abstract expressionism etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
abstract expressionism etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2023 Salı

Inez Froehlich: Lost Places and the Beauty of the Moment

Inez Froehlich primarily produces abstract, large-format and textured paintings in acrylic. The focus in all works is on creating a tension between color and texture, between seeing and feeling, between emergence and decay.

Interview by Ummuhan Kazanc

 

                                                                                Inez Froehlich.


Dear Inez Froehlich, we are delighted to have your works featured in my blog. We would like to get to know you better. I think your relationship with art started at a very young age. Can we learn about the transition process to professional art life? How did the table replace the easel, as you mentioned in your resume?

I grew up in the former GDR. The years after reunification were a time of new beginnings and reorientation for many people. That was also the case for me. After my university studies, I first worked as a graduate engineer in various companies. But I lacked the freedom, the creativity, and the opportunity to implement my own ideas. That was the decisive point to go my own way. And so it happened that art became the center of my life.


                                Inez Froehlich, “Ikaria”, 2022, acrylic on canvas, 120 x 150 cm.


Have you produced works in the field of Abstract Art since you started to be interested in art? How did the process of producing works in the field of Abstract Art develop?

Well, I was interested in many motifs. For a while, it was the landscapes that did it to me. Later it was cityscapes. It took a while until I discovered the abstractions for me.

The focus in all your works is on creating a tension between color and texture, between seeing and feeling, between emergence and decay. What can you tell about your approach to painting? Where do you get your inspiration?

I think, on the one hand, people regret that many things are ephemeral. Beautiful moments in life, ourselves, but also all that surrounds us. Time leaves its traces. On the other hand, the transience makes the value and in it also lies a certain magic. New things arise where old things go. These transitions are what inspire me.


                                Inez Froehlich, “Wild Sea”, 2022, acrylic on canvas, 160 x 80 cm.


Every art observer will have a different taste from your paintings and will catch a different detail. How is the relationship and reaction between your paintings and art audiences?

Very often collectors and art lovers give me the feedback that they see the work in ever new facets. The structures and the color combinations I have chosen leave room for maneuver in the contemplation. And of course, just the strong textures interact with the light. Shades are created depending on the incidence of light, so that each work also allows a visual journey of discovery.


                                Inez Froehlich, “Midsummer”, 2022, acrylic on canvas, 120 x 80 cm.


What can you say about these multi-layers in your works? How do you get the layers in your paintings?

First I work with different structural materials on the canvas. I prefer free forms and wait for the random changes during the drying process. Then I decide whether I stay in one color spectrum and a monochrome painting is created or whether I combine different shades. The finished work is created by applying colors in several steps with different spatulas and squeegees, let dry, partially remove again and add a new layer.

I really loved the blurring, watering down of your paintings. These techniques offer a very effective look. Can we get some more detailed information about these secrets of yours?

Metallic colors are also used in many of my works. So I use, for example, gold pigments. In conjunction with the acrylic paints arise area in the paintings, which appear very vivid due to the reflection of light.


                                Inez Froehlich, “Disturbances”, 2022, acrylic on canvas, 120 x 80 cm.


Finally, what are your plans for future in terms of art? Are you considering a solo exhibition?

I have no exhibitions planned for this year. I am working on some bigger projects for different clients and also want to spend some more time with the family. I love very much to work in the studio, but it is also necessary to relax, meet family and friends, to get new thoughts, new inspirations for further work.

 

                                                                                    Inez Froehlich.


A detail from the works of Inez Froehlich.


Inez Froehlich, “Sunny Afternoon”, 2022, acrylic on canvas, 120 x 120 cm.





4 Kasım 2015 Çarşamba

ASIM İŞLER VE “İKİNCİ PARİS DÖNEMİ RESİMLERİ 1987-1992” SERGİSİ

Asım İşler.

 Ressam ASIM İŞLER (1941-2007)’in, 1987-92 yılları arasında Paris’te üretmiş olduğu büyük boyutlu akrilik ve yağlıboya resimleri, 3-21 Kasım 2015 tarihlerinde, Nişantaşı’nda FMV Galeri Işık’ta sanatseverlerle buluşuyor. Sergide İşler’in sanatında 1988’den itibaren başlayan soyut dışavurumcu tarzdaki yeni evrenin başlangıcı sayılan “Op. 89” başlıklı çalışma başta olmak üzere birçok önemli yapıtı bir araya geliyor. Asım İşler ve sanatını, serginin küratörü Prof. Dr. Kaya Özsezgin ile konuştuk.

RÖPORTAJ: ÜMMÜHAN KAZANÇ


Asım İşler, Moderato Cantabile, 1989, tuval üzerine yağlıboya, 150x200 cm.
Ü.K.- Sayın Kaya Özsezgin, Asım İşler, 1970 yılında Devlet Avrupa Konkuru’nu kazanarak Paris’te beş yıla yakın süren ihtisasını yaptığı, Paris Güzel Sanatlar Fakültesi’nde resim, gravür ve litografi eğitimi aldığı ve S. W. Hayter’in ‘Atelier 17’sinde gravür tekniklerini öğrendiği yılları kapsayan Birinci Paris Dönemi içinde, 1974 yılında Paris’te ilk kişisel sergisini Galerie FIAP ve ardından Galerie Cite Int des Arts’da açmış, yine bu yıllarda Muse d’Art Modern’de ‘La Jeune Penture’ ve ‘Réalités Nouvelles’ salonları gibi birçok uluslararası sergilere katılmıştı. Serginin konusunu oluşturan ve sanatçının İkinci Paris Dönemi (1987-92)’ndeki önemli sanatsal gelişimleri, sergide yer alan eserler ışığında nasıl okumalıyız?


K.Ö.- Bir noktanın altını özellikle çizmeliyiz. Asım İşler, bir gruba ya da topluluğa, gündemde yer etmiş bir akıma paralel düzeyde etkinlik sürdüren bir sanatçı olmadığı gibi, klasik sanatçı profiline uyumlu bir kimlik içinde de olmamıştır. 1970 yılında Avrupa konkurunu kazanarak Paris’e gittiğinde orada çalışacağı sanat tarzının hangi kaynaklara dayalı olması gerektiğinin de bilincinde idi. Kafasında 1970’li yılların sanatçı imajına ilişkin peşinen kabullenilmiş prototip modernist kavramlar yoktu. Bunun böyle olduğunu ilk dönem resimlerinden başlayarak izleyebilmekteyiz. Başlangıçta figür eksenli bir anlayışın kesin olmayan çizim ve renk oluşumları var olsa da o, bunu deneysel bir dönem olarak kafasında saklı tutuyor ama asıl yöneliş aktivitesini renge dayalı refleksif bir uygulama çerçevesinde geliştirmek istiyordu. Ona göre renk, tabloyu oluşturan bir yan unsur değil, tablonun çatısını oluşturan ana elemandı. Ancak bu, renkçi soyutçuluğun o dönemde yaygın olan tarzına yakın olmadığı gibi, renkçiliğin bilinen sentaksını sürdürme idealine de yakın görünmez. 1974’te ilk kişisel sergisini açtığı zaman kafasında oluşturduğu projenin temel yapısını da kurmuştu. O nedenle resimlerinde tanık olduğumuz spontan gelişme, her şeyden önce doğallığı ilke edinmiş bir sanatçı karşısında bulunduğumuz izlenimi yaratır öncelikle. Bir başka deyişle, İşler açısından sanat, merkezileşmiş bir deneyimin ürünlerini kapsamalı ve bu merkez çevresinde olgunlaşma düzeyine ulaşmalıydı. Onun bu sergide yer alan İkinci Paris dönemi resimleri, benimsemiş olduğu tarzın seçkin örnekleridir.
Asım İşler’in resimlerini okurken, bu özelliğini gözden uzak tutmamak gerekiyor. Öte yandan Asım İşler, işlek soyutçuluğun ana damarını yakalamış görünürken, kendi resimlerine zamanla yabancılaşan bir gözlem sürecini kesinlikle dışlar.


Asım İşler, Hayal Ülkesinde Gezinti, 1988, tuvale marufle karton üzerine yağlıboya, 147x243 cm.
Ü.K.- Sergi kataloğu için kaleme aldığınız metinde Asım İşler’in çalışmalarında Paris’te bulunduğu dönemlerin çok önemli bir etkisi olduğunu, özellikle tuvallerindeki RENKÇİ ANLAYIŞ’ın ikinci Paris Dönemi’nde ön plana çıktığını vurguluyorsunuz. Sanatçının RENK arayışları ve sanatına yansımaları konusunda neler söyleyebilirsiniz? 

K.Ö.- Asım İşler’in sanatındaki ilginç karakter, onun herhangi bir “arayış” içinde olmadığı, aksine, arayışı dışlayan biçimde bir renk konseptine hazır görünmesidir. Fransa’ya gitmeden önce bu konseptin sanatsal dizaynını kafasında kurmuş gibidir. Kuşkusuz Paris’te okurken “Jeune peinture” ve “Réalites nouvelles” gibi o dönemin gözde eğilimlerini görmüş, izlemiş, ama aktarma bir duyarlığı benimsemek gibi hep rastlanmış olan bir yolu izlemekten titizlikle kaçınmıştı. İmzasını atacağı bir sanat türünün emekçisi olarak çalışmayı tercih etmişti.

Ü.K.- Asım İşler’i Soyut-Dışavurumcu bir sanatçı olarak tanıyoruz. Sanatçının bu yönünü siz nasıl özetlersiniz?

K.Ö.- Soyut dışavurumcu etiket, Asım İşler’in sanatı için çok aykırı kaçmasa da resimlerini tanımlamakta eksik bir yorumlama olur. Asım İşler, bize, çağımız insanının tatmin olmaz kimliğini yansıtacak bir ifade çeşnisinin, yalnız ona ait boyutlarını yansıtmaktan yana bir sanatçı eylemi içinde görünür. Elbette bir tür ekspresyondur bu tavır. Böyle olmakla beraber, söz konusu tavrın kendisine özgü bir tavır olmasına çok dikkat etmenin getirdiği bir sanatsal tavır, Asım İşler için çok önemlidir. Kırmızı, sarı, mavi gibi ana renklerin açıklı koyulu alaşımı, ilk bakışta kurguya dayanmayan arabeskini düşündürse de, bu kurgu, peşinen kurulmuştur zaten. O nedenle bir resimden ötekine geçildiğinde, sürüp giden bir söylemsel olgunun dipteki sesi sizi sürekli olarak kendine bağlar.


Asım İşler, Kırmızı Oda, 1990, tuvale marufle karton üzerine akrilik, 147x350 cm.
Ü.K.- Arkeolog ve Sanat Tarihçisi Alain DAVESNE, 1993 yılında Asım İşler’in sanatı ile ilgili şu cümleleri kaleme almış: “Ancak gravürün sınırlı çerçevesi, Onun zengin yetkinliğini ifadede yetersiz kalıyordu denebilir ki, Asım İşler kısıtlayıcı engelleri aşarak büyük boyutlu çok renkli tuvallerle bir boya resim olayını gerçekleştirdi. Bu çalışmalarda, figürlerde ışıklı dolanımlarla kendilerini var eden renkli bir evrenin vurgularını taşırlar. Ressamın arkasında daima gravürcü durmaktadır. Net konturlar yok, renkli bütünlüğün karışımı yok, fakat resimsel elemanların yan yana ve üst üste gelen planlarıyla oluşturulan bir üçüncü boyut, gravürün aşamalı katlarla çalışmasını çağrıştırıyor.” Bir gravür ustası olan Asım İşler’in pentürdeki başarısını nasıl yorumluyorsunuz?

K.Ö.- Devasne’ın yorumu doğrudur. Asım İşler, pentüre bağımlı bir çizgi içinde görünse de baskı resmin cezbedici etkisinin dışında da kalmamıştır. Bu durum, gravürün renkli resimle bağdaşmaz gibi görünen etkisine rağmen, Asım İşler’de bu iki etkinliğin spontan biçimde örtüştüğü hakkındaki görüşümüzü pekiştirici yöndedir.


Asım İşler, Opus 89, 1989, 
tuval üzerine yağlıboya, 200x150 cm.

Ü.K.- Sayın İşler 66 yaşında, oldukça genç bir yaşta hayata veda etti. Belki cevaplaması zor bir soru olacak ama -siz onun çalışmalarını yakından takip eden bir sanat insanı olarak- eğer yaşasaydı İşler’in çalışmalarının nasıl bir yöne evrileceğini düşünürsünüz?

K.Ö.- Asım İşler’in kısa yaşamı boyunca ürettiği resimlerin hiçbir kesinti göstermemiş olması, yaşasaydı aynı çizginin şaşmadan devam edeceği kanımızı güçlendirmektedir.

Ü.K.- Son olarak Asım İşler’in Türk Resim Sanatı içindeki önemini konusunda nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

K.Ö.- Çağdaş Türk resminin gelişim ve oluşum aşamaları içinde Asım İşler, inanç ve duyarlık damarını canlı tutmuş ve özgün bir sanat dili benimsemiş bir sanatçı olarak ilk sıralardaki yerini, kanımca hep koruyacaktır.


ASIM İŞLER ÖZGEÇMİŞ  (1941-2007)
1941 yılında Tirebolu’da dünyaya gelmiş olan Asım İŞLER, yaşamı boyunca resim sanatına olan yaşamsal ilgi ve tutkusunu geliştirerek bu sanatın temel formlarında ve tekniklerinde yapıtlar ortaya koymuş çağdaş Türk resminin önemli bir temsilcisidir. Yapıtları yağlıboya tuvaller, akrilik tuvaller, gravürler, litografiler, Paris afiş resimleri, karton üzerine akrilik, suluboya, pastel ve guaj eserler olarak çeşitlilik göstermektedir.
 
1966 yılında Cemal Tollu, Neşet Günal, Sabri Berkel gibi hocalar ile çalışarak İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisini bitiren İŞLER, 1970 -74 yılları arasında Devlet Avrupa konkurunu kazanarak resim ihtisası için Paris’e gitmiştir. Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde Boya resim, Gravür ve Litografi atölyelerinde, önemli usta gravürcü S. W. Hayter ile Atelier 17’de gravür çalışmış bu sanatın tüm derinliklerini öğrenmiştir. Sorbonne Plastik Sanatlar Fakültesi’nde Doktora çalışması yapmıştır. 1974’te Paris’ten dönünce İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi)’nde başladığı görevine 2003 yılına kadar devam eden İŞLER’in sanatının ilk dönemini 60 ve 70’li yıllarda yaptığı realist, sosyo politik gerçekliği yansıtan fügüratif eserleri oluşturmaktadır. Sanatçı, Salon des Realitées Nouvelles/Paris (1974), Salon de Jeune Peinture (1974) Musée Art Moderne/Paris, 33.  Salon de Montrouge (1988) Galeri Montenay/Paris, “De Bonnard a Baselitz” (1992) / Bibliothéque Nationale de Paris/Paris, “PARISTANBUL” (1990) Cité Internationale des Arts/Paris gibi yurtdışında pek çok sergide Türkiye’yi temsil etmiştir.


Asım İşler, Bakış II, 1990, afiş üzerine akrilik, 182x127 cm.
1987-1992 yılları arasında Fransız hükümetinin daveti ile çeşitli defalar Fransa’da bulunan İŞLER, 1989-90 yılları arasında Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu E.N.S.B.A.’da, 1991 yılında da Paris Dekoratif Sanatlar Ulusal Yüksekokulu (Ecole Nationale Superieur Des Arts Decoratifs E.N.S.A.D.)  ile de eğitsel ve sanatsal ilişkiler çerçevesinde, karşılıklı öğretim üyesi-sanatçı-sergi değişimi gerçekleştirmiş, yine bu dönemde Sorbonne Üniversitesi Plastik sanatlar fakültesi gravür atölyesinde de profesör olarak dersler vermiştir.

Çağdaş resimde evrensel anlayışta ve soyut ekspresyonist eğilimde yapıtlar ortaya koyan İŞLER, 2003 yılında AKM Büyük Salon’da “Üç Şehir, Resim ve Ben”  başlıklı Retrospektif Resim sergisini gerçekleştirmiştir. 2007 yılında vefatına kadar  yurtiçi ve yurtdışında 35 kişisel sergi, 150’ün üzerinde karma sergi, bienal, trienal ve fuar etkinliğine katılmış olan İŞLER’in Victoria and Albert Museum-Londra, Bibliotheque National de Paris-France, Cité International Des Arts Association Koleksiyonu- Paris, Türkiye Kültür Bakanlığı Koleksiyonu, İstanbul –Ankara –İzmir Resim ve Heykel Müzeleri, DEMSA Resim Koleksiyonu, Sakıp Sabancı Müzesi, Proje 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, Selçuk Yaşar Müzesi-İzmir, Akbank ve Ekonomi Bankası gibi yurtiçi ve yurtdışında pek çok özel kurum, müze ile önemli kişisel koleksiyonlarda yapıtları yer almaktadır. 1975 yılında Görsel Sanatlar Derneğinin kurucu üyesi olup yönetiminde yer almakla birlikte, 1986 yılında çalışmalarına başlayan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin de kuruluşunda bulunmuş olan İŞLER, aynı zamanda SOTHEBY’S’in 1996 yılında Londra’da düzenlediği Türk resim müzayedesine katılan ilk sanatçılarımızdandır. 

BİLGİ:
3-21 Kasım 2015 tarihleri arasında FMV Galeri Işık’ta sergilenecek olan  Asım İşler’in 1987-1992 yıllarına ait büyük tuval eserlerinin yer aldığı “2. Paris Dönemi Resimleri” sergisi Pazar günleri dışında her gün saat 10.00 - 20.00 saatleri arasında  gezilebilir.

FMV Galeri Işık
www.galeriisiktesvikiye.com
Adres: Teşvikiye Cad. No: 6 Nişantaşı – İstanbul

Tel: + 90 (212) 233 12 03

Asım İşler.