Loris
Cecchini, Wallwave (ears particle tingles), 2012, poliester resin, wall paint,
diameter 100 cm,
photo: Ugo La Pietra
|
Sevil
Dolmacı Art Consultancy, 15. İstanbul Bienali’ne paralel olarak İtalyan Sanatçı
Loris Cecchini’yi “Seed Syllables” adlı sergisi ile 12 Eylül-2 Kasım tarihleri
arasında Narmanlı Apartmanı’ndaki galerisinde ağırlıyor.
Avrupa’da
Galleria Continua ve New York’ta Leila Heller Gallery tarafından temsil edilen
Cecchini, dünya ölçeğinde gerçekleştirdiği projeler ve müze sergileri ile öne
çıkıyor. Farklı medyaları kullanmayı önemseyen sanatçının yerleştirme, heykel,
fotoğraf, desen gibi birçok alanda ürettiği eserleri İstanbul Elgiz Müzesi
başta olmak üzere, Hong Kong, Pekin, Paris, Roma, Köln, Brüksel, New York,
Washington gibi şehirlerdeki önemli kurumsal koleksiyonlarda yer alıyor. Özellikle
büyük ölçekli yerleştirmeleri ile tanınan Cecchini, 2006’da Cloudless adlı
eseri ile MoMA PS1’da yer aldı.
Bugünlerde
ise Hervé Mikaeloff küratörlüğünde Venedik Bienali paralel etkinliği olarak
Fondaco dei Tedeschi’de mekânı saran yerleştirmesiyle izleyenlerle
buluşuyor. “Sees Syllables” Cecchini’nin
İstanbul’da gerçekleştireceği ilk kişisel sergi olma özelliğini taşıyor.
Loris Cecchini, Wallwave (emotional iterative algorithm), 2013, poliester resin, wall paint, diameter 100 cm, photo: Oak Taylor-Smith. |
LORIS CECCHINI
1969
Milano doğumlu İtalyan sanatçı Loris Cecchini’nin resim eğitimiyle başlayan
sanat hayatı, günümüzde uluslararası platformda çeşitli müzeler ve kamusal
alanda gerçekleştirdiği yerleştirmeleriyle devam etmekte.
Güzel
Sanatlar Akademisi’nde aldığı eğitimin ardından sanat hayatına ilk olarak
fotoğraf çalışmalarıyla başlayan Cecchini, öncelikle analog ve dijital fotoğraf
arasındaki değişimle ilgilenir. Dijitalin onda yarattığı yönetmenlik hissi
sayesinde gerçek insanların sahte mekanlarda çekilen fotoğrafları sanatçıya
GERÇEK NEDİR? sorusunu irdeletir. 1996 tarihli “Pause in Background” serisinde
mekânda yaşama, “olma” kavramını inceler. Büyütülmüş mutfak ve banyo
yüzeylerinde gördüğümüz ufak insanlar izleyiciyi şaşırtmakla kalmayıp gerçeklik
ve mekân kavramlarını da alaşağı eder.
2000’lerden
itibaren Cecchini’nin mimari tutkusu giderek ağır basar. Bu tutkusunu sanatına
şiirsel bir dille aktarır. Monologue Patterns (2004) serisinde olduğu gibi dış
mekândan tamamen soyutlanmamış karavan yerleştirmeleriyle izleyicinin mekân
algısını bozmaya devam eder. Cecchini’nin eserleri sosyal değil asosyallik
kavramını kucaklar. Monologue Patterns’ı oluşturan karavanlar yalnız bir veya
iki kişinin içine girebileceği dar alanlardır. Sanatçının amacı karavanların
şeffaf dış yüzeyleri ve ışık oyunları sayesinde izleyiciyi içsel bir yolculuğa
çıkarmaktır çünkü ona göre insan kendini tanımadan çevresini tanıyamaz.
Loris
Cecchini için malzeme, anlatmak istediği hikâyenin önemli bir parçası olmanın
yanı sıra teknolojik ve yapısal bir önem taşır. Heykele yöneldiği ilk yıllarda
kullandığı kauçuk, sanatçının gerçeklik hissini yıkmak için kullandığı
dekonstrüktivist tavra birebir uymaktadır. Birebir boyutta gerçekleştirdiği
heykel ve objeler kauçuk sayesinde gerçek gibi görünmektedir, fakat içleri
tamamen boşaltılmış ve renklerinden arındırılmıştır.
2006
yılında gerçekleştirilen Cloudless isimli yerleştirme, malzeme açısından
sanatçının dünü ve bugünü arasında adeta bir köprü oluşturur. Önce Çin, daha
sonra ise bir bulut edasıyla Shanghai Bienali, MoMA PS1 ve Palais de Tokyo’ya
taşınan Cloudless 50.000 adet el yapımı beyaz toptan, iskeleti ise deri ve
alüminyumdan oluşmaktadır. Sanatçının modüllerden oluşan ilk eseri olma
özelliğini de taşıyan bu eser hafif ve semavi bir görünüme sahip olsa da
aslında ilk sergilendiği yer olan Çin’in nüfusunu temsil eder.
Bugün,
10-15 yıl sonra, Loris Cecchini dekonstrüksiyondan vazgeçerek konstrüksiyona
yönelmiştir. Bunun sebebi ise sanatçının yetiştiği kırsal alanlardan
esinlendiği doğa ve doğada bulunan şematik sistemlerdir. Paslanmaz çelikten
üretilen, her seride farklı şekiller alan modülleri ile Cecchini doğada
karşılaşılan bitkiler, mercan resifleri gibi oluşumları mimariye uyarlayarak
mekânı biçimlendirmektedir. Güncel olarak sanatçının Waterbones adlı 8000 adet
modülden oluşan yerleştirmesi 2017 Venedik Bienali’ne paralel olarak Fondaco
dei Tedeschi’de Hervé Mikaeloff küratörlüğünde sergilenmektedir.
Loris
Cecchini, 2017’de ayrıca 15. İstanbul Bienali’ne paralel olarak Sevil Dolmacı
Art Consultancy’nin Narmanlı Apartmanı’ndaki mekânında “Seed Syllables” adlı
bir sergi gerçekleştirecek. 7 Eylül’de gerçekleşecek ön gösterim sonrası 12
Eylül-2 Kasım tarihlerinde görülebilecek sergide sanatçı farklı formlara sahip
modüler yerleştirmeleriyle mekânı dönüştürecek ve bir kez daha izleyicinin
algılarıyla oynayacak.
New
York’ta Leila Heller Gallery, Avrupa ve Asya’da ise uzun yıllardır İtalyan
galeri Galleria Continua ile çalışan Cecchini, 2018’in şubat ayında
Continua’nın San Gimignano’daki ana mekanında kapsamlı bir sergi
gerçekleştirecek. Öncesinde ise 2019’da Avrupa’nın kültür başkenti olacak
Matera’da bir grup sergisine katılacak ve bir eserini Le Centquatre-Paris’te
sergileyecek. Loris Cecchini’nin eserleri başta İstanbul Elgiz Müzesi
koleksiyonu olmak üzere, Fondation Louis Vuitton, Paris, Museo Nazionale delle
Arti del XXI Secolo, Roma, GAM Torino gibi Avrupa ve Amerika’nın başlıca
kurumsal koleksiyonlarında yer almaktadır.