ressam kadir akyol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ressam kadir akyol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Temmuz 2017 Pazar

KADİR AKYOL “İMGENİN REFLEKSİ” SERGİSİYLE FRANKIE İSTANBUL’DA

Kadir Akyol, "Marilyn Monroe", 2017, tuval üzerime yağlıboya, 100x190 cm.

İstanbul Nişantaşı’nda The Sofa Oteli’nin çatı katında bulunan Frankie İstanbul, mekânını sanatla buluştururken, genç sanatçıların eğitimine finansal destek sağlamak amacıyla İyilik İçin Sanat Derneği ile yaptığı işbirliği kapsamında düzenlenecek olan dördüncü sergiye ev sahipliği yapıyor. Frankie İstanbul, 25 Temmuz - 4 Eylül 2017 tarihleri arasında portre sanatı deyince akla ilk gelen genç kuşak sanatçılar arasında yer alan Kadir Akyol’un “İmgenin Refleksi” isimli 13. kişisel resim sergisini sanatseverler ile buluşturuyor.

İstanbul’un en seçkin mekânlarından biri haline gelen Frankie İstanbul ile Türkiye’de sanat ortamının gelişimine katkıda bulunmak, genç sanatçıların eğitimini desteklemek, uluslararası platformlarda Türkiye’nin sanatçılarıyla yer almasını sağlamak amacıyla hiçbir maddi menfaat beklentisi olmayan sanata gönül vermiş kadınların öncülüğünde kurulan İyilik İçin Sanat Derneği arasındaki işbirliği doludizgin devam ediyor.

Sanat tarihinde portre geleneğinin mirasını, olağanüstü zenginlikte bir kaynak olarak kullanan ressam Kadir Akyol’un, “İmgenin Refleksi” isimli 13. kişisel resim sergisi, 25 Temmuz - 4 Eylül 2017 tarihleri arasında Frankie İstanbul’da sanatseverler tarafından izlenebilecek. 


Kadir Akyol, “Angelina Jolie”, 2017, tuval üzerine yağlıboya, 125x220 cm.

25 Temmuz 2017 Salı günü 17:00 – 19:00 saatleri arasında Frankie İstanbul’da açılışı gerçekleştirilecek olan “İmgenin Refleksi” isimli sergide; popüler kültürün ve geleneksel yaşantının, popüler olanın ve modern resmin, lirizmin ve ironinin unsurları dinamik bir uyum içinde yan yana geliyor.

Karayip Korsanları’nın Jack Sparrow’u, Yüzüklerin Efendisi’nin Gandalf’ı, Avatar, Kara Şövalye Filminin Batman Joker’i, Kuzuların Sessizliğinde Hannibal Lecter karakteriyle izlediğimiz Anthony Hopkins, Léon olarak Natalie Portman, Game of Thrones’dan Daenerys Targaryen, Khal Drogo ‘Emilia Clarke’ Marilyn Monroe, ve Scarlett Johansson, Kadir Akyol’un kendine has fırça darbeleri, coşkulu renkleri ve kompozisyon kurgusuyla görsel bir şölen sunuyor.

İyilik İçin Sanat Derneği & Frankie İstanbul Genç Sanatçıların Eğitimine Destek Sağlıyor. İşbirliği kapsamında Frankie İstanbul, mekânı sanatla buluştururken, genç sanatçıların eğitimine de destek sağlıyor. Kasım 2016 yılında başlayan işbirliği kapsamında düzenlenecek olan dördüncü sergide, Kadir Akyol’un “İmgenin Refleksi” isimli serginde popüler kültür ikonlarının, sanatçının belleğinden süzülen imgeleri, kendine özgü renk oyunları ve fırça darbeleriyle yeniden hayat buluyor.


Kadir Akyol, “Sophie Turner”, 2017, tuval üzerine yağlıboya, 90x180 cm.
Sergi süresince satılan eserlerden elde edilen gelirin yüzde 25’i İyilik İçin Sanat Derneği’nin kurduğu İyilik İçin Sanat Atölyesi’ne aktarılıyor. İyilik İçin Sanat Atölyesi projesi kapsamında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olmuş ancak atölye imkanı bulamayan sanatçılara atölye desteği, sanat eğitimi alan öğrencilere dünyanın en önemli sanat merkezlerini ziyaret etmeleri için burs veriliyor. Proje kapsamında 5 öğrenci dünyanın çeşitli bölgelerindeki sanat merkezlerini tanıma fırsatı elde etti. 10 öğrencinin ise, projenin fikir babalarından ve aynı zamanda Koordinatörü Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü Öğretim Üyesi, Ressam Prof. Dr. Nedret Sekban ve Öğretim Görevlisi, Ressam Aslı Özok nezaretinde eğitimleri sürüyor.

Program:
Yer: The Sofa Hotel / Frankie İstanbul
Açılış: 25 Temmuz 2017 Salı
Saat: 17.00     

BİLGİ İÇİN
Dilek Duran / dilek@kurumsaliletisim.com.tr / Tel: 0507 789 89 01
Kadir Akyol / kadirakyol47@gmail.com


Kadir Akyol, “Yüzüklerin Efendisi, Gandalf”, 2017, tuval üzerine yağlıboya, 100x190 cm.
KADİR AKYOL  (TÜRKİYE / Mardin, 1984)   
2004 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 2008’de mezun oldu. 2008 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Yüksek lisans eğitimine başladı. 2011’de “Çağdaş Sanatta Melez Yaklaşımlar” isimli tezini bitirip mezun oldu. 2011 yılında İspanya’ da Universidad De Sevilla  Faculttad De Bellas Artes’ da 2. master eğitimine başladı. 2013 Rh+Artmagazine “Yılın Genç Ressamı” Ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra birçok ödüle ve sergilenmeye hak kazandı.
13 Kişisel sergisi bulunmaktadır ve 150’den fazla ulusal ve uluslararası bir çok karma, grup, bienal, trienal, sempozyum, fuar, müzayede, projeli etkinliğe; resim başta olmak üzere, video, enstalasyon ve performanslarıyla katılmıştır.

İYİLİK İÇİN SANAT DERNEĞİ HAKKINDA
Sanatı geniş kitlelere sevdirmek, iş ve sanat dünyasını birbirine yaklaştırmak, markaların sanatla ilişki kurmalarını sağlamak hedefiyle kurulan İyilik İçin Sanat Derneği, her kesimden pek çok sanatseverin sanat paydasında buluştuğu bir köprü oldu. Dernek olarak, her hafta düzenli olarak ülkemizi uluslararası platformda temsil eden sanatçıların atölyelerinin yanı sıra yurtdışındaki önemli sergi ve sanat buluşmalarına ziyaretler gerçekleştirildi. “İyilik İçin Sanat” felsefesiyle yola çıkan Dernek, her yıl Güzel Sanatlar Fakültesi resim, heykel ve mimarlık bölümünde eğitim gören ve gelecek vadeden başarılı gençlerin eğitimine katkıda bulunuyor. Dernek,  2016 yılında Mimar Sinan Üniversitesi 3’ncü sınıf öğrencisi 5 tane öğrenciyi New York, Paris, Floransa, Barselona ve Londra’ya sanat merkezlerini ziyaret etmeleri için gönderdi. Ulusal alanda başarılı genç sanatçılara üretimlerini paylaşabileceği yeni bir alan sağlamak ve bu platform tanıtımlarını yaparak sergileme alternatifleri yaratmak amacıyla İyilik İçin Sanat Derneği Nedret Sekban ve Aslı Özok yönetiminde İyilik İçin Sanat Atölyesi’ni faaliyete geçirdi.


Kadir Akyol Atölyesinde.


KADİR AKYOL’UN YAPITLARI ÜZERİNE/ 
EMRE ZEYTİNOĞLU
Her an “şimdiki zaman”ı yaşamaktan başka çaremiz var mı? Zaman sürekli akıyor ve biz kendimizi hep o “şimdiki zaman” içinde buluyoruz. Fakat şu var: Zaman, “şimdi” olduğu anda bitiyor ve yeni bir “şimdi”ye geçmek zorunda kalıyoruz. Bu böyle devam edip gidiyor. Biz ise “şimdi” dediğimizde, hangi zamandan söz ettiğimizi bile bilmiyoruz: Yaşayıp bitirdiğimiz bir “şimdi” midir bu, yoksa henüz girdiğimiz ve daha tamamladığımız bir “şey” mi?

Bu durumda “şimdiki zaman” denilen, belki “şimdi”lerin birikerek yeni bir zamana yönelmekten başka bir şey değil. O halde “şimdi”den tüm söz edişler, birbirine karışmış, iç içe geçmiş zamanların genişlemesinden ibaret.

Oysa şunu da unutmamak gerekiyor: “Şimdi”lerin iç içe geçmesi, onların aslında eskimiş olduğunu, unutulup gittiğini ve “şimdi” sözcüğünün hatalı bir kullanım haline geldiğini göstermiyor. Ve bu iç içe geçmeler, yine de bizim bir “şimdi”nin içinde olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor.

Bir eşzamanlılık yaşıyoruz. Hiçbir zaman tam “o an”ın içinde olamıyoruz. Bu demektir ki: Tümüyle bağımsız ve el değmemiş bir durumu asla deneyimleyemiyoruz. Böyle olunca “şimdiki zaman”, diğer “şimdi”lerin varlığıyla besleniyor, hızlı bir bellek sorgulama sürecine dönüşüyor. Adım attığımız ve deneyimi tamamlanmamış “şimdiki zaman”, bize öncelikle şu soruyu sorduruyor: “Az önce ne olmuştu?” İşte bu soruyu sormadan, bağımsız ve el değmemiş bir duruma girmek olanaksız.

Öyleyse her yeni “an”ımız ve ona ait olası deneyimimiz, “bilinçli deneyim”e evriliyor. David Eagleman, o ünlü “Beyin / Senin Hikâyen” adlı kitabında, “amigdala” adlı bir beyin fonksiyonundan söz ediyor. Acil durumlarda öne çıkan bir yapı bu: Önemli anlarda, tehlikelerle yüz yüze gelindiğinde vb… Eagleman şöyle yazıyor: “Tehlikeli durumlarda ‘amigdala’ adı verilen beyin yapısı ön plana çıkarak, beynin geri kalanın kaynaklarını idare etmeye başlar ve bütün dikkatleri içinde bulunulan duruma yöneltir. Eğer devrede amidala varsa, anılar normal koşullarda olduğundan çok daha zengin ve ayrıntılı biçimde saklanır; artık ikincil bir bellek sistemi etkinleşmiştir. Bellek, zaten bunun için vardır: Önemli olayların kaydını tutarak, benzeri bir duruma düştüğünüzde hayatta kalmanız için beyne fazladan bilgi sağlar.”

Bu noktada Kadir Akyol’un yapıtlarına baktığımızda, yukarıda yazılanlara benzer bir durumla karşılaşıyoruz: “Şimdiki zaman”ın yeni koşullarına maruz kalan, o koşulların alışılmadık, “şok” edici etkilerini deneyimlemeye başlayan bir kişinin, belleğini devreye sokması hali… Sanatçı, kendi sergisi üzerine konuşurken, neo-liberal sistemin tüketim ekonomisinden konu açıyor ve bu dönemin yarattığı popülerleşmeyi gündeme alıyor. Diyor ki: “Çalışmalarım, dünyada yeni liberal ekonomiyle birlikte yaygınlaşan popüler kültürün, tüketim kültürünün gündelik yaşamı etkilemeye başladığı yıllardan izler taşıyor.” Kadir Akyol, yeni bir sistemin işleyiş mantığını sezdiğinde, doğallıkla alışılmışın dışında bir yaşam akışını fark ediyor. Refleksler zayıflıyor, deneyimler ile o reflekslerin örtüşmesi zorlaşıyor; daha önceden edinilmiş davranış biçimleri, bu ansızın ortaya çıkmış olan koşulları kolayca anlamlandıramıyor, kavrayamıyor ve denetleyemiyor çünkü.

Akılda tutulmuş görüntüler var. Sinema karakterleri, etki uyandıran yüzler ya da birtakım sahneler… Sonra televizyon ile ilk tanışma günleri… İmajlar, belleğin en geniş yerine yerleşiyor. Bunların bir tarihi, bir belleği, zihinde bir çözümlemesi bulunuyor. Kişi kendi tarihinin anlamını oluşturduğu kanısında… Ve ansızın o tüketim ekonomisinin ürünleri çıkıp geliyor, nesneler işlevlerini değiştiriyor, kişi ile işlev bağını çok farklı yöntemlerle kuran nesneler bunlar. Nesne-kişi-işlev bağı değiştikçe, yaşam da değişiyor; bellek çalışıyorsa da “şimdiki zaman” ile bir uyuşmazlık seziliyor. Kişinin uzağında kalmış, başka bir dünya var sahnede: Neredeyse ani bir sarsıntı… Bir kaza gibi sanki…

Şimdi bu “kaza anı”nı deneyimlemekteyiz; belki bir trafik kazası bu: Diyelim ki çarpışmanın “ilk an”ındayız, kaporta giderek eziliyor ve tehlike yaklaşıyor; sac levhalar arasında ezilmek üzereyiz, sarsıntı geçiriyoruz. Acaba “şimdiki zaman”ın bağımsız ve el değmemiş durumu içine mi daldık? Ve her şey hemen olup bitecek mi?

Evet, gerçekte “bir an”ı deneyimlemekteyiz, ama çok tuhaf; o “bir an” bitmek bilmiyor, uzadıkça uzuyor, bir “ağır çekim” gibi… O sahnenin görüntüsü, başka görüntüleri çağırıyor, onlarla birleşiyor ve başka görüntülere yol açıyor. Çünkü “o an”ın deneyimi sırasında, gene aynı soruyu sormadan edemedik: “Az önce ne olmuştu?” Bunun yanıtları, “kaza anı”nda belleğimizden akıp geliyor ve “o an” ile ilişki kurabilecek yüzlerce veri, “şimdiki zaman”ın içine yığılıyor, belleğin rolüyle, eşzamanlı bir “bilinçli deneyim” oluveriyor. O kazanın çıplak görüntüsü, izlediğimiz o çıplak sahne, bağımsız ve el değmemiş görüntüler sunmuyor artık… Beynimiz hem “o an”ı değerlendiriyor, hem de onu bir anı yoğunluğu ile birleştiriyor. Beynimiz normal koşullarda böyle bir anı yoğunluğuna alışık değil, onun için “o an” çok uzun sürüyor.

Eagleman’ın şu can alıcı tümcesini tekrarlayalım: “Bellek, zaten bunun için vardır: Önemli olayların kaydını tutarak, benzeri bir duruma düştüğünüzde hayatta kalmanız için beyne fazladan bilgi sağlar.” Burada bir ayrıntıya dikkat çekelim: Bellek, tam “şimdi” yaşadığımız bir olayda, her tür veriyi getirip oraya boşaltmıyor; yalnızca “o an” ile ilgili durumları bulup çıkartıyor ve onunla birleştiriyor. Belleğin anlamlı bir seçimi var yani burada. O seçimin nasıl yapıldığını biz düşünerek bulamıyoruz, o işi belleğin inisiyatifine terk etmekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok.

Kadir Akyol’un yapıtlarına bir kez daha göz atıyoruz; onlarda gördüğümüz, belleğin “o an”a getirip yığdığı şeylerdir: “Şimdi”nin popüler figürleri, eskinin imajları ile iç içedir. Renkler, her bir sahnede özgürce dağılmış, eşyaların üstlerine sıçramıştır. Sanatçı bunu şöyle açıklamakta: “Öğrencilik yıllarımdan bu yana pornografik imgeyi, yani görünür gerçekliğin çırılçıplak temsili olma iddiasındaki her görüntüyü, portreyi, eşyayı ve olguyu saf boya alanlarıyla sorguladım ve biçimsel anlamda travmatik bir ilişkiye sürükledim.” Pekiyi yapıtlardaki bu ilişkiler hangi mantığın mutlak koşulları halinde düzenlenmişlerdir? Bunu bilemeyeceğiz, hatta o yanıtı büyük olasılıkla sanatçı da tam olarak bilmemekte. Daha açık bir söyleyişle: Neo-liberal sistemin önümüze bıraktığı o tüketim nesneleri yaşamımızı değiştirdiğinde, o değişimin net bir tanımını, yeni durum ile eski durum arasındaki sınırın ne olduğunu düşünebiliyoruz, ama bunun temsili bir görüntüsünün nasıl sunulacağını bilemiyoruz. Yine de o görüntünün peşinden gidiyoruz ve onu yakalamaya çalışıyoruz.


Büyük olasılıkla, yapabileceğimiz tek şey şu: Bir “değişim anı” saptamak, ona rastgele bir sınır çizmek ve o duruma da bir önem atfetmek… Ve o “önemli durum”un sarsıntısını hissetmeye çalışmak… Bir “kaza anı”nın sarsıntısı gibi bir şey olmalı bu… İşte o zaman yapmamız gereken tek şey kalıyor: Sarsıntı sırasında, belleğin seçip “o an”a taşıdığı tüm ilişkili verileri beklemek; anılar yoğunluğunda boğulmak bir anlamda… İç içe geçmiş zamanların tümünü “şimdiki zaman”da birleştirmek ve eşzamanlı bir “şimdi”yi kişiselleştirerek onun resmini yapmaya koyulmak… Aynı, Kadir Akyol’un yaptığı gibi.    

9 Aralık 2015 Çarşamba

KADIR AKYOL: “NEW PORTRAITS / NEW FACES” EXHIBITION AT GALERİ/MİZ

Kadir Akyol, Barbara Palvin, 2015, oil on canvas, 130x160 cm.

Gallery/Miz is hosting the exhibition of Kadir Akyol who is the most prominent name of the younger generation in the field of portrait in Turkey. The exhibition titled as
“New Portraits / New Faces” runs from 19 December 2015 to 17 January 2016.

Akyol is using the heritage of portrait as a source of extraordinary richness in the art history. What brings the young artist to fore is that he brings together images which he elected from different historical periods and different cultural connections with an extremely original dialect. In his canvases elements of popular culture, traditional life, popular and modern painting, lyricism and irony comes side by side in a dynamic harmony.

The first period portraits of the artist carries traces from 80’s as the popular culture became widespread with neo-liberal economy in Turkey, began to affect daily life. In the said series the portraits Akyol painted on the color opening screen of the state television with one channel and the textile designs he applied on the portraits are remarkable. As the figures in the traditional costumes lose their holiness in a world that have lost their context, Turkey becomes a simulacrum which erupts out of the memory of figurative painting art. Akyol succeeded to turn the impossible desire like bringing together Neşet Günal’s painting with Andy Warhol’s to a surrealist experience.

Kadir Akyol loads his portraits with present time energy, unavoidability of change and transduction power of humans. His works are in dialogue with viewers which establishes a cordial and courteous mutual effect.

By Akyol’s first period, the uniqueness feeling that proceedes from the loyalty to objectivity of picture seems like about to be lost in the ordinariness of the world of serial production and speedy consumption. The uniqueness of impressions in his portraits, the profundity of the lace weave be threatened by anonymous light of geometrical, brilliant and colored reality. The fragileness of the lace that covers faces like a second skin is nothing but a nostalgic mask. These veils, covers and curtains are trying to protect the subjectivity.

In Akyol’s new series of portraits the lace weave abandoned its place to live and vibrant color strokes. With this strokes the curtain is torn and the sorcery is dispelled. The uniqueness of subject has left its place to anonymous objectivity of ideal young women faces. The subject that wears the glance is now replaced by the beauty that is the object of the glance. Beauty has no ground, no background, no history and no age. These portraits carries enjoyment, delight, desire and in line with the portraits of Andy Warhol and Richard Philips. Akyol’s works invite their viewers to celebrate the invulnerable and ageless nudity of a world that lost its mystery.

Akyol as a mobile artist between Sevilla, Istanbul and Mersin in a global world produces work that doesn’t give up the local tastes but also the current makings in the world. Hereby he takes part as a name that is attractive für young generations in the field of portrait.

Kadir Akyol who was elected as a young painter of the year in 2013 was born in 1984, Mardin. He graduated in the year 2008 from The University of Mersin, Faculty of Fine Arts Department of Painting. In the year 2011 he completed his master degree at Ankara Gazi University, Faculty of Fine Arts Painting branch. In the same year he commenced his second master study at Universidad De Sevilla Faculttad De Bellas Artes in Spain. Akyol is continuing presently on his thesis “Hacker Art” there.

Kadir Akyol has opened ten individual exhibitions and taken part in national and international activities (Group exhibition, bienal, trienal, fair and symposium). Although his main practice course is painting, Akyol continues his Art production in different courses like video, installation art and performance.


FOR FURTHER INFO: Galeri/Miz
Address: Hüsrev Gerede Caddesi, Deniz Apt., No: 64 Teşvikiye, 34365 İstanbul - Turkey



Kadir Akyol, Barbara Palvin, 2015, oil on canvas, 125x210 cm.

KADİR AKYOL “YENİ PORTRELER / YENİ YÜZLER” SERGİSİYLE 19 ARALIK’TA GALERİ/MİZ’DE
Galeri/Miz, portre alanında genç kuşak sanatçılar arasında en dikkat çeken isimlerden biri olan Kadir Akyol’un resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Akyol’un “Yeni Portreler/Yeni Yüzler” isimli sergisi, yapıtlarında Pop Art’ın temel konularından biri olan kadın imgesini işleyen ressamın, bu imgenin alışıldık pop art sunumunda ezber bozan, kendine özgü renk oyunları ve fırça darbeleriyle yeniden hayat verdiği son portre çalışmalarından oluşuyor.
19 Aralık 2015 – 17 Ocak 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek sergi, Galeri/Miz’de görülebilir.

Kadir Akyol
2013 yılında “Yılın Genç Ressamı” seçilen Kadir Akyol, 1984 yılında Mardin’de doğdu. 2008 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümün’den mezun oldu. 2011 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Aynı yıl İspanya’da Universidad De Sevilla Faculttad De Bellas Artes’de ikinci master eğitimine başladı. Akyol halen burada “Hacker Sanatı” isimli tezine devam etmektedir.
Kadir Akyol bugüne kadar, on kişisel sergi açtı ve yüzden fazla ulusal ve uluslararası (grup sergisi, bienal, trienal, sempozyum, fuar) etkinliğe katıldı. Ana uygulama mecrası resim olmakla birlikte, Akyol; video, enstalasyon ve performans gibi farklı mecralarda da üretimini sürdürmektedir. 


“Yeni Portreler/Yeni Yüzler”
SEVİL DOLMACI, Kadir Akyol’un “Yeni Portreler/Yeni Yüzler” sergisinin katalog metninde şunları yazıyor: Akyol, sanat tarihinde portre geleneğinin mirasını, olağanüstü zenginlikte bir kaynak olarak kullanıyor. Genç sanatçıyı öne çıkaran, farklı tarihsel dönemlerden ve kültürel bağlamlardan seçtiği imgeleri, son derece özgün bir dille bir araya getiriyor olmasıdır. Tuvallerinde popüler kültürün ve geleneksel yaşantının, popüler olanın ve modern resmin, lirizmin ve ironinin unsurları dinamik bir uyum içinde yan yana geliyor.

Sanatçının, ilk dönem portreleri Türkiye’de neo- liberal ekonomiyle birlikte yaygınlaşan popüler kültürün gündelik yaşamı etkilemeye başladığı 80’li yıllardan izler taşıyor. Söz konusu seride Akyol’un tek kanallı devlet televizyonunun renkli açılış ekranı üzerine yaptığı portreler ve portrelerin üzerine uyguladığı tekstil desenleri dikkati çekiyor. Türkiye figüratif resim sanatının belleğinden çıkagelmiş, geleneksel kostümler içindeki figürler giderek kutsallığını yitiren bir dünyada bağlamlarını kaybetmiş imgelere dönüşüyor. Akyol, Neşet Günal resminin Andy Warhol’la buluşması gibi imkansız bir arzuyu, gerçeküstücü bir deneyime dönüştürmeyi başarıyor.


Kadir Akyol, Satisfaction1, 2015, oil on canvas, 160x190 cm.
Kadir Akyol portrelerine, değişimin kaçınılmazlığını, insanın uyum sağlama gücünü, şimdiki zamanın enerjisini yükler. Eserleri izleyici ile diyalog halindedir. İzleyeni ile içten ve nezaketli bir etkileşim kurar.

Akyol’un ilk dönem çalışmalarında fotoğrafın nesnesine sadakatinden kaynaklanan biriciklik duygusu, seri üretim ve hızlı tüketim dünyasının sıradanlığı içinde yitip gitmek üzere gibi görünür. Portrelerinde ifadelerin biricikliği, bakışlardaki derinlik ve dantel örtülerin loşluğu, fondaki geometrik, parlak ve renkli gerçekliğin anonim ışığı tarafından tehdit edilmektedir. Yüzleri ikinci bir deri gibi örten dantelin kırılganlığı, nostaljik bir maskeden başka bir şey değildir. Bu peçeler, örtüler, perdeler öznelliği korumaya çalışmaktadırlar.

Akyol’un yeni seri portrelerinde, yüzlerdeki dantel doku yerini canlı, parlak renk vuruşlarına bırakır. Bu vuruşlarla perde yırtılmış, büyü bozulmuştur. Öznenin biricikliği yerini ideal genç kadın yüzlerinin anonim nesnelliğine bırakmıştır. Bakış taşıyıcısı özne yerine, bakışın nesnesi olan güzellik geçmiştir. Güzelliğin zemini, fonu, derinliği, tarihi, yaşı yoktur. Andy Warhol, Richard Phillips’in çizgisine yerleşen bu portreler zevk, haz, arzu gibi isimler taşırlar. Bu isimler, resmilerin cazibesini ve izleyene sunduğu mutluluk vaadini arttırır. Sonuçta zafer arzunun olur. Akyol’un eserleri izleyicisini gizemini yitirmiş bir dünyanın yaralanmaz ve yaşlanmaz çıplaklığını kutlamaya davet eder.


Kadir Akyol, Charlize Theron, 2015, oil on canvas, 160x190 cm.
Akyol, global bir dünyada Sevilla, İstanbul ve Mersin arasında mobil bir sanatçı olarak lokal tadlardan vazgeçmeyen ancak düyadaki güncel üretimleri de alımlayan işler üretir. Bu sayede yeni portre alanında genç kuşak içinde ilgi çeken bir isim olarak yerini alır.”


Kadir Akyol.
Galeri/Miz
Çağdaş sanat için bir platform olma hedefiyle açılan Galeri/Miz, 19 Ekim 2011 tarihinde İstanbul Teşvikiye’de açıldı. Çağdaş Türk sanatının yanı sıra uluslararası sanatı da sergilemeyi mekân politikası olarak belirleyen Galeri/Miz, yerleşik sanatçılar için olduğu kadar genç sanatçılar için de bir mekân olma özelliği taşıyor.
Çağdaş ve modern sanatı sergilemenin dışında alanlarında seçkin konukların katıldığı söyleşi programları ve güncel sanat konularında hazırladığı seminer programlarıyla İstanbul kültür ortamında yerini alıyor. Galeri/Miz, tüm kültür kurumlarıyla işbirliğine açık olarak sosyal sorumluluk projeleri yapıyor.

BİLGİ İÇİN:
Hüsrev Gerede Caddesi Deniz Apt. 64 Teşvikiye, 34365 İstanbul-Turkey
info@galerimiz.com
www.galerimiz.com
https://www.facebook.com/mizgaleri


24 Haziran 2015 Çarşamba

“Avrupa Gençler Kültür ve Sanat Şenliği” NO STOP EUROPA GIOVANI


Kadir Akyol.
Yunus Emre Enstitüsü Roma Türk Kültür Merkezi, Rose Rosse D'Europa, Artisticamente ve IKASD Kültür Dernekleri işbirliğiyle “No Stop Avrupa Gençler” Karma Kültür-Sanat Şenliği 23-25 Haziran 2015 tarihlerinde düzenliyor. Şenliğin ev sahipliğini tarihi Quirinale Sarayına bağlı Dioscuri Tiyatrosu (Theatro Dei Dioscuri al Quirnale Roma) yapıyor. Etkinliğin amacı gençlerin yaratıcılığını teşvik etmek ve Türkiye ile Avrupa arasındaki diyaloğu sanat yoluyla güçlendirmek.
Etkinlikte resim, heykel, fotoğraf, grafik sanatlar ile video film, müzik, dans ve tiyatro gibi sahne sanatları da yer alıyor. Türkiye’den çeşitli dallarda 10 sanatçı ile İtalyan ve yabancı ülkelerden 10 kişi olmak üzere toplam 20 kişilik bir sanatçı topluluğunun katılımıyla gerçekleşen şenlik üç gün sürecek.



Sergide yer alan sanatçılar:
Alessandra Carloni
Alessandra Scafati
Alessandro Iocopelli
Alessia De Magistris
Alessia Del Vecchio
Ali Sina Gürsu
Antonietta Nista
Aylin Yavuz
Camelia Nina
Can Katırcıoğlu
Cesare Pepponi
Claudia Gironi
Claudia Sabellico
Daniela Di Pasquale
Diego Pippitella
Dominica Blaszczyk
Elisa Politi
Flavia Carla Favara
George Sefren
Giulia Spernazza
Guglielmo Pentella
Irena Pavlyshyn
Kadir Akyol
Çağdaş Erçelik
Payidar Şeyma Beştay
Madalina Ionascu
Mattia Ripari
Mihriban Mirap
Nazar Pavlyshyn
Nurdan Likos
Oksana Abramenko
Orenada Dhimitri
Pietro Roffi
Samantha Passaniti
Tiziana Rinaldi Giacometti
Valentina Roma
Valentina Faraone
Yasemin Öztürk
Maria Letizia Modica
Camilla Cimino

Nurdan Likos.

Mihriban Mirap.




Yasemin Öztürk.





10 Kasım 2014 Pazartesi

KADIR AKYOL: “IMAGE AS A PHENOMENON”

Merve, 2014, Toil and acrylic on canvas,
125x150 cm., (copyright Kadir Akyol).

SOLO EXHIBITION AT GALLERY ARK

22 NOVEMBER - 13 DECEMBER 2014

Gallery ARK, continues to be the heart of the art at Anatolian side of Istanbul at Goztepe, Cemil Topuzlu Street. Gallery ARK, aiming to bring different colors and sounds into Turkey’s art scene, also supports young artists. In this context, the gallery opens Kadir Akyol’s solo exhibition. Akyol has been awarded Rh+ artmagazine’s “2013 Young Artist of the Year”.

Self portrait, 2014, oil and acrylic on canvas,
120x140 cm., (copyright Kadir Akyol).
Art critic Lütfiye Bozdag, writes these words for Kadir Akyol’s 10th personal exhibition: “Kadir Akyol forms a relationship between the juxtapositions of the past and the future as well as the modern and the traditional within the concept of ‘image as a phenomenon’. In Akyol’s paintings, image appears to be a phenomenon above its real meaning and the traditional similes.
Irrelevant images like media-lace-portrait coming together on the same platform and form a relationship based on opposition helps to form a new reality. While ‘being itself’, this new reality breaks its own actuality through the opposition of the images and gives way to new stories. The relationship between power and authority is interpreted by the media-lace-portrait triangle. Akyol’s use of lace motif in his paintings is a reference to the East-West synthesis. By means of the starting mode of the State TV with a single channel, he refers to the media, which has great influence on the authority of the State.
Our lives are occupied by new technologies, we can judge how TV’s digital coldness and the traditional / warm image of handmade lace have become strangers to one another, how modern and traditional stand across each other in great tension with striking irony.”

Kadir AKYOL’s “Image as a Phenomenon” exhibition will run from 22 November until 13 December 2014 at Gallery Ark.

In addition, Kadir Akyol’s paintings can be viewed in the Gallery biq (berlin istanbul quarter) booth at Contemporary İstanbul 2014 Fair between 13-16 November and in the Gallery Doruk booth at Tuyap Art Fair between 13 to 16 November.

Sultane, 2014, oil and acrylic on canvas, 125x150 cm., (copyright Kadir Akyol).

Durre, 2014, oil and acrylic on canvas, 125x150 cm., (copyright Kadir Akyol).

Gallery Ark
Cemil Topuzlu Cad. Kaya Apt. No:49, 34728, Goztepe-Istanbul-Turkey
info@galeriark.com
Tel:0216 369 49 00

kadirakyol47@gmail.com

http://kadirakyol.blogspot.com.tr/

8 Kasım 2014 Cumartesi

KADİR AKYOL’UN “BİR FENOMEN OLARAK İMGE” İSİMLİ KİŞİSEL SERGİSİ GALERİ ARK’TA



22 KASIM - 13 ARALIK 2014

GALERİ ARK, İstanbul-Göztepe, Cemil Topuzlu Caddesinde, sanatın Anadolu Yakası’ndaki kalbi olmaya devam ediyor. Farklı renkleri ve sesleri Türkiye sanat ortamına kazandırmayı hedefleyen GALERİ ARK, genç sanatçıları da destekliyor. Bu kapsamda Rh+artmagazine Dergisi’nin düzenlediği yarışmada, “2013 Yılının Genç Ressamı” seçilen Kadir Akyol’un resimlerini sanatseverlerle buluşturuyor.

Kadir Akyol’un portre çalışmalarını ilk bakışta, foto-kolaj olarak algılayabilirsiniz. Ama O, tüm portrelerini yağlıboya, akrilik ve karışık teknik ile dantel gibi işliyor ve ortaya ironi ve eleştiri yüklü çok özel eserler çıkıyor.

Sanat eleştirmeni Lütfiye Bozdağ, Kadir Akyol’un GALERİ ARK’ta açılan 10. kişisel sergisi için yazdığı katalog metninde “bir fenomen olarak imge” kavramını sanatçının geçmiş-gelecek, modern-gelenek karşıtlığı içinde yeni bir ilişkisellikle ele aldığının altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: “Medya-dantel-portre” gibi birbiri ile ilişkisiz imgelerin aynı düzlemde bir araya gelerek karşıtlık üzerinden yeni bir ilişkisellik oluşturması, yeni bir gerçekliğin ortaya çıkmasına hizmet ediyor. Bu yeni gerçeklik, varlığın kendi hakikatini içinde barındırmakla birlikte, yan yana getirilen her yeni imgenin birbiri ile kurduğu karşıtlık ilişkisi içinde, kendi gerçekliğini kırarak, yeni anlatıların önünü açıyor. Sanatçı, yaşadığı toplumun güç ve iktidar ilişkilerini “medya-dantel-portre” üçgeninde ele alıyor. Akyol, resimlerinde yer verdiği geleneksel dantel motifi ile doğu-batı sentezine gönderme yaparken, iktidar yapılanmasında önemli bir rol oynayan medyanın temsilini, tek kanallı devlet televizyonunun açılış modunu kullanarak ortaya koyuyor.

Yeni teknolojilerin işgali altında tutsak kalan hayatlarımızın, bir iletişim aracı olarak tasarlanan TV’nin dijital soğukluğu ile el emeği olan dantel motifinin geleneksel sıcak imgesinin birbirine nasıl yabancılaştığını modern ile geleneğin gerilim yüklü karşılaşmasını, çarpıcı bir ironi ile gözler önüne seriyor.”
Kadir Akyol’un “Bir Fenomen Olarak İmge” başlıklı sergisi, 22 Kasım-13 Aralık 2014 tarihleri arasında Galeri Ark’ta görülebilir.

Kadir Akyol’un eserleri, 13-16 Kasım tarihleri arasında Contemporary İstanbul 2014 Fuarı’nda Galeri biq (berlin istanbul quarter) standında; 8-16 Kasım tarihleri arasında ise Tüyap Sanat Fuarı Galeri Doruk İstanbul standında izlenebilir.

BİLGİ İÇİN:
Galeri Ark
Cemil Topuzlu Cad. Kaya Apt. No:49 34728 Göztepe-İstanbul
info@galeriark.com
Tel:0216 369 49 00

kadirakyol47@gmail.com
http://kadirakyol.blogspot.com.tr/

KADİR AKYOL ÖZGEÇMİŞ
Kadir Akyol, 1984 yılında Mardin’de doğdu. 2004 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü kazandı. 2008’de mezun oldu. 2008 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Yüksek lisans eğitimine başladı. 2011’de “Çağdaş Sanatta Melez Yaklaşımlar” isimli tezini bitirip mezun oldu. 
2011 yılında İspanya’da Universidad De Sevilla  Faculttad De Bellas Artes’da 2. master eğitimine başladı. İspanya’da “Hacker Sanatı” isimli tezine devam etmektedir.
2009-2013 yılları arasında Amerika ve Avrupa’nın bazı kentlerinde sanatsal araştırmalar yaptı proje bağlamlı workshop ve etkinliklerde de yer aldı.
2013 yılında Rh+Art Magazine’nin “Yılın Genç Ressamı” ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra eserleri birçok ödüle ve sergilenmeye hak kazandı.10 Kişisel sergisi bulunmaktadır ve 100’den fazla ulusal ve uluslararası birçok karma, grup, bienal, trienal, sempozyum, fuar, müzayede, projeli etkinliğe; resim, video, enstalasyon ve performanslarıyla katıldı.


KİŞİSEL SERGİLER
2014 “Bir fenomen olarak İmge”, Galeri ARK, İstanbul, TÜRKİYE
2013 “Nameless”, RH+ Sanat Dergisi, Yılın Genc Ressamı, Planet Of Art, İstanbul, TÜRKİYE
2012 “Money Talks”, Artcore Space, İstanbul, TÜRKİYE
2012 “Insect”, ART and LIFE Gallery İstanbul, TÜRKİYE
2011 “Metamorfoz, Gregor Samsa, Böcek Serisi”, Galeri Studio 9 İstanbul, İstanbul, TÜRKİYE
2010 “Gregor Samsa”, Altamira Sanat Galerisi, Mersin, TÜRKİYE
2010 “Gregor Samsa”, M.T.S.O Sanat Galerisi, Mersin, TÜRKİYE
2008 “Metamorfoz”, Teoman Ünüsan Sanat Galerisi, Mersin, TÜRKİYE
2007 “Kadir Boyut”, Teoman Ünüsan Sanat Galerisi, Mersin, TÜRKİYE
2007 “Aşk Resmi”,  ‘Wc ’de sergi’,  Mersin Üniversitesi G.S.F., Mersin, TÜRKİYE
2006 “Kadir-Kent”, Mersin Üniversitesi G.S.F., Mersin, TÜRKİYE

SEÇİLMİŞ KARMA SERGİLER VE ÖDÜLLER
2014 “İmgenin Hakikati”,  Küratör Beste Gürsu,  T.C. AB Daimi Temsilciliği,  Brüksel / BELÇİKA
2014 “Contemporary İstanbul 2014”, biq (Berlin Istanbul Quarter), İstanbul / TÜRKİYE
2014 “Bir Hikayem Var”, Saraybosna Ulusal Galeri, Saraybosna, BOSNA-HERSEK
2014 “Yabancılaşma”, “Yabancı Olma”, Merhart Galeri, Heidelberg, ALMANYA
2013 “Dinamik İlkeler”, Art and Life Projesi, Köstence Sanat Müzesi, Köstence, ROMANYA
2013 Summart, Workshop, Uluslararası SummArt Painters Campus, Kişinev, MOLDOVYA
2013 3.Uluslararası Çağdaş Sanatlar Bienali, Art-East San Antonio, ABD
2013 “90 ve Özgür”, T.C. Berlin Büyükelçiliği, Berlin, ALMANYA
2013 “9 Sanatçı – 90 Eser Cumhuriyet Sergisi”, Küratör Beste Gürsu, “Türkiye-Avrupa Birliği Kültürlerarası Sanat Diyalogları” T.C. AB Daimi Temsilciliği, Brüksel, BELÇİKA
2013 İstanbul Rotary Sanat Ödülü Yarışması ve Sergisi, PROJE 4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi, İstanbul, TÜRKİYE
2013 Küçükçekmece Belediyesi 3.Resim Yarışması, (Ödül), C.K.S.M. Sergi Salonu, İstanbul, TÜRKİYE
2013 Arteast, Contemporary Art at the ArtEast, San Antonio, ABD
2013 RH+ Sanat Dergisi, “Yılın Genç Ressamı” Ödülü, Planet Of Art, İstanbul, TÜRKİYE
2012-2013 “Super Kadir”, Çesitli Sanat Galerileri ve Sokaklar, TÜRKİYE, İSPANYA,  FRANSA,  ALMANYA
2012 Hangar, Casa Dionio, Andalucia, Sevilla, İSPANYA
2011 “Performans”, Sevilla Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, İSPANYA
2011 “59 Rivoli / Pornografi +18”, Alpha Sanat Galerisi, Paris, FRANSA
2011 “Nar Taneleri”, ABC Art Berlin Contemporary, Berlin, ALMANYA
2011 “Kaçak”, CAAC, Sevilla, İSPANYA
2011 “Fukushima Felaketi”, Dom Katedral Meydanı, Köln, ALMANYA
2010 “Küresel Kentleşme”,Workshop, Sevilla, İSPANYA
2010 Écija, Workshop, Sevilla, İSPANYA




KADİR AKYOL:  BİR FENOMEN OLARAK İMGE
Lütfiye Bozdağ
Kadir Akyol, Galeri Ark’da açtığı onuncu kişisel sergisi ile “bir fenomen olarak imge” kavramını geçmiş-gelecek, modern-gelenek karşıtlığı içinde yeni bir ilişkisellikle ele alıyor.
Akyol’un resimlerinde imge, bilinen anlamsal bağlamlarından kopan, kendini her türlü geleneksel benzetmelerden kurtarmış bir fenomen olarak karşımıza çıkıyor.
“medya-dantel-portre” gibi birbiri ile ilişkisiz imgelerin aynı düzlemde bir araya gelerek karşıtlık üzerinden yeni bir ilişkisellik oluşturması, yeni bir gerçekliğin ortaya çıkmasına hizmet ediyor. Bu yeni gerçeklik, varlığın kendi hakikatini içinde barındırmakla birlikte, yan yana getirilen her yeni imgenin birbiri ile kurduğu karşıtlık ilişkisi içinde, kendi gerçekliğini kırarak, yeni anlatıların önünü açıyor. Sanatçı, yaşadığı toplumun güç ve iktidar ilişkilerini medya-dantel-portre üçgeninde ele alıyor. Akyol, resimlerinde yer verdiği geleneksel dantel motifi ile doğu-batı sentezine gönderme yaparken, iktidar yapılanmasında önemli bir rol oynayan medyanın temsilini, tek kanallı devlet televizyonunun açılış modunu kullanarak ortaya koyuyor. 
Sanatçı, toplumun üzerindeki sosyo-politik ve kültürel basıncı içeren her düzeydeki iktidar yapılanmasını portreler üzerinden açığa çıkaran dijital imgeler ile anlatıyor. Akyol’un resimlerinde doğu kültürüne ait geleneksel giyim tarzları içinde ele aldığı aile bireylerinin portreleri, tematik düzeyde Doğu’nun özcü bir tarzda betimlenmesi olarak okunabilir. Doğu-batı karşıtlığının ardındaki gerçeğin arayışı içinde Gramsci’nin “Hapishane Defterleri”nde “…eleştirel olgunlaşmanın başlangıç noktası, birinin gerçekte ne olduğudur.”, tespitini sanatçı aile bireylerini, yaşadığı coğrafyayı gerçekte kim oldukları üzerinden sorguluyor.
Fotogerçekçi bir rasyonellikle ele aldığı portrelerinde kültür, iktidar/bilgi ve değişim arasındaki ilişkiyi sorgulayan sanatçı, iktidarın medya aracı üzerinden yarattığı hâkim evrensel bir norm ve merkez olarak kurgulandığını, O’ndan farklı toplumlar ve kültürlerin ise norm karşıtlıkları içinde temsil edildiklerine dikkati çekiyor. Kadir Akyol’un portrelerinde devletin tek kanallı TV açılış modu, normu imgelerken, norma aykırı olan modernin içinde geleneğin izlerini taşıyan doğulu karakterler ile geleneksel kültürün başka bir simgesi olan dantel motifleri bir karşıtlık oluşturuyor. Normu yaymak ve genelleştirmek üzere tek kanallı TV açılış modunun arka planda yer alması, norma uymayanların ötekileştirilmesi bir iç oryantalizm (İnternal Orientalism) eleştirisi olarak da okunabilir. Normu temsil eden TV ekran modunun önünde yer alan dantel motifi ve doğulu-geleneksel karakterler ile normun dışına itilen öteki karşıtlığı pornografik bir imgeye dönüşüyor. Norma aykırı portrelerin gerçekte kim olduklarının sorgulaması, iktidar/ güç ilişkileri kapsamında, dijitalin olanca sertliği ve soğukluğuyla karşımıza çıkıyor. 
Yeni teknolojilerin işgali altında tutsak kalan hayatlarımızın, bir iletişim aracı olarak tasarlanan TV’nin dijital soğukluğu ile el emeği olan dantel motifinin geleneksel sıcak imgesinin birbirine nasıl yabancılaştığını modern ile geleneğin gerilim yüklü karşılaşmasını, çarpıcı bir ironi ile gözler önüne seriyor.
Sanatçı, “insan”ın imgesel temsili üzerinden, bir yandan aile bireylerini, akrabalarını dijital bir tasvir ile bir temsile dönüştürürken, diğer yandan portreleri kaplayan dantel motifi ile geleneğin temsiliyet özelliğini sorgulayan kendine özgü bir tipoloji yaratıyor. Sanatçının ele aldığı portreler, bu tipoloji içinde sosyo-kültürel, politik ve etnik gerilimlerle yüklü iktidar yapılanmasının kodlarını açığa çıkarırken, “medya-dantel-portre” üçgeninde postmodern bir ilişkisellik düzemi yaratarak yeni bir söylem analizi geliştiriyor.

Kadir Akyol tuvalinde, modernin geleneğe olan uzaklığını, geçmişin bugüne olan mesafesinde, el emeği dantelin, dijitalin mekanik duygusuzluğu içinde birbirine yabancılaşmış pornografik imgelere dönüşmesini görmemize imkan verirken, postmodern dünyanın sorgulamalarını ve yeni anlam arayışlarını da gündeme getiriyor.