14 Mart 2023 Salı

Burcu Erden ve Metin Çelik’ten “Telkin ve Manzara” Sergisi

Metin Çelik.


Kasa Galeri, 22 Mart – 5 Mayıs tarihleri arasında “Telkin ve Manzara” başlığını taşıyan sergiye ev sahipliği yapıyor. Burcu Erden ve Metin Çelik’in üretimlerini Derya Yücel küratörlüğünde bir araya getiren sergi, sanat tarihinde kayıp cennet ütopyası olarak beliren manzarayı insan-doğa düalizminin ötesinde, doğanın insana telkini olarak arkasına alıyor. Metin Çelik’in resimleri ve Burcu Erden’in heykelleri insan ve insan olmayanın sınırlarında biçimlenen, sembollerle yüklü anıtsal kompozisyonlar olarak sergide yerini alıyor. Sanatçılar, kendi disiplinlerinden doğaya bütüncül bir bakış ve içselleştirilmiş bir duyguyla yaklaşıyor.


Metin Çelik.


Doğanın bir malzeme ya da bir kaynak olarak değil bir fail-aktör olarak düşünülmesi, insanla insan-olmayan arasındaki bir ortak inşa olduğunun farkına varılması günümüzde sanatın da merkezinde yer alıyor. “Telkin ve Manzara” başlığındaki sergi, doğa-insan-kültür karşıtlığını aşan bir etik temelin keşfine işaret ediyor. Bu anlamda, sanatın toplumsal ve politik tahayyülü sorgulama potansiyeli antroposen kavramıyla da yüzleşmeyi mümkün kılıyor. Burcu Erden, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi organik ve inorganik malzeme üzerinden işlerken çoğunlukla bedensel çağrışımlar taşıyan biyomorfik formlar yaratıyor. Kabaca yontulmuş izlenimi veren sakin ve yalın stilizasyonlar ne temsili ne de geometrik olan görsel bir ifade içeriyor. Soyutlanmış gerçeklik olarak karşımıza çıkan biyomorfik formlar, aşinalık ve muğlaklık arasında hem biraz tanınabilir hem de tanımlanamayan formlar şeklinde bedenleşiyor. Metin Çelik, insanın dönüşümü ve yarattığı yeni habitatın içindeki varoluşunu amorf manzaralar içinde ele alıyor. Gerçek ve hayalin, doğa ile doğaüstünün sınırlarının eridiği resimlerde kadın figürleri yaratıcı, korunması gereken, bir sığınak/kaçış olarak algılanan doğayla bütünleşiyor. Kadın ve doğa arasındaki ilişkiyi kutsayıp, erkeklerin yaratmış olduğu doğa ile kültür arasındaki sahte sınırlara işaret eden resimler eko-feminizme de selam veriyor. Sanatçı, sembolik anlamlarla yüklü arkadien manzaralar yaratıyor. “Telkin ve Manzara”, doğanın sesini bilincimize tohumluyor.

Burcu Erden.


KASA GALERİ

Bankalar Caddesi 2, Minerva Han, Karaköy, 34420 Istanbul
Telefon: (0212) 292 4939
E-posta: 
kasagaleri@sabanciuniv.edu
http://kasagaleri.sabanciuniv.edu/



8 Mart 2023 Çarşamba

Watercoloristanbul 2. Uluslararası Suluboya Resim Sergisi “KÖPRÜLER” CKM’de

                                    Prafull Sawant, “Warm morning at Jodhpur”, 38x27 cm.


Yerli ve yabancı 34 suluboya sanatçısının eserlerinin yer aldığı adlı Watercoloristanbul 2’nci Uluslararası Suluboya Resim Sergisi "Köprüler", 9 Mart 2023, Perşembe günü Caddebostan Kültür Merkezi'nde açılıyor. Sanatçılarca seçilen eserlerin (mavi etiketli) satışından elde edilecek gelirlerin, depremzedelere ulaştırılmak üzere AHBAP Derneği’ne bağışlanacağı “Köprüler” sergisi, sanatın gücünü dayanışmanın önemiyle birleştirecek.

Suluboya ressamı Ahmet Öğreten tarafından düzenlenen Watercoloristanbul 2’nci Uluslararası Suluboya Resim Sergisi “Köprüler”de; Prafull Sawant, Besnik Xhemaili, Igor Mosiychuk gibi dünya çapında tanınmış sanatçıların yanı sıra Antonia Mosiychuk, Tatiana Koparan, Vera Andrukhova, Tatiana Plekhanova, Beatriz Larrea Jaspe, Liliya Gliumova, O.Mi Corazon ve Nataliya İşiten gibi yabancı ressamların eserleri de yer alıyor.

“Köprüler” sergisinin karşı olmalar, karşıt fikirler ve zıtlık kavramlarından ortaya çıktığını vurgulayan ressam Ahmet Öğreten: “Karşıtlık ve zıtlık kavramları doğanın ve doğal olarak insanın yapısı içerisindedir. Oysa renklerde olduğu gibi zıtlıkların kontrast ve tamamlayıcı özelliği vardır. Önemli olan karşıtlıklarımızdan varoluşsal ahengi oluşturmaktır. Görevimiz sanatı küresel olarak yaymak ve kültürlerarası bir köprü kurmak olmalıdır. ‘Köprüler’ sergisi de yerli ve yabancı sanatçılardan oluşan bir seçki ile farklı kültürlerin bakış açısıyla yorumlanmış eserler karşıtlıklarla beraber var oluş kavramına odaklanıyor” diye belirtiyor.


                                                Ahmet Öğreten, “İstanbul”, 56x76 cm.


9-15 Mart tarihleri arasında CKM’de haftanın her günü 10:00-22:00 saatleri arasında gezilebilecek yerli ve yabancı 34 sanatçının eserlerinin yer aldığı “Köprüler” sergisinde ayrıca 9,11,12 ve 14 Mart tarihlerinde Ahmet Öğreten, Hakan Yıldız, Levent Erkök ve Tatiana Koparan’ın yapacağı canlı çalışmaları ücretsiz olarak izlenebilecek.

Köprüler Sergisi Suluboya Performansları

9 Mart Perşembe saat: 15:00 – Ahmet ÖĞRETEN

11 Mart Cumartesi saat: 13:00 – Hakan YILDIZ
12 Mart Pazar saat: 13:00 – Levent ERKÖK
14 Mart Salı saat: 12:00 – Tatiana KOPARAN

Açılış: 9 Mart Perşembe Saat: 17:00
Tarih: 9-15 Mart 2023
Adres: Caddebostan Kültür Merkezi, Bağdat Cad., Haldun Taner Sok., No:11 Kadıköy/İstanbul

Detaylı bilgi için:

Ahmet Öğreten: ahmet.ogreten@yahoo.co.uk


                            Igor Mosiychuk, “Summer Walks - Yaz Yürüyüşleri”, 26x37 cm.


Watercoloristanbul 2nd International Watercolor Painting Exhibition “BRIDGES” at CKM

Watercoloristanbul 2nd International Watercolor Painting Exhibition "Bridges", which features the works of 34 local and foreign watercolor artists, opens on Thursday, March 9, 2023, at 17.00 at Caddebostan Cultural Center. The "Bridges" exhibition, in which the revenues from the sales of the works (with blue labels) selected by the artists will be donated to the AHBAP Association to be delivered to the earthquake victims, will combine the power of art with the importance of solidarity.

 

At Watercoloristanbul 2nd International Watercolor Painting Exhibition “Bridges”, organized by watercolor artist Ahmet Öğreten; In addition to world-renowned artists such as Prafull Sawant, Besnik Xhemaili, Igor Mosiychuk, there are works by foreign artists such as Antonia Mosiychuk, Tatiana Koparan, Vera Andrukhova, Tatiana Plekhanova, Beatriz Larrea Jaspe, Liliya Gliumova, O.Mi Corazon and Nataliya Hearing.


 

                                            Besnik Xhemaili, “Landscape”, 30x40 cm.


The painter, Ahmet Öğreten 
 emphasizes that, the “Bridges” exhibition emerged from the concepts of opposition, opposing ideas and opposition, and adds, “The concepts of opposition and contrast are in the nature of nature and naturally in the structure of human. However, as with colors, contrasts have a contrast and complementary feature. The important thing is to create existential harmony from our oppositions. Our mission should be to spread art globally and build an intercultural bridge. The 'Bridges' exhibition focuses on the concept of existence together with contrasts, with a selection of local and foreign artists, and works interpreted from the perspectives of different cultures.

The "Bridges" exhibition, which includes the works of 34 local and foreign artists, can be visited every day of the week between 10:00 and 22:00 at CKM.  In addition, on 9, 11, 12 and 14 March, there will be workshops by Ahmet Öğreten, Hakan Yıldız, Levent Erkök, Tatiana Koparan, which could be watched free.

 

Bridges Exhibition Watercolor Performances

Thursday, March 9 at 15:00 – Ahmet ÖĞRETEN

Saturday, March 11 at 13:00 – Hakan YILDIZ

Sunday, March 12 at 13:00 – Levent ERKÖK

Tuesday, March 14 at 12:00 – Tatiana KOPARAN

 

Opening: Thursday, March 9 Time: 17:00

Adress: Caddebostan Culture Center, Bağdat Avenue, Haldun Taner Street, No:11 Kadıköy/İstanbul

 

For detailed information:

https://www.watercoloristanbul.com/

Ahmet Öğreten

ahmet.ogreten@yahoo.co.uk

 

6 Mart 2023 Pazartesi

Halil Akdeniz: Otobiyografik Yaşamı ve Sanatı – Kavramlar ve Sınırlar Ötesi Kitabı Çıktı


İdare Lambasının Işığındaki Yörük Çadırından, Kültür Müşavirliğine…

Halil Akdeniz: Otobiyografik Yaşamı ve Sanatı, Kavramlar ve Sınırlar Ötesi kitabında, imkânsızı başaran genç Cumhuriyet neslinin önemli isimlerinden sanatçı-akademisyen Halil Akdeniz’in, T.C. Dışişleri Bakanlığı yurt dışı Büyükelçilik Kültür Müşavirliği görevlerine kadar uzanan dolu dolu sanat serüvenine tanıklık ediyoruz. O’nun hikâyesi, -pek çok genç Cumhuriyet mühendisi, öğretmeni, akademisyeni ve doktorunun öyküsünde olduğu gibi- hayata sıfırdan başlayan ve bıkmadan, usanmadan yoluna devam ederek, süreç içerisinde uluslararası başarı ve projelere imza atan bir kişinin otobiyografisidir. Günümüzde bu nesil, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’e, onun ilke ve inkılaplarına inanan, Köy Enstitüleri ve devamı olan öğretmen okulları geleneğinden gelen, eğitim ve bilim neferleridir. Bu bağlamda Halil Akdeniz, kitabını da “Köyümün ve Cumhuriyetin tüm yoksun, dar gelirli gençlerine…” ithaf ediyorum demektedir.

Yazarlığını Prof. Dr. Halil Akdeniz, Kitap Tasarımını Murat Öneş, Editörlüğünü Ümmühan Kazanç’ın gerçekleştirdiği 256 sayfalık kitap, Boyut Yayın Grubu tarafından yayınlandı.

Halil Akdeniz: Otobiyografik Yaşamı ve Sanatı - Kavramlar ve Sınırlar Ötesi kitabı, yedi bölüm olarak hazırlandı. Bu çalışma, Akdeniz’in sanat yaşamı; Sanatçı - Sanat Yaklaşımı - Eserleri - Eleştiri ve Değerlendirme ve kısmen de üniversite(ler)deki sanat eğitimi yaklaşımı bütünlüğünde ele alan otobiyografik bir kitap olarak kurgulandı.



Doğduğu Coğrafya ve Yaşam Öyküsünde Sanatının İlk Gizemli Aşamaları
isimli Birinci Bölümde; Halil Akdeniz, Antalya’nın Finike-Kumluca yöresindeki çocukluk anılarını ilk kez sanat izleyicileriyle paylaşıyor. “Coğrafya Kaderdir” derler sözünü doğrularcasına bu bölgenin zengin Likya, Yunan ve Roma dönemi medeniyeti kalıntılarının bugünkü sanat yaklaşımını nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Birinci bölümde Akdeniz, ayrıca Köy Enstitüsü eğitim kurumlarının kapatılmasını çeşitli tezler ve araştırma yazıları bağlamında ele alarak, Türkiye’nin eğitim sistemindeki önemli bir dönemine üstten bir bakış sunuyor.

Simgeler ve Kavramsal Dünyası isimli İkinci Bölümde; Halil Akdeniz’in sanat yaşamı süresince oluşan kavramlar ve ortaya çıkan eserler tartışılıyor. Bu bölümde ayrıca sanat yazarları ve sanat eleştirmenleri perspektifinden Akdeniz’in eserlerine ve eserlerinde kullandığı imgelere bir bakış sunuluyor. Bu bölümde yer alan çok önemli sergi katalogları metinleri, Halil Akdeniz’in sanat geçmişini olduğu kadar Türk Çağdaş Sanatının da bir özetini sunuyor aslında. Bugün geriye doğru dönüp baktığımızda; Halil Akdeniz, Çağdaş Türk Sanatının gelişim çizgisi ve açılımlarında, yenilikçi ve araştırmacı tavrı ile Türk sanatının kilometre taşı olan bu sergilerin hemen hepsinde yer almış bir sanatçı. Bazılarının da organizasyonlarında görev almış bulunuyor.




Yurt içi ve Yurt dışında Yayınlanmış Araştırma Yazıları, Kitap/Katalog Metinleri, Makale, Bildiri ve Söyleşilerden Seçmeler
isimli Üçüncü Bölümde; sanatsal çalışmalarının yanı sıra yayınlanmış araştırma yazıları, kitap, makale, bildiri ve söyleşilerinden seçmeler yer alıyor. Dördüncü Bölümde ise, Halil Akdeniz’in önemli kamusal ve özel kurumların koleksiyonlarında bulunan ve özel projelerde yer alan eserleri kronolojik olarak verilmektedir. Beşinci Bölümde; Üniversite(ler)de Sanat Eğitimi Yaklaşımı ve Eğitim Modelleri Üzerine Tartışma başlığı altında Halil Akdeniz’in sanatçı kimliğinin yanı sıra sanat eğitimcisi ve akademisyeni kimliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu bağlamda kaleme aldığı makaleler ile “Geleceğin bilim ve sanatı nasıl olacak? Hangi kriter ve değerlere evrilecek?” sorularının yanıtlarını ararken, yaklaşım modellerini de sunuyor. Yapay zeka ve robot teknolojisi çağı, sayborglar ve robotlar, endüstri 4. ve 5., üçüncü kültür dönemi ve steam gibi birçoğumuzun yabancı olduğu kavramları bilim ve sanat eğitimi bağlamında çok yenilikçi bir yaklaşım ile tartışmaya açıyor. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü (bugünkü Gazi Üniversitesi), Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan ve çalıştığı bu üniversitelerde; bölüm kurma ve yeni programlar açma gibi akademik çalışmalarının yanı sıra bölüm başkanlıklarından fakülte kurulu üyelikleri, üniversite senatosu ve üniversite yönetim kurulu üyeliklerine kadar çeşitli kademelerde görev alan Akdeniz’in kitabın Beşinci Bölümü’nde yer verdiği makalelerinin, geleceğin sanat eğitimiyle ilgili yenilikçi ve reformist görüşlerinin ciddiyetle okunması büyük önem taşıyor.




Dışişleri Bakanlığında Diplomat Olarak Görev Yaptığı T.C. Büyükelçiliği Bonn-Berlin Kültür Müşavirliği Dönemi ve Sonrası
başlığı altında Akdeniz’in Kültür Müşavirliği süreci Altıncı Bölümde ele alınıyor. 1995-2001 yılları arasında yurt dışında Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olarak T.C. Bonn ve Berlin Büyükelçiliği Kültür Müşavirliği ve Kültür Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği görevlerinde bulunan Akdeniz, yine bu dönemde çok önemli sanatsal etkinliklere imza atmıştır. Almanya Münster Sanat Akademisi / University of Fine Arts Münster ‘Şeref/Onur’ üyesi olan Halil Akdeniz, sanat ile ilgili üretimlerine günümüzde de hız kesmeden devam ediyor. Kitabın Yedinci Bölümünde Gerçekleşmeyen Proje Tasarıları başlığı altında Akdeniz’in sıra dışı bir düşünce ürünü olan geniş çaplı sanat projeleri ve ekleri yer alıyor. Kapadokya Yeraltı Müzesi Proje Önerisi, Almanya’da Türk-Alman Üniversitesi Kurma Girişimi Projesi, Antalya Doğu - Batı Sanatları Müzeler Kompleksi Önerisi, Halil Akdeniz’in tüm ömrünü sanata ve sanat ile ilgili projelere vakfettiğinin açık bir göstergesidir.

Ressam-sanatçı, sanat akademisyeni, Kültür Müşaviri gibi birçok önemli titri aynı anda taşımayı başaran şahsiyetlerden biri olan Halil Akdeniz, ülkemizin ender yetiştirdiği çok yönlü kültür insanlarından biri. Bu kitapta onun sanat tarihine mal olmuş sanatsal çalışmalarının yanı sıra çok yönlü kültür insanı kimliğini de bir kez daha detaylarıyla izleme olanağı bulacaksınız.




 

21 Şubat 2023 Salı

Lucian Freud: Efsane Bir Sanatçı

Lucian Freud’un sergide yer alan eserlerinin arasında Rus milyarder Roman Abramoviç tarafından 33.6 milyon dolara bir müzayeden satın alınan “Benefits Supervisor Sleeping” isimli tablosu da yer alıyor, (© Christie’s 2008, © Lucian Freud).


2010 yılında, Lucian Freud (8 Aralık 1922 - 20 Temmuz 2011), 88 yaşındayken Paris Centre Pompidou’da açılan sergisi için kaleme aldığım yazıyı paylaşıyorum.

Yaklaşık çeyrek asır önce, 1987 yılındaki Centre Pompidou’daki retrospektifinden bu yana -bu sergiyle ünü daha da yayılır ve dünya sanat tarihindeki yeri kesinleşir- Freud’un sergisi Fransa’da ilk kez yer alıyor. Sergide, özellikle özel koleksiyonlardan seçilen elli adet geniş boyut tablonun yanı sıra baskıları, çizimleri ve Londra’daki atölyesinin fotoğrafları yer alıyor. Atölye mantığında hazırlanan 900 metrekarelik sergi alanıyla, stüdyosunun Freud’un resimlerinin yaratım aşamasında ne kadar önemli olduğu vurgulanmaya çalışılıyor.


Lucian Freud gece atölyesinde çalışırken, 2005, fotoğraf: 56.7x76 cm.,
(© David Dawson, Londra, Hazlitt Holland-Hibbert’in izniyle).


Lucian Freud’un resimlerini farklı kılan, onun titizlikle ve kesinlikle temeli resim yaratıcılığına dayandırılmış ve neredeyse saplantılı bir şekilde portre ve nüleri ele alması olarak açıklanabilir. Freud: “resmin bir beden/et gibi çalışmasını istiyorum” diyor.

Model, atölyenin kapalı dünyasında yani sanatçının laboratuarında inceleniyor. Freud, bu mekâna ne yerleştirdiyse sadece onu resmediyor, modellerini net bir perspektif içine yani kompozisyonlarının yinelenen ve tanınan parçaları olan mobilya üzerinde veya diğer atölye elemanları arasına oturtuyor: saksı bitkisi, çökmüş bir kanepe, eski bir sandalye, demir yatak başı, lavabo ve boyaları dökülmüş duvarlar…

Atölyenin penceresinden ya da kapısından bakılarak, tepeden resmedilmiş birkaç manzara -Londra evleri ya da fabrikalar, arka bahçeler, boş arsalar, bahçeler, çöp yığınları- çalışması vardır. Freud’un içindeki doğa, kentsel bir doğadır; yavan ve sıkışık.


“Cézanne’dan Sonra”, 2000, tuval üzerine yağlıboya,  214 x 215 cm., (Canberra, National Gallery of Australia, Canberra, NGA Foundation, David Coe, Harold Mitchell AO, Bevelly Mitchell, John Schaeffer ve Kerry Stokes AO’nun yardımlarıyla koleksiyona alınmış, 2001, Fotoğraf: © National Gallery of Australia, Canberra, © Lucian Freud).


Psikanalizin kurucusu Avusturyalı doktor ve psikolog Sigmund Freud’un torunu İngiliz ressam Lucian Freud’un sergide yer alan eserlerinin arasında Rus milyarder Roman Abramoviç tarafından 33.6 milyon dolara bir müzayeden satın alınan “Benefits Supervisor Sleeping” isimli, 1995 tarihli, iş bulma kurumunda çalışan Sue Tilley adlı bir kadını eski bir kanepe üzerinde uyur halde gösteren tablosu da yer alıyor. 1922 yılında Berlin’de doğan Freud, 1933 yılında Nazilerin iktidara gelmesiyle ailesiyle birlikte Londra’ya yerleşir ve 1939 yılında İngiliz vatandaşlığına geçer. Londra Central School of Art, Dedham Cedric Morris’ East Anglian School of Painting and Drawing ve Goldsmiths College’da ders alır. II. Dünya Savaşı’nda, 1941 yılında Atlantik Savaşı’nda deniz subayı olarak görev alır, 1942 yılında bu görevinden alınır. 1943 yılında Sri Lankalı bir editör tarafından bir şiir kitabının resimlendirilmesi için işe alınır. 1944 yılında ilk kişisel sergisini Alex Reid&Lefevre Gallery’de açar.

Lucian Freud, “İki Çocuk ile Yansıma (Otoportre)”, 1965, tuval üzerine yağlıboya, 91x91 cm., (Madrid, Museo Thyssen-Bornemisza, Fotoğraf © José Loren, Museo Thyssen-Bornemisza, Madrid, © Lucian Freud).


Dünyanın yaşayan en önemli sanatçıları arasında gösterilen, profesyonel modellerle çalışmayan Freud’un farklı tuval şekliyle ünlenen tablosu “Cézanne’dan Sonra”, National Gallery of Avustralya Ulusal Galerisi tarafından 7.4 milyon dolara satın alındı. Sanatçının otoportresi ise geçtiğimiz günlerde bir müzayedede 4.4 milyon dolara alıcı buldu. Portre ve nülerinin yanı sıra evlikleri ve aşklarıyla da çok konuşulan Freud’un biraz abartılı da olsa evlilik dışı 40 çocuğu olduğu söylentisi dilden dile dolaşıyor.


Painter’s Garden with Eli, 2006, Photographie - 56,5 x 75,8 cm., (© David Dawson, courtesy of Hazlitt Holland-Hibbert, Londres).


Leigh under the Skylight, 1994, Huile sur toile - 271 x 121 cm., Collection particulière, (Photo © DR ©Lucian Freud).

   

Naked Admirer, 2004, Admiratrice nue, 2004-2005, Photographie - 59 x 76 cm

(© David Dawson, courtesy of Hazlitt Holland-Hibbert, Londres).






5 Şubat 2023 Pazar

Zaha Hadid’den muhteşem bir kültür merkezi: MAXXI ROMA Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi

Maxxi Roma’nın dış görünümü, (© Zaha Hadid Mimarlık, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi).


İtalyan Kültürel Miras ve Etkinlik Bakanlığı tarafından kurulan ve İtalya’nın ilk kamusal, ulusal çağdaş yaratıcılığına adanmış, 150 milyon euro bütçeli, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in imzasını taşıyor.

YAZI: ÜMMÜHAN KAZANÇ


Zaha Hadid, 2004 yılında dünyanın en saygın mimari ödüllerinden Pritzker Prize’a layık görülen
ilk kadın mimar oldu, (Fotoğraf: © Steve Double).

1999 yılında açılan mimari proje için açılan uluslararası yarışmayı kazanan Zaha Hadid’in imzasını taşıyan Maxxi Roma müzesinin yapımı 2003 yılından buyana devam ediyordu. Bu modern ötesi yapının inşası nihayet bitti ve geçtiğimiz günlerde açılışı gerçekleşti. Sahsa Waltz’ın muhteşem kareografik enstalasyonları ile açılan müze şimdiden büyük ilgi görüyor.

Müzenin açılışına özel, Sonbahar 2010’da beş önemli sergi açılıyor. Pippo Ciorra, Alessandro D’Onofrio, Bartolomeo Pietromarchi, Gabi Scardi’den oluşan grubun ve Maxxi küratörlerinin organize ettiği “Spazio!” sergisi ile Maxxi Sanat ve Maxxi Mimari koleksiyonlarına eşsiz bir bakış sunuluyor. Achille Bonito Oliva’nın düzenlediği “Gino De Dominicis (1947-1998)” sergisi, sanatçıya adanan ilk antolojik sergi olma özelliğini taşıyor. Kutluğ Ataman’ın, “Mezopotamya Dramları” sergisini Cristiana Perrella organize ediyor. Bruno Reiclin ve Maristella Casciato, “Luigi Moretti” sergisini düzenliyor. “Geografie Italiane” isimli multimedya enstalasyon düzenlemesi ise Studio Azzurro imzası taşıyor.


 Maxxi, Roma şehri ile bütünleşmiş, (© Zaha Hadid Mimarlık, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi).


Maxxi Sanat ve Maxxi Mimari

Kültür kampüsü olarak anılan müze, iki önemli enstitüye ev sahipliği yapıyor. Maxxi Sanat (Anna Mattirolo yönetiyor) ve Maxxi Mimari (Margherita Guccione yönetiyor) sabit koleksiyonlar, koruma, çalışma ve en son sanat akımlarının yaygınlaştırılması programıyla sanatın ve mimarinin desteklenmesine odaklanıyor. Maxxi Sanat koleksiyonunda Boetti, Clemente, Kapoor, Kentridge, Merz, Penone, Pintaldi, Richter, Warhol gibi önemli sanatçılara ait 300 eser bulunuyor. Maxxi Mimari’de ise Carlo Scarpa, Aldo Rossi, Pierluigi Nevri ve diğer mimarların kişisel arşivlerinin yanı sıra Toyo Ito, Italo Rota ve Giancarlo De Carlo gibi çağdaş mimarların projeleri ve “Atlante Italiano” ve “Cantiere d’autore”nin fotoğraf koleksiyonları bulunuyor.


Maxxi Roma’da köprüler, merdivenler, binayı ve galerileri birleştiriyor,
(© Zaha Hadid Mimarlık, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi, Fotoğraf: Iwan Baan).


Sanat ve kültür kampüsü olarak tasarlanan, çok amaçlı, birden çok bilim dalına seslenen Maxxi, aynı zamanda tüm Roma şehrine açılan yeni bir kentsel alan. 29.000 metrekarelik alanda iki müzenin yanı sıra, konser salonu, kütüphane ve medya kütüphanesi, kitap satış bölümü, kafeterya, süreli sergi alanları, çeşitli ticari ve canlı etkinlikler için açık alanlar, çalışma bölümleri bulunuyor.

Zaha Hadid Mimarlık’ın projesi, şehrin kendi dokusu ile birleştirildiğinde, “kentsel kampus” fikrini sunan bir mimari çözüm ortaya çıkmış. Gerçekten, Maxxi, bir kapalı bina görüntüsü ortaya koyuyor ancak geniş hacimsel uzantılar, iç mekânları binanın dışındaki dış boşluklara, bunları da tüm komşu alanlara taşıyor. Dışta yer alan yürüyüş yolu, binanın mimari yapısını takip ederken, tüm çıkma hacimlerin altından da kayıyor ve yaklaşık bir asır önce müzenin yanında inşa edilmiş askeri yapılarla, kentsel bütünlüğünü korumaya devam ediyor.

Cam (çatı), çelik (merdiven ve kolonlar), beton (duvarlar)’un birleşimi sergi alanlarına doğal bir görünüm kazandırırken, hareketli paneller ile bu alanların esnekliği sağlanıyor. Akıcı ve kavisli mimari biçimler, farklı kademelerin değişik uygulamalarla birbirinin içine geçmesi, ışığın farklı kullanımına olanak sağlarken, oldukça karışık mekânsal ve işlevsel bir tecrübenin, sizi her an şaşırtan detayların izlenmesine de imkân veriyor.

 

Anish Kapoor, “Dul”, 2004, enstalasyon, 4610x14630x4610 cm., (© Fondazione Maxxi - Museo nazionale delle arti del 21. secolo-Roma, Ministero per i Beni e le Attività Culturali, Galleria Massimo Minini Brescia’nın izniyle, Fotoğraf: Attilio Maranzano).


Zaha Hadid Maxxi Roma’yı anlatıyor:

“Roma’daki müze ile ilgili en ilginç nokta, burası artık bir nesne değil, daha çok bir saha, bunun anlamı da birçok program müzeye dâhil edilebilir. O artık bir müze değil, bir merkez. Biz burada, iç ve dış mekânların yoğun yapısını dokuyoruz. Bina, kalıcı, geçici, ticari galerilerin şaşırtıcı bir karışımı, geniş kentsel bir alanı çizgisel gösteri yüzeyleri ile suluyoruz. Bu bir kütüphane de olabilirdi; yan yana durmayan birçok bina var, fakat bu yapılar birbirinin içine geçiyor, birbirine ekleniyor. Bunun anlamı, organizasyonsal diyagram sayesinde, farklı programları diğer galeri alanları içine karıştırabilirsiniz. Mimari ve sanat arasında bağlantı kurabilirsiniz; köprüler onları birleştirebilir ve bir sergi haline dönüştürebilir. Bu sayede tüm alana yayılan sergileme gibi ilginç olanaklar yaratabilirsiniz. Maxxi Roma’da tüm alana yayılmış sergiler düzenleme imkânınız var, fakat bunlar aynı zamanda sıkıştırılmış olabilir, böylece çeşitlilik yaratabilirsiniz.”

Projenin arkasındaki ana fikir görsel sanatların sunulması için tarafsız bir yapı yaratmak. Alan sergileme mekânları ile yarılmış; duvarlar onun boşluklarından geçiyor, onların kesişmesi dış ve iç mekânı belirliyor. Bu sistem binanın üç katında da kendini gösteriyor. En gelişmiş, en zengin olan ikinci katta köprüler, binayı ve galerileri birleştiriyor. Ziyaretçiler izole bir binanın kompakt hacmi ile karşılaşmak yerine, yoğunluğun, devam eden boşlukların içine dalmaya davet ediliyor. Bu iç mimari yapısı sayesinde tüm bina boyunca ziyaretçiler farklı manzaralar, açılımlar görebiliyor.

Müze iletişim bilgileri: via Guido Reni 4a, Rome www.maxxi.beniculturali.it


Akıcı ve kavisli mimari biçimler, Maxxi Roma’nın her köşesinde hissediliyor,
(© Zaha Hadid Mimarlık, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi, Fotoğraf: Iwan Baan).

Rakamlarla Maxxi Rome

Proje bütçesi: 150 milyon euro

Öngörülen ziyaretçi sayısı: yılda 200 bin-400 bin kişi

Toplam alan: 29.000 metrekare

Dış alan: 19.640 metrekare

İç alan: 21.200 metrekare

Sergileme alanı: 10.000 metrekare

Maxxi Sanat: 4.077 metrekare

Maxxi Mimari: 1.935 metrekare

Toplam hacim: 113.000 metrekare

Maksimum yükseklik: 22.90 metre

Yapısal çelik: 6.000.000 kilogram

Çelik çatı kirişleri: 700.000 kilogram

Cam çatı: 2.600 metrekare

Çalışan işçi sayısı: 1.500 günde her gün 100 kişi

Toplam çalışma saati: 1.250.000


Sahsa Waltz’ın muhteşem kareografik enstalasyonları ile açılan Maxxi Roma, şimdiden büyük ilgi görüyor,
(© Zaha Hadid Mimarlık, Maxxi Ulusal 21. Yüzyıl Sanatları Müzesi, Fotoğraf: Iwan Baan).


Zaha Hadid Mimarlık İmzalı Diğer Projeler

1950 Bağdat doğumlu, Irak asıllı İngiliz vatandaşı olan Zaha Hadid, Londra’da ünlü Architectural Association’da eğitim gördükten sonra, bir süre Office of Metropolitan Architecture adı altında Rem Koolhaas ile ortak çalıştı. Harvard ve Yale’de çeşitli programlara katılan Hadid, 2004 yılında dünyanın en saygın mimari ödüllerinden Pritzker Prize’a layık görülen ilk kadın mimar oldu.

Zaha Hadid, bilinen ve alışılagelmiş mimari, kentsel planlama ve tasarımın sınırlarını zorlaması ve dünya eğitimine yaptığı katkılarla uluslararası alanda tanınıyor. Zaha Hadid için mimari ve çevre büyük önem taşıyor, ikisi birleştiğinde umulmadık sonuçlar ve dinamik biçimler ortaya çıkıyor. Almanya Wolfsburg’daki Phaeno Bilim Merkezi’nde, Zaha Hadid’in alanların karmaşık biçiminde dinamizm ve akıcılık ile karakterize edilmiş olanı arama için verilen uğraşlar açıkça görülmektedir. Amerika Cincinnati’deki Rosenthal Çağdaş Sanatlar Merkezi; Almanya, Leipzig’deki BMW Merkez Binası, gelecek fikrini, keşfedilmemiş mekânsal kavramlar ve hayali biçimlerle dönüştürmesi ile tanınıyor.

Zaha Hadid’in şu anda üzerinde çalıştığı çok önemli projeler bulunuyor: 2012 Londra Olimpiyatları Su Sporları Merkezi; Dubai Signature Kuleleri, Abu Dhabi’de Performans Sanatları Merkezi; Çin, Guangzhou’da Opera Tiaytrosu; Amerika ve Rusya’da çeşitli şahsi gayrimenkuller; İstanbul, İspanya ve Orta Doğu’da nazım planları.

Kültürel binalar:

Rosenthal Çağdaş Sanat Merkezi, Amerika, Cinninnati

Phaeno Bilim Merkezi, Almanya, Wolfsburg

LFone/Landesgatenschau, Weil Am, Rhein, Almanya

Çağdaş Sanatlar Merkezi, Roma, İtalya

Ordrupgaard Müze Genişletme Çalışması, Kopenhag, Danimarka

Maggie Centre, Victoria Hastanesi, Fife, İskoçya

Guggenheim Müzesi, Tainhung, Tayvan

Departement de l’Herault Culture Sport Building, Montpellier, Fransa

Price Tower Sanat Merkezi, Amerika

Plaza des les Arts Cinema Complex, Barselona, İspanya

Marseille Müzesi, Marseille, Fransa

Mind Zone, Millennium Dome, Londra, İngiltere

Desire Opera, Graz, Avusturya

Glasgow Transport Müzesi, İngiltere

Groninger Forum

Çağdaş Sanat Müzesi, Cagliari, İtalya

Neues Stadt-Casino, Basel, İsviçre

Kral II. Abdullah Kültür ve Sanat Evi

Zaha Hadid Mimarlık imzasını taşıyan bir başka yapı olan Kral II. Abdullah Kültür ve Sanat Evi’nde Petra anıtından ilham alınmış. Performans sanatları merkezi olarak hizmet verecek binada, Büyük Konser Tiyatrosu, Küçük Tiyatro bulunuyor. Binanın dış yapılanması ise bir amfi tiyatroyu hatırlatıyor.

 

Kral II. Abdullah Kültür ve Sanat Evi.

Kral II. Abdullah Kültür ve Sanat Evi, Lobi.

4 Şubat 2023 Cumartesi

Ali Elmacı “Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle” Sergisi ile PİLEVNELİ’de

Beni Kendinden Fazla Sev, 2022, Ali Elmacı ve PİLEVNELİ izniyle
​Fotoğraf: Fethi Karaduman.

Sanatçı Ali Elmacı’nın son dönem kağıt ve tuval eserleriyle birlikte ilk yönetmenlik deneyimini izleyiciye sunduğu yeni sergisi “Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle”, 14 Ocak-18 Şubat 2023 tarihleri arasında PİLEVNELİ Dolapdere’de ziyaret edilebilecek.

Sergide Ali Elmacı’nın görsel dili ve bakış açısını bu kez yeni bir ortama taşıyan, Bulut Reyhanoğlu prodüktörlüğünde hayata geçen üç yeni kısa metraj filmi izlenebilecek. Bu filmler: Hatice Aslan, Barış Demiröz, Gülnara Golovina, Hakan Meriçliler, Alper Saldıran, Melisa Şenolsun ve Ömer Ülger oyunculuğunda “Tadına Bakınca Kokusunu da Aldım”, Ahmet Rıfat Şungar ve Onur Ünsal oyunculuğunda “Bahçeye de Çıkarız” ve Aleyna Tilki oyunculuğunda “Beni Kendinden Fazla Sev”. “Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle” sergisine sanatçının özel koleksiyonlardan derlenen eserleri eşlik edecek. Bu sayede Elmacı’nın pratiğine bugüne kadar en kapsamlı bakışı sunacak.


22 Ekim 1976 yılında Sinop’ta doğan Ali Elmacı, 2010 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. Yapıtlarında iktidar, medya, güç, toplumsal kalıplar ve popüler kültür eleştirisini ele alan sanatçı, gerek toplumsal gerekse kişisel olguları çarpıcı boyutlarda yorumluyor ve kalıpları karikatürize ediyor.
“Dudaklarımı Öp Kalbimi Hançerle” sergisini 14 Ocak-18 Şubat 2023 tarihleri arasında PİLEVNELİ’nin Dolapdere’deki mekânında ziyaret edebilirsiniz.

Beni Kendinden Fazla Sev, 2022, Ali Elmacı ve PİLEVNELİ izniyle
​Fotoğraf: Fethi Karaduman.



Oğuz Kaleli “Solitude”

Oğuz Kaleli, Untitled, 2023, acrylic and oil on canvas, 160 x 110 cm.


Oğuz Kaleli’nin C.A.M. Galeri’deki ikinci kişisel sergisi 4 Mart - 1 Nisan 2023 tarihleri arasında açılıyor.

“Solitude” başlıklı bu sergide sanatçı, konstrüksiyonları farklı formlarla bağdaştırarak oluşturduğu figür ve mekan ilişkisi bağlamında hem geçmişten beslenerek, hem de gelecekle bir bağ kurarak çağımızın zorluklarına gönderme yapmaya çalışıyor. Çalışmaların bazılarında kayboluşu, bazılarında o kayboluşlardan çıkışı aktarmayı amaçlamakta. Yapıtlarında kişisel birikimlerinden yola çıkıp, doğa ve zaman olaylarını baz alarak, bazen duyu organlarımızla bile deneyimleyemediğimiz gökyüzünde­ki denge, yer altındaki oluşumlar, insanların doğa üzerindeki etkileri, kontrolsüz kentleşme gibi faktörleri ortaya koyuyor. Kullandığı her konstruksiyon parçasını, bir çizgi, doğal ve yapay olan oluşumların hareketlerini temsil eden bir veri olarak ele aldığında, bu verilerin birleşimiyle oluşan ritmik formda hem şimdiki zamanın gelecekle kurduğu bağı aktarırken, hem de insanları da bu aktarımlarda

konuşlandırarak gelecekte bir var olabilme arayışının peşinde…

www.camgaleri.com


Oğuz Kaleli, Untitled, 2023, acrylic and oil on canvas, 240 x 170 cm.


Hayal İncedoğan’ın “Yalnızlık Çağı Vol.I” İsimli Kişisel Sergisi Düsseldorf’ta Açıldı

 

Hayal İncedoğan, Studio.


Farklı disiplinlerden ilham alan eserleriyle dikkat çeken multidisipliner sanatçı Hayal İncedoğan’ın Almanya’da gerçekleştireceği ilk kapsamlı kişisel sergisi olan ‘Yalnızlık Çağı Vol.I’, Anna Laudel Düsseldorf’ta açıldı. Sergi sanatseverler tarafından 10  Mart 2023 tarihine kadar ziyaret edilebilir.

Ekrem Yalçındağ küratörlüğünde bir araya gelen ve sanatçının tuval resimlerinden sesli videolara, neon yerleştirmelerden cam ve ayna işlere kadar farklı tekniklerden eserlerine yer verilen seçki, motif kavramı çerçevesinde gelişen ve ağırlıklı olarak kavramsal düşüncenin izlerini taşıyan yansımalar olarak bütüncül diyaloglar ile kurgulanıyor.


Hayal İncedoğan, “Yalnızlık Çağı Vol.I”_“The Century of Loneliness Vol. I, Fotoğraf_Photo by Katja Ilner, Anna Laudel Düsseldorf, 2023.


İki basamaklı bir sergi serisinin ilki olarak tasarlanan ‘Yalnızlık Çağı Vol.I’ ile sanatçı, hem Türkiye hem de dünya tarihinin, 21. yüzyıl başlangıcından bu yana geçirdiği siyasal, ekonomik, sosyolojik ve dolayısıyla insanda yarattığı etkiler itibariyle psikolojik dönüşümlerini göz önüne alarak içinde bulunduğumuz yüzyıla ait farklı bir çağ tasviri öneriyor.

Özellikle edebiyat, müzik ve sinema referanslarının yer aldığı serginin odağında motif, leitmotif ve nostalji kavramlarına dair karşılaştırmalı bir yorum ve bütüncül bir dil göze çarpıyor. Bu diyaloglar çerçevesinde gelişen sergi, ziyaretçileri; bugünden geçmişe uzanan bir pratikle romantik akım, klasisizm, barok müzik, felsefe, edebiyat, estetik ve sanat tarihinin farklı noktalarından ilham alan okumaların mümkün olacağı katmanlı bir araştırmaya davet ediyor.Kişisel olandan kolektif olana ve politikadan psikolojiye kadar geniş bir spektrumdan beslenen sergi, bu yüzyılın ana arterleri sayılan konularının dışında kalan ve göz ardı edilen birçok meseleyi farklı bağlamlar çerçevesinde yeniden gözler önüne seriyor.

İçinde bulunduğumuz yüzyıla ait yeni bir bakış açısı öneren, görsel dil ve alt metinleriyle birlikte ziyaretçilerle disiplinlerarası diyaloglar geliştirmeyi hedefleyen Hayal İncedoğan’ın, güncel eserlerini bir araya getiren ‘Yalnızlık Çağı Vol.I’, 10 Mart 2023 tarihine kadar Anna Laudel Düsseldorf’ta deneyimlenebilir.

Adres: Mühlenstraße 1 40213 Düsseldorf/Germany

annalaudel.gallery | Facebook | Instagram | Twitter

 

Hayal İncedoğan, “Yalnızlık Çağı Vol.I”_“The Century of Loneliness Vol. I, Fotoğraf_Photo by Katja Ilner, Anna Laudel Düsseldorf, 2023.


Hayal İncedoğan

İzmir doğumlu sanatçı ve akademisyen olan Hayal İncedoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ne lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Şu an aynı fakültede Sanat ve Tasarım Bölümü'nde sanatta yeterlik sürecini tamamlamak üzeredir. 2005 yılında Türkiye’nin ilk özel müzelerinden biri olan Elgiz Müzesi Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda yer alan sanatçı aynı yıl dünya çapında gerçekleşen ‘Genç Sanatçılar Avrupa Müzeleri’nde isimli uluslararası proje kapsamında Pera Müzesi’nin seramik koleksiyonuna atıflı bir eser hazırlamış ve koleksiyonla birlikte sergilenmiştir. 2007 yılında Türkiye çapında gerçekleşen bir yarışma ile New York School of Visual Arts Üniversitesi’nin bursunu kazanarak, Türk Amerikan Derneği, Moon and Stars Project ve Mac Art Gallery’nin desteğiyle yeni medya alanındaki ilk sergisini New York’ta göstermiştir.

11-Hayal İncedoğan, “Yalnızlık Çağı Vol.I”_“The Century of Loneliness Vol. I, Fotoğraf_Photo by Katja Ilner, Anna Laudel Düsseldorf, 2023.


2010 yılında Akbank Sanat tarafından gerçekleştirilen 30. Günümüz Sanatçıları Sergisi'nde başarı ödülüne layık görülmüştür. Aynı yıl ‘Çağdaş Türk Sanatı’nın Son 60 Yılı’ başlıklı uluslararası koleksiyon sergisinde eserleri Almanya’da Osthaus Müzesi’nin ardından 2010 Kültür Başkenti Projesi’nin bir parçası olarak Mönchehaus Museum Goslar ve Pécs’te ardından Macaristan’daki Modern Hungarian Galeri’de sergilenmiştir. 2014 yılında İstanbul Art News Dergisi’nin düzenlediği bir ankette ‘Türkiye Çağdaş Sanatı'nda dikkat çeken 40 yaş altı 40 sanatçı’ arasında gösterilmiştir. 2012 yılında Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Galerisi Operation Room’da ‘Rüzgar Yabanidir’, 2014 yılında Art On İstanbul’da gerçekleştirdiği ‘Leylak Şarabı Vol.I’, 2015 yılında Pera Palas Otel’de sergilenen ‘Sonsuzun Sesi’ ve 2019 yılı sonunda Anna Laudel Galeri’de gerçekleştirdiği ‘Zamanın Gölgesinde’ isimli solo sergileri ses getirmiştir.

Çalışmaları bugüne kadar; Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avustralya, Finlandiya, İspanya, Macaristan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde çeşitli müze ve kurumlarda sergilenmiştir. İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu, T.C Dışişleri Bakanlığı Koleksiyonu, Elgiz Müzesi Çağdaş Sanat Koleksiyonu, Vehbi Koç Vakfı Sanat Koleksiyonu gibi birçok kurumsal ve özel koleksiyonda işleri bulunmaktadır. Çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı projelerle sürdürmektedir.

 

Hayal İncedoğan, “Yalnızlık Çağı Vol.I”_“The Century of Loneliness Vol. I, Fotoğraf_Photo by Katja Ilner, Anna Laudel Düsseldorf, 2023.


Anna Laudel

Eylül 2021 tarihi itibariyle Gümüşsuyu’ndaki yeni binasında sanatseverlerle buluşan Anna Laudel, yerli ve yabancı sanatçıların eserlerini sergilediği kapsamlı sergilere ev sahipliği yapmaya ve sanatçılarını uluslararası fuarlarda temsil etmeye devam etmektedir. Aynı anda birden fazla sergi ve etkinlik düzenlemeye olanak sağlayan ve yaklaşık 1000 metrekarelik alana yayılan galeri, İstanbul’un önde gelen dinamik güncel sanat merkezlerinden biri haline gelmenin yanı sıra, temsil ettiği sanatçılarla birlikte büyüyerek daha fazla sanatsevere ulaşmayı amaçlamaktadır.

2019’da Almanya’nın Düsseldorf kentinde açtığı ikinci galeri mekânıyla bu alanda yürüttüğü çalışmalarını uluslararası bir boyuta taşıyan Anna Laudel, iki mekânında eş zamanlı olarak Türkiye ve yurt dışından sanatçıların karma ve kişisel sergilerine yer vermektedir.

Galerinin kurucusu Anna Laudel, aldığı eğitim ve içinde büyüdüğü güncel sanat ortamının etkisiyle açtığı galeriler ve yer aldığı fuarlarla sanatçılarına uluslararası imkanlar sunmayı hedeflemektedir. Galerilerin direktörlüğünü Ferhat Yeter yapmaktadır.

Anna Laudel’in Istanbul ve Düsseldorf galerilerinde yer verdiği güncel sergiler, fuar takvimi ve etkinlik programlarını internet sitesi ve sosyal medya kanallarından takip edebilirsiniz:

 

annalaudel.gallery | Facebook | Instagram | Twitter