23 Kasım 2022 Çarşamba

Usta Ressam ve Gravür Sanatçısı ASIM İŞLER’i Vefatının 15. Yılında Saygıyla Anıyoruz.


ASIM İŞLER (1941-2007) 1941 yılında Tirebolu’da dünyaya gelmiş olan Asım İŞLER, yaşamı boyunca resim sanatına olan yaşamsal ilgi ve tutkusunu geliştirerek bu sanatın temel formlarında ve tekniklerinde yapıtlar ortaya koymuş çağdaş Türk resminin önemli bir temsilcisidir. Yapıtları yağlıboya tuvaller, akrilik tuvaller, gravürler, litografiler, Paris afiş resimleri, karton üzerine akrilik, suluboya, pastel ve guaj eserler olarak çeşitlilik göstermektedir. 1966 yılında Cemal Tollu, Neşet Günal, Sabri Berkel gibi hocalar ile çalışarak İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisini bitirdi. DEMSA Resim Koleksiyonu, Sakıp Sabancı Müzesi, Elgiz Müzesi, Arkas Koleksiyonu, Selçuk Yaşar Müzesi-İzmir, Akbank ve Ekonomi Bankası gibi yurtiçi ve yurtdışında pek çok özel kurum, müze ile önemli kişisel koleksiyonlarda yapıtları yer almaktadır. 1975 yılında Görsel Sanatlar Derneğinin kurucu üyesi olup yönetiminde yer almakla birlikte, 1986 yılında çalışmalarına başlayan Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin de kuruluşunda bulunmuş olan İşler, aynı zamanda Sotheby’s’in 1996 yılında Londra’da düzenlediği Türk resim müzayedesine katılan ilk sanatçılarımızdandır.

17 Kasım 2022 Perşembe

Filiz Pelit “Denge” Sergisiyle İzmir GT Art Sanat Galerisi’nde


Filiz Pelit, "Bilge Kadınlar”, tuval üzeri yağlıboya, 60x80 cm.



Filiz Pelit dört yıl aradan sonra 22. Kişisel sergisiyle İzmir GT Art Sanat Galerisinde sanatseverlerle buluşuyor.11 Kasım - 26 Kasım 2022 tarihleri arasında gezilebilecek sergisinin konsepti “Denge”. 82 eserin yer aldığı sergide kağıt üzeri, mdf üzeri karışık teknikten, tuval üzeri yağlıboyaya kadar geniş bir yelpazede eserler bulunuyor.
2018 yılında açtığı “Bilge Kadınlar” sergisinde; kendine yeten, sevgisini, bilgisini etrafa verebilen, kendiyle kavgası bitmiş, dingin, adaletli kadınları izlemiştik. “Denge” sergisinde bu konseptin devamı olan taşlar da yer alıyor. Her bir taş bu değerleri sembolize ediyor. Üst üste, incelikle, bir noktada birleşip, dengeyi kuran, bütünü oluşturan bir olmuşluk haline dönüşüyor.     


Filiz Pelit.


Filit Pelit Kimdir?

1964 yılında doğdu.1985 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim bölümünden mezun oldu. Rusya, İngiltere, Dubai, Fransa, İsviçre, Almanya, Kıbrıs, Tunus, Amerika ve Türkiye'deki çeşitli kurum ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Ankara Tisva, İzmir BEF Görsel Sanatlar Buluşması, Tunus Monastır Uluslararası Sanat Festivali, 3. İzmir Uluslararası Sanat Bienali gibi Uluslararası etkinliklere katıldı. Katıldığı sergilerden Özel Ödül, Onur Belgesi, Teşekkür Belgesi, Başarı Plaketi ve Paris SNBA (Societe National Des Beaux-Arts)’dan Gümüş Madalya (2011) ve Altın Madalyası (2016) bulunmaktadır. SNBA Türkiye Delegasyonu sanatçılarındandır. USA, Romanya, Paris, Luxemburg, İspanya, Japonya, Almanya, İtalya ve Tunus'ta Uluslararası sergilere katılmıştır. 22 kişisel sergi açmıştır. 100’den fazla ulusal ve uluslararası karma sergiye katılmıştır. Çeşitli televizyon kanallarında Resim Eğitimi Programı hazırlayıp sunmuştur. Çeşitli dergi ve gazetelerde köşe yazıları bulunmaktadır.


Filiz Pelit, "Denge" Serisi, 2022, tuval üzerine yağlıboya, 60x70 cm.


Filiz Pelit, "Denge" Serisi, tuval üzerine yağlıboya, 50x70 cm.

15 Kasım 2022 Salı

Mersin Sanat Edebiyat Dergisi İlyas Halil Öykü Ödülü Başvuruları Devam Ediyor

                                        Mersin Sanat Edebiyat Dergisi İlyas Halil Öykü Ödülü Başvuruları Devam Ediyor.


Mersin Sanat Edebiyat Dergisi’nce yürütülen İLYAS HALİL ÖYKÜ ÖDÜLÜ 2022 başvuruları sürüyor. Yazar Nursel Duruel, Yazar Ali F. Bilir, Yazar Orhan Özdemir, Yazar Remzi Karabulut ve Özlem Demiralev’den oluşan seçici kurul, Aralık ayında sonuçları belirleyecek, Birinciye 2.500 TL, İkinciye 1.500 TL, Üçüncüye 1.000 TL, Dördüncü ve Beşinciye Mansiyon (Teşvik) Ödülün verileceği değerlendirme sonuçları 1 Ocak 2023 tarihinde açıklanacak. Başvurular 30 Kasım 2022’de sona erecek, ödül töreni ileride bildirilecek.

Başvuru şartlarını; www.mersinsanatedebiyat.com adresinden ya da yarışma sekreteri erkanozaydin48@gmail.com’dan öğrenebilirsiniz.

İlyas Halil Kimdir?

Şair ve yazar. 1930, Adana doğumlu. Çocukluğu ve gençliği Mersin’de geçti. 1964 yılında ailesiyle birlikte Kanada’ya göç etti. Yirmi yıl kadar Birleşik Arap Emirlikleri’nde görevli bulundu. Emekli olarak Kanada’daki eşi ve çocuklarının yanına döndü. Şiir ve öyküleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Şiirlerinin bir bölümü Suudi Arabistanlı şair Abdel Mecit tarafından Arapçaya, Fransız Kanadalı şair ve yazar Stephan Meunier tarafından Fransızcaya çevrildi.

İlyas Halil’in Eserleri:

ŞİİR: Hal ve Hayal (1950), Mürdüm Dalı (1953), Emerson’dan Şiirler (çev., 1954), Yalandır Herhalde (1959), Altmış Beş Yıl Beklemek Gerek (1998), Dört Damla Bahar Yağmuru (2000), Tuz Çizgisi (2001), Pazar Sabahı Güvercinler (Türkçe - İngilizce, 2005).

ÖYKÜ: Doyumsuz Göz (1983), Çıplak Yula (1985), İt Avı (1987), Boyansın Ramazan (1989), İskambil Evler (1991), Kiralık Mabet (1993), Sarhoş Çimenler (1995), Gâvur Memur Aranıyor (1999), Körler Bahçesi (2004), Agap Çiçeği (2006).

Mersin Sanat Edebiyat Dergisi İlyas Halil Öykü Ödülü

Mersin Sanat edebiyat Derneği yayın organı olan MERSİN SANAT EDEBİYAT DERGİSİNİN düzenlediği İLYAS HALİL ÖYKÜ ÖDÜLÜ’nün amacı şair ve yazar İlyas Halil’in kişiliğini tanıtmak, onun değerlerini gelecek kuşaklara aktarmak ve edebiyatımıza yeni yapıtlar kazandırmaktır.

Katılım Koşulları

1.İlyas Halil Öykü Ödülüne 18 yaşını doldurmuş olan herkes, yetişkinlere yönelik öyküleriyle katılabilir.

2.Yarışmaya katılan öykülerin dili Türkçe olmalıdır.

3.Öykülerde konu serbesttir.

4.Yarışmaya her aday ancak bir öyküyle katılabilir. Birden fazla öykü değerlendirmeye alınmaz.

5.Öyküler Word ortamında, A4 kâğıdına, 12 punto Times New Roman yazı karakteriyle, 1,5 satır aralığında yazılmalı ve beş (5) sayfayı geçmemelidir.

6.Öyküler, tek yönlü kâğıda beş (5) nüsha bilgisayar çıktısı ile başka bir zarf içinde de yazarın özgeçmişi ve kimlik bilgileri, üzerine rumuz yazılarak belirlenen adrese birlikte gönderilmelidir. Öykü sayfalarında yazarın ismi olmamalı, belirleyeceği bir rumuz ilk sayfanın sağ üst köşesine yazılmalıdır.

7.İlyas Halil Öykü Ödülüne katılan öyküler iade edilmeyecektir.

8.Dereceye giren öykülerin yayın hakkı iki yıl süreyle Mersin Sanat Edebiyat Dergisine aittir. Öykünün dijital kopyası erkanozaydin48@gmail.com adresine gönderilmelidir.

9.Gönderilecek öyküler daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış, başka yarışmalarda ödül almamış olmalıdır.

10.Başvurular posta veya kargo ile belirtilen adrese gönderilmelidir.

11.Başvuru koşullarını sağlamayan öyküler geri bildirilmez.

12.Gönderilen öykülerin içeriğiyle ilgili hukuksal, bilimsel ve yazınsal sorumluluk öykünün yazarına aittir.

13.Öykülerin değerlendirilmesinde konuya bağlılık, Türkçeyi kullanma gücü, kurgu becerisi, yaratıcılık, özgünlük, anlatımda akıcılık, noktalama ve yazım kurallarına uygunluk gibi özellikler aranacaktır.

14.Fazla sayıda noktalama ve yazım hatası içeren öyküler değerlendirme dışı bırakılır.

15.İlyas Halil Öykü Ödülü’ne gönderilen öyküler özgün (yazara ait) olmalıdır, başkasına ait yapıttan alıntı içermeyecektir. Ödül alan öykülerde değerlendirme sonrasında böyle bir olgu ortaya çıkarsa, yazar aldığı ödülü iade edecek, ortaya çıkacak zararı tazmin edecek, hukuksal gelişmenin tarafı olacaktır.

Gönderi Adresi:

MERSİN SANAT EDEBİYAT DERGİSİ adına:

Erkan Özaydın

Cumhuriyet Mah. GMK Bulvarı Palma 1 Sitesi No: 965E B5 Blok Daire: 4

Davultepe/ Mezitli/ MERSİN

Telefon: 0536 771 51 59

e-posta: erkanozaydin48@gmail.com

8 Kasım 2022 Salı

RESSAM REŞAT CEYLAN’IN GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILAN GİZEMLİ PORTRELERİ

Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2021, tuval üzerine yağlıboya, 90x110 cm.

Ressam Reşat Ceylan’ın hemen hemen tüm portre çalışmalarında, öznenin etrafında adeta bir plasentayı andıran bir doku bulunuyor ve bu doku ve portrelerin saydam görüntüsü, O’nu diğer sanatçılardan oldukça ayırıyor. Reşat Ceylan’ın dünya görüşü, tüm varlıkların etki altında olduğu bir felsefeye sahiptir. Etki kavramı soyut bir kavramdır ve görülemez. Ceylan, resimlerinde soyut kavramları görünür kılıyor.

Röportaj: Ümmühan Kazanç


Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2020, tuval üzerine yağlıboya, 110x130 cm.


Sevgili Reşat Ceylan, röportaj teklifimi kabul ettiğin teşekkür ederim. Her sanatçının, sanat hayatına başlamasıyla ilgili gerçekten çok özel bir hikayesi vardır. Bu bağlamda senin sanat rüzgârına kapılma hikayeni öğrenebilir miyiz? 2007 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünü de birincilikle kazanmışsın. Ama üniversiteye başlamadan çok önce sen resim çalışmalarına başlamıştın değil mi?

Öncelikle nazik davetin karşısında çok mutlu oldum. Evet, ben de çok küçük yaşlarda sanat ile ilgilenmeye başladım. Sanata meyilli bir çocuktum. Sürekli resim çiziyordum, üniversiteye girdiğimde resim çizmeyi, boyanın nasıl kullanılacağını, kısacası işin tekniğine çoktan hakimdim. Üniversitede Veli Mert atölyesinde de sanatın teorik ve geri kalan teknik kısımlarını öğrendim.

Senin resim çalışmalarının ana merkezini portre çalışmaları oluşturuyor. Portre çalışmak senin için ne anlam ifade ediyor?

Erken resim dönemlerimde sık sık portreler çizerdim. Ben yaptığım işten keyif almayı seven ve keyif almak için çeşitli yollar arayan biriyim. Elbette bazen hedefe ulaşmak için zorluklara da katlanmak gerekir, işin zor tarafından da tutmak gerekir. Ben her ikisini de bir arada yapmak istedim. Portre çalışmak resim sanatının en zor alanıdır. Aynı zamanda bana keyif veren bir yanı da vardı. Bu yüzden o zamanlar benim için hem zor hem de keyifli olan portreye yöneldim. Tabi portre çalışmak zamanla çok kolay bir hale geldi.


Reşat Ceylan, “İsimsiz, 2018, tuval üzerine yağlıboya, 140x130 cm.

Hiper-realist resim tekniğini neo-ifadeci bir yorum ile birleştiriyorsun. Gerçekten çok özel bir portre tekniğin var. Bu teknik nasıl gelişti, biraz tekniğinin sırlarını bize anlatır mısın?

Üniversitedeyken hiper-realist bir yaklaşımla portreler çizmek beni çok heyecanlandırıyordu. İnsan teninde gözlemleyip tespit ettiğim tonları tek tek büyük bir sabırla işlemek çok haz veriyordu. Aynı zamanda bu detaylı tekniğin analitik bir düşünce yapısını da beslediğini fark ettim. En azından ben öyle hissettim. Kişiye göre değişebilir tabi. Daha sonraları kullandığım tekniğe dünya görüşümü ekledim. Bunun için bir kaç aylığına atölyeye kapanıp okumalar, araştırmalar yaptım. Dünyayı algılayış tarzımı, resimlerime olduğu gibi yansıttım. Bana göre tüm varlıklar etki altındadır. Hepsinin de kendilerine ait alanları var ve bu alanlara hem dışsal hem de içsel anlamda sürekli olarak bir şeyler eklenir. Benim sorunsalım görünmeyeni görünür kılma çabasıydı. Bu görüşü resimlerime ekleme biçimi üzerine kafa yorduktan sonra resim yapmaya devam ettim.


Reşat Ceylan, "İsimsiz", 2021, polyester, yağlıboya, demir, 250x130 cm.


Hemen hemen tüm portre çalışmalarında, öznenin etrafında adeta bir plasentayı andıran bir doku bulunuyor ve bu doku ve portrelerin saydam görüntüsü, seni diğer sanatçılardan oldukça ayırıyor. Bu dokuyu nasıl yorumlamalı sanat izleyicileri?

Benim dünya görüşüm tüm varlıkların etki altında olduğu bir felsefeye sahiptir. Etki kavramı soyut bir kavramdır ve görülemez. Ben resimlerimde soyut kavramları görünür kılıyorum. Onları bazen renklerle bazen parlak ya da mat renk geçişleriyle, bazen renkli dairesel şekillerle amorf olarak resmediyorum. Soyut ve somutun iç içe geçmesi, görülebilir olması benim temel düşüncemi oluşturuyor. Kısacası insan portresinin etrafındaki etki kavramının verdiği soyut şekilleri görünür kılıyorum.

Tabi ki betimlediğin portrelerin, görünen ve izlenen hikayelerinin dışında, alt katmanlarında anlattıkları çok özel hikayeler var. Resimlerinin öznesini oluşturan portreleri, sosyoloji, felsefe ya da psikoloji açısından değerlendirdiğimizde hangi sırlara ya da gizlere ulaşıyoruz?

Kısaca özetlemek gerekirse; cümleye parantez açmak gibi yaşamın içine parantez açıyorum. Yaşamın içindeki parantezin resmini çiziyorum. Birçok şey göründüğü gibi değildir sonuçta. 

Reşat Ceylan'ın eserlerinden bir seçki.


Bildiğim kadarıyla canlı model ile çalışıyorsun. Canlı model ile çalışmak nasıl bir fark yaratıyor?

Canlı modelin en büyük avantajı istediğiniz pozu vermesi ve arada kendiliğinden çıkan duruşların yeni fikirler vermesi. Tasarladığım projelere katkı sağlıyor.

Sanatın en çok nelerden besleniyor? Tiyatronun senin için çok ayrı bir önemi olduğunu biliyorum. Tiyatro senin plastik dilini nasıl etkiliyor?

Öncelikli olarak kendi benliğimden besleniyorum; dünya görüşüm, hissettiklerim, sezgilerim sanatımı oluşturan etkenler. Tiyatronun bende yarattığı etki çok önemli. Oyunculuk yapmanın en güzel yanlarından biri; kendinizi açılmış hissetmeniz. Resim bana geniş bir bakış açısı kazandırıyorsa, tiyatro da bakış açıma geniş bir bakış açısı daha ekliyor. Tiyatroya 20 yaşında başladım. Resim ve tiyatronun birbirini beslediğini fark ettim. Çizdiğim figürlere duygu ve düşünce eklemek olsun, mekanı üç boyutlu algılamak olsun, mekanı tasarlamak vb. gibi durumlarda tiyatronun bana katkısı oldu. Resim dışında heykel, dijital sanat ve sinema alanlarına da ilgim var. Bütün bunların sanatıma katkısı oluyor. Hayatın her anında sanatımı besleyecek bir şeyler bulabiliyorum. Her şey bakış açısına bağlı.


Reşat Ceylan, “İsimsiz”, 2022, tuval üzerine yağlıboya, 130x70 cm.



Bir iki istisna dışında resimlerinin konusunu kadınlar oluşturuyor. Kadın bedeni ve ifadesini senin için bu kadar özel kılan nedir? Çalışmaların güncel sosyal veya politik meselelerden nasıl etkileniyor?

Çalışmalarımın ana konusu etki kavramı. Doğadaki tüm canlılar ve nesneler bu kavramın etkisindedirler. Son zamanlarda kadın bedeni üzerinden çalışıyorum. Kadınların duygu ve düşünceleri daha yoğun yaşadıklarını düşündüğüm için burada kadını ön plana çıkardım. Modellerimin birçoğunun kadın olmasının da etkisi var.

Reşat Ceylan, "Mizantropi Kodları", 2019, Fotoğraf.

Çalışmalarını, resim anlayışını ya da tekniğine etkisi olan sanatçılar ya da düşünürler var mı?

Bana ilham veren filozoflar arasında; Jean-Paul SARTRE, Baruch SPINOZA, Immanuel KANT önde gelir. Diğer filozofların görüşlerini de inceliyorum. Benim resimlerimde oluşturduğum dünya; genelde farklı görüşlere sahip düşünürlerin de düşünce biçimlerinden oluşan bir dünya. Dış dünyayı düşünün. Dış dünyada sadece somut nesneleri ve canlıları görürüz. Benim oluşturduğum dünyada ise hem somut hem de soyut kavram ve düşünceleri görürüz. Hatta benim dünyamdaki figürler soyut kavramlara dokunup değiştirebilme özelliğine de sahipler.

Sanatta nasıl bir kariyer planlıyorsun? Gelecek ile ilgili projelerin nelerdir?

Hedefim dünyaya açılmak. Bunun için çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Resim, heykel, video, kısa film, dijital sanat alanında projelerim var. Bir kısmını bitirdim, yarım projelerim de var. Bu projeleri önemli galeri ve müzelerde sergilemek için çalışıyorum.

Reşat Ceylan.


Reşat Ceylan Kimdir?

Resim ağırlıkta olmak üzere heykel, dijital sanat ve tiyatro alanlarında çalışmalar yaptı. 2007 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünü birincilikle kazandı. 2002'den bu güne kadar yurt içi ve yurt dışı olmak üzere birçok sanatsal etkinliklere katıldı. Yapıtları, Türkiye dışında, Amerika, İsviçre, Almanya, Fransa, Mısır, Afrika ve Fransa’daki özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.

Kişisel Sergiler

"e(+)ki/ PARANTEZİN İÇİNDEKİLER", Gallery Anatolia / Ankara 2019

"e(+)ki/ GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILMAK", Niart Gallery / İstanbul 2016

"e(+)ki/ PORTRE" Mersin Ticaret ve Sergi Salonu / Mersin 2014

"e(+)ki/ DUYGU HELEZONLARI", Madallion Art Gallery / Ankara 2013

"Mezuniyet Sergisi" İçel Sanat Kulübü/ Mersin 2012

Katıldığı Bazı Etkinlikler

“İstanbul Sanat ve Antika Fuarı”, Neo Art Gallery 2021

“Bodrum Sanat ve Antika Fuarı”, Gala Galeri 2021

“Artcontact İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı”, Tabularasa Transnational Art 2021

“2. Ulusal Çevre Sanat Etkinliği”, Circular Çevre Sanat 2021

"Kırılgan İmge", Ahmet Yeşil Sanat Galerisi / Mersin 2021

"Art.Ist.Project", İstanbul 2020

"Euro Expoart", Neo Art Gallery / Forli İtalya 2019

“Seçki”, Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi/ İstanbul 2018

"Euro Expoart", Neo Art Gallery/ Forli İtalya 2018

"Karma", Aslanart Gallery/ İngiltere 2018

“Art Ankara Çağdaş Sanat Fuarı”, Ankara 2017

"D'autres Couleurs", La Capitale Galerie / Paris 2015

Ödüller

Altın Melek Sanatta Başarı Ödülü, 2022

Güneş Ödülleri Yılın En İyi Ressamı Ödülü, 2022

Tabularasa Transnational Art Birincilik Ödülü, 2021

Mersin Üniversitesi Resim Yarışması Başarı Ödülü, 2010

11 Nisan Resim Yarışması Başarı Ödülü, 2005

11 Nisan Resim Yarışması Mansiyon Ödülü, 2001

30 Ekim 2022 Pazar

Feyzan Alasya “Gündüz Düşü / Daydream” Sergisiyle Galeri Diani’de

Feyzan Alasya.


Feyzan Alasya, “GÜNDÜZ DÜŞÜ / DAYDREAM” adlı sergisiyle 5 Kasım’dan itibaren Galeri Diani’de! Sanatçı bu sergisinde gerçekleri şiirsel bir dille yansıtırken hüznün, acının ve haykırışın evrenselliğini bir kez daha duyuruyor bize.

 “Sen şarkı söyle,  ben yürürüm senin şarkınla.

Sen bağır, acını ben duyacağım.” (Paul Valery)

Feyzan Alasya güçlü desenleri, çarpıcı resimleriyle şarkılarını söylüyor ve izleyenler hüznü ama bir yandan da umudu sezerek yürüyorlar onunla. Gerçeklerin şiirsel bir dille yansıtıldığı resimlerinde Valery’nin dizelerindeki hüznün, acının ve haykırışın evrenselliği bir kez daha duyuruluyor bize.


Feyzan Alasya, Levitation Nation I, 2022, tuval üzerine yağlıboya, 185x230 cm.


Feyzan Alasya’nın resimleri onun dünyayı anlamaya çalışma ve bir çözümleme yoludur. Onun yapıtlarının yaratım süreci Tahsin Yücel’in bir çözümleme yönteminden söz ederken belirttiği gibi “bir kendi ken­dini dinleme, kendi kendisiyle coşma alışkısı değil, öncelikle ‘başkası’nı anlama, ‘başkası’nı anlamanın nesnel koşullarını oluşturma çabasıdır”. Ve belki bu nedenle insanlığın yaşamı anlamlandırma isteğinin bir ürünü olan mitoloji, mitolojik figürler resmin izleğini oluşturmuştur.

Resim düzleminde kullanılan figürler eşsüremli bir dizge oluşturmaktadır. Bir yanda mitolojik figürler, bir yanda günümüzü çağrıştıran desenler aynı uzam içindedirler. Bu eşsüremlilik önceyi, şimdiyi ve sonrayı birlikte değerlendirmeye, belki de bir yüzleşmeye olanak sağar.

Onun zamansız resimlerinde anarşiden söz edilebilir. Her türlü otoriteyi reddeden anarşi bir başkaldırı olarak yansır bize. Bu başkaldırı aslında hüzünlerden, var olmanın acılarından yola çıkarak yaşam sevincinin ve mutluluğun arayışıdır. Bu arayış, dünyayı anlama çabası yaratılan bilinçli düşlerle sürer, güçlü desenleri düşlerin, düşlenenin yaratımıdır ve Sanat dünyayı yeniden yaratır. (Metin: P. Şükran Sabanuç).

Bu çarpıcı sergi siz izleyicileri 5-26 Kasım tarihlerinde Galeri Diani’de bekliyor.


Feyzan Alasya, Tepegöz, 2022, kağıt üzerine karışık teknik, 50x30 cm.



Feyzan Alasya Kimdir?

1976 İstanbul doğumlu sanatçı, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği mezunu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Anasanat dalında Yüksek Lisans yapan sanatçı, yaklaşık iki buçuk sene ressam Kasım Koçak ile çalıştı. İtalya’da Florence Academy of Art bünyesinde eski ustaların yağlıboya tekniklerini deneyimleme fırsatı da yakalayan sanatçının eserlerinde “desen” unsuru öne çıkarmaktadır. Feyzan Alasya’nın eserleri birçok koleksiyonda yer almakta ve çağdaş fuarlara katılmaktadır.

 

Galeri Diani

Gsm: 0533 236 31 34

Bostanbaşı Caddesi No 3/D Beyoğlu/ İstanbul

 

 

20 Ekim 2022 Perşembe

Hasan Basri İnan “Bir Ömürlük Misafir” Sergisiyle Galeri Soyut’ta


Hasan Basri İnan, “Bir Ömürlük Misafir”, 2022, Tuval Üzerine Yağlıboya, 80x60 cm.


Hasan Basri İnan “Bir Ömürlük Misafir” isimli sergisiyle 21 Ekim – 9 Kasım 2022 tarihleri arasında Galeri Soyut’ta.

Eser içerisinde yer alan imgeler, bir zamanlar yaşanmış ve yaşantı kesitlerinden anlık görüntü alınarak resmedilmiştir. İmgenin her parçası, kendi içinde bir içeriği taşımayı amaçlamıştır. Yapıtın içerisinde yer imge, izleyici ile göz göze gelmesi ve izleyiciyi uzun bir yolculuğa sürüklemesi, bu yolculukta izleyicinin belleğindeki bazı anıları kısa süreliğine hatırlanmasına neden olacaktır. Bu çekilen bir fotoğraf ya da bir nakkaş duyarlılığında işlenen arka plan…

Bu portreler üzerinde açığa çıkan eskiye olan yakınlık, siyah-beyaz fotoğrafların yağlı boyaya geçişinin ön zeminini hazırlamaktadır. Portre’nin, “Fotoğrafik Görüntü” temsili üzerinden hazırlan ve onları geleneksel çini ve kilim motifleriyle destekleyen yeni anlam arayışlarını da beraberinde getirmektedir. Fotoğrafik görüntünün içinde yer alan imge, onu yansıtan zaman algısını anlaşılabilecek bir biçimde somutlanmıştır. Resmedilen figürün siyah-beyaz olması, geçmiş zamanlardan bir felsefeyi uzak zamanlardaki köklerinden günümüze taşırken, kimi zaman resimlenen anonim portreler, kimi zaman aşina olduğumuzu sandığımız bir dervişin, kimi zamansa saraylı bir hanımefendinin tasviri olarak betimlenmektedir. Eserlerde arka planın renkli oluşu ise, dönemin insanı’nın ne zorluklar çekerek o kökboyaları ile yaptığı yünden ilmiklenmiş ipleri görmezden gelmek mümkün değil.


                                   Hasan Basri İnan, “Bir Ömürlük Misafir”, 2022, Tuval Üzerine Yağlıboya.80x60 cm.


Hasan Basri İnan
Hasan Basri İnan, 1992 yılında Malatya’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Mersin’de tamamladı. 2011 yılında Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne dereceyle girdi. 2015 yılında Seramik Bölüm birincisi ve Güzel Sanatlar Fakülte ikincisi olarak mezun oldu. 2015 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Seramik Bölümü, Yüksek Lisans Programını 1.lik ile kazandı. 2011 yılından beri, ressam Ahmet YEŞİ rehberliğinde sanatsal çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye Seramik Derneği ve Seramik Sanatı Eğitimi ve Değişimi Derneği üyesidir. 8 kişisel, 70’den fazla karma sergi, 10’dan fazla ulusal ve uluslararası jürili sergiler. Workshoplar, Sempozyumlar, Uluslararası Fuar ve çeşitli etkinliklerin yanı sıra Almanya, Fransa, İngiltere, Portekiz ve İspanya’daki uluslararası karma sergilerde yer aldı. 5 ulusal, 5 uluslararası ödülü vardır. 2018 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik Bölümü Tezli - Yüksek Lisans Programını tamamlayan sanatçı, çalışmalarını Mersin’deki atölyesinde sürdürmektedir.

 

                            Hasan Basri İnan, “Bir Ömürlük Misafir'', 2021, Tuval Üzerine Yağlıboya ve Akrilik, 150x110 cm.


Hasan Basri İNAN

He was born in 1992 Malatya. He completed his primary and secondary education in Mersin. In 2011, he was admitted to the Mersin University Faculty of Fine Arts with degree. In 2015 Ceramics Department 1st. And Faculty of Fine Arts 2st. Graduated as. In 2015 Hacettepe University Institute of Fine Arts, Ceramics Department, won 1st. with the Masters Program. In Since 2011, he continues to receive painting courses from painter Ahmet Yesil. He is a member of the Turkey Ceramic Society, Ceramic Art Association Education And Society. He  8 solo, more than 70 group exhibitions, more than 10 national and international jüried exhibitions.  Workshops, Symposiums and Various Events. He 5 National, 5 International awards. In 2018 He graduated from Hacettepe University, Fine Arts Institute, Department of Ceramics - Master's Program. He continues his works in his workshop in Mersin.

 

Galeri Soyut

Adres: Yıldızevler, Şht. Mustafa Doğan Cd No:82/A, 06550 Çankaya/Ankara

Telefon: (0312) 438 86 70

15 Ekim 2022 Cumartesi

Krassimir Kolev: “It is not a depiction of the forest, but an expression of a love story.”

Krassimir Kolev.


Krassimir Kolev's new series "The Secrets of the Woods" is also a brand new beginning for the artist. In his words, the beginning of a new love story. The deep blue that dominates the paintings is simply fascinating.

 

Interview by Ummuhan Kazanc

 


 

                    Krassimir Kolev, “The Secrets of the Woods 6”, 2022, oil on canvas, 140 x 200 cm (Diptych).



Dear Krassimir Kolev, thank you very much for accepting our interview request. We are also very happy to include your works in All-in-Line’s Art Exhibition section. First of all, we would like to get to know you a little better. Who is Krassimir Kolev?

I was born and raised in Bulgaria. I moved to Vienna, Austria in 1991 to study art at the Academy of Fine Arts. I had the privilege to study for two amazing Professors, Joannis Avramidis and Michelangelo Pistoletto. 

Already as a child, I was always painting and my only dream was always to become an artist, so for me, there was no other path. All my energy was directed toward this only dream. Afterward, I can say, that I was not very talented, but I have always been very passionate. Already at the age of 16-17, I had a plan to do art for 8 hours a day (because that’s what a professional worker does, they go to work 8 hours each day). I persisted in that for several years and I learn a lot during this time. The most important I learned was not to wait for inspiration but to take it. So I still do that, I am daily in my studio and create passionately. I go there and daily take the inspiration I need for my work. So I can enjoy my creative journey. 

Today I live in Austria with my Swedish wife (in between I lived for 15 years in Sweden) and our Chinese daughter, whom we adopted as she was one year old. So we are very much international in our family. 

 


Krassimir Kolev, “The Secrets of the Woods 1”, 2022, oil on canvas, 40x50 cm.


Why did you choose Austria to study art? Is there a special reason?

The year was 1991, just after the fall of the Iron curtain. Suddenly I could see the world. I didn’t want to study art in Bulgaria anymore. I wanted to see the world and learn from the best contemporary artists. I moved to Austria because it was nearest to Bulgaria, but I was planning to go on to the USA. But in Austria, I discovered the art of Joannis Avramidis and I decided to give try to entrance exam at the Academy. Luckily for me, I got accepted. So I stayed in Vienna.



                                     Krassimir Kolev, “The Secrets of the Woods 8”, 2022, oil on canvas, 140 x 100 cm.


You had the chance to work with two very important artists, Professor Joannis Avramidis and Professor Michelangelo Pistoletto at the Academy of Fine Art in Vienna. How do you remember your experiences with these two special artists? Has it had a significant impact on your art?

This was a very challenging time for me both personally and artistically. In the beginning, I felt like all my dreams are coming through, but soon after that, I got a real cultural crash. Everything was different. But eventually, I started to adapt and began to work on my development as an Artist. Avramidis was an amazing sculptor. I was in love with his way to interpret the Form. Studying with him has given me a lot of knowledge about drawing and shape interpretation. Eventually, because of his age, he got into retirement and we got a new professor. We got the luck to welcome Michelangelo Pistoletto. He was already a legend. He challenged me a lot to think as an artist and the importance of my artistic philosophy. 

 

Krassimir Kolev in his studio.



After taking your MA degree in 1998, you went to Sweden and lived in Uppsala until 2012. I guess you don't like hot weather very much. How did you decide to go this far north? How would you describe your artistic adventure there?

Ha ha ha… I love hot weather, but in 1997 I was almost for three months in Sweden during the summer. There I met my future wife. So it was the love that brought me there. 

I had an interesting artistic journey at this time. I was very interested in interactive art, multimedia, video installation, and so on… I was very curious about everything around digital art. This brought me eventually to the commercial scene and I was suddenly working as an art director and digital creator for multimedia and TV companies. Around 2005 everything become too digital and too commercial for me and I did a transition back to painting and sculpture. I needed to feel the material again, the work with my hands, I needed to smell the paints and get my hands dirty. In the beginning, my sculptures and paintings were abstract, but then I moved to very figurative, almost photorealistic expression. I had several exhibitions at this time both in Scandinavia and internationally. I’ve got even some prizes for my art at this time.

 

I guess just painting doesn't satisfy you. You work with Sculpture and Photography as well. How do these three different branches of art complement each other in your workshop? Or do you treat all of them as different branches of art?

I have always worked with different mediums. For me, they are all the same, and artistic expressions. That’s what is important to me. Sometimes I work on the same project with both paintings and photographs, or paintings and sculptures… But the most important for me - I always draw. Drawing is my artistic breathing.

 

Figure painting seems to have a very special place for you. How would you describe your relationship with the figure? 

I love working with the figure. I always discover so much inspiration there. I am trying to work with a live model every week. I see the human body as a canvas, where the soul paints its own stories. I love to discover and read those stories and interpret them. 


 

Krassimir Kolev, “The Secrets of the Woods 3”, 2022, oil on canvas, 40x50 cm.


I would like to talk about your "The Secrets of the Woods" series, which you have been working on for a while and is currently on sale on the All-in-Line website. First of all, the deep blue that dominates the picture enveloped me. It was as if I wanted to float in this deep, deepest blue… This parliamentary blue took me to a summer evening clad in a desolate, warm, starry, and magical night blue… Can we hear from you how this series was born?

It all began several years ago when I did four years project painting the Gardens of Melk Abbey in Austria. The result was an Exhibition with over 130 paintings, showing my interpretation of the four seasons, in those beautiful Gardens. There I had a very intense relationship with the landscape, and with the trees in particular. This resulted in a strong desire to intensively study the life of trees and the desire to express my emotions and perception of them. For almost two years I have tried to find a way to express this, but it always felt wrong, until now. In the early spring, I started to visit the forest again, just to walk and be there… To breathe and feel. I thought I would make a photography project of the trees, so I took my camera with me and started to photograph. But the more I photographed, the more I felt I should paint. Photography is the Art of the moment, you can freeze a second of time, but painting is the Art of the process… It just takes time. So, now I am daily going to the forest by the river, trying to feel it, to hear it, to smell it, to breathe… It is like the woods are talking in riddles, whispering secrets, poetry I can feel, but can’t understand. Words stroking my ears and heart. I feel saved and loved there. I don’t try to understand, my perception is emotional, not intellectual. I feel like I am in love and the trees are singing for me. I am surrounded by the beauty of pure nature. That’s what I am expressing in these paintings. It is not a depiction of the forest, but an expression of a love story.

 

Is there a reason for this general dark blue color intensity of the paintings? What does it mean for you?

The Blue is the expression of the feeling I have in the forest. When I go into the woods it is like a transition to another world - from the hot sun into the cool world of the forest. It’s like I am protected there, it feels like home, but also like magic.

 



Krassimir Kolev in his studio.


I describe this series as Krassimir Kolev's forest. But watching the trees and getting lost in the forest from Krassimir Kolev's window, which is reminiscent of the deep blue of the ocean, is a different pleasure, a different beauty. To be able to see and feel this virginity, as if no human being had discovered this place before, as natural as if they had never set foot, and as innocent as if it were the first gift of Krassimir Kolev. What do the innocence, calmness, and peaceful feelings in these pictures convey?

I think the viewer has to decide that for himself. What this conveys for me is not important, I think the important is what happens in you as you see those paintings. I think for everyone it is different. That is what I mostly love with art, it speaks to everyone differently, on a personal level.

 

What kind of feeling do you have when you go across the canvas before starting a painting? How would you describe the moment when a new painting begins to emerge?

Oh, I love this feeling! It’s like the beginning of a new journey. I don’t even know how to start. It feels like I’ve never done this before, but in some magical way in the end I am there, on the road and I have the privilege to see it happen, every new artwork is magic. I love it!

 

Finally, what are your plans for this series? Are you considering a solo exhibition?

Yes, I am planning to present this project at Solo Exhibition, but I don’t hesitate I enjoy creating it yet. It is a beautiful journey.

12 Ekim 2022 Çarşamba

Joaquin Sorolla Resimleriyle Renk ve Işık Şöleni

Joaquin Sorolla ya da tam adıyla Joaquin Sorolla y Bastida (d.27 Şubat 1863 - ö.10 Ağustos 1923) realist ve empresyonist eserler vermiş bir İspanyol ressam idi. Sorolla, portre resmimanzara ve toplumsal ve tarihi konuların anıtsal eserlerinin resminde mükemmeldi. En tipik eserleri İspanya'nın parlak güneş ışığı ve güneşli Valensiya sahillerini insanları ve manzaraları ustaca resmetmesiyle ünlüdür.