsunuz? Ülkemizde sanat adına nelerin geliştirilmesini arzu
ederdiniz?
Türkiye’de
ve dünyada sanat ve sanatçılar arasında sadece sanatçıların yaşadıkları
coğrafyadan kaynaklanan farklar olduğunu zannediyorum. Örneğin, kapalı
toplumlarda sanatçı kendini ifade ederken ister istemez daha fazla oto sansür yapma
gereğini duyuyor. Yoksa sanat da sanatçı
da aynı. Benim için bir sanat eserinde olmazsa olmaz diyeceğim en değerli
kriterler daima özgünlük ve yaratıcılık olmuştur. Sanat adına değişmesini en
çok arzu ettiğim, sanatın sadece bir yatırım ve gösteriş aracı olarak
değerlendirilmemesi.
Türkiye’de ve yurt dışında nerelerde ve
hangi özel koleksiyonlarda eserleriniz bulunuyor?
Eserlerim,
Türkiye’de Sabancı Üniversitesi, İş Bankası, Akbank, İzmir Modern Sanat Müzesi,
ve özel koleksiyonlarda; yurt dışında, Mısır İskenderiye Kütüphanesi, İsviçre,
Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, Amerika’da bulunuyor.
SUZY HUG LEVY ÖZGEÇMİŞ
İstanbul’da
doğan ve yaşayan Suzy Hug Levy, 1980 yılından itibaren birçok ulusal ve
uluslararası kişisel ve karma sergi ve bienallere katıldı. Çalışmalarının
merkezini düzenlemeler oluşturuyor gibi görünse de aslında plastik sanatların
birçok alanında eserler üretiyor. Resim, heykel, video, performans ve
mültimedya çalışmalarında özellikle kadın kimliği, çevre ve güncel konuları ele
alıyor.
Ödüller
1993
Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, İstanbul - Günümüz Sanatçıları Başarı Ödülü
1997
Sharjah Bienali, Birleşik Arap Emirlikleri - Bienal Ödülü
1998-2000
Ankara Sanat Kurumu - Yılın Sanatçısı (heykel dalında)
2000
Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Milenyum Ödülü
2004
Uluslararası Biyografi Merkezi, İngiltere - Uluslararası Görsel Sanatlar Ödülü
2004
Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Uluslararası Yılın Sanatçısı (heykel)
2005
Güzel Sanatlar Yahudi Müzesi, Londra - Başarı Ödülü (Arcadia - video)
GALERİ APEL
Galeri
Apel, 1983-1995 yılları arasında Ankara Tanbay ve Urart Sanat Galerilerinin
direktörlüğünü yapmış olan Nuran Terzioğlu’nun kuruculuğunda Kasım 1998’de
açıldı. Terzioğlu, Sanart’ın kurucu üyeliğini ve Bilkent Üniversitesi Güzel
Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nin sanatsal etkinlik koordinatörlüğünü
de yapmıştır. Sayın Nuran Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana gerek Galeri Apel
çatısı altında, gerekse fuar ve diğer sanatsal etkinliklerde galericilik
konusundaki başarılı çizgisini korumayı başarmış, sanatçılarını en iyi şekilde
temsil etmiş ender Türk galerilerinden birisi. Özellikle Galatasaray’daki galeri
mekanını hala görmemiş olanlar varsa mutlaka ziyaret etmesini tavsiye ederim.
Bahçesindeki yemyeşil özel Osmanlı çimleri, Manolya ağaçları ve minik dereleri andıran
su kanallarındaki kaplumbağalar, balıklar ve bir bardak çay eşliğinde Nuran
Hanım ile yapacağınız sanat sohbetlerine doyamayacaksınız.
Apel
mekanı 1994’te alındı. Mimar Nevzat Sayın tarafından tasarlandı. Galeri Apel
1998’de, adını aldığı Apelyan Apartmanı’nda “Damak” adlı sergiyle kapılarını
açtı. Galerinin iç mimarisindeki detaylar ise, sergileri gezerken her an farklı
farklı sürprizlerle karşılaşmanıza imkan tanıyor.
Adres:
Hayriye Cad. No:5A 80060 Galatasaray - İstanbul
Tel:
+90 212 292 72 36
www.galleryapel.com
info@galleryapel.com