14 Nisan 2015 Salı

CHIHULY’NİN PARLAK MAVİ CAM ENSTALASYONU CHRYSLER SANAT MÜZESİ’NİN BAHÇESİNDE SERGİLENİYOR

Dale Chihuly (American, b. 1941), “Turquoise Reeds and Blue Marlins”, 2015, Blown glass, © Dale Chihuly / Chihuly Studio, Photo by Gary Marshall, Chrysler Museum of Art, Norfolk, Va.
Virginia Sanat Festivali-Virginia Senfoni Orkestrası’nın sahnelediği Bartók’s Bluebeard’s Castle (Béla Bartók tarafından yazılan opera) kapsamında düzenlenen “Chihuly Bahçe’de” isimli sergi, Amerika’nın Virginia Eyaleti, Norfolk şehrindeki Chrysler Sanat Müzesi’nin bahçesinde 11 Nisan’da açıldı. 7 Haziran 2015 tarihine kadar gezilebilecek Chihuly’nin bu özel dış mekan enstalasyonu, Norfolk’un doğal ve deniz güzelliklerine övgü niteliğinde.
Sanatçının, yüzlerce enerjik “Reeds and Marlins (Sazlıklar ve Kılıçbalıkları)” gün ışığında müzenin büyük meşe ağacına ev sahipliği yapan havuzlu bahçesinde parlayacak. Geceleri ise, özel olarak aydınlatılan enstalasyonun mavi camları daha dramatik bir etki ışık yayıyor. Enstalasyon sabah 10.00, akşam 21.00 saatleri arasında görülebilir.

BRILLIANT BLUE GLASS ARTWORKS SPRING FROM MEMORIAL GARDEN
DURING CHIHULY IN THE GARDEN AT THE CHRYSLER MUSEUM OF ART
NORFOLK, Virginia – The scintillating splendor of Dale Chihuly’s artistry comes alive with Chihuly in the Garden at the Chrysler Museum of Art. This special outdoor installation, which opens April 11 in the Museum’s Memorial Garden, pays tribute to Norfolk’s natural and nautical beauty. Outdoor exhibition complements Virginia Arts Festival-Virginia Symphony production of Bartók’s Bluebeard’s Castle, featuring theatrical sets by the renowned artist.

A hundred of the artist’s vibrant glass Reeds and Marlins will shine in the sunlight from within the Museum’s waterfront garden, with its grand live oak, sparkling central fountain, and tranquil waterfront view. Nighttime illumination will show the blue works in glass in a different, more dramatic light. Memorial Garden will be open to the public daily from 10 a.m. until 9 p.m. 

“Museums rarely have opportunities to show glass outside the confines of the galleries, so it is with great excitement that we bring you the genius of Dale Chihuly’s artwork in our Memorial Garden,” said Diane C. Wright, Carolyn and Richard Barry Curator of Glass.

Chihuly in the Garden, organized in cooperation with Chihuly Studio in Seattle, will be on view at the Chrysler Museum through Harborfest weekend, ending Sunday, June 7.  Admission is free.

The exhibition is part of a collaborative Chihuly celebration between three premier arts organizations based in Norfolk. Works by the artist also will be featured on the stage as Virginia Arts Festival, the Virginia Symphony Orchestra, and the Chrysler present Béla Bartók’s Bluebeard’s Castle. Chihuly designed six beautiful sculptures specifically for the moody musical drama in 2009. These breathtaking sets, 14 feet tall, convey the psychological and emotional drama of this operatic tale. This one-act spectacle of sight and sound comes to Chrysler Hall on April 18 and 19. Tickets are available for purchase at www.vafest.org.

ABOUT THE ARTIST
Dale Chihuly is credited with revolutionizing the Studio Glass movement and elevating the perception of the glass medium from the realm of craft to fine art. He is renowned for his ambitious architectural installations around the world, in historic cities, museums, and gardens. Chihuly’s work is included in more than 200 museum collections worldwide including the Metropolitan Museum of Art, the Smithsonian American Art Museum, and the Corning Museum of Glass.

The Chrysler Museum’s extensive glass collection includes one of Chihuly’s acclaimed Venetian series sculptures, a 1990 collaboration with master Italian glassblower Lino Tagliapietra. Chihuly’s work also served as a keystone exhibition in 1999’s Art of Glass, a celebration of glass art across the Hampton Roads region.

ABOUT THE CHRYSLER MUSEUM OF ART
The recently expanded Chrysler Museum of Art in Norfolk, Virginia, is one of America’s most distinguished mid-sized art museums, with a nationally recognized collection of more than 30,000 objects, including one of the great glass collections in America. The core of this collection was given to the Museum by Walter P. Chrysler, Jr., an avid art collector who donated thousands of objects from his private collection to the Museum in 1971. In the years since Chrysler’s death in 1988, the Museum has dramatically extended its campus and developed new ties with the Norfolk community. It has rapidly growing collections, especially in the fields of contemporary glass, American art, and photography.

In 2011, the Chrysler opened a full-service glass studio with a 560-pound capacity furnace, a full hot shop, a flameworking studio, nine annealing ovens, and a coldworking shop. In addition, the Chrysler administers two Federal-period historic houses in downtown Norfolk: the Moses Myers House and the Willoughby-Baylor House.

The Chrysler Museum of Art, One Memorial Place, Norfolk, and its Perry Glass Studio at 745 Duke St., are open Tuesday through Saturday, 10 a.m. to 5 p.m., and Sunday, noon to 5 p.m. The Historic Houses on E. Freemason Street are open weekends. Admission is free. For more information on exhibitions, events, and programs, visit www.chrysler.org

9 Nisan 2015 Perşembe

TÜRKİYE KONULU TABLOLAR SOTHEBY’S ORYANTALİST ESERLER MÜZAYEDESİ’NDE

Germain Fabius Brest, French, 1823 – 1900, “Bateaux sur le Bosphore”, oil on canvas, Estimate: £60,000-80,000
Sotheby’s, 21 Nisan 2015 tarihinde Londra’da Oryantalist Eserler Müzayedesi düzenliyor. Müzayedede içinde Fausto Zonaro ve Jean-Baptiste Vanmour’un yapıtlarının da bulunduğu önemli Avrupalı ressamların Türkiye konulu eserlerinden oluşan bir seçki yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye yüzyıllar boyunca Batılı sanatçıları cezbetmiştir. On sekizinci yüzyıldan itibaren Batılı elçiliklerde ve Osmanlı Sarayı’na diplomatik amaçlarla giden elçilik heyetlerinde görev alan ressamlar yerel manzaraların, kıyafetlerin, diplomatik kabul törenlerinin resimlerini yapmışlar, bu resimlerle Batı sanatında tamamen yeni bir tür olan Oryantalizm’in doğmasına aracı olmuşlardır.

François-Claude Hayette, Austrian, b. 1838, “Constantinople from Galata”, oil on canvas, Estimate: £180,000-250,000
Sotheby’s Oryantalist Tablolar Bölümü Başkanı Claude Piening, konuyla ilgili şunları söylüyor: “On sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda, günümüz Türkiyesi, Yakın Doğu, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Uzak Doğu’daki İran ve Hindistan’a uzanan toprakları içine alan geniş coğrafyayı tanımlamak için kullanılan bir terim olan Doğu (Orient), yüzyıllar boyunca cazibesiyle Batılı sanatçıların hayal güçlerine hükmetmiştir. Bu eserler günümüzde de güçlü cazibelerini korumaktadır. Çölün çorak yabanıllığı olsun, İstanbul ya da Kahire’nin mimari harikaları ya da bu bölgelerin giysileri ve kültürleri olsun, bu yeni keşfedilen yerlerin görülmeye değer zenginlikleri, Batılı ressamları, özellikle Fransızları, İngilizleri, İtalyanları, Avusturyalıları ve Amerikalıları Doğu’ya çekmiş ve onların üzerinde ülkelerine döndükten sonra uzun süre devam eden etkiler bırakmıştır.”

Jacob Jacobs, Belgian, 1812 – 1879, “The Arrival of Sultan Abdulmecid at The Nusretiye Mosque”, Painted in 1842, oil on canvas, Estimate: £50,000-70,000
Sotheby’s İstanbul Ofisi Direktörü Oya Delahaye’in konuyla ilgili görüşleri ise şöyle: “Bu türe karşı Batı’daki geleneksel alıcılar arasında her zaman istikrarlı bir ilgi olmuştur; Türk, İslam ve Arap dünyasındaki alıcıların ilgisinde ise son otuz yılda çok büyük bir artış gördük. Bugün bölge ülkelerindeki özel koleksiyoncular ve kurumlar, Oryantalist sanatın en iyi örneklerine sahip olmak amacıyla hem müzayedelerde hem özel satışlarda en yüksek teklifleri veriyorlar, demek ki bu seçkin tür artık çok iyi bir şekilde anlaşılır hale geldi.”

MÜZAYEDEDE ÖNE ÇIKAN ESERLER

Fausto Zonaro, Italian, 1854 – 1929, “Bayram (The Celebration)”, oil on canvas, Estimate: £350,000-450,000
Fausto Zonaro
Italyan, 1854 -1929
Bayram (The Celebration)
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £350,000-450,000
Yaklaşık 1899’da Fausto Zonaro tarafından yapılan ve Bayram adını taşıyan bu tablo heyecan verici bir yeniden keşiftir, daha önce müzayedeye hiç girmemiştir. Bu tablo, Zonaro’nun yaptığı bayram kutlaması konulu iki büyük boyutlu tablonun daha küçük olanıdır. Diğer tablo özel bir koleksiyonda bulunmaktadır. Her iki eser, saray ressamı Zonaro’nun eşi Elise’nin II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinin ardından ailenin 1910’da İtalya’ya gidişinden kısa bir süre önce çektiği, sanatçının İstanbul’daki atölyesini gösteren fotoğraflarda duvara asılı olarak görülmektedir. Bu tabloda eski adı Tatavla olan İstanbul’un Kurtuluş semtinde Şeker Bayramı kutlamaları konu edilmiştir. Geleneksel giysileri içinde adamlar onlara eşlik eden müzisyenlerle kendilerini izlemeye gelenlerin arasında müziğin eğlenceli ritmine ayak uydurarak dans etmektedir. 
Fausto Zonaro, Italian, 1854 – 1929,
“Study for Bayram (The Celebration)”,
oil on canvas, Estimate: £40,000-60,000
Zonaro hatıralarında Bayram kutlamalarının kendisini ne denli etkilediğini canlı bir biçimde anlatır. Sanatçı bu resimde kendini kompozisyonun sağında fötr şapkalı olarak resmetmiştir. İstanbul’da yaşayan farklı milletlerden halkların çeşitliliği ve onların şölenleri, Zonaro’ya bizzat tanığı olduğu ve resmine aktardığı devingen, nefes kesici bir dizi seyirlik sunmuştur. Zonaro İstanbul’dan ayrıldıktan sonra İtalyan Riviera’sında bulunan San Remo şehrine yerleşmiş ve yaşamının geri kalan kısmını orada geçirmiştir. Bu eser şimdiki sahibinin büyükbabası tarafından sanatçı San Remo’dayken alınmıştır. Eserin satışa çıkışı Floransa’da Medici-Riccardi Sarayı’nda Nisan-Haziran 2015 tarihleri arasında düzenlenecek olan kapsamlı Zonaro retrospektifi ile aynı zamana rastlamaktadır.

Hubert Sattler, German, 1817 – 1904,
“Constantinople from the Fire Tower of Beyazit”,
 oil on canvas, Estimate: £150,000-200,000
Hubert Sattler
Alman, 1817-1904
Bayezit Yangın Kulesi’nden İstanbul
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı:£150,000-200,000
Yaklaşık 1840-50 yıllarında yapılmış olan bu geniş panorama, Fatih Sultan Mehmet’in oturduğu Eski Saray arazisi üzerine 1828’de yaptırılan yangın gözlem kulesi Bayezit Kulesi’nden şehrin güney doğusundaki Sultanahmet semtini göstermektedir. Bu mermer kule, Yeniçeri ordusunu kaldırarak yerine Asakir-iMansure-i Muhammediye ordusunu kuran Sultan II. Mahmut (1808-1839) tarafından inşa ettirilmiştir. Ön planda yeni kurulan ordunun talimi görülmektedir. Arka planda Aya Sofya ve Sultan Ahmet Camii, ön planda soldan sağa doğru Mahmut Paşa Camii, Nuruosmaniye Camii ve Beyazit Camii yer almaktadır. Bu üç caminin arasında Kapalı Çarşı’nın kubbeli çatıları bulunmaktadır. En solda Topkapı Sarayı ve uzakta Marmara Denizi’nden yükselen Prens Adaları yer alır.

François-Claude Hayette
Avusturyalı, d. 1838
Galata’dan İstanbul
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £180,000-250,000
Galata’dan bakılarak Haliç, Sarayburnu, Topkapı Sarayı ve Aya Sofya’yı gösteren bu manzara dünyanın en büyük doğal limanlarından birinin ihtişamını gözler önüne sermektedir. Boğaziçi’ne veoradan Marmara Denizi’ne akan Haliç’in kıyıları M.Ö. Yedinci yüzyılda yerleşimcileri kendine çekmiş ve sonra da İstanbul’un zengin ve güçlü bir liman haline gelmesini sağlamıştır. Efsaneye göre Osmanlı kuşatması sırasında Bizanslılar suya öyle çok kıymetli eşya atmışlar ki Haliç’in suları altın rengine bürünmüş. Şehrin ticaretine yüzyıllar boyunca Haliç kıyılarını dolduran depolara yüklerini boşaltan gemiler egemen olmuştur ve bu canlı ticaret atmosferi Hayette’in manzarasında görülmektedir.

Auguste Etienne François Mayer, French, 1805 – 1890,
“Sultan Mahmud II Leaving the Beyazid Mosque,
Constantinople”, Painted in 1837, oil on canvas,
Estimate: £70,000-90,000
Auguste Etienne François Mayer
Fransız, 1805 -1890
Bayezit Camii’nden Ayrılan Sultan II. Mahmut, İstanbul
1837’de yapılmıştır, tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £70,000-90,000
Bu usta Cuma Selamlığı betimlemesinde II. Mahmud (1808-39) Bayezit Camii’nden çıkarak gürültülü büyük bir kalabalığa doğru ilerlerken görülmektedir. Sultan II. Mahmud’a at sırtında yaşlı bir adam eşlik etmektedir, bu kişinin bu tablo yapıldığı sırada sadrazam olan Mehmed Emin Rauf Paşa olduğu düşünülür. Sultanın etrafı kısa bir süre önce kurduğu Asakir-i Mansure ordusunun askerleri tarafından sarılmıştır. Sultanın arkasında harem hanımlarını taşıyan iki kırmızı araba vardır. İzleyiciler arasında çocuklar, kadınlar, Mevlevi dervişleri, şeyhler, mollalar, imamlar, Avrupalılar, askerler ve tacirler yer almaktadır. Caminin karşısındaki kapı 1826’da Sultan II. Mahmud tarafından kurulan, Başkumandanlık ve Yeni Ordu kışlalarının kapısıdır. Bu yapılar bugün İstanbul Üniversitesi’ne aittir. İleride Bayezit Kulesi görülmektedir.

Jacob Jacobs
Belçikalı, 1812 -1879
Sultan Abdülmecid’in Nusretiye Camii’ne Gelişi
1842’de yapılmıştır, tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £50,000-70,000
Yeni Dolmabahçe Sarayı ve Ortaköy’deki Mecidiye Camii’nin inşaatı Sultan Abdülmecid’in saltanatına (1839-1861) rastlar. Bu manzarada solda Aya Sofya, Yeni Cami ve sağda Galata Kulesi açık bir şekilde görülebilmektedir.

Jean Baptiste Vanmour, French, 1671 – 1737, “Cortège du Sultan”, oil on canvas, Estimate: £150,000-250,000
Jean Baptiste Vanmour
Fransız, 1671 -1737
Sultan Alayı
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £150,000-250,000
Bu yapıt İstanbul’daki saray yaşamını birinci elden gözlemleyen ve eserlerinin büyük bir kısmında konu edinen Vanmour’un tanık olduğu bir Osmanlı geçit alayının görkemli panoramik bir betimlemesidir. Aynı zamanda sanatçının bilinen en büyük yapıtlarından biridir. Atlı yeni çerilerin başını çektiği alayda, Sultan sahnenin en önünde, beyaz sorguçlu başlıklarıyla dikkat çeken muhafızlarla çevrili ilerlemektedir, sadrazam ortada, haremağası geride durmakta, bir derviş ve halktan bir grup da Sultan’a bağlılıklarını göstermek için başlarını öne eğmiş durmaktadır. Betimlenen Sultan büyük bir olasılıkla 1703-1730 yılları arasında hüküm süren ve Vanmour’un birçok önemli yapıtında görülen III. Ahmet’tir.

Germain Fabius Brest, French, 1823 – 1900,
“On the Bosphorus”, oil on canvas,
Estimate: £60,000-80,000
Germain Fabius Brest
Fransız, 1823 -1900
Boğaziçi’nde
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £60,000-80,000

Germain Fabius Brest
Boğaziçi’nde Gemiler
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £60,000-80,000
Fabius Brest, 1855-1859 yılları arasında Türkiye’de dört yıl yaşadı. Bu süre içinde yaptığı bir dizi tabloda İstanbul’a, şehrin etrafındaki kırlara ve Karadeniz kıyısına ait manzaralar resmetti. Resimlerin her ikisi de Boğaziçi’ni betimler. Şimdi olduğu gibi, Brest’in bu manzaraları tuvale aktardığı dönemde de Boğaz önemli bir ticaret yoluydu. Bunu tablodaki tam yelken yol alan, ağzına kadar dolu, ahşap yük gemilerinden anlayabiliyoruz. Göz alıcı binalar Boğaz’ın kıyılarına birbiri ardına sıralanmıştır: bu binaların arasında camiler ve saraylar olduğu gibi varlıklı İstanbulluların yazlarını geçirdikleri ahşap yalılar da vardır.



Alberto Pasini, Italian, 1826 – 1899, “Before the Mosque”, Painted in 1869, oil on canvas, Estimate: £60,000-80,000
Alberto Pasini
İtalyan, 1826 -1899
Cami Önünde
1869’da yapılmıştır
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £60,000-80,000

François Prieur-Bardin, French, 1870-1939, “The Ferry at Karaköy, Constantinople”, Painted in 1900, oil on canvas, Estimate: £30,000-50,000
François Prieur-Bardin
Fransız, 1870-1939
Karaköy, İstanbul’da Vapur
1900’da yapılmıştır
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £30,000-50,000

Eugène Verdyen
Belçikalı, 1836 -1903
İzmirli Hanım
1874’de yapılmıştır
tuval üzerine yağlıboya
Değer aralığı: £15,000-20,000


8 Nisan 2015 Çarşamba

ALİ RAŞİT KARAKILIÇ VE “DÖNÜŞÜM SÜREÇLERİ 2”


Ali Raşit Karakılıç.
Ali Raşit Karakılıç, Kafesteki Kadın.
Ali Raşit Karakılıç, Kafesteki Kadın (detay).
Ali Raşit Karakılıç,  3 - 7 Nisan 2015 tarihleri arasında Adana 3. Portakal Çiçeği Karnavalı sırasında Adana Büyük Şehir Belediyesi 75. Yıl Sanat Galerisi'nde Denizhan Özer küratörlüğünde "Dönüşüm Süreçleri 2” isimli sergiyle yer aldı.

Ali Raşit Karakılıç, P.04 + F.15, Karışık Teknik,
172x133 cm, 2008.
Sergide, sanatçının son 10 yıl boyunca büyük araştırma ve incelemeler sonucu oluşturduğu dönüşüm süreçlerine ait enstalasyon ve resimlerde günümüz toplumunun oluşturduğu kaotik yapıya yönelik bir eleştiri yer alıyor. Kaos estetiğinden beslenen ve yapıbozumsal üretim biçimi ile oluşturulan yapıtların çıkış noktası, günlük hayat içinde kullanımdan çıkmış, atılmış, geri dönüşüme giden atıklar ya da hurdalardır. Analitik bir düşünce yapısı ile üretilen yapıtların günümüz insanının görmezden geldiği çevre sorunlarına değinmesi son derece önemli olup yaşadığımız hayata ait yaşam izlerini irdelemenin yanı sıra politik anlamlar ve mesajlar içermektedir.

KAOTİK YÜZEY ARAYIŞLARI
Denizhan Özer, Mart 2015, İstanbul

Geçmiş yüzyıllardan günümüze kadar geldiğimizde sanatın geleneksel yöntemler dışında farklı arayış biçimlerine -girerek yeni yaratımlarla- yol aldığını görürüz. Özellikle yaşadığımız son zaman diliminde teknolojik ve bilimsel çalışmaların artması sanatçıları bu teknolojiyi kullanarak yeni yaratım biçimlerine yönlendirerek farklı farklı bir sürecin içine sokmuştur. 

"Dönüşüm Süreçleri 2" sergisinden genel görünüm.
Gelenek bir yandan devam ederken yeni olan geleneğe eklenip onun melezleşmesine, değişmesine neden olarak yaşanılan zaman dilimine uyum sağlamıştır. Bu bilim sanat paslaşması içinde her ne kadar bilim insanları düzenli, tahmin edilebilir, sebep sonuç ilişkisine dayalı sistemlerin var olduğunu kabul etseler de sanatçılar düzensiz durumları kendi bakış açılarıyla yorumlayıp bir yapıt olarak hayatın içine katarak yeni algılama ve görme pratikleri oluştururlar. İşte "Dönüşüm Süreçleri" bu mantıkla ortaya çıkmış yapıtlardan oluşmaktadır.

Ali Raşit Karakılıç, P.06 + PK. 07 + M, Karışık Teknik, 115x150 cm, 2008.
Ali Raşit Karakılıç, kaostan beslenen bir sanatçıdır ve bunun yanı sıra analitik düşünce yapısıyla bilimsel paradikmalardan yararlanarak yol almaktadır. Onun kaos estetiğinden beslenen yapı-bozumsal üretim biçimi doğrusal resimden uzak görünse de aslında pek çok açıdan doğrusal olarak yapılan resimle benzerlikleri görülür. Bir takım sanatçılar yüzeyi direkt olarak kullanırken, Karakılıç iki farklı yüzeyi parçalayarak ayıp tekrar bir araya getirerek yeni bir yüzey yaratır ki bu da sanatçının oluşturduğu kendine ait bir dildir.
Ali Raşit Karakılıç, P.09 + F.60, Karışık Teknik, 172x133 cm, 2009.
Ali Raşit Karakılıç günlük hayat içinde kullanımdan çıkmış, geri dönüşüme giden ya da tekrar bir şekilde üretime girecek olan, kısacası hurda alanlarında toplanan her türlü araç, gereç, malzemenin fotoğraflarını çekerek başladığı sürece baktığınızda kaotik bir durumla karşılaşırsınız. İnsan yaşantısının ya da kentin oluşturduğu bu kaotik yapının kendine göre estetik bir durumu vardır. Sıradan bir yaşam için bu durum her ne kadar önemsiz ya da görülmek istenmeyen olsa da sanatçı için son derece önemli olup yaratımının bir parçası haline gelmektedir. Kısacası sanatçı, hurdalardan ortaya çıkan estetiğin transformasyonunu sağlayıp, onları resimsel ve üç boyutlu yapıtlara dönüştürerek farklılık sağlamayı başarmış ender sanatçılardan biridir ve bu bakımdan sanatçıyı ve eserlerini anlayabilmek için onun analitik düşünce yapısını irdelemek gerekir. 
Ali Raşit Karakılıç, PK.06 + PK.08, Karışık Teknik, 173x135 cm, 2009.
"Dönüşüm Süreçleri 2" sergisinden genel görünüm.
Ali Raşit Karakılıç'ın bir başka önemli yanı ise, yapıtların politik anlamlar içermesidir. Kapitalist üretim biçiminin oluşturduğu tüketim toplumunun içinde bulunduğu durumu açık bir şekilde ortaya koyan sanatçı, insanların tüketip attığı her şeyin aslında hala bir değer olduğunu, hayata bağlanabileceğini de göstererek çevreci bir tutum takınmakta çevre kavramına sahip çıkmaktadır. Günlük hayat koşuşturmacası içinde, sistemin öğretileri ile beslenip onun kurallarına uyan ve böylelikle dünyayı, kendini tüketen sıradan insan yaşantısına getirilen bu eleştirel tutum onun sorumluluk taşıyan sanatçı duruşuna saygı duymamızı sağlamaktadır.
  
Bilgi için
alirasit@gmail.com

"Dnüşüm Süreçleri 2" sergisinden genel görünüm.

Ali Raşit Karakılıç, PK.08 + F.60, Karışık Teknik, 172x133 cm, 2009.
Ali Raşit Karakılıç, F.136+F136 M, tuval üzerine akrilik, 108x144 cm., 2014.
Ali Raşit Karakılıç, enstalasyon.
Ali Raşit Karakılıç, enstalasyon.

Ali Raşit Karakılıç, PK.06 + M, tuval üzerine akrilik, 128x164 cm, 2008.
Ali Raşit Karakılıç, enstalasyon.
Ali Raşit Karakılıç, "İsimsiz", tuval üzerine akrilik, 80x60 cm, 2005.

ALİ CABBAR’IN “TESELLİ İLACI” OPERATION ROOM’DA


Ali Cabbar, “Turkish Placebo - Teselli İlacı”,
2015, Sanded glass object /Kumlanmış Şişe,
50 editions.
Ali Cabbar’ın Teselli İlacı / Placebo Effect adlı kişisel sergisi, 10 Mayıs 2015 tarihine kadar Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi Operation Room’da gösteriliyor. Sanatçının sokak sanatı ve pop çağrışımlı işlere ağırlık verdiği sergide, kâğıt üzerine tükenmez kalemle yapılmış desenler, stensil ve vinil yapıştırmaların yanı sıra bir yerleştirme ve üç boyutlu “sürpriz” bir çalışma da bulunuyor.
Galerinin taşıdığı isimden ve bir sağlık kurumu içinde yer almasından hareketle Ali Cabbar, politikadan güncel sanata, futboldan içkiye Türkiye gündemini meşgul eden konuları ameliyat masasına yatırıyor ve duruma uygun bir teselli ilacının sorunlara çözüm olabileceği fikrini tartışmaya sunuyor. Tıbbi bir kavram olan plasebo, gündelik yaşamda bazen “ağız yoluyla alınan” bir içki veya çay-kahve, bazen “duygularla iletilen” empati veya hoşgörü olarak farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor. Plasebonun, etkisine inanıldığı sürece kullanana iyi geldiği saptamasından yola çıkan sanatçı, Türkiye insanının teselli ilaçlarını güncel bir anlayışla ele alarak yeniden yorumluyor ve ikonlaştırıyor.

Brüksel’de yaşayan Ali Cabbar'ın son dönem İstanbul sergileri arasında; İstiklal Caddesi, Yapı Kredi’deki “Huzursuz Gölge” (2010) ve “Kırmızı Koridor” (2012) ile “Ah Pippa” yerleştirmesi (2013) sayılabilir. Galeri tarafından yayınlanan sergi kataloğu, sanatçının yeni çalışmalarını ve AICA Türkiye Başkanı, eleştirmen Evrim Altuğ’un sergideki işlerin çözümlemesini yaptığı yazısını içeriyor.

Ali Cabbar, “System Error - Sistem Hatası”, 
2014, Vinyl cut / Vinil oyma, 60x85 cm.
Detaylı Bilgi İçin
Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi
Adres: Güzelbahçe Sok. No:20, Nişantaşı/İstanbul
Tel: 444 3 777

ALİ CABBAR’S “PLACEBO EFFECT” AT THE OPERATION ROOM
Ali Cabbar’s latest solo show Placebo Effect is on view at Amerikan Hastanesi Operation Room Gallery, from April 2 until May 10, 2015. The exhibit features his latest works in pop and street art styles, ballpoint pen drawings, stencils and vinyl cuts on paper. There is also an installation and a 3D object included in the show.
Inspired by the name of the gallery (Operation Room) and its unique location in a medical complex,  Ali Cabbar explores the idea of placebo effect in a social context and analyses controversial issues —politics, contemporary art, sports and alcohol among others — that causes extreme polarization in Turkey today. He argues that although originally a medical concept, placebo appears in our daily lives in various forms such as comfort food and drink (taken orally) or empathy and tolerance (conveyed by emotions), and iconizes them as possible placebos used by the people of Turkey.

Ali Cabbar, “Enjoy Tradition - Çay için! Kahve için!”,
2014, Vinyl cut / vinil oyma, 60x85 cm, 10 editions.
Brussels based Ali Cabbar’s previous Istanbul shows include “Disquiet Shadow (2010) and “Red Passage” (2012) as well as an installation titled “O Pippa, where art thou? ” (2013) all shown at Yapı Kredi in Istiklal Street. The new exhibition is accompanied by an illustrated catalogue which includes an article by AICA Turkey president and art critic Evrim Altuğ.

For More Info
Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi
Address: Güzelbahçe Sok. No:20, Nişantaşı/Istanbul/Turkey

Tel: 444 3 777



Ali Cabbar, “We Die / Kill For These Colors - Biz Bu Renkler İçin Ölürüz / Öldürürüz”, 2014, Mixed media / Karışık teknik, Diptych / İkili. 
Ali Cabbar, “The Tragic Ending of My ‘Prince Charming’ Performance, Fortunately Not Seen by Any Audience – ‘Beyaz Atlı Prens’ Performansımın Neyse ki Hiç Kimsenin Görmediği Acıklı Sonu”, 2015, Vinyl cut / Vinil oyma, 60x85 cm each, Quadriptych, Dörtlü seri, 4 editions.

Ali Cabbar, “Drinks With Mr. Hulusi At The Gentlemen’s Club - İhap Hulusi ile Monşerler Kulübünde İki Kadeh”, 2014, Drawing / desen, 85x60 cm.

5 Nisan 2015 Pazar

YILDIRIM MAYRUK ANILAR MÜZAYEDESİ

Yıldırım Mayruk.
11 Nisan’da Pera Mezat Müzayedecilik’in Organizasyonuyla Dedeman Otel İstanbul'da
Ünlü müzayede ve antika firması Pera Mezat Müzayedecilik, Türk modasına damgasını vurmuş Yıldırım Mayruk’un yaşamına yolculuk eden eşyalarını, 11 Nisan 2015, Cumartesi günü Dedeman Otel İstanbul’da yeni sahipleriyle buluşturacak.
Türk modasının ünlü ismi Yıldırım Mayruk’un ev eşyalarının ve koleksiyonlarının yer aldığı “Yıldırım MAYRUK Anılar Müzayedesi” Pera Mezat Müzayedecilik tarafından 11 Nisan 2015, Cumartesi günü, saat 14.30’da Dedeman Otel İstanbul’da gerçekleştirilecek.
1960’larda başladığı profesyonel meslek hayatı boyunca ilham aldığı eserleri toplamaya özen gösteren Yıldırım Mayruk, müzayede ile ilgili; “Tablolar, eşyalar, gümüşler, aksesuarlar, tekstil ürünleri, porselenler detaylarında sakladığı estetik unsurları hep bana sundu. İşte bu yüzden bu koleksiyonlarını yaşarken başkalarının da hizmetine sunmak üzere bir müzayede ile başkalarının beğenisine sunmaya karar verdik. Yaşanmışlıkların hikayeleri her birinde sertifikalanmış olarak gelecek nesillere iletmek istiyorum” açıklamasını yapıyor.

FAUSTO ZONARO (İtalyan, 1854-1929), İmzalı, “Rufai Dervişleri”,
tuval üzeri yağlıboya, 40x67 cm.
Müzayedenin öne çıkan eserleri arasında Osmanlı saray ressamı Fausto Zonaro’nun “Dervişler” tablosu, Osmanlı Türk ressamı Tekezade Sait Efendi’nin iki adet yağlı boya tablosu, oryantalist birçok tablo ve objenin yanı sıra, Fenerbahçe kulübüne özel üretilmiş altmışaltı parça, her birinden bir adet üretilmiş çok özel bir koleksiyon dikkat çekiyor.

GIROLAMO GIANNI (İtalyan, 1837-1895), İmzalı 1878, “Constantinople”, tuval üzeri yağlıboya, (Eser koruma amaçlı, Rantuvale edilmiştir), 23x48 cm.
Mobilyadan şamdanlara, sofra takımlarından karaf takımına, tablolardan eski Türk işi örtülere toplam 528 eser müzayedede satışa sunulacak. Pera Mezat Müzayedecilik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Gacıroğlu yaptığı açıklamada: “Değerli modacı Yıldırım Mayruk’un dünden bugüne uzanan bir zaman tüneli niteliği taşıyan birbirinden değerli eşyalarını ve koleksiyonlarını sanatseverlerle buluşturacak olmaktan çok büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Koleksiyonerler, müzayedede satışa çıkan tüm ürünleri 3-10 Nisan 2015 tarihine kadar Dedeman Otel İstanbul Pınar Salonu’nda görebilir.

TEKEZADE SAİT EFENDİ, 
Eski Türkçe İmzalı, 
Hicri 1325 Miladi 1909 tarihli, 
tuval üzeri yağlıboya, 27x35 cm.
PERA MEZAT MÜZAYEDECİLİK
Hüseyinağa Mah. Duduodaları Sok. No:8 Balıkpazarı/BEYOĞLU
T: +90 212 293 11 16 (Pbx)
www.peramezat.com

Ayrıntılı bilgi için:
Binnur Musaoğlu / BMpr İletişim&Tanıtım / binnur@bm-pr.com / 0532 452 55 73

YILDIRIM MAYRUK
1940 yılında Bursa’da 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğdu. Babası Ispartalı, annesi ise Giresun’un Şebinkarahisar ilçesindendir. Asker olan babası, Yıldırım Mayruk 12 yaşındayken hayatını kaybetti.
Yıldırım Mayruk, terzi olan ablasından etkilenerek bu mesleğe gönül verdi. İlk diktiği elbise, 15-16 yaşlarındayken 2,5 yaşlarındaki yeğenine tasarladığı ipekli gülkurusu bir elbise oldu. Daha sonra annesine biri ekose, diğeri çizgili kumaştan iki tayyör de dikti. 1960 yılında askerlik hizmetinden döndükten sonra ablasının terzi atölyesinde çalışmaya başladı. Lise yıllarında şapka yapıp satarak başladığı moda hayatına 1960’lı yılların başında Bursa’dan İstanbul’a gelerek Beyoğlu’ndaki Çiçek Pasajı’nın kapısının tam karşısında Güney Palas’ta bir çatı katında atölye kurarak devam etti. Kısa sürede atölyesini de, ününü de büyüttü. Sonrasında ise terzilerin katıldığı bir defileye 10 elbise ile katıldı. O defile sonrasında Yıldırım Mayruk, dönemin piri sayılan sosyete terzisi “Mualla Özbek” ile tanıştı. Mualla Özbek ile tanıştığında, kendisine “Benden sonra bayrağı sen taşıyacaksın” demiş ve defilenin sonrasında atölyesi müşteri akınına uğramıştır. Beyoğlu’ndaki atölyede 10 sene çalıştıktan sonra Şişli’ye, oradan Teşvikiye’ye geçti. 22 yıl Teşvikiye’de çalıştıktan sonra şu an bulunduğu Gümüşsuyu’ndaki atölyesine taşındı. Moda Laboratuvarı’nda çok başarılı çalışmalar yaptı. Pek çok ünlü sanatçıya yaptığı kostümlerle ünlenen Yıldırım Mayruk, dünya sosyetesi, siyaset ve cemiyet hayatından birçok isim için tasarımlar yapmaya devam ediyor.

ÇİFT İTALYAN ŞAMDAN, 18.yüzyıl.
PERA MEZAT MÜZAYEDECİLİK
Çağdaş Türk sanatını ve Osmanlı dönemi el sanatlarını dünyada yaygınlaştırmak ve Türk sanatseverler ile buluşturmak amacıyla 2010 yılında kurulan Pera Mezat Müzayedecilik firması, Osmanlı ve Avrupa antikalarının yer aldığı buna ek olarak alanında uzman olduğu nümismatik (madeni ve kağıt para, madalya, jeton, objeler ve efemera) ve çeşitli koleksiyonlara sahip bir sanat ve antika galerisi olarak hizmet veriyor.
Türk resim sanatı ve Osmanlı dönemi el sanatlarını dünyaya tanıtarak kültürler arası köprü oluşturmayı kendine görev edinmiş, kurucusu Mehmet Gacıroğlu yönetimindeki Pera Mezat Müzayedecilik, çalışmalarıyla uluslararası sanat platformlarında da faaliyet gösteriyor. Aynı zamanda düzenlediği müzayede ve sanat etkinliklerini, internet ve yazılı medya aracılığıyla dünyanın birçok ülkesinde yayınlayarak uluslararası arenada sanat ve antika konusunda takip ediliyor.
Mehmet Gacıroğlu’nun sahip olduğu Osmanlı kağıt para koleksiyonu ise dünyadaki bir numaralı Osmanlı kağıt para koleksiyonu olarak biliyor. 2011 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen sergiyle koleksiyonunu tescilleyen Mehmet Gacıroğlu, ayrıca yayınlamış olduğu Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye adlı kağıt para kataloğu ile uluslararası üne sahip “IBNS – International Bank Note Society” tarafından “Yılın Kitabı Ödülü” ne layık görüldü.Pera Müzayedecilik her yıl dört kez “Osmanlı ve Karma Sanat Eserleri”, altı kez “Efemera&Nümismatik Müzayedesi” (kitap, para, jeton, madalya, harita, gravür, kartpostal ve fotoğraflar) gerçekleştiriyor.

İNGİLİZ SERVİS MASASI
BİR KOLEKSİYONER OLARAK YILDIRIM MAYRUK

Antika tutkunuz nasıl başladı?
Babam ben doğduğumda 60 yaşında bir asker emeklisiydi. Dolayısıyla benim büyüdüğüm evde böyle bir şey yoktu. Bu tutku, Beyoğlu’na ilk atölyemi açtığım zaman iki üç sene sonra aynı apartmanda üç daireyi birden kaplayan bir atölyem olması ve orada güzel bir ortam yaratmaya karar vermemle başladı. İlk aldığım parça şu anda yatak başı yaptığım bir kornişti. Bu şekilde yavaş yavaş bir tutku başladı. Yıllarca devam etti. Hepsini nasıl aldığımı bugün gibi hatırlıyorum.

Zaman içinde değişti mi hep böyle aldıklarınız?
Ben sofraya çok meraklıyım. Çok gurme biri değilim belki ama güzel bir sofrada yemek yemek isterim. Sofra ile ilgili çok parça var o yüzden.

Bir koleksiyoner olarak en çok ne tür parçalar ilginizi çekiyor?
Eşya ve resim. Salonda kullanabileceğim eşyalar... Kanepe, koltuk, onların yanına gidecek aksesuarlar ve resim, bir de mutfakla alakalı şeyler.

CHRISTOFLE BRONZ LAMBA,
Fransız "Emile-Auguste Reiber" dizaynı
Charles Christofle damgalı gaz lambası
Müzayedede toplam 528 parça satışa çıkıyor. Nasıl bir emekle oluşturuldu bu koleksiyon? Nerelerden topladınız?
Önce Şişhane’deki antikacılar çarşısından alışverişe başladım. Sonra zaman zaman İtalya’dan aldım. Fransa’ya zaten ne zaman gidersem gideyim bir günümü bitpazarını gezerek geçiririm hep, o hayalle giderim. Gördüğüm güzel şeyleri ve getirtebileceğim her şeyi dünyanın çeşitli yerlerinden topladım.

Ve şimdi radikal bir kararla satışa çıkarmaya karar verdiniz antika koleksiyonunuzu... Bu kararı nasıl verdiniz?
Genellikle sevdiğim parçaları aldım, tarihi değerinden ziyade bende bulunmasını istediğim, sevdiğim parçaları topladım. Hemen hepsini de özenle kullandım ama şimdi bir hayat değişikliği yapmayı düşünüyorum ve bu eşyaların bir köşede durmasından yana değil, kullanılmasından yanayım. Ben aldığım zaman da onların yaşanmışlıkları vardı. Ben mutlulukla kullandım, dilerim alanlar da refah içinde, mutlulukla kullanırlar.

Kendiniz için bıraktığınız birkaç parça var mı?

Müzayedeye satışa çıkardıklarımın yanı sıra evimde halen hatırı sayılır parçalar var. Yatak odam olduğu gibi duruyor mesela. Müzayedeye çıkanlara rağmen masa kurulduğu zaman o masayı gümüşleriyle birlikte eksiksiz olarak tamamlayacak kadar eşyam var hala. 
İTALYAN ÇİFT ŞAMDAN, İtalyan "Vercelli 3" imalatçı damgalı.
MURASSA PURO KABI