Nesrin Esirtgen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nesrin Esirtgen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2023 Çarşamba

NESRİN ESİRTGEN: “BÜTÜN BÜYÜK KOLEKSİYONLAR BÜYÜK SEVGİ VE ÖZVERİ İLE OLUŞMUŞTUR.”

Nesrin Esirtgen.


Çoğu kişinin bazı sanat eserlerini koleksiyonuna almaya cesaret edemediği bir dönemde, İnci Eviner, Canan Tolon gibi oldukça radikal sanatçıların çalışmalarını koleksiyonuna alan Nesrin Esirtgen, şimdi de bu sıra dışı eserleri sanatseverlere sunuyor. “Nesrin Esirtgen Koleksiyonu” olarak açılan yeni mekanda düzenlenen “İnci Eviner-Kırık Manifestolar” sergisi Mısır Apartmanı’nın 5. katında yer aldı. İnci Eviner, 2011 başında Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde düzenlenen kişisel sergisinde gösterdiği Kırık Manifestolar’ı İstanbul’da Galeri Nev-Haldun Dostoğlu organizatörlüğünde, Nazlı Gürlek küratörlüğünde sergiledi.

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ

Sn. Esirtgen öncelikle sanat eseri almaya karar verdiğiniz ilk günden koleksiyonerliğe uzanan süreci dinleyebilir miyiz? İlk satın aldığınız sanat eserini hatırlıyor musunuz?

Sanat eseri satın almaya başladığım yıllarda bu serüvenin beni koleksiyonerliğe götüreceğini kestirememiştim. Şu anda bile kendimi tam anlamıyla koleksiyoner olarak nitelendirmek istemiyorum ama emin olduğum bir şey var; ne toplarsam toplayayım nitelikli olanı, kaliteli olanı seçmeye özen gösteriyorum. İlk satın aldığım eserin hangi sanatçıya ait olduğunu çok iyi hatırlamıyorum ancak yanılmıyorsam Ali Çelebi’ye aitti.


Nesrin Esirtgen.


Sizin sanat koleksiyonunuzun şöyle bir özelliği olduğunu biliyoruz: Çoğu kişinin bazı sanat eserlerini koleksiyonuna almaya cesaret edemediği dönemde, oldukça radikal çalışmaları almışsınız. Bu vizyonunuz nasıl oluştu?

Çok yanılmıyorsunuz. Dönüp hangi eserleri ne zaman aldığıma bakınca bende aynı şeyi düşünüyorum. Yaklaşık 20 yıl önce İnci Eviner’in, Canan Tolon’un eserlerini aldığımda birçok koleksiyonerin ilgisi başka isimlerdeydi. Ben gözüme ve hislerime güveniyorum, bu sorunuzu ancak böyle cevaplayabilirim.

Sanat eseri biriktirmek ve gerçek anlamda bilinçli bir koleksiyon oluşturmak arasında önemli bir fark olduğunu biliyoruz. Bu konuda yeni koleksiyon yapmaya başlayacak kişilere tavsiyeleriniz nelerdir?

Tavsiyede bulunmak iddialı olabilir ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bütün büyük koleksiyonlar büyük sevgi ve özveri ile oluşmuştur. Çok bakmak, çok gezmek, çok görmek gerek diye düşünüyorum.

Koleksiyonerlik sanata tutkuyla bağlılık gerektiriyor. Müze, sergi, müzayede ve fuar gibi etkinliklere ne kadar sıklıkla katılıyorsunuz? Dünyada ve Türkiye’de en çok sevdiğiniz ya da ziyaret ettiğiniz müze ve sanat kurumları hangileridir?

İtiraf edeyim ki vaktimin büyük çoğunluğu söz ettiğiniz kurumlarda geçmiyor ama diğer yandan gittiğim her yerde galerileri, müzeleri ziyaret etmekten, buralarda vakit geçirmekten hoşlanıyorum. Son yıllarda uluslararası fuarları ve sanat kurumlarını seyahat planlarımın içine almaya başladım.


İnci Eviner, “Broken Manifestos (Kırık Manifestolar)”, 2010, 3 video ve 6 kanallı ses enstalasyonu, 3’loop.


Aslında Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirdiniz. Bireysel bir koleksiyoner olarak Mısır Apartmanı’nın 5. katında İnci Eviner’in “Kırık Manifestolar” isimli video enstalasyonunu sergiliyorsunuz. Bu fikir nasıl oluştu?

İlki gerçekleştirdiğimi sanmıyorum. Biliyorum ki başka koleksiyonerler sahip oldukları eserleri çeşitli vesilelerle benden önce sergilediler. Ben aslında İnci Eviner’in çıkacak olan kitabının sponsorluğunu yapıyorum. Bu kitabın tanıtımına İnci Hanım’ın “Kırık Manifestolar” adlı eseri eşlik etsin istedik, ayrıca İstanbul Bienali nedeniyle şehrimizi ziyaret edenlerin de bu eseri görmesine fırsat tanımış olduk.

Sanırım daha sonraki dönemlerde koleksiyonunuzdan bazı eserleri Mısır Apartmanı’nda sergilemeye devam edeceksiniz. Koleksiyonunuzda hangi sanatçılara ait eserler bulunuyor? Ya da koleksiyonunuzun temaları nelerdir?

Koleksiyonuma yeni bir yön veriyorum. Şimdilik çok tematik olduğu söylenemez. Koleksiyonumu sergilemeye başladığımda birlikte izler bakarız.


İnci Eviner, “Broken Manifestos (Kırık Manifestolar)”, 2010, 3 video ve 6 kanallı ses enstalasyonu, 3’loop.


Koleksiyonunuzu oluştururken danışmanlık aldığınız oldu mu ya da seçimlerinizi kişisel olarak mı yapmayı tercih ediyorsunuz?

Bu konuda 20 yılı aşkındır tanıdığım ve yakın dostum olan Haldun Dostoğlu’na güveniyorum. Kimi zaman kişisel olarak karar verdiğim gibi, kimi zaman da kendisinden destek istiyorum.

Türkiye’de her geçen gün genç ve yetenekli sanatçıları tanıyoruz. Siz genç yetenekleri nasıl takip ediyorsunuz? Desteklediğiniz sanatçılar var mı?

Doğrusunu isterseniz gençlerin sayısı o kadar hızlı artmaktaki takip etmekte zorlanıyorum. Mekanımızın açılmasıyla birlikte genç kuşağı daha yakından ve dikkatle takip edeceğim.

NOT: Röportaj ilk olarak Artam Global Art & Design Dergisinin 14. Sayısında yayınlanmıştır.

 

30 Ekim 2023 Pazartesi

Abdi İbrahim İş Kulesi: Sanat eserleriyle yaşayan çağdaş bir yapı

2007 yılında “Yılın Mimarı” unvanını layık görülen Dante O. Benini, Türkiye’nin en büyük ecza şirketlerinden Abdi İbrahim İş Kulesi için endüstrinin dilini konuşan, sanat eserleri ile yaşayan bir yapı inşa etti.

 Yazı: Ümmühan Kazanç


Konferans salonunda Erol Akyavaş’ın (1932-1999) 1982 tarihli “Kuşatma” adlı tablosu bulunuyor. 


Dünyanın en büyük 100 ilaç şirketinden biri olan Abdi İbrahim, 1912 yılında İstanbul Küçükmustafapaşa’da başlayan iş yaşamına, Maslak’ta yer alan Ar-Ge ve ofis binalarında, devam ediyor. Dinamik iş hayatının rüzgar gibi geçtiği binaların mimarı 59 yaşındaki Dante O. Benini. Abdi İbrahim, Dante Benini’nin mimarlığını üstlendiği, İstanbul Bahçeşehir’de 2000 yılında faaliyete geçen en son teknolojiyle donatılmış tesisiyle çağın öncülüğünü yapıyor. İtalyan mimarın elinden çıkan fabrika, minimalist yaklaşımın bütün özelliklerini taşıyor. 45 bin metrekare alana kurulan ve en son üretim teknolojileri donatılmış olan tesis Avrupa’da örnek olarak gösteriliyor. Dante Benini imzasını taşıyan diğer Abdi İbrahim projeleri ise, akıllı bina tanımına uyan özelliklere sahip Ar-Ge binası ile Maslak’taki merkez yönetim binası. Dante Benini, aralarında Abdi İbrahim tesislerinin de bulunduğu başarılı çalışmalarından dolayı, İtalya’da “Yılın Mimarı” seçildi. Benini unvanını kazandığında hayalinin, doğduğu yer olan Milano’da yaşayanlara daha yaşanılır bir şehri geri vermek olduğunu söylemişti. Benini’nin binalarının duygusu da yaşanılabilir bir iş yaşamı.


Restoran katındaki dinlenme alanındaki duvarlarda Seçkin Pirim’in 2009 yılına tarihlenen “Fabrika Disiplini” adlı rölyefi yer alıyor.


Dante Benini Abdi İbrahim İş Kulesi’ndeki ofisleri tasarlaması için davet edildiğinde, şirketin Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ni avangart underground stili ile oluşturmaya karar vermiş. Mimar bu şekilde şehir plancısı ve tasarımcı olarak 1970’lerin ortalarından beri yaptığı başarılı çalışmalara bir yenisini ekler.

Abdi İbrahim Şirketinin Maslak’taki kule binasının ön cephesi büyük oranda tel örgü ağdan oluşuyor. 940 metrekare mimari ağ güneş ışığını geri yansıtıyor. Ağ, estetik zarafeti dışında şirket merkezinin tamamen camdan oluşan yüksek ön cephesini güneş ışığından koruyor. Bina paslanmaz çelik ve camdan oluşuyor.


Üst kat ile birleşen Yönetim Kurulu Başkanı’nın dinlenme bölümü, bir isketeleti andıran modüler destek üniteleri ile oluşturulmuş. Duvarda Burhan Doğançay’ın 1974 tarihli “Bullish Breakthrough” adlı çalışması görülüyor.
 

Binanın mimarisi ve dekorasyonu hafiflik duygusu yaratıyor; aynalar ve katlar arasındaki şeffaflıklar ise mekanın içinde görsel ve düşünsel bir rahatlık sağlıyor. İçeride üretilen düşüncelerin buluştukları duvarlar değil, sanat eserleri. Çok sayıda ve umulmadık yerlerde heykel, resim, nesne ve video çalışmaları bulunuyor. Türkiye’nin önemli sanat koleksiyonerleri arasında yer alan Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut’un Türk ve dünya sanatının çok özel örneklerini barındıran koleksiyonunun bir bölümü de bu iş kulesinde sergileniyor. Sanat eserlerinin yerleştirilmesi Dante Benini’nin sıra dışı dekorasyon anlayışı ile bağlantılı. Örneğin bekleme odasında Michael Berg’in bir çalışması, karşılıklı koridor duvarlarında ise Mithat Şen’in iki çalışması bulunuyor. Bu koridorun sonunda, geri planda Seyhun Topuz’a ait bir eser bulunuyor. 

Benini, bu ofisleri düzenlerken dekorasyonun sadece göz ile ilişkisini değil aynı zamanda çalışanların ve üretimin yapıldığı zaman müşterilerin sağlığının nasıl etkileneceğinin de sorumluluğunu yüklenir.


Odanın tavanında yer alan dikdörtgen aydınlatmanın zemindeki karşılığı siyah bir halı. Halının üzerinde bulunan dört parçadan oluşan cam sehpanın etrafında farklı stillerde koltuklar bulunuyor. Tam karşımızda açılan yarı saydam kapılardan Selma Gürbüz’e ait iki adet heykel yer alıyor. Mekanda ritim ile derinleşen bir simetri hakim. Karşılıklı duvarlarda Selma Gürbüz’e ait iki tablo bulunuyor. Tüm dekoratif öğeler eksiksiz bir şekilde birbirini tamamlıyor.


Binanın içindeki merdivenler, çelik örgülerin ön cephede yarattıkları ritmi binanın içine taşıyor; aynalar ve cam bölmeler de yansımalarla çeliğin gücünü ve yansımaların büyülü etkisini arttırıyor. Renk ve farklılık sanat eserlerinde ve çalışanların yaratıcı düşüncelerinde varlığını hissettiriyor. Binanın genelinde İtalyan yapımı mobilya ve aksesuarlar kullanılmış. Mobilyalar, katı ve ciddi ofis mobilyaları olmaktan çok uzak, dinamik ve minimal çizgileri olan rahat gruplar.


Asansörden konferans odalarına çıkan koridorda yarı şeffaf Omnidecor sırlı kapılar bulunuyor. Burada da Mehmet Güleryüz, Gilbert&George imzalı tablolar bulunuyor.

Benini, İtalya’da başladığı ve 68 öğrenci olayları nedeniyle ara verdiği eğitimini 32 yaşında Brezilya’da tamamlamış. Carlo Scarpa (1906-1978) ve Oscar Niemeyer (1907)’in öğrencisi Dante O. Benini dünya çapında Frank O. Ghery, Richard Meier, Arup ve Daniel Libeskind’in de aralarında olduğu isimlerle işbirliği yaparak projeler üretiyor. Ünlü mimar, çalışmalarını halen Londra ve Milano’da 26 bin metrekare alan üzerine kurulu stüdyosunda yürütüyor. 1997 yılında Dante O. Benini Partners Architects’i kuran mimar halen Luca Gonzo Senior ile birlikte ortağı olduğu büronun yönetim kurulu başkanlığını sürdürüyor. DOBP Milano’daki merkez ofisinin yanı sıra Londra ve İstanbul’daki bürolarında mimari tasarım, kentsel tasarım, iç mekan tasarımı, yat tasarımı, ürün tasarımı konularında hizmet veriyor. Benini, 2009 yılında İtalyan ulusal ödülü In-Arch/Ance Prize’a, 2010 yılında eski Olivetti Ico Centrale fabrikasının restorasyonu için, EIRE Social Housing Award’a SMS-Social Main Street için layık görüldü.

Not: Yazı, ilk kez Artam Global Art&Design Dergisi’nin 11. Sayısında yayınlandı.


Restoran katındaki dinlenme alanındaki duvarlarda Seçkin Pirim’in 2009 yılına tarihlenen “Fabrika Disiplini” adlı rölyefi yer alıyor.

Abdi İbrahim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut’un ofisinin konferans bölümünde yer alan Tony Gragg’ın 2007 tarihli heykeli, Barut’un ofisindeki sanat eserlerinden sadece biri.


Abdi İbrahim İş Kulesi.


Benini’nin dekorasyon anlayışı integral-bütünsel. Bu anlayış Abdi İbrahim şirketinin hemen her bölümünde defalarca tekrarlandığı gibi büyük pencerelerden görülebilen 360 derece şehir manzarasında da kendini gösteriyor. 

Nezih Barut’un Ofisi resmi olmayan konuşmaların da yapılabileceği bir yaşam alanı. Odanın duvarlarında Julian Opie’ye ait “Yayoi Relaxes in the Gardens”, “Ken Leaves Work Early”, “Yayoi Waits for a Friend” ve İsmet Doğan’a ait “Beden” adlı tablolar bulunuyor.  Odada bulunan başka önemli bir tablo 1994 tarihli Burhan Doğançay’a ait “Mitterand”.


Konferans salonunun bir diğer duvarında yine Erol Akyavaş’a ait bir tablo yer alıyor.