28 Şubat 2018 Çarşamba

BEŞİR BAYAR “İZLER_KEN/T” SERGİSİYLE ANKARA KUĞULU SANAT GALERİSİ’NDE

Beşir Bayar, “Yeni Bilinç”, 2016, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 100x125 cm.

Beşir Bayar, “İZLER_KEN/T” sergisiyle 05-23 Mart 2018 tarihleri arasında Ankara Ziraat Sanat / Kuğulu Sanat Galerisi’nde sanatseverle buluşuyor. Serginin açılışı: 05 Mart Pazartesi 2018, 18.00-20.00 saatleri arasında. Beşir Bayar ayrıca 15-18 Mart 2018 tarihleri arasında ATO Kongre ve Sergi Sarayı (ATO Congresium)’nda gerçekleşecek ARTANKARA Fuarında (Mersin Ticaret ve Sanayi Odası) MTSO Sanat Galerisi’nin B8 numaralı standında çalışmalarını sergileyecek.

Beşir Bayar, “İZLER_KEN/T” sergisini, Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Üyesi Orçun ÇADIRCI şu cümlelerle anlatıyor: “Yaşayan bir organizma olarak kent, kültürel, politik, cinsel, tarihsel, sosyal vb. gibi verilerle sürekli yeniden kurulan, devingen bir yapı arz eder. Bu yapının analizi üzerine kurulu olan İzler_ken/t başlıklı bu sergi, bir yandan kent, gündelik yaşam, birey ve bunların ilişkilerine odaklanırken bir yandan da izlenim ve iz mefhumlarının ortaya çıkardığı duygu-durum titreşimlerinin resim karşılıklarını sunmaktadır. Serginin odağında yer alan kent ve etkileri meselesi; bir tür göze seslenen öyküleme, yani sanatçının yapıtları aracılığıyla görselleştirdiği anlatı olarak, görünen dünya ile duyumsanan gerçekliğin çatışkısı üzerine kuruludur. Bir sentezin sanatsal ifadesi olan bu çatışkı ise, kent yaşamına dair sanatçı anlağında ortaya çıkan tespitlerden oluşan, akıl ile duyunun bireşimidir.


Beşir Bayar, “Kıyı-m”, 2016, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 100x125 cm.
Beşir Bayar, gerek içine doğduğu kültürel coğrafyayı, gerekse dönem dönem yaşadığı ya da ziyaret ettiği kentleri ve bunların önüne çıkardığı değişkenleri sanatına konu edinir. Sanatçı yaşadığı kenti ve içinde süregiden gündelik hayatı, kazıp anlamaya çalışan bir arkeolog gibi davranır. Bu bağlamada Bayar’ın eserlerinde karşı karşıya kalınan çok katmalı yapı resim içinde resim olma durumu arz eder. Her resmin öyküsünü bahsi geçen örüntünün içine iliştirdiği göstergeye bağlar sanatçı. Öyle ki Beşir Bayar’ın resimlerinde rastlanılan elektrikli soba, varil, kazan, sandalye, tavla zarı, mukavva kutu, çekiç, piknik tüp, briket, gözlük, TV vb. gibi detaylar, gizil bir evrenin, insanı kuşatan ve ona roller dağıtan bir sistemin varlığını fısıldayan ayrıntılardır. Öte yandan deniz fenerine dönüşen fabrika bacası, meydan anıtları ve/veya kuleleri gibi dikey formlar, büyüdükçe görünmez olup kent dokusu içinde kaybolan unsurlar olarak kendi vazifeleri dışında bir gerçekliğe tutunurlar.


Beşir Bayar, “Kavgadaydık” , 2014, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 100x150 cm.

Sonuç olarak özetleyecek olursak; dil ve söylem yöntemini bir tür ayrıştırma ve birleştirme edimi üzerine kurmuş olan Bayar, olayı ve zamanı sabite uğrattığı tuvallerinde, anlatıyı resim yüzeyine eklediği imlere ve simgelere yükler. Bu işaretçiler çok kültürlülüğü ve çok katmanlılığı da bünyesinde barındıran, anlamı neredeyse yüzeyden taşan, o an’ın yönetimini deşifre etmek adına resmi medyuma dönüştüren göstergelerdir. Yukarıda bazılarına değinilen görsel imgeler, kültürel aidiyet meselesinin minör bir yansımasına dönüştüğü oranda yapıtın anlam yelpazesini genişleterek üzerine söylenebilecek olanları çeşitlendirir. Sentez mekan kavrayışı üzerine inşa edilen bu resimler, Sartre’ın bahsettiği mekanın insan bilicinde zaman mefhumunun önüne geçtiği bir değişime benzer olarak kentin bellekte bıraktığı güçlü izleri işaret eder. Bu izlerin sanatçının resimlerine konu teşkil etmesi ve onunla hesaplaşma dürtüsünün ortaya çıkması anlaşılır durmaktadır.”

Beşir Bayar.

BEŞİR BAYAR (1978, Urfa)
1997 yılında Şanlıurfa Endüstri Meslek Lisesi Yapı Ressamlığı bölümü, 2002 yıllında ise Malatya İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi, Resim-iş Öğretmenliğinden mezun oldu. Bugüne kadar 2005 yılında Urfa’da “Akdeniz’in Terki üzerine”, 2008 yılında Şırnak’ta “Koridor Eskizleri”, 2014 yılında Mersin’de “Bir Kent Masalı”, 2015 yılında Adana’da “Kent Dizeleri” ve 2015 yılında İstanbul’da “Kent Ağrısı” adlı olmak üzere beş kişisel sergi açtı. Bunun yanı sıra çok sayıda ulusal ve uluslararası karma, grup, projeli etkinlik, müzayede ve fuarlara resimleriyle katıldı. Oluşturduğu sanat grupları ile sergiler düzenledi. Katıldığı Şefik Bursalı, Devlet Resim - Heykel, Rh+Artmagazine, Küçükçekmece Belediyesi, Nuri İyem, İnönü Üniversitesi vb. resim yarışmalarında sergileme ödülleri aldı. 2016 yılında İtalya’nın Forli kentinde yapılan sanat fuarında Vernice Art Fair&Euroexpoart Gran Premio Europa ödülü ve aynı yıl Türkiye’nin Ankara kentinde yapılan Saküder 11. Yıl Uluslararası Resim Yarışması’nda Üçüncülük ödülü almıştır.

BİLGİ İÇİN
BEŞİR BAYAR
Instagram: @besir_bayar

ZİRAAT SANAT / KUĞULU SANAT GALERİSİ
Tel: (0312) 466 05 40
www.ziraatbank.com.tr

ARTANKARA FUARI
Galeri İsmi: (Mersin Ticaret ve Sanayi Odası) MTSO Sanat Galerisi, Stand: B8
Fuar Tarihi: 15-18 Mart 2018

Fuar Adres: ATO kongre ve sergi sarayı (ATO Congresium) 


Beşir Bayar, “O”, 2017, Tuval Üzerine Karışık Teknik, 2017, 20x20 cm.








27 Şubat 2018 Salı

ENDLESS ART TAKSİM’İN ÜÇÜNCÜ SERGİSİ “X”

Burçin Erdi.

Endless Art Taksim, tiyatrodan konserlere, panel ve seminerlerle birlikte farklı disiplinlerdeki atölye çalışmalarından sergilere İstanbul kültür hayatına katkıda bulunmaya devam ediyor. Endless Art Taksim sanatın farklı alanlarındaki projeleri aynı çatı altında izleyiciyle buluştururken her zaman yaptığı gibi alışılagelmiş kimi kavramlar üzerinde yeniden düşünmeye davet ediyor. Yeni yılın bu ilk sergisinin aynı zamanda başlığı durumundaki “X”, akla getirdiği tüm açılımlarla ele alınıyor. Serginin küratörleri Hande Özdilim ve Dolunay May.

Temel amacı bilgiyi meydana getirmek olan bilim için bilinmezliğin sembolü halindeki “X”, bilinmesi gereken olarak aynı zamanda bir hedefi ( X ) imler. Tıpkı bir haritada definenin saklı olduğu noktanın “X” ile gösterilmesi gibi, tüm eylemlerin amacı durumundaki hedefin aslında öngörülemez olduğunu sembolize eder. “X” in anlama büründüğü bilim dahil her alanda bilinmeyenin imgesi halini alması bir tesadüf müdür? Dişil kromozomu “X” ile sembolize etmenin altında kadının bilinmez oluşuyla ilgili psikolojik olduğu kadar sosyolojik bilinçdışı bir analoji mi söz konusudur? Yoksa tüm bu bilinmezliklere karşı işaretleme  (X) ve reddetme (X) yoluyla kurduğumuz bir gerçeklik dünyasında mı yaşıyoruz?


                                               
Deniz Sağdıç.

Endless Art Hall başta olmak üzere tüm sergileme alanlarını kapsayan sergide; on (X) kadın (X) sanatçı; Ahu Akkan, Ayça Ceylan, Bahar Kocaman, Beyza Boynudelik, Burçin Erdi, Deniz Sağdıç, Gülten İmamoğlu, Nadide Akdeniz, Nermin Ülker, Özge Enginöz farklı teknik ve disiplindeki çalışmalarıyla bildiğimizi sandıklarımıza, bilinmezlere odaklanıyorlar.
“X” sergisi, 24 MART 2018 tarihinden itibaren Endless Art Taksim’de görülebilir.


İLETİŞİM
Endless Art Taksim; İnönü Mahallesi, Elmadağ Cd. 28, 34373 Şişli/Istanbul
www.endlessarttaksim.com

(0212) 232 80 80

26 Şubat 2018 Pazartesi

MEDİNE İRAK ‘’MIRACULOUS - MUCİZE’’

Medine Irak.

İstanbul Hasköy’de bulunan Rahmi M.Koç Müzesi 11 Mart 2018’e kadar Medine İrak’ın 6.Kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Miraculous/Mucize Eseri adını verdiği serginin ana temasını sanatçı şöyle açıklıyor; “Bu sergideki işlerin doğa ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Doğa’da her an şaşırtıcı olaylarla karşılaşabiliriz. Ben bu olaylar içinde daha çok ağaç, toprak, taş bağlantılı materyallere odaklandım. Tabii genel olarak bakınca yeryüzü, gökyüzü ilişkileri üzerine bir kurgu gerçekleştirdim. Olmadık yerde kendine yaşam alanı bulup oluşan ağaçlar, bitkiler hep sürpriz gibi gelmiştir. Yaşamda da ümidi kaybettiğimiz anlarda ansızın bir ümit yeşermesi gibi hiç bitki yetişmeyeceğini düşündüğümüz alanlarda yaşamın olması doğanın mucizesidir. Ben bu mucizeyi çeşitli materyallerle anlatmaya çalıştım. Daha önceki işlerimde renge pek rastlanmaz bu çalışmalarda doğanın gizemini sembolik olarak boya simlerini abartılı bir şekilde kullanarak illüzyon yaratmaya çalıştım. Tuhaf birşekilde bu işlerde bu malzeme beni çekti kendisine, bir masal kitabının içinde, hayal dünyasına sürüklenme hali hoşuma gitti. Küçük bir çocuk gibi bu atmosferi yaşamak güncel hayattan uzaklaşıp kaçış alanı yarattığı için belki de bu kadar çekici geldi bu durum. Zaten resim yapmakta böyle bir şey değilmidir çoğu zaman…”

Emre Zeytinoğlu’na göre Medine Irak’ın yapıtlarına baktığımızda, onların sürekli biçimde mucizelerden konu açtığını fark edeceğiz. Doğada karşımıza çıkan pek çok şey, bu yapıtlarda yeni ilişkiler ile yeni kompozisyonlara dönüşüyor ve belki de şimdiye kadar tanık olmadığımız durumların şaşırtıcı görüntülerini sunuyor ya da onları ima ediyor. Doğadaki şaşırtıcı ilişkileri ve ortaya çıkan mucizevi anları yapıtlarında uygulamaya sokan sanatçı, belli ki doğadan aldığı esin ile mucizeler yaratmayı deniyor. Bunu yaparken de elbette sanatının olanaklarını kullanıyor ve bir bakıma “ikinci elden” bir doğa kurguluyor; doğanın masalını yaratmak gibi...
Zaten “sanat” denilen şey de büyük ölçüde evrenin kavranamayan bölümünü ve doğanın mucizelerini içermez mi?


Medine Irak.
Medine İrak, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünden üçüncülükle mezun olmuş ardından aynı üniversitenin Resim Anasanat Dalı’nda Yüksek Lisans ve Sanatta Yeterliliğini tamamlamıştır. Yurt içi ve yurtdışında birçok sergi ve ödülleri bulunan sanatçı, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nde öğretim üyesi olarak eğitim vermektedir. 30 eserin sergilendiği Miraculous sergisi, 11 Mart 2018’e kadar Rahmi Koç Müzesi’nde devam ediyor.

22 Şubat 2018 Perşembe

ZEYNEP DİLEK VE MEHMET ÇETİNER “ÖZET” İSİMLİ SERGİLERİYLE GALERİ DİANİ’DE

Mehmet Çetiner.
Türk Soyut Resminde özellikle son 20 yılın en önemli temsilcilerinden olan Zeynep Dilek ve Mehmet Çetiner çiftinin ‘Özet’ adlı sergisi 10-31 Mart 2018 tarihleri arasında Galeri Diani’de. ‘Çalışmalarımız bir soyutlama değildir. Soyuttur. Soyut sanatın salt kendine ilişkin olan bir duruşu vardır. Sanat eserinin kendisi sanat nesnesidir. Sanat eserini yapan kişi öznenin sanatçı olarak tuvalde var olması da doğal bir sonuç. Biz de “ben- sanat- nesnesi- eser” olarak ortada olmak istiyoruz. Kendi üretimimizle özdeşliyoruz.’ düşüncesinden yola çıkan sanatçı çiftin ‘Özet’ adlı sergisi Galeri Diani’de 10- 31 Mart 2018 tarihleri arasında izleyicilerin beğenisine sunuluyor. Galeri Diani’nin son beş yıldır gelenekselleştirdiği sanatçılar, eleştirmenler ve izleyicilerin katılımıyla gerçekleştirdiği sergi üzerine yapılacak olan söyleşi ise 17 Mart 2018 tarihinde.

Çetiner çifti sanat yaşamlarının basamaklarını 1989 yılından beri beraber tırmanıyorlar. Ve Türk Resim Sanatında son derece özveriyele düşüncelerinden ve sanat yaşamlarından hiç ödün vermeden üreten ender görülen sanatçı çiftlerden. Soyut sanatının önemli temsilcileri olmak dışında çift olarak birbirlerinden son derece farklı, ayırt edici sanat eserleri üretebiliyorlar. Aynı mekanda ve yaşamda üretmenin dezavantajlarını değil avantajlarını kullanıp bir kuşağa damga vurmayı becerebiliyorlar.


Zeynep Dilek Çetiner.
Tüm bu özelliklerini bu sergilerinde; hem yaşamda hem sanatta birlikteliklerini, vazgeçmedikleri ilkelerini bir ‘Özet’ olarak izleyiciye aktarmak isterken, yaşamlarındaki en önemli ilkeri olan ‘Soyut bir soyutlama değildir. Soyuttur’ kavramının altını kuvvetle çizip izleyiciye geniş bir seçkide ve farklı tekniklerde sunuyorlar.

Zeynep Dilek -Mehmet Çetiner: “Sanatçı, kendini en özgün, kendiyle en özdeş ifade biçimini seçiyor ve Nesne-l hale getiriyor, yani Eserini yaratıyor. Kendi işinde, bir nevi kendini doğuruyor. Sanatçı hayatta karşılaştığı, istem dışı maruz kaldığı ya da bilinçli olarak seçtiği her ne ise, göstermek istediği kadarıyla, bir dönüştürücü işleviyle sanatında izleyiciye kendini açıyor, her çalışmasıyla, her seferin de yeniden... Ve yeniden...”


Zeynep Dilek Çetiner.
ZEYNEP DİLEK ÇETİNER
1968 yılında İstanbul’da doğan sanatçı 1989’da Yıldız Teknik Üniversitesi Restorasyon Bölümünden Diploma Projesini “Resim Onarım ve Bakımı” konusu üzerine yaparak mezun oldu. 1989 yılında Deniz Müzesinde Restoratör olarak göreve başladı.1991 yılında MSGSÜ - İstanbul Resim ve Heykel Müzesine geçiş yaptı.1991-1994 yılları arasında RHMD ve MSGSÜ Resim Bölümü’nde resim / atölye çalışmalarına katıldı. 2004’te MSGSÜ Resim ve Heykel Müzesi Plastik Sanatlar Restorasyon- Konservasyon Birim Başkanı olarak atandı. Halen müzede uzman olarak görevine devam etmekte olan Zeynep Dilek Çetiner, soyut lirik anlayış içinde, spontane devinimlerle, dinamizm, ritim, denge, uzam gibi kavramlarla oluşturduğu kompozisyonları, serbest bir form anlayışını yansıtır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdürmekte olan Zeynep Dilek çok sayıda kişisel ve karma, yarışma, sanat fuarı etkinliğine katılmıştır. Birçok kuruluş ve özel koleksiyonlarda yapıtları bulunmaktadır.

Mehmet Çetiner.
MEHMET ÇETİNER
1960 yılında doğan Mehmet Çetiner 1984 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. 1988’de Deniz Müzesi’nde Plastik Sanatlar uzmanlığında bulundu. 1992’de MSGSÜ Resim Heykel Müzesi’ne uzman olarak geçiş yaptı. 2004 yılında İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdür yardımcılığına atandı ve halen görevine uzman olarak devam etmektedir. Soyut kavramının altını kuvvetle çizen sanatçı İstanbul’da yaşamını sürdürmektedir. Çok sayıda kişisel ve karma, yarışma, sanat fuarı etkinliğine katılmıştır. Birçok kuruluş ve özel koleksiyonlarda yapıtları bulunmaktadır.


GALERİ DİANİ
Somut ya da soyut tüm sanat ürünlerini kucaklamak isteyen, yerli ve yabancı farklı sanatçılarla çalışarak resim, heykel, seramik, fotoğraf vs sergileri organize ederek sanatseverlere hizmet veren çağdaş ve uluslararası bir galeri olmayı amaçlayan Galeri Diani, galeriye gelen sanatseverlerin, sanatla somut bir ilişki kurmalarını sağlarken, nitelikli sanat eserleri ve bilgilerini besleyebilecekleri çalıştaylar düzenlemektedir. Sırasıyla Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Francesco Borzani, Gülseren Südor, Hale Sontaş, Yusuf Katipoğlu, Giancarlo Caneva, Feyzan Alasya, Kaan Kayımoğlu, Sevinç Çiftçi, Şükrü Karakuş gibi sanat dünyasının değerli sanatçılarının kişisel sergileri ve karma sergiler düzenlenmiştir.

Galeri Diani’ nin sahibesi ve kurucusu Telga Südor Mendi lise eğitimini İtalyan Lisesinde tamamladı. Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Dekor ve Kostüm bölümünden mezun olduktan sonra, burs ile Norveç Bergen Güzel Sanatlar Akademisinde resim üzerine yüksek lisansını, Bergen Kunsthanverk Skolende ise iç mimarlık yüksek lisansını tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Görsel ve Çevresel Sanatlar Bölümünde yine Yüksek lisans yaptı. Halen İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümünde ders vermekte ve Galeri Diani’yi yönetmektedir.

BİLGİ İÇİN
Bostanbaşı Caddesi No: 3 D 34425 Beyoğlu / İstanbul

info@galeridiani.com

21 Şubat 2018 Çarşamba

HURDA HEYKEL SERGİSİ WATERGARDEN İSTANBUL’DA



Hurda malzemelerden hazırladığı eserler ile sanat dehası olarak adından sıkça söz ettiren sanatçı Cem Özkan’ın ‘Hurda Heykel Sergisi’ 23 Şubat – 11 Mart 2018 tarihleri arasında Watergarden İstanbul ziyaretçileriyle bir araya gelecek.
İstanbul’un yeme – içme ve eğlence merkezi Watergarden İstanbul, sanat dehası olarak adlandırılan sanatçı Cem Özkan’ın ‘Hurda Heykel Sergisi’ni ziyaretçileriyle buluşturacak.
Doğanın gücünün metalle sergilenmesini amaçlayan sergi, 23 Şubat – 11 Mart 2018 tarihleri arasında ilk kez Watergarden İstanbul’da ziyaretçilerle bir araya gelecek olan 3 farklı eser ile sanatçının en özel çalışması olan ve 7 bin parçayla, 1 yıllık emekle hazırlanan 1 ton ağırlığındaki Merkür atı, 17 gün boyunca havuz katında sergilenecek.




CEM ÖZKAN

1993 yılında Eskişehir’de doğan Cem, Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi mezunu. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nde okudu. Heykel bölümünde okumaya başlayınca metale ilgisi artar; çizdiği ve düşündüğü olguları taşıyabilecek bir malzemeyle tanıştığını ifade etmektedir. Cem Özkan, metal ve organik materyaller ile atık hurda malzemeleri kullanıyor. Hurdacıları gezerek işe yarayan parçaları toplayan Cem, büyük bir hurdalık satın almayı ve malzeme sıkıntısı çekmeden çalışmayı istiyor. Cem, kişisel atölyesinde çalışmalarına devam ediyor. Hayali dünyayı dolaşmak ve meslektaşlarıyla ortak işlere imza atmak…



3 Şubat 2018 Cumartesi

TURGUT ERSAVAŞ’IN ESERİ AMERİKA’DA ÖZEL BİR KOLEKSİYONA ALINDI VE “ÖZGÜRLÜK YOLCULUKLARI” SERGİSİNDE TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDİYOR

v
Turgut Ersavaş, “Escape to the Unknown – Bilinmeyene Kaçış”, 2016, tuval üzerine akrilik, 121 x 122 cm.,
(Özel Koleksiyon).

Mimar ve Ressam TURGUT ERSAVAŞ’ın “Escape to the Unknown – Bilinmeyene Kaçış” isimli, 2016 tarihli eseri, geçtiğimiz aylarda SAATCHI ART’ın (saatchiart.com/tersavas) internet sitesi üzerinden Amerikalı bir koleksiyoner tarafından satın alınmıştı. İsminin açıklanmasını istemeyen koleksiyonerin, Amerika’nın Ohio eyaletine bağlı Columbus şehrinde St. Philip Gallery’de 11 Şubat – 8 Nisan 2018 tarihlerinde düzenlediği “JOURNEYS OF LIBERATION - ÖZGÜRLÜK YOLCULUKLARI” sergisinde Turgut Ersavaş’ın “Escape to the Unknown – Bilinmeyene Kaçış” isimli eseri, dünyanın 18 farklı ülkesinden 28 sanatçının eserleriyle birlikte sergileniyor.


Sergide, Turgut Ersavaş’ın eseri, Marc Chagall, Mohammad Ali, Carl Dixon, Aatmica Ojha gibi sanatçıların eserleriyle birlikte geçmişten günümüze farklı nedenlerle yurtlarından, ülkelerinden kitlesel olarak ayrılarak bambaşka topraklara göç eden insanların hikayelerine, acılarına ve umutlarına ya da umutsuzluklarına bir bakış sunuyor. Turgut Ersavaş, “Escape to the Unknown – Bilinmeyene Kaçış” eserini son dönemde ülkemiz sınırlarında, denizlerinde acılarını, sorunlarını canlı olarak yaşadığımız Suriyeli göçmenlere ithafen resmetmiş.


Turgut Ersavaş Atölyesinde.
BİLGİ İÇİN
www.saatchiart.com/tersavas
Instagram: @turgutersavas

TURGUT ERSAVAŞ ÖZGEÇMİŞ
Turgut Ersavaş 1944 yılında Çanakkale’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Çanakkale’de yaptı.  1961 yılında İstanbul'a yerleşti. Halen Levent’te yaşıyor ve resim çalışmalarını Levent'teki atölyesinde sürdürüyor. Lise öğreniminden sonra, sonradan Boğaziçi Üniversitesine dönüştürülen, İngilizce eğitim veren, Robert Kolej Mühendislik Yüksek Okulunda bir yıl eğitim aldı. Bir yıl sonra sınavını kazandığı İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden 1967 yılında mezun oldu. Kendisinin, resim ve sanat sevgisi, orta öğretim ve Lise yıllarında, Milli Bayramların kutlamalarında kullanılan çeşitli elemanların üretilmesinde ve boyanmasında rol alması ile başlamış ve ilk sanat deneyimleri Resim Öğretmeni, ressam Şadiye Erdölen’den aldığı derslerle olmuştur.

Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğinin (IAA/AIAP) Türkiye Şubesi (UPSD) üyesidir. Ressamlık ve Sanat faaliyetlerinin yanında, halen İstanbul Medipol Üniversitesi (İMÜ), Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak (İngilizce öğrenimde), Mimari Tasarım Stüdyosu dersleri veriyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde, Ressam Ercüment Kalmuk ve Ressam Şadan Bezeyiş’ten resim, renk ve şekil kompozisyonu, Heykeltıraş Rudolf Belling ve Heykeltıraş Yavuz Görey’den aldığı modelaj ve Sebahattin Eyüboğlu’ndan aldığı Sanat Tarihi dersleri, sanat anlayışının ve formasyonunun pekişmesinde ve gelişmesinde belirleyici olmuştur.


Marc Chagall (Russian-French: 1887-1985), “Moses and His People”, 1972, Lithograph,
32 x 24 cm., (Özel Koleksiyon).

Profesyonel Mimarlık mesleği sürecinde de, projelendirilmesinde rol aldığı evlerde, ofislerde ve çeşitli binalarda çağdaş ve modern sanat eserlerinin kullanılmasını sürekli desteklemiş ve teşvik etmiştir. Yoğun mimarlık uğraşı süresince çağdaş sanat hareketlerini takip ederek ve zaman buldukça uzun aralıklarla olsa da resim yaparak sanat formasyonunu canlı tutmaya çalışmıştır. Ancak emekliliği ile başlayan süreçte Türkiye ve Dünyadaki çağdaş sanat eserleri ve hareketlerini yakından takip etmenin yanı sıra, resim çalışmalarını hızlandırması mümkün olmuştur.

Turgut Ersavaş, akrilik, yağlı boya ve karışık teknik kullanarak, üzerinde detaylı çalışılmış, kendine özgü, çağdaş sanat eserleri üretmektedir. Ersavaş’ın resimleri; mimariden, bilim ve teknolojinin baş döndürücü ilerlemesinin, insan ve yaşadığı dünya üzerindeki etkilerinden, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan savaşlar sonucu insanların yaşadığı sorunlardan, antik kültürlerden, doğadan; günümüzde ve gelecekte, insanın, yeni dijital dünyada karşılaşabileceği kişisel ve psikolojik sorunlardan ve bir dizi duygusal durumlardan esinlenmekte ve bu konuları sanat dünyasında irdelemek amacını gütmektedir.


Muhammad Ali (American: 1942-2016), “Let My People Go”, 1979, Hand-signed color lithograph, 25 x 20 cm.,
(Özel Koleksiyon).
SERGİ VE ETKİNLİKLER
2018    Şuanda yoğun olarak üzerinde çalıştığı serisi, Turgut Ersavaş’ın ilk Kişisel Sergisinin ana konusunu oluşturacak ve 2018 yılında İstanbul’da açılacak.
2018    Turgut Ersavaş’ın “Bilinmeyene Kaçış” isimli, Amerikalı bir koleksiyoner tarafından satın alınan eseri, “Journeys of Liberation - Özgürlük Yolculukları” sergisinde Amerika’nın Ohio eyaletine bağlı Columbus şehrinde St. Philip Gallery’de 11Şubat – 8 Nisan 2018 tarihlerinde sergileniyor.
2017    Karma Sergi, İstanbul
2017    Karma Sergi Bodrum
2017    İsviçre’de ART BASEL 2017’de, The Art.Box Gallery standında üç adet eseri Dijital büyük ekranda gösterildi.

2016    Art Basel Miami 2016 esnasında, Miami Spectrum’da, The Art.Box Gallery standında beş adet eseri Dijital büyük ekranda gösterildi.

8 Ocak 2018 Pazartesi

OZAN ÜNAL “DÜŞ BOZUMU” HEYKEL SERGİSİ

Boşluğa eskiz, 106x48x34 cm.
Bir “yanılgı” üzerine kuruluyor olabilir mi yeni dünya? İnsanın bir hevesle başladığı modernite serüveni; önünü alamadığı, başa çıkamadığı, güçlenmeyi beklerken yokolmaya başladığı bir aciziyete mi dönüşüyor? “tek ve biricik” olduğu pompalanırken bir yandan, tinsel ve bedensel olarak “uyum” halinde silinip gidiyoruz kendi “öz” hayatlarımızdan.

Verdikçe aldığını gördük mü hayatın bu haliyle. Kendi ellerimizle –nedense bile isteye- teslim ederken başrolü; kırılgan bedenimizi korumanın derdine düştü güdülerimiz; sardıkça sardı “tin”imizi dokunmatik “akıllı” dünyaya karşı demirden zırhlarla. Artık biliyoruz ki “düşbozumu” bu korkunun, bu hayalkırıklığının adı.  Ve demirden zırhlarımız artık yeni “ten”imiz. Ve “demir” artık yeni “ben”imiz.

Ozan Ünal'ın "Düş Bozumu" ismini verdiği heykel sergisi 12 Ocak - 4 Şubat tarihleri arasında Galeri Selvin'de izlenebilir.


Rüzgara karşı, 190x120x50 cm.

GALERİ SELVİN   
Arnavutköy Dere Sok. No:3 
Arnavutköy, Beşiktaş İstanbul
Tel: 212.263 74 81

www.galeriselvin.com


Hakikat kapısı, 220x60x70 cm.

20 Aralık 2017 Çarşamba

HOCA VE ÖĞRENCİSİNİN ESERLERİ ANKARA RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ KOLEKSİYONUNDA BULUŞTU

Nimet Demirbağ Sanlıman’ın Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde Kitre Bebekleri Ziyareti, 2017,
Fotoğraf: Kerem Sanlıman.

Kitre Bebeklerin yaratıcısı ZEHRA MÜFİT SANER ve onun en son öğrencisi NİMET DEMİRBAĞ SANLIMAN’ın kitre bebekleri artık Ankara Rahmi M. Koç Müzesi koleksiyonunda birlikte sergileniyor.

YAZI: ÜMMÜHAN KAZANÇ
Nimet Demirbağ Sanlıman ile röportajımızı Youtube'dan izleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=E6bd-DRWCeU&t=36s


Kitre bebek yaratıcısı ve ustası olarak tarihe geçen
ZEHRA MÜFİT SANER,
Türkiye’nin ilk kadın sanatçıları arasında yer alır.

Gerçek ve benim için bir o kadar özel bir hikayeyi paylaşıyorum sizlerle. Türk Ressamları Ansiklopedisi Editörlüğünü yaptığım dönemde Ressam Tayfur Çelikten Sanlıman ve kıymetli eşi Nimet Demirbağ Sanlıman ile tanışma şerefine eriştim. 22 Ağustos 2017 tarihinde vefat eden ve 24 Ağustos 2017 tarihinde Bozcaada Mezarlığına defnedilen koca çınar Tayfur Çelikten Sanlıman’ı bu vesileyle rahmetle ve hasretle anıyorum.
ozan ünal, heykeltraş, heykel
Benim hayatımın kilometre taşlarından biri olan bu değerli çift ile tanışmamız, daha sonra çok özel bir dostluğa dönüştü. Artık Tayfur Bey manevi babam, Nimet Hanım ise manevi annem olmuştu. Nimet Demirbağ Sanlıman, tam 65 yıl kitre ya da başka bir tabirle Türk belgesel bebek sanatı çalışmalarına aralıksız olarak devam etmiş ve Bebek yapımı olarak nitelendirilse de daha önce litaratürde tam bir sınıflandırma yapacak kadar örneği bulunmadığından “belgesel bebek yapımı” olarak adlandırılabilecek sanatın nadir ustalarından. Nimet Demirbağ Sanlıman, Türkiye’nin ilk kadın sanatçıları arasında yer alan, Ressam ve Kitre ve Pamuk ile yapılan daha çok BELGESEL BEBEK olarak bilinen TEMALI FİGÜRLERİN yaratıcısı ve ustası olarak tarihe geçen ZEHRA MÜFİT SANER’in en son öğrencisidir.
SANLIMAN ailesi ile sohbetlerimizde Nimet Hanım, sürekli hocası Zehra Müfit Saner’i ile ilgili bilgi ve belgeleri paylaşabileceği bir şey yapmak istediğinden bahsediyordu. Ben de kendisine ZEHRA MÜFİT SANER ile ilgili bir internet sayfası hazırlayabileceğimi önerdim ve çalışmalara başladık. Zehra Hanım’ın akrabalarının da desteğiyle http://kitrebebekyaraticisi-zehramufitsaner.blogspot.com.tr/ sitesini hayata geçirdik ve hakkında çok az bilgi bulunan Türkiye’nin ilk kadın sanatçılarından Zehra Müfit Saner ile ilgili oldukça kapsamlı bilgileri paylaşıma açtık. Akabinde hocasının izinden başarıyla giden ve kitre bebek sanatının ölümsüzleşmesini sağlayan Nimet Demirbağ Sanlıman’la da ilgili bir internet sitesi hazırladık. http://kitrebebekustasi-nimetsanliman.blogspot.com.tr/
Bu sitelerden sanatçılarımız ile ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.


Nimet Demirbağ Sanlıman’ın Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde Kitre Bebekleri Ziyareti, 2017,
Fotoğraf: Kerem Sanlıman.

ANKARA RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ KOLEKSİYONUNDA BULUŞMA
Nimet Hanım ile bu internet sitelerinin hazırlık aşamasında, kendisinin bir arzusunu daha öğrendim. Zehra Müfit Saner’in bazı eserlerinin Ankara Rahmi M. Koç Müzesi koleksiyonunda sergilendiğini biliyorduk. Nimet Hanım, kendi kitre bebekleriyle hocasının eserlerinin yer aldığı bir sergi düzenlenmesini çok arzu ediyordu. Ben de Ankara Rahmi M. Koç Müzesi ile iletişime geçerek şansıma denemek istedim. Müze Yöneticisi
Mine SOFUOĞLU, mailimize büyük bir samimiyetle cevap verdi ve biz artık sergi detaylarını konuşmaya başlamıştık ki Nimet Hanım ve Tayfur Bey yaşamlarına Darüşşafaka Cemiyeti’nin Urla Rezidansında devam etmeye karar verdiler. Tabii ki bu arada Nimet Hanım’ın kitre bebeklerinin geleceği ve koruma altına alınması konusu ortaya çıktı. Nimet Demirbağ Sanlıman hocamız, kitre bebek sanatını daha çok kişinin tanıması, öğrenmesi ve yaşatılması için çok önemli belge niteliğini taşıyan koleksiyonunu Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’ne bağışlamaya karar verdi. Bu bebekler için müzede özel bir bölüm hazırlandı. Artık bu çok özel eserler, 2016 yılından bu yana müzede sergileniyor. Tabii ki iki usta sanatçının eserleri bu vesileyle kavuşmuş oldu. Bu özel hikayenin bir parçası olmaktan büyük onur duyuyorum.
ozan ünal, heykeltraş, heykel


Nimet Demirbağ Sanlıman, Fotoğraf: Ümmühan Kazanç.


EN SON ÖĞRENCİSİ NİMET DEMİRBAĞ SANLIMAN, HOCASI ZEHRA MÜFİT SANER’İ ANLATIYOR: “Hocam Zehra Müfit Saner, Türkiye’ye özgü el yapımı Belgesel Kitre Bebekçiliğinin yaratıcısıdır. Onun, benim hayatımdaki yeri çok kıymetli ve önemlidir.
1950 yılında bir tanıdığımızın evinde Onun bebeklerini gördüğümde içimde ne olduğunu bilemediğim ama hep aradığım şeyi bulmuş olmanın sevincini yaşadım. Hiç vakit kaybetmeden randevu alıp görüşmek ve beni öğrencisi olarak kabul edip edemeyeceğini öğrenmek üzere Kadıköy Kantarcı Semtindeki evine gittim. O gün yaşadığım heyecanı hiç unutmuyorum. Bahçe içinde, iki katlı güzel bir evde eşiyle yaşıyorlardı.
Daha sonraki haftalarda olduğu gibi, onu kanepesine gömülmüş, ince çerçeveli gözlüğü gözünde, ak saçlı başı yaptığı işin üstüne eğilmiş, çalışırken buldum. Önündeki masanın üzerinde içinde aletlerinin, malzemelerinin, yeni başladığı bebeğin kolları, bacakları ve daha bir sürü teferruatın bulunduğu tezgah dikkatimi çekti. Beni güler yüzle buyur etti. Orada olduğumdan memnuniyet duyduğumu ifade eden sözler söyledikten sonra ‘yanıma otur, dikkatlice seyret, eğer hoşuna giderse haftaya malzemelerini alır, derse başlarsın, inşallah devamlı bir talebe olursun’ dedi. İleriki yıllarda sanırım Hocamın arzusunu yerine getirmiş oldum.
Onun ellerini hayranlıkla seyrederken içimde, yeni mezun olduğum Arnavutköy Amerikan Kız Koleji (Robert Koleji)’nde Amerikalı bir öğretmenimizin açtığı hobi kursunda öğrendiğimiz üç boyutlu insan figürlerini yaparken içimde hissettiğim coşkuyu yaşadım. Orada ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum ama ayrılırken ‘Ben bu işi yapabilirim’ diye düşündüğümü çok iyi biliyorum.
Evimiz Cihangir’deydi. Yolda hep, bu kadar yaşlı birinin bu denli ince işi nasıl yapabildiğini şaşkınlıkla düşündüm. Fakat her hafta derse gittiğimde onu daha genç buluyordum, sohbet ettikçe sanatına, bilgisine, tecrübelerine ve yaşadığı hayat mücadelesine hayran kalıyordum.
Çağdaş ve yaratıcı kişiliğiyle etrafına enerji dağıtan hocamın yanından ayrıldığımda bir an evvel eve varıp çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyordum. Zaman içinde sanki akran iki arkadaş gibi olmuştuk. Beraber sergilere, konferanslara gidiyorduk.
1955 yılında Spor Sergi Sarayında açılan Uluslararası Bebek Sergisi’ne katıldık. En çok ilgi gören ve beğenilen vitrinler bizimkilerdi. Aynı yılın sonunda Beyoğlu’ndaki Amerikan Haberler Merkezinde açtığım ilk kişisel sergimi gezerken, hocam da benim kadar heyecanlıydı. Bana; ‘Nimet, artık gözüm arkamda kalmayacak. Elimi sana veriyorum, benden sonra bu sanatı sen yaşatacaksın’ dedi.
Yıllardır Türkiye’de ve dünyada sergiler, söyleşiler, dia gösterileri, röportajlar, internet programları yaparak bu misyonu sürdürmekteyim. Ayrıca Halk Evleri Merkezlerinde, Derneklerde, evimde onlarca kişiye ders verdim. Fakat maalesef karşıma ‘devamlı bir talebe’ çıkmadı, üzgünüm.
Birkaç yıl sonra, bir sohbet esnasında Hocam birlikte bir atölye açmayı teklif etti. ‘Benim tecrübem, senin emeğin ile bunu yapabiliriz’ dedi. Fakat ben, ne iş ne de ticaret konusunda hiç bilgim ve deneyimim olmadığı için cesaret edemedim. Ama bu teklif, yıllar içinde bana cesaret gücü vermiş olacak ki 1960 yılında İstiklal Caddesi’ndeki Elif Bebek Atölyesini açtım. Zehra Müfit Saner 1956 yılında aramızdan ayrılmıştı. O yoktu ama ben onun dileğini yerine getirmiş olmaktan çok mutluydum.

Hobi olarak başladığım bu uğraşın bana bunca geniş ve renkli ufuklar açacağını ve bir bakıma hayatımı yönlendireceğini hiç düşünmemiştim. Hocam Zehra Müfit Saner’in benim hayatımdaki yeri çok kıymetli ve önemli demekte haklıyım değil mi?”


Nimet Demirbağ Sanlıman’ın Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde Kitre Bebekleri Ziyareti, 2017,
Fotoğraf: Kerem Sanlıman.


Nimet Demirbağ Sanlıman’ın Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde Kitre Bebekleri Ziyareti, 2017,
Fotoğraf: Kerem Sanlıman.


Nimet Demirbağ Sanlıman’ın Ankara Rahmi M. Koç Müzesi’nde Kitre Bebekleri Ziyareti, 2017, Soldan Sağa: Mine Sofuoğlu, Nimet Demirbağ Sanlıman, Kerem Sanlıman.


Zehra Müfit Saner'in en son öğrencilerinden Nimet Demirbağ Sanlıman için özel olarak yaptığı desen çalışması. Eserin alt kısmında şu ithaf sözleri yer alıyor: "Çok Kıymetli Tatlı Kızım Nimetçiğime hatıra, Zehra Müfit Saner, 20.2.1955".

Nimet Demirbağ Sanlıman, Kumarbazlar, Fotoğraf: Kerem Sanlıman.


Nimet Demirbağ Sanlıman, Ayakkabı Tamircisi, Fotoğraf: Kerem Sanlıman.


Nimet Demirbağ Sanlıman, Ağanın Kızı Fatma ile Rençper Mehmet (Türkiye Birincisi),
Fotoğraf: Kerem Sanlıman.


Zehra Müfit Saner tarafından Koç Ailesi için yapılan geleneksel figürler, 1936, kil, tahta, alçı, kumaş, kağıt hamuru,
Ankara Rahmi M. Koç Müzesi Koleksiyonu.


Zehra Müfit Saner tarafından Koç Ailesi için yapılan geleneksel figürler, 1936, kil, tahta, alçı, kumaş, kağıt hamuru,
Ankara Rahmi M. Koç Müzesi Koleksiyonu.