portre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
portre etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ocak 2024 Salı

RESSAM ILGIN ERDEM’İN “SUSKU” İSİMLİ SERGİSİ GALERİ SOYUT’TA

Ilgın Erdem, "Çengelli Düşler", 2023, tuval üzerine yağlıboya, 60x80 cm.

Açılışından bu yana çağdaş sanatın en yetkin ve seçkin sanatçılarını sanatseverlerle buluşturan Galeri Soyut, Ocak ayında çok özel sergilerle sanat şölenini sürdürüyor. Galerinin Ocak ayı etkinliklerinden biri de ressam Ilgın Erdem’in son yapıtlarından oluşan “Susku” adlı sergisi. Sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünde 5 Ocak’ta açılacak olan sergide sanatçının yirmi civarında resmi yer alacak ve sergi 23 Ocak’a kadar izlenebilecek.
Adana’daki atölyesinde çalışmalarını sürdüren sanatçı Erdem; sanat fuarları, seçkin sanat çalıştayları, workshop’lar, yurtiçi ve yurtdışı sergilerinde de yapıtlarıyla yer almaktadır. Sanat yolculuğunu ve poetikasını; “Yaşadığım toplumsal süreç ve yansımaları çok etkiliyor beni. Temel izleğim kadın. Onun imgesinin dönüşümsel yapısı ilgilendiriyor beni. Kadın ögesinde kusursuzluğu aramak yerine, yaşanmışlıklara ilişkin duyguları, kapalı bir kompozisyon içerisinde betimlemek cezbedici benim için. Eserlerimin birbiriyle olan devinimsel ilişkisini, zaman kavramı içindeki etkileşimlerle yeni atmosferler oluşturmak amacım.” diyerek oluşturan Ilgın Erdem’in son sergisi bağlamında çok özel bir katalog hazırlandı. Metnini sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun yazdığı katalog, Ilgın Erdem’in resimlerinden özel bir seçkiyi içeriyor.

Küratör İbrahim Karaoğlu, “Susku” sergisini, “Yoğun duygular tutanağı her bir resmi, Erdem’in özel dünyasına götürüyor bizi. İnsanın sesini yitirip duyulmadığındaki duru, saf ve masum halleri onun temel izleği. Her bir suretine masumiyet katıyor: Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, yitirdiğimiz masumiyetimizden uzaklaşmamızı sorgulayarak. Saf ve masum an’lar toplamı bu resimler. Çizgilere, renklere derin bir duyarlıkla yön vererek kır çiçeklerinin hüznüyle betimliyor suretlerin masumiyetini. Dramatik bir yoğunlukla yüklü bu büyülü suretler; izleyicisiyle arasında kalbi bir bağ oluşturuyor. Her bir resmi metaforların, alegorilerin, sessiz duyguların yoğunluğunu taşıyor. Kimi zaman, yaşadığımız anın içinde değilmişiz gibi, başka anları yaşar ya zihnimiz; geçmiş zaman hayallerini anımsarız, birbirine karışır ya hayallerimiz. Özlemin eski tadını arayıp, bulamayız ama geçmişi de hiç unutmak istemeyiz ya…

Ilgın Erdem, “Tohum”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 100x80 cm.



‘Çocukluk masumiyet durumudur, unutmak ve yeniden başlamaktır.’ diyen Nietzsche’nin söylemini anımsatıyor Ilgın Erdem ve resimlerinin içinde; izleyicisini yeniden buluşturuyor kendisiyle. Zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak, içten bir anlatımla sunuyor resimlerini. 
‘Masumiyet ve mutluluk dönemi; hayatın cennetidir, kayıp cennet.’ diyen Schopenhauer'un yitik cennetini arıyor. Duru ve saf olanla masumiyet arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor. Saflığın en iyi betimlenmiş güzellik biçimi olduğunu duyumsatıyor masumiyetin. Mutlak bir saflık ve masumiyet anlarını yansıtan resimlerinde; en çok çiçeklere büründürüyor suretleri. Çiçekler aşkı, sadakati, güzelliği sembolize eder; çağrıştırır. Bu çağrışımların duygusal derinliği, masumiyeti daha bir çoğaltarak ekliyor saflığın gizemine. Ve bir zaman duygusu da katıyor çiçekler… Nefes kesen susku dolu yüzler, sessizliğin tonal görüntülerini çağrıştırıyor Ilgın Erdem’in resimlerinde. İçimizdeki sessizliğin uğultusuyla buluşturuyor. Ve sessizliğin senfonisi oluyor, susku.” diye tanımlıyor.

Ressam YALÇIN GÖKÇEBAĞ ise Ilgın Erdem’in resimleri hakkında şunları anlatıyor: “Ilgın’ın resimlerine genel bir bakışla ne yaptığını daha iyi görüyoruz. Portreler üzerinde yoğunlaşan bir sanatçı Ilgın Erdem. Aynı konuyu ele almasına rağmen, her kompozisyonunda farklı bir matematiksel çözümlemeyle seyircisini etkilemeyi başarmıştır.
Bir resim duvara asıldığında, seyircisiyle psiko - fizyolojik bir ilişki kurabiliyorsa, o eser amacına ulaşmış demektir. Elbette seyirci faktörünün kültürel durumunu da düşünmemiz gerekir. (Aslında bu meseleyi ayrı bir platformda derinlemesine irdelemenin, ülkemiz sanat ve sanatçıları açısından son derece önemli olduğunu düşünenlerdenim).
Ilgın’ın resimlerini salt portre olarak görmemek gerekir. Onun yapıtlarının her biri ayrı bir kompozisyon. Sanatçı, her eserini ortaya çıkarırken başka bir matematik kullanıyor. Büyük sanatçı ve modern resmin babası olarak bildiğimiz Cezanne’nın söylediği gibi “Resim matematiktir…” ki Ilgın resimlerinde matematiği, büyük bir gayretle ustaca kullanarak bütünlüğü yakalamış başarılı sanatçılarımızdandır.”

Bilgi için:
E-Mail: ilginerdem71@gmail.com
Galeri Soyut (Yıldız):
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. 82/A-B Galeri Soyut, Çankaya, Ankara
Telefon / Whatsapp / Phone:
+90 312 438 86 70
+90 532 550 99 94
 

Ilgın Erdem, “Umut Sensin”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 60x80 cm.


PAINTER ILGIN ERDEM'S "SUSKU" EXHIBITION IS AT GALLERY SOYUT

Galeri Soyut, which has been bringing together art enthusiasts with the most accomplished and distinguished contemporary artists since its opening, continues the art celebration with very special exhibitions in January. One of the January events of the gallery is the exhibition titled "Silence," consisting of the recent works of the painter Ilgın Erdem. Curated by art writer İbrahim Karaoğlu, the exhibition will open on January 5th, featuring around twenty paintings by the artist and can be visited until January 23rd.
 
Continuing her work in her studio in Adana, Ilgın Erdem also participates in art fairs, prestigious art workshops, and numerous domestic and international exhibitions. The artist describes her artistic journey and poetics as follows: "The societal processes I experience and their reflections deeply influence me. My fundamental pursuit is women, and I am intrigued by the transformative nature of their imagery. Rather than seeking perfection in the female element, I find it captivating to depict emotions related to experiences within a closed composition. My goal is to create a dynamic relationship between my works, forming new atmospheres through interactions within the concept of time."
 
For the context of her latest exhibition, a special catalog has been prepared. Written by art writer İbrahim Karaoğlu, the catalog includes a selection of Ilgın Erdem's paintings. Curator İbrahim Karaoğlu describes the "Silence" exhibition as follows: "Each painting, a record of intense emotions, takes us to Erdem's unique world. The clear, pure, and innocent states when one loses their voice and is unheard are her fundamental pursuit. She adds innocence to each portrait: 'As we move away from our childhood, we question our distance from the innocence we lost.' These paintings are a sum of pure and innocent moments. By directing lines and colors with deep sensitivity, she depicts the innocence of the portraits with the melancholy of wildflowers. These magical portraits, laden with dramatic intensity, create a heart-to-heart connection with the viewer. Each painting carries the density of silent emotions, metaphors, allegories."
 
He continues, "Sometimes, our minds experience other moments as if we are not in the present moment; we recall past time fantasies, and our dreams get mixed up. We long for the old taste of longing but can't find it. Ilgın Erdem recalls Nietzsche's statement: 'Childhood is a state of innocence, forgetting, and starting again.' She reunites the viewer with themselves within her paintings. She presents her paintings with a sincere narrative, free from constraints and artificiality. She seeks Schopenhauer's lost paradise: 'The period of innocence and happiness is the paradise of life, the lost paradise.'"
 
"She reshapes the relationship between what is clear and pure and innocence. She makes us sense that purity is the best-described form of beauty. In her paintings reflecting moments of absolute purity and innocence, she most often dresses the figures in flowers. Flowers symbolize love, loyalty, and beauty; they evoke and suggest. The emotional depth of these associations adds even more to the mystery of purity. And flowers also add a sense of time." "The breathtaking faces filled with silence in Ilgın Erdem's paintings evoke tonal images of silence. She brings them together with the roar of the silence within us. And silence becomes a symphony, a hush," he concludes.


 

Ressam Ilgın Erdem.



Painter YALÇIN GÖKÇEBAĞ explains the following about Ilgın Erdem's paintings: “A closer look at Ilgın's paintings reveals what she is accomplishing. Ilgın Erdem is an artist who focuses on portraits. Despite addressing the same subject, she manages to captivate her audience with a different mathematical analysis in each composition.

When a painting is hung on the wall, and it can establish a psycho-physiological relationship with the viewer, then that artwork has achieved its purpose. Of course, we must also consider the cultural context of the audience. (In fact, I am one of those who believe that delving into this issue in-depth on a separate platform is crucial for our country's art and artists.)
It would be a mistake to see Ilgın's paintings merely as portraits. Each of her works is a distinct composition. The artist uses a different mathematical approach when bringing each piece to life. As stated by Cezanne, a great artist and considered the father of modern painting, 'Painting is mathematics...' and in her paintings, Ilgın adeptly uses mathematics with great effort to achieve coherence, making her one of our successful artists.”
 
Further Info:
E-Mail: ilginerdem71@gmail.com
Galeri Soyut (Yıldız):
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. 82/A-B Galeri Soyut, Çankaya, Ankara
Whatsapp / Phone:
+90 312 438 86 70
+90 532 550 99 94

27 Kasım 2023 Pazartesi

Erdoğan Zümrütoğlu’ndan Yeni Sergi: Herkes ve Hiç Kimse


Erdoğan Zümrütoğlu.


Erdoğ
an Zümrütoğlunun kişisel sergisi Herkes ve Hiç Kimse”, 30 Kasım 2023 - 3 Ocak 2024 tarihleri arasında DG Art Gallery & Projectste akademisyen Zeynep Öztürk’ün ev sahipliğinde gerçekleşiyor. Zarif bir ikilik vurgusu üzerinden gelişen çalışmalarla bu sergi, sanatçının sanatsal yolculuğundaki ara duraklardan biri olma özelliğini taşıyor.

Sanatçı, isminde bir ikili karşıtlığın izini süren sergisinde, çok sevdiği figüratif soyutlama tekniklerini kullanarak resim ve heykelde birbirine zıt insani duyguları keşfetmeye devam ediyor. Tuval yüzeyinde derinleşerek anlam katmanları oluşturan dünyasını aktarırken ise, doğal ve anlık olarak gelişen içgüdüsel kompozisyonlarla, önceden tasarlanmayan akıcı ve dönüşlü jestler yaratıyor. Bu resimler destansı boyutları ve oluşturulan formlar itibarıyla anıtsal olmalarının yanı sıra sanatçının eserlerindeki akıcı teatralliğin de temelini oluşturuyor.

Sergi adından da anlaşılacağı gibi, geçmişten bugüne devam eden sanatsal bir rest çekmenin yanı sıra izleyiciye yeni” bir şey sunmanın vaadiyle öne çıkan Zümrütoğlu, resimlerinde boyayla kurduğu rastlantısal ilişkinin alanını genişletiyor ve geliştiriyor. Bu ayrıksı teknik resimlerle birlikte heykellere de taşınırken iki boyuttan üç boyuta evrilen yeni bir gramer de yaratıyor. Önceki sergilerinden de bildiğimiz gibi sanatçı, her seferinde verili bir görsel dili bozarak yeni bir gramer oluşturma yolunda ustalıkla ilerliyor.



David Bellingham’ın isabetle belirtiği üzere; “Çocuksu ve duygusal tepkilerden görsellikle ilişkilenen tenselliğe ve en sonunda akla varan bu ilerleme, Zümrütoğlunun dünyasını keşfetmenin tek yoludur.” Çünkü ressam, Bellingham’ın onunla yaptığı söyleşide çarpıcı biçimde tarif etmiştir izleyiciyle olan yolculuğunu: “İlk önce yumuşak karnından, sonra kalbinden ve sonra da beyninden” etkilemek istiyor bakanı. İnsan doğasının tarih boyunca süregelen şüpheci doğasını farklı şekillerde ele alan Zümrütoğlu, aynı zamanda çeşitli felsefi yaklaşımlardan sanat tarihsel referanslara, edebiyattan şiire ve müziğe uzanan geniş bir alanda gezinerek iç dünyasının zenginliğini de ortaya koyuyor.

Sergi, 30 Kasım 2023 – 3 Ocak 2024 tarihlerinde, DG Art Gallery & Projectste ziyarete edilebilecek.

Erdoğan Zümrütoğlu Kimdir

Erdoğan Zümrütoğlu (Konya, 1970) Dokuz Eylül Üniversitesindeki eğitiminden sonra sanatsal çalışmalar yürütmek üzere dünyanın çeşitli yerlerinde yaşadı ve araştırmalar yaptı. Türkiyeye geri döndükten sonra atölyesinde çalışmalarına devam eden sanatçı, birçok kişisel serginin yanı sıra karma sergilere de katıldı. Seçilmiş kişisel sergileri arasında Tuz Zamanı”, PİLEVNELİ Mecidiyeköy (İstanbul, 2019); EyewitnessKunstlerhaus Bethanien (Berlin, 2018); Kutsal Pazarlık”, PİLEVNELİ (İstanbul, 2018); Mirror of Darkness, JD Malat Gallery (Londra, 2018); r Alle un Keinen”, Tammen & Partner Galerie (Berlin, 2016) yer alıyor. Soyut dışavurumcu bir ifadeyle varoluşçu kaygıların izini süren sanatçının eserleri, dünyanın önemli galerilerinde, koleksiyonlarında yer alıyor. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbulda sürdürüyor.

DG Art Gallery & Projects

Adres: İstiklal, Polat, Piyalepaşa, Baruthane Deresi Sk. No:2 A Blok, 34440 Beyoğlu/İstanbul

8 Kasım 2022 Salı

RESSAM REŞAT CEYLAN’IN GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILAN GİZEMLİ PORTRELERİ

Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2021, tuval üzerine yağlıboya, 90x110 cm.

Ressam Reşat Ceylan’ın hemen hemen tüm portre çalışmalarında, öznenin etrafında adeta bir plasentayı andıran bir doku bulunuyor ve bu doku ve portrelerin saydam görüntüsü, O’nu diğer sanatçılardan oldukça ayırıyor. Reşat Ceylan’ın dünya görüşü, tüm varlıkların etki altında olduğu bir felsefeye sahiptir. Etki kavramı soyut bir kavramdır ve görülemez. Ceylan, resimlerinde soyut kavramları görünür kılıyor.

Röportaj: Ümmühan Kazanç


Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2020, tuval üzerine yağlıboya, 110x130 cm.


Sevgili Reşat Ceylan, röportaj teklifimi kabul ettiğin teşekkür ederim. Her sanatçının, sanat hayatına başlamasıyla ilgili gerçekten çok özel bir hikayesi vardır. Bu bağlamda senin sanat rüzgârına kapılma hikayeni öğrenebilir miyiz? 2007 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünü de birincilikle kazanmışsın. Ama üniversiteye başlamadan çok önce sen resim çalışmalarına başlamıştın değil mi?

Öncelikle nazik davetin karşısında çok mutlu oldum. Evet, ben de çok küçük yaşlarda sanat ile ilgilenmeye başladım. Sanata meyilli bir çocuktum. Sürekli resim çiziyordum, üniversiteye girdiğimde resim çizmeyi, boyanın nasıl kullanılacağını, kısacası işin tekniğine çoktan hakimdim. Üniversitede Veli Mert atölyesinde de sanatın teorik ve geri kalan teknik kısımlarını öğrendim.

Senin resim çalışmalarının ana merkezini portre çalışmaları oluşturuyor. Portre çalışmak senin için ne anlam ifade ediyor?

Erken resim dönemlerimde sık sık portreler çizerdim. Ben yaptığım işten keyif almayı seven ve keyif almak için çeşitli yollar arayan biriyim. Elbette bazen hedefe ulaşmak için zorluklara da katlanmak gerekir, işin zor tarafından da tutmak gerekir. Ben her ikisini de bir arada yapmak istedim. Portre çalışmak resim sanatının en zor alanıdır. Aynı zamanda bana keyif veren bir yanı da vardı. Bu yüzden o zamanlar benim için hem zor hem de keyifli olan portreye yöneldim. Tabi portre çalışmak zamanla çok kolay bir hale geldi.


Reşat Ceylan, “İsimsiz, 2018, tuval üzerine yağlıboya, 140x130 cm.

Hiper-realist resim tekniğini neo-ifadeci bir yorum ile birleştiriyorsun. Gerçekten çok özel bir portre tekniğin var. Bu teknik nasıl gelişti, biraz tekniğinin sırlarını bize anlatır mısın?

Üniversitedeyken hiper-realist bir yaklaşımla portreler çizmek beni çok heyecanlandırıyordu. İnsan teninde gözlemleyip tespit ettiğim tonları tek tek büyük bir sabırla işlemek çok haz veriyordu. Aynı zamanda bu detaylı tekniğin analitik bir düşünce yapısını da beslediğini fark ettim. En azından ben öyle hissettim. Kişiye göre değişebilir tabi. Daha sonraları kullandığım tekniğe dünya görüşümü ekledim. Bunun için bir kaç aylığına atölyeye kapanıp okumalar, araştırmalar yaptım. Dünyayı algılayış tarzımı, resimlerime olduğu gibi yansıttım. Bana göre tüm varlıklar etki altındadır. Hepsinin de kendilerine ait alanları var ve bu alanlara hem dışsal hem de içsel anlamda sürekli olarak bir şeyler eklenir. Benim sorunsalım görünmeyeni görünür kılma çabasıydı. Bu görüşü resimlerime ekleme biçimi üzerine kafa yorduktan sonra resim yapmaya devam ettim.


Reşat Ceylan, "İsimsiz", 2021, polyester, yağlıboya, demir, 250x130 cm.


Hemen hemen tüm portre çalışmalarında, öznenin etrafında adeta bir plasentayı andıran bir doku bulunuyor ve bu doku ve portrelerin saydam görüntüsü, seni diğer sanatçılardan oldukça ayırıyor. Bu dokuyu nasıl yorumlamalı sanat izleyicileri?

Benim dünya görüşüm tüm varlıkların etki altında olduğu bir felsefeye sahiptir. Etki kavramı soyut bir kavramdır ve görülemez. Ben resimlerimde soyut kavramları görünür kılıyorum. Onları bazen renklerle bazen parlak ya da mat renk geçişleriyle, bazen renkli dairesel şekillerle amorf olarak resmediyorum. Soyut ve somutun iç içe geçmesi, görülebilir olması benim temel düşüncemi oluşturuyor. Kısacası insan portresinin etrafındaki etki kavramının verdiği soyut şekilleri görünür kılıyorum.

Tabi ki betimlediğin portrelerin, görünen ve izlenen hikayelerinin dışında, alt katmanlarında anlattıkları çok özel hikayeler var. Resimlerinin öznesini oluşturan portreleri, sosyoloji, felsefe ya da psikoloji açısından değerlendirdiğimizde hangi sırlara ya da gizlere ulaşıyoruz?

Kısaca özetlemek gerekirse; cümleye parantez açmak gibi yaşamın içine parantez açıyorum. Yaşamın içindeki parantezin resmini çiziyorum. Birçok şey göründüğü gibi değildir sonuçta. 

Reşat Ceylan'ın eserlerinden bir seçki.


Bildiğim kadarıyla canlı model ile çalışıyorsun. Canlı model ile çalışmak nasıl bir fark yaratıyor?

Canlı modelin en büyük avantajı istediğiniz pozu vermesi ve arada kendiliğinden çıkan duruşların yeni fikirler vermesi. Tasarladığım projelere katkı sağlıyor.

Sanatın en çok nelerden besleniyor? Tiyatronun senin için çok ayrı bir önemi olduğunu biliyorum. Tiyatro senin plastik dilini nasıl etkiliyor?

Öncelikli olarak kendi benliğimden besleniyorum; dünya görüşüm, hissettiklerim, sezgilerim sanatımı oluşturan etkenler. Tiyatronun bende yarattığı etki çok önemli. Oyunculuk yapmanın en güzel yanlarından biri; kendinizi açılmış hissetmeniz. Resim bana geniş bir bakış açısı kazandırıyorsa, tiyatro da bakış açıma geniş bir bakış açısı daha ekliyor. Tiyatroya 20 yaşında başladım. Resim ve tiyatronun birbirini beslediğini fark ettim. Çizdiğim figürlere duygu ve düşünce eklemek olsun, mekanı üç boyutlu algılamak olsun, mekanı tasarlamak vb. gibi durumlarda tiyatronun bana katkısı oldu. Resim dışında heykel, dijital sanat ve sinema alanlarına da ilgim var. Bütün bunların sanatıma katkısı oluyor. Hayatın her anında sanatımı besleyecek bir şeyler bulabiliyorum. Her şey bakış açısına bağlı.


Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2022, tuval üzerine yağlıboya, 130x70 cm.



Bir iki istisna dışında resimlerinin konusunu kadınlar oluşturuyor. Kadın bedeni ve ifadesini senin için bu kadar özel kılan nedir? Çalışmaların güncel sosyal veya politik meselelerden nasıl etkileniyor?

Çalışmalarımın ana konusu etki kavramı. Doğadaki tüm canlılar ve nesneler bu kavramın etkisindedirler. Son zamanlarda kadın bedeni üzerinden çalışıyorum. Kadınların duygu ve düşünceleri daha yoğun yaşadıklarını düşündüğüm için burada kadını ön plana çıkardım. Modellerimin birçoğunun kadın olmasının da etkisi var.

Reşat Ceylan, "Mizantropi Kodları", 2019, Fotoğraf.

Çalışmalarını, resim anlayışını ya da tekniğine etkisi olan sanatçılar ya da düşünürler var mı?

Bana ilham veren filozoflar arasında; Jean-Paul SARTRE, Baruch SPINOZA, Immanuel KANT önde gelir. Diğer filozofların görüşlerini de inceliyorum. Benim resimlerimde oluşturduğum dünya; genelde farklı görüşlere sahip düşünürlerin de düşünce biçimlerinden oluşan bir dünya. Dış dünyayı düşünün. Dış dünyada sadece somut nesneleri ve canlıları görürüz. Benim oluşturduğum dünyada ise hem somut hem de soyut kavram ve düşünceleri görürüz. Hatta benim dünyamdaki figürler soyut kavramlara dokunup değiştirebilme özelliğine de sahipler.

Sanatta nasıl bir kariyer planlıyorsun? Gelecek ile ilgili projelerin nelerdir?

Hedefim dünyaya açılmak. Bunun için çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Resim, heykel, video, kısa film, dijital sanat alanında projelerim var. Bir kısmını bitirdim, yarım projelerim de var. Bu projeleri önemli galeri ve müzelerde sergilemek için çalışıyorum.

Reşat Ceylan.


Reşat Ceylan Kimdir?

Resim ağırlıkta olmak üzere heykel, dijital sanat ve tiyatro alanlarında çalışmalar yaptı. 2007 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünü birincilikle kazandı. 2002'den bu güne kadar yurt içi ve yurt dışı olmak üzere birçok sanatsal etkinliklere katıldı. Yapıtları, Türkiye dışında, Amerika, İsviçre, Almanya, Fransa, Mısır, Afrika ve Fransa’daki özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.

Kişisel Sergiler

"e(+)ki/ PARANTEZİN İÇİNDEKİLER", Gallery Anatolia / Ankara 2019

"e(+)ki/ GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILMAK", Niart Gallery / İstanbul 2016

"e(+)ki/ PORTRE" Mersin Ticaret ve Sergi Salonu / Mersin 2014

"e(+)ki/ DUYGU HELEZONLARI", Madallion Art Gallery / Ankara 2013

"Mezuniyet Sergisi" İçel Sanat Kulübü/ Mersin 2012

Katıldığı Bazı Etkinlikler

“İstanbul Sanat ve Antika Fuarı”, Neo Art Gallery 2021

“Bodrum Sanat ve Antika Fuarı”, Gala Galeri 2021

“Artcontact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı”, Tabularasa Transnational Art 2021

“2. Ulusal Çevre Sanat Etkinliği”, Circular Çevre Sanat 2021

"Kırılgan İmge", Ahmet Yeşil Sanat Galerisi / Mersin 2021

"Art.Ist.Project", İstanbul 2020

"Euro Expoart", Neo Art Gallery / Forli İtalya 2019

“Seçki”, Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi/ İstanbul 2018

"Euro Expoart", Neo Art Gallery/ Forli İtalya 2018

"Karma", Aslanart Gallery/ İngiltere 2018

“Art Ankara Çağdaş Sanat Fuarı”, Ankara 2017

"D'autres Couleurs", La Capitale Galerie / Paris 2015

Ödüller

Altın Melek Sanatta Başarı Ödülü, 2022

Güneş Ödülleri Yılın En İyi Ressamı Ödülü, 2022

Tabularasa Transnational Art Birincilik Ödülü, 2021

Mersin Üniversitesi Resim Yarışması Başarı Ödülü, 2010

11 Nisan Resim Yarışması Başarı Ödülü, 2005

11 Nisan Resim Yarışması Mansiyon Ödülü, 2001