8 Nisan 2017 Cumartesi

METİN ÇELİK: “CHAOS - COSMOS” EXHIBITION

Metin Çelik, Capital 3, 2016, 145x190 cm.
Painter Metin Çelik will be on the stage with his first solo exhibition after eight years, between the dates 10th April- 1st May at MERKUR Gallery, Istanbul.

With his exhibition named “Chaos - Cosmos” by reading the grift construction of the nature and human in the context of contrast, the artist is representing the relation of place and figure with a metaphysical aesthetic. In the paintings after where the reality is broken and manipulated, they are covering a new form and offers us an atmosphere which contains magical reality… They go after a dream and transform into another dream.

Metin Çelik, when he is reflecting the rhythm of contrasts that we are facing in the life, he’s spelling these words: “Order (cosmos) and disorder (chaos) describes the universe in the most essential stage. One creates another and chaos dominates again. This vicious circle is one of the codes of our existence in the micro level. What I do is to transfer this balance on the canvas by using the concepts, forms and colours…”



Metin Çelik, cats was running into red flames, 2017, 203x100 cm.

In the exhibition “Chaos - Cosmos” where the artists latest works are replaced, we’ll be watching the absolute force of the nature and the human struggle for entity on a reality between sleeping and sleeplessness.

Exhibition can be seen at MERKUR until 1st May.
Opening: 10th April 2017
Time: 18.00- 20.00
Exhibition Period: 10th April 2017 -1st May 2017

Metin Çelik.
METİN ÇELİK BIO
He was born in Adana, Turkey in 1985. In 2009 graduated from Mimar Sinan Fine Arts University. While studying at the university, the artist was Assistant of prominent Turkish artist Ömer Uluç for three years. He opened his first solo exhibition in 2009. He started master programme in Mimar Sinan Fine Arts University in 2013 and at the moment he is writing a thesis on the aesthetics of Bertolt Brecht.
In the works of Metin Celik which are based on the relation between time, space and figure; the metaphysical aesthetic of the form is the element which is represented firstly. In the paintings, where the figures are formed on the deprivation of human life,  there’s a holy transformation is looked for on human body .
Deprivation of time, deprivation of the feeling… The figures who are purified from mimics and gestures, are left alone and their action space is got tight and deprivised from the soul… This makes them as an ordinary object.
A table or a seat… In this case, Kafka’s “Transformation” ‘s character Gregor Samsa’s transformation into an insect is an important relation which refers to the subtext of the paintings.
In those works which shows us that we are an ordinary creatures across the nature, the relationship of  “subject and object” is dealed again. All images which are meeting on a floor of contrasts creates an expression of alienation on the audience.
This understanding helps us to see the ‘’Brecht kind of aesthetic’’ which gives priority to the rational approach than emotional approach which is against of the idea of ‘’Catharsis’’.



Exhibitions
2013 Mamut Art Project, Istanbul, Turkey
2015 (re)present Exhibist Magazine: 2 years, Istanbul, Turkey
2015 Envision or A Future Dream - Kare Art Gallery, Istanbul, Turkey
2016 Merkur Gallery, Contemporary Istanbul, Turkey

MERKUR GALLERY

Tel: +90 212 225 37 37 - +90 212 231 69 87

Address: Mim Kemal Oke Cad. Erenler Apt.
No: 12 D: 2, Nisantasi / Istanbul-Turkey


Metin Çelik, Blue Bird, 2014, 150x150 cm.

METİN ÇELİK: “KAOS-KOZMOS” SERGİSİ
Ressam Metin Çelik, 8 sene sonraki ilk kişisel sergisi ile 10 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında Merkur’de sanatseverlerin karşısında olacak.

“Kaos-Kozmos” adını verdiği sergisiyle, doğa ve insanın girift yapısını kontrastlar bağlamında okuyan sanatçı, zaman, mekan ve figür ilişkisini metafizik bir estetikle ortaya koyuyor. Gerçekliğin kırıldığı, manipüle edildiği ve sonucunda yeni bir form alan bu resimler, büyülü gerçekliği barındıran bir atmosfer sunuyor bizlere... Bir düşün izinden gidip başka bir düşe dönüşüyor. 

Metin Çelik, hayatın içinde karşılaştığımız zıtlıkların ritmini resimlerine yansıtırken şu sözleri dile getiriyor: “Düzen(kozmos) ve düzensizlik(kaos) en temelde içinde olduğumuz evreni tanımlar. Biri bir diğerini yaratır ve sonra kaos tekrar hakim olur. Bu döngü bana kalırsa varoluşumuzun mikro düzeyde kodlarından biridir. Benim yaptığım, bu dengeyi kavramlar, form ve renkler üzerinden tuvale aktarmak... ”

Sanatçının son dönem işlerinin yer aldığı “Kaos-Kozmos” sergisinde, doğanın mutlak gücünü ve insanın varlık mücadelesini, uykuyla uyanıklık arası bir gerçeklikte izliyor olacağız. Sergi 1 Mayıs’a kadar Merkür Galeride izlenebilinir.


Metin Çelik, Run, Run Run, 2014, 150x150 cm.
Açılış: 10 Nisan 2017
Saat: 18.00- 20.00
Sergi Süresi: 10 Nisan- 1 Mayıs 2017

Bilgi İçin:
MERKUR:
Adres: Mim Kemal Oke Cad. Erenler Apt.
No: 12 D: 2, Nisantasi / Istanbul
Telefon: 0212 225 37 37- 0212 231 69 87
Fax: 0212 231 55 07


7 Nisan 2017 Cuma

EMİN TURAN “LA FABULA” SERGİSİ EVİN SANAT GALERİSİ’NDE

Emin Turan, “İsimsiz”, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 140x115 cm.
Evin Sanat Galerisi kuruluşunun 21.yılını kutlarken, bu sürenin yarısını sanat öğrencisiyken sıkı bir izleyici olarak geçirmiş, diğer yarısını ise sanatçı olarak sergileriyle zenginleştirmiş Emin Turan’ın, 7. sergisini izleyiciyle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor.
Ressam, daha sosyal medya diye bir şey hayatlarımıza bu denli girmemişken, elektronik iletişim sistemlerini konu alan işleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Her yeni sergisinde duruşunu zenginleştiren Turan, Latin Amerika’da kültür ve doğa araştırmaları gerçekleştirmiş, bu sürecin sonunda da hem oryantalist, hem de kendine dönük oryantalist tavırları hesaplaşmaya davet ettiği son sergisiyle yine resmine yenilik katmıştı.

Emin Turan, “İsimsiz”, 2016, tuval üzerine yağlıboya, 190x170 cm.
Yeni sergisi LA FABULA ise döneminin tanığı olarak dünyadan bir dizi insanlık alegorisine yer verirken, ressamın farklı dönemlerinden izler bulabileceğimiz türden. Emin Turan, resmini yerçekimi geometrisi ismini verdiği bir doku üzerine kurar. Tuvalin yüzeyine yayılan sinir uçları,  gören gözün sabit olmadığını imlerken, tuvalin belleğine dikkat çekerek, ressamın çalışma seansları arasındaki zamanların geçişkenliğini sağlar ve metafizik bir aralığın oluşmasına izin verir. Turan çağını yorumlamak için ışığın kültürel fiziğinin mimarlığına soyunur; analitik bir yapı yerine quantum fiziğinin mekaniklerini kullanır.


Emin Turan ‘ın “La Fabula” sergisi 29 Nisan tarihine kadar Evin Sanat Galerisi’nde görülebilir.
Emin Turan sergisinden görünüm.

5 Nisan 2017 Çarşamba

NEJDET VERGİLİ “SESSİZ HAYALLER” SERGİSİ GALERİ SELVİN’DE

Nejdet Vergili, tuval üzerine yağlıboya, 75x97 cm.

Nejdet Vergili’nin "Sessiz Hayaller" başlıklı sergisi 22 Mart - 16 Nisan 2017 tarihleri arasında Galeri Selvin'de görülebilir. Nejdet Vergili çalışmalarını şu sözlerle anlatıyor: "Resimlerim; günümüzün saçma sapan gerçeklerine ve herşeye rağmen varolmanın, iyi durabilmenin, özgürlüğün ve sessiz zamanların resimleridir. Gökyüzü'nün, denizlerin ve toprağın resimleridir."

Çalışmalarını Türkiye ve İtalya'da sürdüren Vergili çok sayıda kişisel sergi yaptı ve grup sergilerinde yer aldı. Eserleri yurt içi ve yurt dışında çeşitli kişi ve kurum koleksiyonlarında bulunan sanatçının sergisi 16 Nisan'a kadar izlenebilir.
Galeri Pazar günleri hariç 11:00 – 18:00 saatleri arasında açıktır.


Nejdet Vergili, tuval üzerine yağlıboya, 83x108 cm.


Nejdet Vergili
Vergili; hayal ve gerçeği bir arada boyarken algılama ve değerlendirme zenginliğini de beraberinde getiriyor ve bu zenginliği izleyiciye bırakıyor.
Sanatçı, zaman ve yer kavramlarının adeta boyut değiştirdiği, biraz da soyutlaştığı resimlerinde kendi coğrafyasındaki izlerden yola çıkarak daha büyük bir haritada yolculuk yapmaya çalışıyor.
O’nun bu soyut sayılabilecek atmosferler içindeki kahramanları “modern yaşamlar” ın kıyılarında herşeye rağmen güçlü duruyorlar, sade dostlukların şarkısını söyleyip oynuyorlar ve izleyiciyi de hayatın asıl anlamlarını yakalamaya ve bu oyunlara davet ediyorlar.
Nejdet Vergili 1954 yılında Bafra’da doğdu.1980 de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (TGSO-Beşiktaş) Resim Bölümü’nü birincilikle bitirdi.


Nejdet Vergili, tuval üzerine yağlıboya, 90x120 cm.
Sergiler
1979 – DYO Sergileri İzmir-İstanbul
1987 – Akbank Sanat Galerisi Nişantaşı-İstanbul
1996 – Artisan Sanat Galerisi-İstanbul
1998 – Artisan Sanat Galerisi-İstanbul
1999 – Artisan Sanat Galerisi-İstanbul
2000 – Galeri Selvin-Ankara
2001 – Garanti Sanat Galerisi-İstanbul
2002 – Atatürk Kültür Merkezi-İstanbul
2003 – Artistanbul – Artisan 30. yıl sergisi
2003 – Galeri Selvin-Ankara
2004 – Artistanbul – Artisan Sanat Galerisi
2005 – Jazz Now Sanat Galerisi-Bodrum
2006 – Art Shop Sanat Galerisi-İzmir
2007 – Artisan Sanat Galerisi-İstanbul
2007 – Galleria FYR Arte Contemporanea-Floransa-İTALYA
2008 – Galleria FYR Arte Contemporanea-Floransa-İTALYA
2009 – Artisan Sanat Galerisi – İstanbul
2009 – Galleria S. Eufemia – Venedik – İTALYA
2010 – Galleria FYR Arte Contemporanea-Floransa-İTALYA
2010 – Fiera di Carrara Galleria Tartaglia Arte Roma -İTALYA
2010 – Galleria S. Eufemia – Venedik – İTALYA
2011 – Spazio Thetis,Arsenale Novissimo Castello – Venedik – İTALYA
2011 – Tantarte – Chiostro di San Francesco – Treviso – İTALYA
2011 – Galleria S. Eufemia – Venedik – İTALYA
2012 – Galeri Selvin – İstanbul
2013 – Galleria FYR Arte Contemporanea – Floransa – İTALYA
2013 – Contemporary Istanbul – Galeri Selvin
2013 – Artisan Sanat Galerisi – İstanbul
2014 – Galeri Selvin – İstanbul
2014 – Palazzo Capponi – Canigiani – Floransa – İTALYA
2014 – Contemporary Istanbul – Galeri Selvin
2015 – Galleria FYR – Chiostro dei Frari -Venedik – İTALYA
2015 – Cappella di Scorze’ Villa Toffolo – Scorze’ – Venedik – İTALYA
2015 – Tensostruttura Area Palasport – Trebaseleghe – Padova – İTALYA
2015 – Villa Romanin Jacur – Salzano – Venedik – İTALYA
2016 – “Art Stuttgart” Sanat Fuarı, Galeri Selvin – Stuttgart – ALMANYA
2016 – “Aqua Art Miami” Sanat Fuarı, Galeri Selvin – Miami – ABD

GALERİ SELVİN   
Arnavutköy Dere Sok. No:3 Arnavutköy Beşiktaş İstanbul-Türkiye
selvincg@gmail.com
Tel: +90 212.263 74 81 

Nejdet Vergili, tuval üzerine yağlıboya, 61x74 cm.


Nejdet Vergili, tuval üzerine yağlıboya, 46x54 cm.




4 Nisan 2017 Salı

JAKE AND DINOS CHAPMAN AT ARTER: IN THE REALM OF THE SENSELESS

ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, Photo: Ümmühan Kazanç.
On view from 10 February to 7 May 2017, Arter presents the first solo exhibition of Jake & Dinos Chapman in Turkey entitled “In the Realm of the Senseless”. Curated by Nick Hackworth, the exhibition brings together a number of works from iconic series including “Hell”, “The Chapman Family Collection” and “One Day You Will No Longer Be Loved”, alongside new and rarely seen works. The show presents an overview of the Chapmans’ virulently pessimistic art and thought. Deploying humour and a perverse semiotics to undercut and satirise many of the unthinking beliefs that animate contemporary culture, the Chapmans’ is amongst the most challenging of contemporary art practices.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, Photo: Ümmühan Kazanç.
The exhibition begins on the ground floor in spectacular fashion by uniting more works than have ever been shown together before from the Hell series, including the major piece, “The Sum of All Evil”. Absurd, surreal and painstakingly detailed, the dioramas comprise of thousands of model Nazi soldiers engaged in scenes of orgiastic violence alongside other figures familiar from the Chapmans’ visual universe, such as Hitler and Ronald McDonald. Since 2000 when the original “Hell” work was completed (it subsequently was burnt in a fire in a London art storage facility), the series has been controversial, being serially misread both as profoundly engaged war art and as a disgraceful trivialization of violence. As the artists point out it takes a certain degree of hysteria and myopia to attach such ponderous meanings to the work itself. Two other large works from the series, “Unhappy Feet” and “Altered Towers”, complete the floor.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, (Photo: © Murat Germen).
Arter’s first floor amounts to a pastiche of the idea of retrospective shows with its centrepiece “SHITROSPECTIVE” and the duo’s first ever neon work, a new iteration of the brothers’ first collaborative piece “We Are Artists”,made in 1991. Demonstrating the artists’ stated desire to create work of ‘zero cultural value’ and their tactic of repeatedly recycling the same content, “SHITROSPECTIVE” comprises of miniature versions of key works from their career, “Fuckfaces”, “Sex”, “Übermensch” and “Little Death Machine” – replicated in cardboard and mounted on pedestals. Known as one of the iconic works of the Chapmans, “Insult to Injury” from the series of “The Disasters of War” will also be hosted on the first floor of the exhibition. Besides, on show will be a collection of archival works from 1971–2013, including some rare Chapman juvenilia.

Taking its cue from the Chapmans’ recent show “Come and See” at The Serpentine Gallery, London, the curation of the top floor of the exhibition takes aim at the idealised ‘white cube’ gallery space and elegant, well-mannered exhibitions. Resembling a show put together from a ransacked storage room the floor will be chaotic and over-stuffed, filled with myriad 2-D and sculptural works.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, Photo: Ümmühan Kazanç.

JAKE AND DINOS CHAPMAN
Working together since their graduation from the Royal College of Art in 1990, the Chapmans first received critical acclaim in 1991 for a diorama sculpture entitled 'Disasters of War' created out of remodelled plastic figurines enacting scenes from Goya's 'Disasters of War' etchings. Later they took a single scene from the work and meticulously transformed it into Great Deeds Against the Dead (1994), a life-size tableau of reworked fibreglass mannequins depicting three castrated and mutilated soldiers tied to a tree. Arguably their most ambitious work was Hell (1999), an immense tabletop tableau, peopled with over 30,000 remodelled, 2-inch-high figures, many in Nazi uniform and performing egregious acts of cruelty. The work combined historical, religious and mythic narratives to present an apocalyptic snapshot of the twentieth-century. Tragically this work was destroyed in the MOMART fire in 2004 and the Chapmans rebuked by saying they would make another, more ambitious in scale and detail - the result of which was Fucking Hell (2008).  The interim saw 'The Chapman Family Collection' (2002), comprised of a group of sculptures that bring to mind the loot from a Victorian explorer’s trophy bag, yet also portraying characters from McDonald’s. The conflation of the exotic fetish and the cheap fast-food giveaway, imperialism and globalisation, created a powerful sense of dislocation. ‘Like A Dog Returns To Its Vomit’ (2005), was an exhibition of the Chapmans’ graphic works, a large collection of etchings and drawings displayed on two walls and arranged in the shape of dogs. Many of the works were reinterpretations of Goya etchings, including the ‘Disasters Of War’ and the ‘Los Caprichos’ series. Using the Tate Collection's erotomanic sculpture Little Death Machine (Castrated) (1993) as their point of departure, the Chapmans created 'When Humans Walked the Earth' (2008) an installation of ten improbable machines, cast in bronze and now ossified, emulating aspects of human behaviour with a trademark subversive wit. 


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, Photo: Ümmühan Kazanç.

Jake Chapman was born in 1966 in Cheltenham, Dinos Chapman in 1962 in London. They have exhibited extensively, including solo shows at Brandts Museum, Odense (2015); Serpentine Sackler Gallery (2013); DHC Montreal (2013); Pinchuk Art Centre (2013); the State Hermitage Museum, St Petersburg (2012), Museo Pino Pascali, Polignano a Mare, Italy (2010); Hastings Museum, UK (2009); Kestner Gesellschaft Hannover (2008); Tate Britain, London (2007); Tate Liverpool (2006); Kunsthaus Bregenz (2005); Museum Kunst Palast Düsseldorf (2003); Modern Art Oxford (2003); and PS1 Contemporary Art Center, New York (2000). Group exhibitions have included the 1st Kiev Biennale (2012), the 4th Moscow Biennale of Contemporary Art (2011); 17th Biennale of Sydney (2010); Meadows Museum, Texas (2010); ‘Rude Britannia’, Tate Britain (2010); Bundeskunsthalle, Bonn (2010); National Center of Contemporary Art, Moscow (2009); Kunstverein Hamburg (2009); British Museum, London (2009); Palais des Beaux Arts de Lille (2008); Haus der Kunst, Munich (2008); ICA, London (2008); ‘Summer Exhibition’, Annenberg Courtyard, Royal Academy of Arts, London (2007); ARS 06, Museum of Contemporary Art KIASMA, Helsinki (2006) and Turner Prize, Tate Britain (2003). Other selected group exhibitions include Musee Bourdelle, Paris (2015);  4th Moscow Biennale of Contemporary Art (2011); 17th Biennale of Sydney (2010); Kunstvereign, Hamburg (2009) and Kiasma, Helsinki (2006). In 2003, the brothers Chapman were nominated for the Turner Prize.

ARTER
www.arter.org.tr/
Adres: Tomtom Mahallesi, İstiklal Cad. No:211, 34433 Beyoğlu/İstanbul

Telefon: (0212) 708 58 00


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, (Photo: © Murat Germen).

JAKE VE DINOS CHAPMAN’IN ARTER’DEKİ SERGİSİNİ HALA GEZMEDİYSENİZ…!
Jake ve Dinos Chapman’ın Arter’de devam eden “Anlamsızlık Âleminde” isimli sergisini hala gezmediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz diyebiliriz. Türkiye’de ve hatta dünyada bugüne kadar düzenlenmiş en önemli sergilerden biri olan “Anlamsızlık Âleminde”yi en kısa zamanda sergi programınıza almanızı öneririz.

Jake ve Dinos Chapman’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergileri “Anlamsızlık Âleminde” başlığıyla 7 Mayıs 2017 tarihine kadar Arter’de yer alıyor. Küratörlüğünü Nick Hackworth’un yaptığı sergi, sanatçıların yeni ve az görülmüş işleriyle “Cehennem” [Hell], “Chapman Aile Koleksiyonu” [The Chapman Family Collection] ve “Gün Gelecek Sen De Sevilmeyeceksin” [One Day You Will No Longer Be Loved] gibi ikonik serilerinden başlıca yapıtları bir araya getiriyor. “Anlamsızlık Âleminde”, Jake ve Dinos Chapman’ın hayli kötümser sanatlarına ve düşüncelerine genel bir bakış imkânı tanıyor. Günümüz kültürünün köşe taşlarını oluşturan pek çok inancın altını hicivle oyan bir yergiyi ve çelişkili işaretleri devreye sokan Chapmanlar, günümüzün en sert şekilde meydan okuyan sanat pratiklerinden birine sahipler.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, Photo: Ümmühan Kazanç.
“Anlamsızlık Âleminde”, “Cehennem” serisindeki en büyük parça olan “Tüm Kötülüğün Toplamı” başlıklı görkemli yapıtla açılıyor. “Tüm Kötülüğün Toplamı”, içinde olağanüstü bir titizlikle işlenmiş absürd, gerçeküstü ve vahşet dolu sahnelerin betimlendiği dört büyük camekândan oluşuyor. Binlerce Nazi askeri maketinin yanı sıra Chapmanların diğer yapıtlarında da sıklıkla karşımıza çıkan Hitler ve Roland McDonald gibi figürler de bu eserde dikkat çekiyor. “Cehennem” serisine ait ilk yapıtın (Bu ilk yapıt Londra’daki bir sanat deposunda çıkan yangında kül oldu) tamamlandığı 2000 yılından bu yana büyük tartışmalara yol açan seri, kimi zaman savaşın tasvirine duyulan derin hayranlığın veya şiddetin utanmazca sıradanlaştırılmasının tezahürü olarak yorumlandı. Chapmanlara göre ise seriye böyle tatsız anlamlar yükleniyor olması bir tür histeriye ve miyopluğa işaret ediyor. Aynı katta “Cehennem” serisindeki diğer büyük ölçekli yapıtlardan “Neşesiz Ayaklar” ve “Başka Türlü Kuleler” de yer alıyor. Sanatçıların “Cehennem” serisi ilk kez Arter’deki sergide bu denli yoğun bir biçimde gösteriliyor. “Anlamsızlık Âleminde”, Jake ve Dinos Chapman’ın bu meşhur ve tartışmalı serisinden bugüne kadar en fazla sayıda yapıtın bir araya getirildiği sergi oluyor.

Birinci katta retrospektif sergi fikrinin hiciv yüklü bir taklidi olan “RETROSBOKTİF” isimli yerleştirme ve Chapmanların en erken dönemlerinden “Sanatçıyız Biz” başlıklı işlerini yeniden yorumladıkları bir neon çalışma öne çıkıyor. İkili, “Anlamsızlık Âleminde” için ilk kez bir neon yapıt ürettiler. Ortak çalışmalarının ilk ürünü olan 1991 tarihli “Sanatçıyız Biz” başlıklı metin çalışmasını yeniden canlandıran bu neon yapıt, ilk defa Arter’deki sergide gösteriliyor. Jake ve Dinos Chapman’ın, kendi deyişleriyle, “kültürel değeri sıfır olan” işler üretme arzularının ve aynı içeriği tekrar tekrar geri dönüştürme taktiklerinin doğrudan bir yansıması olan “RETROSBOKTİF” ise başlıca yapıtlarının kaide üstüne oturtulmuş mukavva maketlerinden oluşuyor. Chapmanların en ikonik işlerinden biri kabul edilen “Savaşın Felaketleri” serisinden “Yaraya Tuz” isimli çalışma da aynı katta yer alıyor. “Yaraya Tuz” Francisco Goya’nın 80 parçalık orijinal gravür dizisine sanatçıların suluboyayla yaptıkları müdahalelerden oluşuyor. Aralarında Jake ve Dinos Chapman’ın gençlik yıllarında ürettiği bazı nadir parçaların da bulunduğu, 1971–2013 yılları arasında üretilmiş yaklaşık 100 parçadan oluşan çalışma arşivleri de bu katta sergileniyor.

“Anlamsızlık Âleminde”nin, Jake ve Dinos Chapman’ın Londra’daki The Serpentine Gallery'de gerçekleştirdikleri “Gelin Görün” [Come and See] başlıklı sergiden esinlenerek yerleştirilen son katı, “beyaz küp” şeklinde idealize edilen sergi mekânlarını, zarafet ve incelik içinde düzenlenen sergileri hedef alıyor. İki boyutlu çalışmalar ve heykellerle tıka basa doldurulmuş kaotik bir ortam olarak tasarlanan bu kat, altüst edilmiş bir depodan çıkanlarla hazırlanmış gibi duruyor.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, (Photo: © Murat Germen).
JAKE VE DINOS CHAPMAN
1990’da Royal Academy of Arts’tan birlikte mezun oldukları günden bu yana birlikte çalışan Jake ve Dinos Chapman’ın 1991 yılında sergilediği “Savaşın Felaketleri” başlıklı heykel, olumlu eleştiriler alarak övgüyle karşılanan ilk yapıtları oldu. Bu yerleştirmede, Goya’nın aynı adı taşıyan gravürlerindeki sahneleri, yeniden biçimlendirdikleri plastik heykelciklerin yardımıyla yeniden canlandırdılar. Bunu, Goya’nın yapıtı içinden bu sefer tek bir sahneyi alıp büyük bir itinayla dönüştürdükleri 1994 tarihli “Büyük Marifet! Ölülere Karşı!” takip etti. Hadım edilmiş ve uzuvları kesilmiş üç adamın bir ağaca bağlı olduğu bu sahne, üzerinde oynanmış fiberglas mankenler yoluyla, doğal ölçüleri içinde temsil edilmekteydi. İkilinin kuşkusuz en iddialı çalışması, çoğu Nazi üniformaları içinde, korkunç vahşetlere imza atmakta olan, beş cm uzunluğunda otuz binden fazla insan figürünün yer aldığı “Cehennem” (1999) başlıklı masa üstü yerleştirmedir. Yirminci yüzyıla ait bu felaket karesinde, tarihsel, dini ve mitsel anlatılar iç içe geçer. Eser talihsiz bir şekilde 2004 yılındaki MOMART yangınında kül olup gittikten sonra, Chapmanlar ölçüler ve detaylarda öncekini fersah fersah aşacakları yeni bir çalışmaya girişeceklerini duyurdular. 2008 tarihli “Cehennemin Dibi” böylece ortaya çıkmış oldu. Arada geçen zamanda ise, Viktorya dönemindeki bir kâşifin topladığı hatıraları andıran ama bir yandan da McDonalds karakterlerini canlandıran bir grup heykelden oluşan “Chapman Ailesi Koleksiyonu”nu (2002) tasarladılar. Egzotik fetiş ve ucuz fast-food eşantiyonlarının, emperyalizm ve küreselleşmenin bu birleşimi, her şeyi altüst edici bir etki yaratıyordu. Chapman ikilisinin çarpıcı eserlerini bir araya getiren “Bir Köpeğin Kendi Kusmuğuna Geri Dönüşü Gibi” (2005) koleksiyonu ise, iki duvarda sergilenen ve köpek şeklinde dizilen gravürler ve çizimlerden oluşuyordu. Bu eserlerin çoğu, “Savaşın Felaketleri” ve “Los Caprichos” serileri de dahil olmak üzere Goya’nın gravürlerinin yeniden yorumlarıydı. Chapman ikilisi daha sonra Tate koleksiyonunda yer alan şehvetperest “(Hadımlaştırılmış) Küçük Ölüm Makinesi”nden (1993) yola çıkarak, akla hayale sığmayan on tane makineden oluşan “İnsanlar Dünya Üzerinde Yürümeye Başladığında” (2008) başlıklı yerleştirmelerini yarattılar. Bronzdan yapılmış ama şimdi katılaşmış olan bu makineler, türlü insan davranışlarını taklit ederken, sanatçıların bozguncu zekâlarını da sergiliyordu.


ARTER, Jake & Dinos Chapman exhibition, (Photo: © Murat Germen).
Jake Chapman 1966’da Cheltenham’da, Dinos Chapman ise 1962’de Londra’da doğdu. Kişisel sergileri Brandts Müzesi, Odense (2015); Serpentine Sackler Gallery (2013); DHC Montreal (2013); Pinchuk Sanat Merkezi (2013); Devlet Ermitaj Müzesi, St Petersburg (2012), Museo Pino Pascali, Polignano a Mare, İtalya (2010); Hastings Müzesi, Birleşik Krallık (2009); Kestner Gesellschaft, Hannover (2008); Tate Britain, Londra (2007); Tate Liverpool (2006); Kunsthaus Bregenz (2005); Kunst Palast Müzesi, Düsseldorf (2003); Modern Sanat, Oxford (2003) ve PS1 Çağdaş Sanat Merkezi, New York (2000) gibi pek çok sanat mekânında izlenme imkânı buldu. Katıldıkları grup sergileri arasında ise, 1. Kiev Bienali (2012), 4. Moskova Çağdaş Sanat Bienali (2011); 17. Sydney Bienali (2010); Meadows Müzesi, Texas (2010); “Rude Britannia”, Tate Britain (2010); Bundeskunsthalle, Bonn (2010); Ulusal Çağdaş Sanat Merkezi, Moskova (2009); Kunstverein Hamburg (2009); Britanya Müzesi, Londra (2009); Palais des Beaux Arts de Lille (2008); Haus der Kunst, Münih (2008); ICA, Londra (2008); “Yaz Sergisi”, Annenberg Courtyard, Kraliyet Sanat Akademisi, Londra (2007); ARS 06, Çağdaş Sanat Müzesi KIASMA, Helsinki (2006) ve Turner Prize, Tate Britain (2003) sayılabilir. Chapmanlar 2003 yılında Turner Ödülü’ne aday gösterildiler.

ARTER
www.arter.org.tr/
Adres: Tomtom Mahallesi, İstiklal Cad. No:211, 34433 Beyoğlu/İstanbul
Telefon: (0212) 708 58 00

ELİF ÇELEBİ “EKOSİSTEMDEN AYRILMAMAK ÜZERE”


Krank Art Gallery, Ali Akay küratörlüğünde gerçekleştirdiği yeni sergisinde “Ekosistemden Ayrılmamak Üzere” ile sanatçı Elif Çelebi’yi ağırlıyor. Sanatçı, insan-hayvan-bitki ayrımı gözetmeksizin tüm canlıların ait olduğu bütüncül bir doğa fikrini ortaya koyduğu suluboya çalışmaları ile galeri mekanını kaplıyor. Sergi, 21 Nisan 2017 tarihine kadar izlenebilir.

Canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesi bağlamında ekoloji, bir bilimdalı olarak sanatçının çalışmalarında yer alıyor. İnsan ve insan, insan ve toplum, insan ve hayvan arasındaki bağlar, “belleğe tutunmak”tan çok, ileriye doğru taşınmakta olan bir düşünceye ait. Sanayileşen toplumsallığın, doğa üzerindeki egemenliğinden hayvan üzerindeki egemenliğine kadar ekosistemin yok edilmesi kavramsal olarak Çelebi’nin işlerinin bir parçası. İnsanın düşüncesinin doğaya egemen olma üzerine geliştirilmesi karşısında sanatçı; “Ekosistemden Ayrılmamak Üzere” sergisinde yer alan çalışmalarında, canlı ve cansız olan ile geçişliliğin ancak varlıkların karşılıklı etkileşim bağlarıyla oluşturdukları sistemin yeniden düşünülmesiyle mümkün olabileceğini birer birer inceliyor.



Hiyerarşik olmayanın idrakinde, ayrıma gidilmeksizin var olabilecek bir doğa fikri üzerinde yoğunlaştığı eserlerinde malzemesinin akışkan etkisi ile desenler ve renkler, yabancı olduğu kadar tanıdık bir dünyaya taşımaktalar izleyiciyi. Cinslerin geçirgenliğini sağlayan formları sayesinde cinsellikten çok, müphem cinsiyetlerin poetikasının içinden geçilmektedir. 1990'larda sanat hayatının başından itibaren Elif Çelebi'nin sulu boyaları, videolarının büyük çoğunluğu, hayvan haklarını savunmaktan çok hayvanların insanlar ve bitkilerle birlikte canlı varlıklar olarak ele alınması gerektiğini düşünmek üzerine odaklanmaktadır. Kendi dünyasına ait olarak düşünsel serüveninin bir parçası olan bu hayvanlar, “kendisi veya sahip olunan" değil, tersine ortak bir şekilde dünyada yer alması gereken varlıklar olmaları üzerine odaklanmış bir kavram şeklinde karşımıza çıkmaktalar. Çelebi’nin işlerinde kişisel tarihine dair anlatılar, geçmişi toparlama ve yeniden tecrübe etme; zaman-bellek kavramları nesneler, eşyalar üzerinden imgelerin içinde saklanmış gibidir. Söz konusu olan anlam ve nesnenin birbirinin içine geçmesi, sanatçıya ait değil, izleyiciye ait bir dünya haline gelmesidir.


ELİF ÇELEBİ
1973 Kanada doğumlu sanatçı Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde Yüksek Lisans ve Doktorasını tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde Resim Bölümü’nde doçent ve öğretim üyesidir. 2013 yılında Maçka Sanat Galerisi’nde “Eşzamansız” sergisi, 2012 yılında Açık Ekran’da Ali Akay küratörlüğünde gerçekleşen “Oluştuğumuz Hayvan” sergisi ile beraber Apartman Projesi’nde, Rotterdam’da yer alan Room Galeride kişisel sergiler gerçekleştirmiştir.

2015 yılında Apartman Projesi Berlin ve Tütün Deposu’nda düzenlenen “Stay With Me”, Sanatorium’da yer alan “Re-Dejenerasyon”,  Proje 4L’de “Kaotik Metamorfoz”, Santralistanbul ile beraber Münster, Aachen, Bochum, Almanya’da düzenlenene “Transfer” sergileri, Haydarpaşa Tren Garı ve Ankara Tren Garı’nda gerçekleşen “Bir Kamusal Alan Projesi” sergileri yer aldığı karma sergiler arasındadır. 1999-2006 seneleri arasında Kore, Kazakistan, Şili, Fransa, Türkiye, Kosova, Yeni Zellanda, Bulgaristan ve Almanya’da birçok karma serginin parçası olmuştur.

KRANK ART GALLERY
Tomtom Gardens No: 8 Tomtom Kaptan Sok. Beyoğlu/ISTANBUL
krankartgallery.com/
+90 212 243 57 86

info@krankartgallery.com

AYŞE BEZENMİŞ “GOLDEN AGE” EXHIBITION

Ayşe Bezenmiş, “Altınçağ 4”, 2017, kağıt üzerine karışık teknik, 50x70 cm.

C.A.M. Gallery will host Ayşe Bezenmiş’s second personal exhibition “Golden Age” between 8 April - 8 May 2017. The artist’s figures are the expression of another world. It is the reflection of the naive and the supernatural and the subconscious in the figure. In this context, consciousness is seen in the pure elegance figures of gold. Objects and creatures in the world are in interaction with each other. Before the creation, the object is associated with the object, that is, nature. In this context, Albert Dürer said: “Art is really in the nature, and if anyone takes it away from nature, it will have it.” It is through art to tear it off from nature and transfer it to other planes. The images of the Bezenmiş are also a heap of acquired images in this way. It is the mental reflection of what has been cut off from nature. It is the mental affirmation of the world that appears.


Ayşe Bezenmiş, “Altınçağ 5”, 2017,
kağıt üzerine karakalem, 50x50 cm.
Producing works out of the usual pattern, the artist has created compositions that combine unreasonable concepts in her designs. She often uses animal images in her pictures. In this context, turtles, zebras, giraffes and various animal skeletons are quite visible in the artist’s designs. It is the shaping of the mental state in which the animal imagery figures are located. Besides, Bezenmiş, who plays also with the general structure of the figures, differentiates the forms and transforms them into different forms. In other words, the general structure of the figures reflects the mental process of the artist. The audience is confronted with the facts of this mental process.

C.A.M. GALLERY
Çukurcuma caddesi No: 38/A, Beyoğlu - İstanbul
www.camgaleri.com

Tel. 0090 (212) 245 79 75



AYŞE BEZENMİŞ “ALTIN ÇAĞ” SERGİSİ
C.A.M. Galeri, 8 Nisan - 8 Mayıs 2017 tarihlerinde Ayşe Bezenmiş’in "Altın Çağ" isimli ikinci kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının figürleri başka bir dünyanın ifade biçimidir. Naif, us ötesi ve bilinçaltının figürde yansımasıdır. Bu bağlamda bilinçaltının katıksız zerafeti figürlerinde görülür. Doğadaki nesneler ve canlılar birbiriyle etkileşim halindedir. Eser yaratılmadan önce nesneyle yani doğa ile ilişkilidir. Bu bağlamda Albert Dürer şöyle söylemiştir: “Sanat, gerçekten doğadandır, kim onu doğadan koparıp alırsa, ona sahip olur.” Doğadan koparmak ve o doğayı başka düzlemlere aktarmak sanat yoluyla gerçekleşir. Bezenmiş’in imgeleri de bu yolla edinilmiş imgeler yığınıdır. Doğadan kopartılmış olanın zihinsel yansımalarıdır. Yani görünen dünyanın zihinsel olumlamasıdır.


Ayşe Bezenmiş, “Altınçağ 3”, 2017,
kağıt üzerine karakalem, 50x57 cm.



Alışılmış desen yapısının dışında işler üreten sanatçı, desenlerinde mantık dışı kavramları bir araya getiren kompozisyonlar oluşturmuştur. Bunu yaparken hayvan imgelerini resimlerinde sık sık kullanır. Bu bağlamda, kargalar, zebra, zürafa ve çeşitli hayvan iskeletleri sanatçının desenlerinde oldukça fazla görülür. Hayvan imgeleri figürlerin içinde bulunduğu ussal durumun biçimlenmesidir. Bunun yanı sıra figürlerin genel yapısıyla da oynayan Bezenmiş, biçimleri başkalaştırarak farklı düzleme indirgemektedir. Başka bir ifade ile figürlerin genel yapısı sanatçının içinde bulunduğu zihinsel sürecin yansımasıdır. İzleyici bu zihinsel sürecin gerçekleriyle karşı karşıya kalır.

C.A.M. GALERİ
Çukurcuma caddesi No: 38/A, Beyoğlu - İstanbul
Tel. 0090 (212) 245 79 75





Ayşe Bezenmiş, “Altınçağ 2”, 2017, kağıt üzerine karakalem, 34x43cm.

 

28 Mart 2017 Salı

WOMEN IN THE CORNER

Gül Ilgaz, Taş, 2011, C Print Baskı, 60x148 cm.
“Women in the Corner” exhibition at Kare Art Gallery between April 1st and 30th, 2017. Curator: Denizhan Özer. When we look at the time period we live in, we see that the place and the status of women is still being questioned. This situation, created by the discourse of hate and evil embedded into the human brain by the ordinary course of living and the educational system, is nothing but a phenomenon created by the logic of otherizing carried into our day by a negative heritage of thought based on history. However, the woman, whom this logic otherizes, looks down upon, externalizes, in order words traps in a corner, is also an indispensible subject of life as a mother, sister, wife, daughter, neighbor and friend and therefore her position in the social life is beyond argument.

Women are the true representatives of nature by their fertility and their positive contributions to life. They have been constructive, guiding and unifying against the destructive masculine, have withstood time by bringing to life and nurturing and have been on the path to immortality with their conduct of life. Perhaps, this is the invisible method of resistance of the feminine against the masculine and this situation remains unchanged in the 21st century which we have entered as in the past. Women are still facing numerous problems such as domestic violence, child marriage, their right to education being prevented and abuse in daily life and business life.


Deniz Sağdıç, "Misty", 2017, Tuval Üzerine Yağlıboya, 150 x 180 cm.


“Women in the Corner” gives artists the opportunity to express themselves with artworks in different disciplines and aims to initiate a discussion rather than making a determination concerning the situation. Artists: Rafet Arslan, Nazan Azeri, Beyza Boynudelik, Manolya Çelikler, Leyla Emadi, Arzu Eş, Gül Ilgaz, Mehwish Iqbal, Hayal İncedoğan, Bahar Oganer, Deniz Sağdıç, Meltem Sırtıkara, Yeşim Şahin, Tan Taşpolatoğlu.




Deniz Sağdıç, "Misty", 2017, Tuval Üzerine Yağlıboya, 150 x 180 cm.

KÖŞEDEKİ KADIN SERGİSİ KARE ART’TA
Küratörlüğünü Denizhan Özer’in gerçekleştirdiği “Köşedeki Kadın” sergisi 1-30 Nisan 2017 tarihleri arasında Kare Art Gallery’de görülebilir. İçinde bulunduğumuz zaman dilimine baktığımızda kadının yerinin ve durumunun hala sorgulandığını görürüz. Alışılagelmiş yaşam biçiminin, eğitim sisteminin insan beynine kurguladığı nefret ve kötülük söyleminin yarattığı bu durum tarihten gelen olumsuz bir düşünce mirasının günümüze kadar getirdiği ötekileştirme mantığının yarattığı olgudan başka bir şey değildir. Ama bu mantığın ötekileştirip, küçük görerek, dışladığı, başka bir deyimle köşeye sıkıştırdığı kadın; anne, kardeş, eş, evlat, akraba, komşu, arkadaş olarak hayatın vazgeçilmez öznesidir ve bu yüzden kişisel, toplumsal hayattaki yeri tartışılamaz.

Kadın doğurganlığı ve hayata olan pozitif katkısıyla doğanın gerçek temsilcisidir. Yıkıcı erilliğe karşı, yapıcı, yol gösterici, toparlayıcı olmuş; hayata getirerek, besleyerek zamana direnmiş ve yaşama olan bağlılığı ile ölümsüzlüğün izini sürmüştür. Belki bu da erilliğe karşı, dişiliğin görünmeyen direnç biçimidir ve henüz içine girdiğimiz 21. yüzyılda da
bu durum aynen geçmişte olduğu gibi devam etmektedir. Kadın hala aile içi şiddet, çocuk yaşta zorla evlendirilme, eğitim hakkı tanınmaması, günlük hayatta ya da iş hayatında karşılaştığı suistimaller,  gibi çok çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.

“Köşedeki Kadın” sergisi sanatçılara; farklı disiplinlerde hazırladıkları eserlerle kendini ifade etme imkanı sunmakta, bir durum tespiti yapmanın ötesinde, konuyla ilgili bir tartışma ortamı yaratmayı amaçlamaktadır.

Sanatçılar: Rafet Arslan, Nazan Azeri, Beyza Boynudelik, Manolya Çelikler, Leyla Emadi, Arzu Eş, Gül Ilgaz, Mehwish Iqbal, Hayal İncedoğan, Bahar Oganer, Deniz Sağdıç, Meltem Sırtıkara, Yeşim Şahin, Tan Taşpolatoğlu

KARE ART GALLERY
Address: Abdi İpekçi Caddesi Ada Apt. No:22 K.2 D.8, 34367, Nişantaşı İstanbul-Turkey
Tel: 0090212 240 44 48