17 Ekim 2023 Salı

Zeyrek Çinili Hamam 13 Yıllık Restorasyon Sürecinin Ardından Kapılarını Kalıntıların Şifası (Healing Ruins) Sergisi ile Açtı

    Mehtap Baydu, The Distance Between Me And Everything Else, 2017, Polyester cast 180 x 127 cm, exhibited as part of        Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe.


5 Kasım tarihine kadar devam edecek olan sergi, Mimar Sinan’ın bu önemli kültür mirasını hamam olarak kullanılmadan önce deneyimlemek ve ücretsiz görmek için son şans! Adını UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki tarihi Zeyrek semtinden alan Zeyrek Çinili Hamam, The Marmara Grubu’nun 13 yıl süren kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından Zeyrek Çinili Hamam Müzesi, tarihi Bizans sarnıçları ve etkinlik-bahçe alanları ile açıldı.

Zeyrek Çinili Hamam kapılarını, ilhamını arkeolojik bir kazıya dönüşen 13 yıllık restorasyon sürecinden alan, küratörlüğünü Anlam de Coster’in üstlendiği Kalıntıların Şifası (Healing Ruins) sergisi ile açtı. 5 Kasım tarihine kadar devam edecek olan sergi, bu önemli kültür mirası işleyen bir hamam olmadan önce son kez ve ücretsiz olarak geniş kitlelerle buluşturuyor. Hamamın içinde gerçekleşen Kalıntıların Şifası (Healing Ruins) sergisiyle, ziyaretçiler bu tarihi yapıyı ücretsiz olarak gezme ve hamamın her bir bölümünü sanatla deneyimleme fırsatı buluyor.


Candeğer Furtun, Applause, 2010, Ceramic Each of 33 sculptures 31 x 11 x 6,5 cm, 27 x 9 x 7 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe.


Eşsiz mimarisini geniş kitlelerle buluşturmak hedefiyle bir sergiyle açılan Zeyrek Çinili Hamam, serginin ardından ısıtılacak ve Mart 2024 itibariyle yeniden hamam olarak hizmet vermeye başlayacak. Ziyaretçiler, kadınlar ve erkekler için ayrı bölümleri olması nedeniyle 'çifte hamam' olarak bilinen tarihi hamamda geleneksel yıkanma ve arınma deneyiminin tadını çıkarabilecekler.

Osmanlı Donanması'nın Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayreddin Paşa tarafından yaptırılan ve 1530-1540 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu kültürel ihtişamının zirvesindeyken Mimar Sinan tarafından inşa edilen Zeyrek Çinili Hamam, özgün mimarisine ve tarihi dokusuna sadık kalınarak özenle restore edildi. Restorasyon çalışmaları sırasında iki asırdan fazla bir süredir sıva altında kalmış olan 18. ve 19. yüzyıl duvar resimleri de dahil olmak üzere hamamın birbirinden etkileyici gizli hazineleri gün yüzüne çıkarıldı.


Elif Uras, Chamber of whispers, 2023, An installation of three sculptures in Muğla marble Sitting Bather, 96 x 88 x 53 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe.


Zeyrek Çinili Hamam, hamamların geçmişteki sosyal işlevlerini ve toplumu bir araya getirme fonksiyonlarını günümüz bakış açısıyla ele almayı ve geleneksel hamam kültürünü yaşatmayı hedefliyor. Bu nedenle hamamlar ısıtılmadan hemen önce, tarihi hamamın iç bölümleri ve Bizans sarnıçlarında gerçekleşen güncel sanat sergisi Kalıntıların Şifası (Healing Ruins) ile bu birleştirici işlevi sürdürmeyi planlıyor. 5 Kasım 2023’e kadar devam edecek olan sergi, mekanın hamam olarak kullanımından önce tarihi yapıyı son kez ve ücretsiz deneyimleme şansı sunuyor. Üstelik, sergi vesilesiyle ziyaretçiler, hamamın her bir bölümünü keşfetme ve mimari detayları inceleme fırsatı bulacak. Zeyrek Çinili Hamam’da kültür-sanat etkinlikleri Bizans sarnıçlarında ve Zeyrek Çinili Hamam Müzesi ile bahçesinde, hamam ısıtıldıktan sonra da devam edecek.

Küratörlüğünü Anlam de Coster'in üstlendiği Healing Ruins (Kalıntıların Şifası) sergisi, hamamın özenli bir arkeolojik bir kazıya dönüşen 13 yıllık restorasyon sürecinden ilham alıyor. Türkiye ve yurtdışından 22 sanatçıya yer veren ve mekâna özgü yeni yapıtlar da içeren sergi, tarihi kalıntıların keşfi ve onarımı sırasında açığa çıkan katmanların, bizi bireysel ve toplumsal düzeyde dönüştürebilme olasılıklarını araştırıyor.


Zoë Paul, Eyes wide sees infinite lives, 2023 Hand rolled raku fired ceramic beads, glass, pearl, brass, silver, nylon coated steel cable 205 x 270 x 1.5 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe.


Sergiye katılan sanatçılardan Francesco Albano, Adrian Geller, Alice Guittard, Başak Günak, Maryam Hoseini, Ahmet Doğu İpek, Lara Ögel, Zoë Paul, Daniel Silver, Panos Tsagaris, Ezgi Türksoy ve Elif Uras hamamın tarihine, mitolojisine ve mimarisine yanıt veren, mekâna özgü yeni işler üretti. Sergide ayrıca Erol Akyavaş, Mehtap Baydu, Hera Büyüktaşcıyan, Dorothy Cross, Candeğer Furtun, Cecilia Granara, Renée Levi, Maude Maris, Ayça Telgeren ve Marion Verboom’un yapıtları da yer alıyor.

Bireysel ve kolektif bellek kalıntılarını gün yüzüne çıkaran sanatçılar, psikanalizden simyaya uzanan pek çok referansla Zeyrek Çinili Hamam’ı zihinsel kazı alanlarına dönüştürüyorlar. Zaman içerisinde kaybolan ve unutulan efsaneler, fısıltılar, yankılar, şiirler, tenler, ritüeller, çiniler, devşirme malzemeler, mimari öğeler, semboller, sırlar, aşklar, kutlamalar, sohbetler, acılar, umutlar ve hayaletler bu sergide heykeller, resimler, çizimler, fotoğraflar ve yerleştirmelere konu oluyor.

 

Daniel Silver, Guy, 2016 HA4 Adel Rootstein mannequin, Statuario marble, steel, plaster, scrim 190 x 70 x 60 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe. Daniel Silver, Jonny, 2016 X5 Adel Rootstein mannequin, Statuario marble, steel, plaster, scrim 195 x 42 x 62 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe. Daniel Silver, Lilia and Wade, 2016, Adel Rootstein mannequins, Portoro marble, Statuario marble, plaster, scrim, paint, 173 x 66 x 44 cm, 191 x 70 x 45 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe. Daniel Silver, Sandy, 2016 BB4 Adel Rootstein mannequin, Statuario marble, steel, plaster, scrim 183 x 80 x 50 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe. Daniel Silver, Tracy Leigh, 2016 TL4 Adel Rootstein mannequin, Statuario marble, steel, plaster, scrim 177 x 48 x 37 cm, exhibited as part of Healing Ruins at Zeyrek Çinili Hamam. Photograph, Hadiye Cangökçe.


    Hera Büyüktaşcıyan, Dünyanın Labirenti Kalbin Cenneti, Hera Büyüktaşcıyan, Film 17’16’’, Prag - Istanbul, 2022, Kalıntıların Şifası sergisi, Zeyrek Çinili Hamam. Fotoğraf, Hadiye Cangökçe.


Zeyrek Çinili Hamam Müzesi İle Tarihe Yolculuk

Hamamla eş zamanlı olarak açılan Zeyrek Çinili Hamam Müzesi ziyaretçilerini Roma, Bizans ve Osmanlı dönemini kapsayan tarihi bir yolculuğa davet ediyor. Ziyaretçiler, dijital etkileşimli deneyimler aracılığıyla 16. yüzyıla yolculuk yapabilecek ve hamamın 360 derecelik İznik Çinileriyle kaplı özgün görünümünü keşfedebilecekler. Müze’nin içinde yer alan dijital alanlarda ziyaretçiler, kazılarla bulunan çini parçalarından ve yurtdışında çinilerimize sahip olan müzelerle yapılan çalışmalardan yola çıkarak tamamlanan 37 farklı desenin tamamını görebiliyorlar.

Aynı zamanda müze ziyaretçilerini, hamam ritüeli ile özdeşleşmiş havlular, taslar, değerli metaller ve sedeflerle süslenmiş nalınlar gibi tarihi hamam objelerini içeren özenle hazırlanmış seçkinin yanı sıra hamamın Mimar Sinan tarafından tasarlanmış dahiyane su ve ısıtma sistemlerini açıklayan şema ve maketleri de keşfetmeye davet ediyor.

 

  Francesco Albano, Whirlpool, 2014, Balmumu, polyester reçine, yastıklar, halat 50 x 37 x 115 cm, Kalıntıların Şifası sergisi, Zeyrek Çinili Hamam. Fotoğraf, Hadiye Cangökçe.


Gizemli Sarnıçlar

Zeyrek Çinili Hamam, restorasyon çalışmaları sırasında keşfedilen Bizans dönemine ait sarnıçlara da ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçiler, hamamın inşaatı sırasında Barbaros Hayreddin Paşa’nın kadırga köleleri veya levendleri tarafından duvarlara çizilmiş olabileceği düşünülen kadırga figürlerinin keşfedildiği yeraltı Bizans sarnıçlarını gezebiliyor. Sarnıçlar, hamam eski işlevine kavuştuktan sonra da, farklı disiplinlerden sanatçıların mekâna özgü yerleştirmelerine sahne olmaya devam edecek.

Zeyrek Çinili Hamam’ın Yeni Dönemi

Kalıntıların Şifası sergisinin sona ermesinin ardından, Zeyrek Çinili Hamam yeniden ısıtılacak ve Mart 2024'ten itibaren ziyaretçilere geleneksel bir Osmanlı hamamı deneyimi sunacak.

Ayrıntılı bilgi için Zeyrek Çinili Hamam sosyal medya hesapları takip edilebilir.

zeyrekcinilihamam.com I @zeyrekcinilihamam

Adres: Zeyrek, İtfaiye Cd. No:44, 34083 Fatih/İstanbul

The Marmara Grubu Hakkında

1966 yılında kurulan The Marmara Group, inşaat, gayrimenkul geliştirme ve konaklama alanlarında faaliyet gösteren uluslararası, özel bir gayrimenkul yatırım şirketidir. Firma, dünya çapında 10 lokasyona sahip lüks bir otel markası olan The Marmara Hotels'in sahibi ve işletmecisidir. The Marmara Group ayrıca, İstanbul Boğazı kıyısında yer alan ve 19. yüzyıldan kalma bir sarayın kalıntıları içinde inşa edilen çok amaçlı muhteşem bir etkinlik alanı olan İstanbul'daki Esma Sultan Yalısı'nın restorasyonunu da üstlenmiştir.

Proje ortakları

Mimari Tasarım: KA-BA

İnşaat firması: Dako İnşaat

Sergi ve Mekan Tasarımı: Atelier Brückner

Peyzaj Tasarımı: DS Mimarlık

12 Ekim 2023 Perşembe

Aramis Kalay’ın “Streetwise Istanbul” Projesi İrlanda’da Sergileniyor

                                        Fotoğraf: Aramis Kalay, Beyoğlu'ndan bir görünüm.



“Streetwise İstanbul” projesi, Aramis Kalay’ın fotoğrafları ve Meghan Nuttall Sayres’in metinleri eşliğinde İrlanda’nın Mullingar, Westmeath şehrinde County Arts Office Gallery’de, 19 Ekim-10 Kasım 2023 tarihleri arasında sergileniyor. 
İstanbul’un sokaklarında “Ötekini Kendi Gibi Görme” fikrinden yola çıkarak hazırlanan sergi, insan hikâyelerinin fotoğraflarından oluşuyor. Projenin ilk tohumlarını 1985’den beri birçok kez Türkiye’ye gelen Meghan Nuttall Sayres attı.


                                Fotoğraf: Aramis Kalay, Emirgan'da kestane satıcısı Hakkı bey.



“Streetwise İstanbul” sergisi, İstanbullu fotoğrafçı Aramis Kalay ile Amerikalı yazar Meghan Nuttall Sayres’in halktan insanların sözleri ve görüntülerini içeriyor. Alıntılar ve anekdotlarla sokak satıcıları, zanaatkarlar, metro müzisyenleri ve diğerlerinin gönüllerinden ve zihinlerinden geçenlerden ipuçları sunuyor. 
“Streetwise İstanbul” projesi daha önce ABD’nin Spoken şehrinde Saranac Art Project Gallery’de, 6-28 Mart 2020 tarihlerinde ve ABD Kuzey Carolina'da kuruculuğunu Nobel Kimya Ödülü sahibi Prof. Aziz Sancar ve eşi Gwen Sancar'ın yaptığı Chapel Hill şehrindeki Sancar Türk Kültür ve Topluluk Merkezi'nde 2021 yılında sergilendi.

 

                                    Fotoğraf: Aramis Kalay, Fatma Ayran (sedefkar Küçük Ayasofya'da).


İrlanda’daki “Streetwise İstanbul”, Aramis Kalay’ın 15. fotoğraf sergisi. İlk kişisel sergisini Paris’te açan Aramis Kalay İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya gibi birçok şehirde fotoğraflarını sergiledi. Fransa Ulusal Kitaplık (Bibliotheque National de France) fotoğraf koleksiyonuna “Gölgeler” konulu 21 eseri alınan Kalay, İrlanda’daki ilk sergisini County Arts Office Gallery açıyor. Kalay ve Sayres’in bir araya gelmesi ise Güneştekin Sanat Merkezi’nin uluslararası sergiler koordinatörlüğünü yürüten ortak arkadaşları Deniz Aral’ın aracılığı ile gerçekleşti. İstanbul sokaklarında yapılan bu çalışmaya Alara ve Tuana Çelik çevirmenlik yaparak katkıda bulundular.

“Streetwise İstanbul” ekibi üç yıla yayılan bir sürede Boğaz’ın iki yakasındaki mahalleleri keşfederken, İstanbul sakinleri hakkında geniş bilgi edindiler. Meghan Nuttall Sayres ve Aramis Kalay bu serginin ABD ve Avrupa’nın birçok şehrinde gösterilerek Batılıların, Yakın ve Ortadoğu’da yaşayan insanlara karşı oluşan önyargıların aşılması umudundalar.

Sergide, İstanbul ve İstanbulluların portrelerinden oluşan 30 fotoğraf yer alıyor. 

BİLGİ İÇİN:

Meghan Nuttall Sayres: meghansayres1@gmail.com

Aramis Kalay: aramiskalay@yahoo.com


                                                Varol Tartan (Emirgan-Kanlica arası deniz taksi).




10 Ekim 2023 Salı

Nazlı Pektaş’ın Küratörlüğünü Üstlendiği “Sanayiden Manzaralar” Sergisi Summart’ta

        Mahmut Aydın, “İzler”, 2023, Karton, Değişken ölçüler, Sanayiden Manzaralar Sergisi, Summart.


Seyrantepe Sanayi Mahallesi’nde atölyeleri olan sanatçıların üretimlerini Nazlı Pektaş küratörlüğünde bir araya getiren “Sanayiden Manzaralar” isimli karma sergi Summart’ta açıldı. Sergi, 5 Ekim - 30 Kasım 2023 tarihleri arasında izlenebilir.

Seyrantepe Sanayi Mahallesi, kent belleğinde yan sanayi ve tamir servisleriyle bilinse de aynı zamanda yıllardır İstanbul’da birçok sanatçının yaratıcı üretimlerini gerçekleştirdikleri atölyelerin adresi. Sanatla endüstriyel üretimin giderek sentezlendiği hibrit bir bölgeye dönüşen Seyrantepe Sanayi Mahallesi’nde yer alan Summart, “Sanayiden Manzaralar” sergisi ile atölyeleri bu bölgede yer alan sanatçılardan Mahmut Aydın, Can Aytekin, Mahmut Celayir, Antonio Cosentino, Ahmet Elhan, Leyla Emadi, İnci Furni, Aynur Önürmen, İrfan Önürmen, Kemal Seyhan, Rüçhan Şahinoğlu ve Demet Yalçınkaya’nın serginin kavramsal çerçevesine uygun olarak üretilmiş yeni eserlerini kapsayan bir seçkiye yer veriyor.


Mahmut Celayir, “Toplayıcılar”, 2023, Tuval üzeri yağlıboya, talaş ve kâğıt, 200 x 300 cm, Sanayiden Manzaralar Sergisi, Summart.


“Sanayiden Manzaralar”, 12 sanatçının atölyelerine adres olarak seçtiği bölgeyle girdiği teması takibe alıyor ve bu teması “manzara” ile birleştirerek izleyiciyi sanayi ile birlikte düşünmeye davet ediyor. Söz konusu “manzara”, sergide hem kendisi olarak varlık gösterirken hem de güçlü bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. İlhamını, atölyeleri sanayi bölgesinde yer alan sanatçılardan alan sergide yer alan eserler, sanatçıların sanayi bölgesini üretim yeri olarak seçme sebebinden başlayarak, bölgenin tarihine, bugününe, içinde yaşayan, çalışan, emek veren tüm sanayi bölgesi manzaralarına ışık tutuyor.

Serginin küratörlüğünü üstlenen Nazlı Pektaş, serginin tematik çerçevesini, “Sanatçıların sanayi bölgesinin sokaklarından, derinlerinden, duvarlarından, kokusundan, sesinden, bağırsaklarından, gökyüzünden, sakladıklarından / gösterdiklerinden, biriktirdiklerinden / püskürttüklerinden ve içinden / dışından, kendilerinde kalanı gösterdikleri bir sergidir” şeklinde yorumluyor.


Leyla Emadi, “RANTİSTAN”, 2023, Beton, demir, 30 x 165 x 7 cm, Sanayiden Manzaralar Sergisi, Summart.


Sergi, Sanayi Devrimi’nden günümüze dek giderek daha karmaşık hale gelen sanat emeği ile üretim koşulları arasındaki ilişkiyi, sanatçıların teknoloji ve endüstriden yararlanma biçimlerini, kültürel market ve kapitalist ekonomik düzen arasındaki belirsiz dinamikleri konu alarak, yerel atölyelerin farklı yorumlarına dikkat çekiyor. Summart’ın sanayi bölgesinin içinde bir galeri olarak var olması ile serginin merkezine aldığı söz konusu temalar, aynı mahallenin ikliminde izleyiciye farklı manzaralar sunuyor.

Sanat tarihi alanında kalıplaşan manzara kavramını yeniden düşündüren, aynı zamanda endüstriyel ve sanatsal üretimleri bir alanda doğuran, büyüten ve yaşatan sanayi bölgeleri ile olan teması gösteren Nazlı Pektaş küratörlüğündeki “Sanayiden Manzaralar”,  30 Kasım 2023 tarihine kadar Summart’ta ziyaret edilebilir.


İrfan Önürmen, “Çırak”, 2023, Buluntu malzemeler, Değişken ölçüler, Sanayiden Manzaralar Sergisi, Summart.


Bilgi İçin

Summart

Adres: Summa Plaza, Huzur Mah. Fazıl Kaftanoğlu Cad. No: 3 Seyrantepe/İstanbul


Nazlı Pektaş Hakkında

Sanat Tarihçisi, eleştirmen. Lisans eğitimini Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde (1998), Yüksek Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik-Cam bölümünde (2008), sanatta yeterliliğini ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümünde (2013) tamamlamıştır. Halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim görevlisi olarak dersler veren Pektaş, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde de öğretim görevlisi olarak dersler vermektedir.

Sanat tarihçisi/eleştirmen Nazlı Pektaş’ın makaleleri Sanat Dünyamız (YKY), Art Unlimited, gibi sanat dergilerinde, Artful Living, Argonotlar adlı portalda, Cumhuriyet Gazetesi’nde ve çeşitli sergi kataloglarında yayımlandı ve yayınlanmaya devam etmektedir. Gazete Oksijen O2’DE Temas/Yorum isimli köşesinde her hafta yazıları yayımlanmaktadır.

Pektaş’ın Türkiye’de sanata ve kültüre emeği geçen isimlerle yaptığı söyleşilerinden oluşan, “Bellek / Emek “isimli kitabı 2017 yılında Yapı Kredi Yayınları (YKY) tarafından yayımlanmıştır. Pektaş, İş bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan “Bir Seyyahın Resimli Güncesi Muhsin Kut” (2017) isimli kitabın yazarıdır. Pektaş’ın yazıları farklı kitaplarda yayınlanmaya devam etmektedir. 2018 yılında Corpus Yayınları tarafından yayımlanan, İmgenin Zamanı: Sanat, Hafıza, Direniş isimli kitapta “Yeryüzü Çoğalırken Ölmek” başlıklı bir yazısı bulunmaktadır. Yapı Kredi Yayınları Cogito dizisinden çıkan “Cinsiyeti Yazmak” (2016) isimli kitapta “Ana Mendieta’nın İzleri” başlıklı bir yazısı yayımlanmıştır. Ayrıca Doruk Yayınları tarafından yayımlanan, Belgesel / Kısa Film / Video Sanatı (2018) isimli kitapta “Hakikati Alt Etmek: Rezan Yeşilbaş, Cengiz Tekin ve Ferhat Özgür'ün Yapıtlarında Hayat, Oyun ve Mana” isimli bir yazısı yer almıştır.

Nazlı Pektaş farklı sergilerin küratörlüğünü yapmayı sürdürmektedir. 2023 yılında CKM’de açılan Görünür Görünmez Beden sergisinin eş küratörlüğünü yapan Pektaş, 2022 yılında AKM’de açılan “Gençler Yolda” başlıklı serginin de eş küratörüdür. 2022 yılında, Contemporary İstanbul Vakfı'nın Fişekhane'de bulunan sanat alanı Cocoon’da açılan Video’daki Manzara sergisi, Bilsart’da 2021 Şubat ayında açılan “na/mütenahi hürriyet” sergisi, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta, 2018’de açılan “İntihal mi?/ Hal mi?” başlıklı grup sergisi ve 2017 yılında Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi ve Sanat Galerisi’nde açılan "A4” başlıklı grup sergisi küratörlüğünü yaptığı sergiler arasındadır.

Nazlı Pektaş çeşitli kültür ve sanat kurumlarında seminerler vermekte, konuşma dizileri ve sergiler düzenlemektedir. Nazlı Pektaş, Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (Aica Türkiye) üyesidir.


Aynur Önürmen, “İsimsiz”, 2023 (detay), Çoklu heykel yerleştirme, sünger ve akrilik, Değişken ölçüler, Sanayiden Manzaralar Sergisi, Summart.


9 Ekim 2023 Pazartesi

Sanatçı Haluk Akakçe hayatını kaybetti

Haluk Akakçe.

Bir süredir kanser tedavisi gören çağdaş sanat dünyasının önemli isimlerinden Haluk Akakçe (53) hayatını kaybetti. Bir süredir akciğer kanseri tedavisi gören Haluk Akakçe 9 Ekim 2023 sabahı yaşam mücadelesini kaybetti. 53 yaşındaki sanatçı kısa süre Instagram hesabından 9 gün komada kaldığını ve mucizevi şekilde geri döndüğünü paylaşmıştı. 


Haluk Akakçe.


Haluk Akakçe kimdir?

Çağdaş Türk sanatının önde gelen isimlerinden Haluk Akakçe, 24 Temmuz 1970 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Bilkent'te okuduğu İç Mimarlık Bölümü'nün ardından Londra Royal College of Art'ta ve School of the Art Institute of Chicago'da yüksek lisans eğitimleri aldı.

İlk kişisel sergisini 1997 yılında Chicago'da açtıktan sonra bir süre sanat kariyerini Londra ile New York arasında sürdürdü. ABD ve İngiltere'deki pek çok büyük müze ve galeride gerçekleştirdiği sergilerinin yanı sıra seçkin bienal ve festivallerde de yer aldı.

53 yaşında hayatını kaybeden ressam ve iç mimar Haluk Akakçe, video enstalasyonları, duvar resimleri, akrilik, ahşap, panel ve kağıt üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü mezunu olan Akakçe, The School of the Art Institute of Chicago’da lisansüstü eğitimini tamamladıktan sonra Londra’daki Royal College of Art’ta da 1 yıl eğitim aldı. Çalışmalarıyla birçok ödül kazanan Akakçe’nin eserleri New York'taki MoMA PS1, Londra'daki Tate Modern, Graz’daki Thyssen-Bornemisza Art Contemporary ve İstanbul'daki Pera Müzesi’nin de aralarında bulunduğu dünyanın pek çok önemli müzesinde sergilendi. Akakçe çalışmalarıyla, Flash Art, Artforum, Art in America, Frieze ve Vogue gibi birçok uluslararası yayına da konu oldu.

Sanatı, kişinin kendini başka şekilde ifade edemediği zamanki ifade ediş biçimi olarak tanımlayan Akakçe, her sanatçının sorumluluğunun, toplumdan farklı olarak herkesin gidemediği o çizgiyi geçmek ve geri gelip bulgularını insanlarla paylaşmak olduğunu savunuyordu. Çalışmalarında insan ve doğa arasındaki uyumu, insanlığın doğa üzerindeki yıkıcı etkisini ve bu etkinin doğayı nasıl şekillendirdiğini sorgulayan Akakçe’nin en çok konuşulan eserlerinden biri, 2000 yılında ürettiği ‘Perfect Lovers’ oldu. Akakçe seride, insan ve doğa arasındaki uyumu, iki insan figürü üzerinden ele aldı.

Eserleri

Akakçe'nin önemli eserleri arasında “Teddy" (Ayıcık), “Ahtapot", “Mr Hö" gibi kendi hayal dünyasındaki karakter ve hayvanları resmettiği eserlerin yanı sıra "The City of Dreams" (2005), "The End of the World" (2010) ve "The Nature of Time" (2015) çalışmaları yer alıyor. Sadece sanatıyla değil sıra dışı giyim tarzı ve stiliyle de dikkatleri üzerine çeken Akakçe'nin, New York’ta yaşadığı dönemde yüzlerce tropik kuşu, köpeği ve midilliyi sahiplendiği, evine dev akvaryumlar kurduğu da biliniyor.


Haluk Akakçe.

Haluk Akakçe.


Haluk Akakçe.


26 Eylül 2023 Salı

Contemporary Istanbul 2023

Pilot Gallery.


Contemporary Istanbul, yeni programıyla Akbank ana partnerliğinde, 26 - 27 Eylül, Ön İzleme ve 28 Eylül - 1 Ekim, Genel Ziyaret günlerinde Tersane Istanbul'da sanatseverlerle buluşuyor. Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonu, 22 farklı ülkeden gelen 67 çağdaş sanat galerisi, 4 inisiyatif ve 4 sanat kurumuna ev sahipliği yapacak. Tarihi Haliç atmosferiyle Tersane Istanbul'da sanatseverler yeniden Contemporary Istanbul’da ağırlanacak.

Yeni katılan ve İstanbul'a ilk kez gelen 21 çağdaş sanat galerisi Contemporary Istanbul katılımcıları arasında olacak.

Contemporary Istanbul, Türkiye'deki hızla yükselen kültür ve sanat ortamını, koleksiyonerler ve sanatseverlerle buluşturmak için fuara ilk kez katılacak 21 çağdaş sanat galerisini İstanbul'da ağırlıyor.

4710 Gallery, Tiflis; Arma Gallery, Madrid; Aspan Gallery, Almati; BFM Art Center, Wuzhong City; Bogena Galerie, Saint Paul de Vence; Callirrhoë, Atina; FURIOSA, Meksika; IBI ART Gallery, Johannesburg; INLOCO Gallery, Dubai; IN THE GALLERY, Mayorka; Kalashnikovv Gallery, Johannesburg; Karpuchina Gallery, Prag; Lazy Mike Gallery, Riga; Maze Art Group, Tahran; Omelchenko Gallery, Moskova; Rıdvan Kuday Gallery, Diyarbakır; Sconci Gallery, Dubai; SGR Galeria, Bogota; SISTEMA GALLERY, Moskova; The Why Not Gallery, Tiflis; Yvonne Hohner Contemporary, Karlsruhe’den çağdaş sanat galerileri fuarda ilk kez yer alacak.


                  İhsan Oturmak, “Deadlock / Çıkmaz”, 2022, Oil on canvas / Tuval üzerine yağlı boya, 75 x 120 cm., 

                                                                    (Öktem & Aykut Gallery).


Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonuna Katılacak 67 Çağdaş Sanat Galerisi

.artSümer, İstanbul; 193 Gallery, Paris; 4710 Gallery, Tiflis; AB Gallery, Seoul; Ambidexter, İstanbul; Anna Laudel, Düseldorf, İstanbul; Arma Gallery, Madrid; Art On İstanbul, İstanbul; Aspan Gallery, Almati; Bavan Gallery, Tahran; BFM Art Center, Wuzhong City; Bogena Galerie, Saint Paul de Vence; Bozlu Art Project, İstanbul; BüroSarıgedik, İstanbul; Callirrhoë, Atina; C.A.M. Gallery, İstanbul; Collect Gallery, Sofya, İstanbul; C24 Gallery, New York; Dastan, Tahran; den art, Antalya; Dirimart , İstanbul; FURIOSA, Meksika; Galeri 77, İstanbul; Galeri Bosfor, İstanbul; Galeri Nev İstanbul, İstanbul; Galeri Siyah Beyaz, Ankara; Galeria Joan Gaspar, Barselona; Galeria Senda, Barselona; Gallery Schmidt, Zürih; HOFA, Londra; IBI ART

Gallery, Johannesburg; IN THE GALLERY, Mayorka; INLOCO Gallery, Dubai; KAIROS, İstanbul; Kalashnikovv Gallery, Johannesburg; Karpuchina Gallery, Prag; Lazy Mike Gallery, Riga; Leila Heller Gallery, Dubai, New York; Mariana Custodio Gallery, Lizbon, İstanbul; Mark Hachem, Paris, Beyrut; Martch Art Project, İstanbul; Maze Art Group, Tahran; MERKUR, İstanbul, Muse Contemporary, İstanbul; Öktem Aykut, İstanbul; Omelchenko Gallery, Moskova; Pg Art Gallery, İstanbul; Pi Artworks, Londra, İstanbul; Pilevneli, İstanbul; PILOT, İstanbul; Piramid Sanat, İstanbul; RED ART Istanbul, İstanbul; Rıdvan Kuday Gallery, Diyarbakır; SANATORIUM, İstanbul; Sconci Gallery, Dubai; Sevil Dolmacı Art Gallery, İstanbul; SGR Galeria, Bogota;

Simbart Projects, İstanbul; SISTEMA GALLERY, Moskova; SODA, İstanbul; THE PILL®, İstanbul; The Why Not Gallery, Tiflis; Villa del Arte Galleries, Barselona, Amsterdam; Vision Art Platform, İstanbul; x-ist, İstanbul; Yvonne Hohner Contemporary, Karlsruhe; Zilberman I İstanbul, Berlin


Pilot Gallery.



İnisiyatifler

Ka Atölye, Ankara; NOKS Art Space, İstanbul; KOLİ Art Space, İstanbul; Kıyı Projects, Antalya

Kurumlar ve Müzeler

Baksı Müzesi, Bayburt; Borusan Contemporary, İstanbul; Contemporary Istanbul Vakfı, İstanbul; Taksim Sanat, İstanbul

Contemporary Istanbul'a deniz yoluyla ulaşım, 26 Eylül tarihinde başlayacak ve 1 Ekim'e kadar devam ederek 30.000 sanatseverin ulaşımını sağlayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Hatları tarafından özel olarak sağlanan deniz ulaşımı hizmeti, 26 Eylül ile 01 Ekim tarihleri arasında Kadıköy, Üsküdar ve Beşiktaş'tan kalkan şehir hatlarıyla Hasköy İskelesi'ne erişim sağlayacak. Tersane Istanbul'a sadece 500 metrelik bir yürüme mesafesinde bulunan Hasköy İskelesi sayesinde sanatseverler, trafik sıkıntısı yaşamadan fuara deniz yoluyla kolayca ulaşabilecekler. Contemporary Istanbul'un 18. edisyonu'nda, İstanbul'un tadını çıkararak deniz yoluyla seyahat etme keyfi sunuyor. Deniz ulaşımıyla, 30.000 sanatseverin fuara ulaşımı planlandı.

Sanatseverler, Tarihi Atmosferde Sanat, Gastronomi ve Müzikle buluşacak.

Contemporary Istanbul'un 18. edisyonu, sanat, lezzet ve müziği bir araya getirecek. Şehrin önde gelen yeme içme mekanları olan Akali, Cup of Joy, Espresso Perfetto, Momo Bebeköy, Nappo, Petra, Saff ve Sail Loft ile günün sonunda DJ performanslarıyla birleşerek etkinliği sadece bir sanat fuarı algısından çıkarıp şehrin dinamizmini, kültürel çeşitliliğini ve yaratıcı enerjisini kutlayacak.

Bu yıl Contemporary Istanbul 18. edisyonunda öne çıkan projeler:

1. CI Photo Focus

Fotoğrafın bir sanat formu olarak önemini, güncel fotoğrafçılık pratiğinde çalışan sanatçı, galeri ve yayınları bir araya getiren 1. CI Photo Focus, Photo London'ın Danışma Kurulu Üyesi olan ve Sotheby's Fotoğraf Bölümü'nün eski Direktörü Simone Klein rehberliğinde gerçekleşecek. Fotoğrafçılığın yeniliklerini ve yaratıcı ifadelerini bir araya getiren bu yeni fuar platformunda, sanatçılar, galeriler ve ziyaretçiler arasında canlı diyaloglar teşvik edilecek. Borusan Contemporary'nin özel koleksiyonunun da yer aldığı bu platformda 20 uluslararası sanatçının eserlerine yer verilecek. 1. CI Photo Focus; Danışma Kurulu Üyeleri Ansen, Coşar Kulaksız, Kumru Eren, Leyla Ünsal, Sarp Kerem Yavuz, Tony Ventura, iş birliğinde gerçekleşmektedir.

Contemporary Istanbul’da yer alacak özel projeler:

Akbank’ın ana partnerliği üstlendiği fuarda; Akbank Sanat standında Hasan Bülent Kahraman küratörlüğündeki “Şaka” adlı sergisi, Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW'nin ortak partnerliğinde, Art Basel’den sonra BMW Electric AI Canvas projesi, Arjantinli sanatçı Cecilia Bengolea işbirliği ile gerçekleşecek LG OLED ART projesi, her yıl farklı bir programla dikkat çeken CIF Dialogues by İGA ART konuşmaları ve İstanbul çemberinin dışına taşan Anadolu'nun birçok şehrinde hızla gelişen çağdaş sanat girişimlerinin eserleri fuarda yer alacak.

Marc Oliver Wahler küratörlüğünde gerçekleşecek The Yard, bu yıl TOSYALI Holding partnerliğinde Tersane Istanbul’un dış avlusuna yayılıyor.

Bu yıl üçüncü edisyonunda dış mekan, heykel ve enstalasyonlardan oluşan The Yard, Cenevre'deki (MAH) Musée d'art et d'histoire'ın Direktörü Marc Oliver Wahler küratörlüğünde gerçekleşecek. Endüstriyel nesnelerin sanat eserlerine dönüştüğü bu sergi, çevreyle etkileşim içinde dinamik bir şekilde izleyiciyle buluşacak. TOSYALI Holding’in ‘Sürdürülebilir Sanat’ koleksiyonunda yer alan çelik üretim atıklarından ileri dönüşüm tekniği ile yaratılan Varol Topaç’ın bir eseri de Contemporary Istanbul’un 18. edisyonu’nda sergilenecek.

CIF Dialogues by İGA ART konuşma programı 27- 29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek.

Contemporary Istanbul’un 18. Edisyonu kapsamında gerçekleşecek CIF Dialogues by İGA ART konuşma programı 27 -29 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. İGA İstanbul Havalimanı’nın sanatı dünyayla buluşturduğu İGA ART projesi ile partneri olduğu CIF Dialogues üç ana başlık altında Tersane Istanbul’da gerçekleşecek: CI Photo Focus, Art in Public Spaces ve Art in Residence. Üç gün sürecek olan konuşma panellerinde, Marc Oliver Wahler moderatörlüğünde gerçekleşecek Art in Public Spaces, Art in Residency ve Simone Klein moderetörlüğünde ise; CI Photo Focus panelleri dikkat çekici içeriklerle izleyicilere sunulacak.

Contemporary Istanbul Ziyaret Saatleri

Ön İzleme:

27 Eylül 2023 | Saatler: 11:00- 16:00

Genel Ziyaret

27 Eylül 2023 | Saatler: 16:00-20:00

28-30 Eylül 2023 | Saatler: 11:00-20:00

01 Ekim 2023 | Saatler: 11:00-19:00

Contemporary Istanbul, Akbank ana partnerliğinde, Tersane Istanbul ve Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW ortak partnerliğinde resmi havayolu partneri olan Türk Hava Yolları, Miles&Smiles ile LG OLED evo, Qua Granite ve Trendyol partnerlerinin sanat projeleriyle gerçekleşecek. Pernod Ricard Türkiye ise co-partner olarak, her yıl olduğu gibi House of Brothers Lounge'da sanatseverlerle buluşacak. Bilet satışları Eylül’de www.contemporaryistanbul.com adresinde başlıyor.

18 Eylül 2023 Pazartesi

Fernando Botero: “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı”

21. yüzyılın en çok merak uyandıran sanatçılarından Fernando Botero’nun, 64 yapıttan oluşan kapsamlı sergisi, 4 Mayıs - 18 Temmuz 2010 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde yer aldı. Başarılı resim ve heykel kariyerinin yanı sıra sıcak ve samimi kişiliğiyle de izleyicileri büyüleyen Botero ile sanatının detaylarını konuşmuştuk. Artam Dergisi’nin 6. Sayısında yayınlanan röportajımızı sanatçının anısına tekrar yayınlıyorum. 15 Eylül 2023 tarihinde hayata veda eden Botero ışıklar içinde uyusun.

Röportaj: Ümmühan Kazanç - Olgaç Artam

                                                Fernando Botero, “Rafael’in Ardından” tablosunun önünde.

Pera Müzesi’ndeki serginizle Türk sanatseverlerle ilk kez buluşuyorsunuz. Resimlerinizi İstanbul’da sergilemeye nasıl karar verdiniz?

Türkiye’de Pera Müzesi gibi kurumlar Avrupa ve Amerikan sanatını Türk halkına tanıtıyor. Bu nedenle, Latin Amerikan dünyasında tamamen bilinmeyen, böyle derin bir kültürü olan bir ülkede işlerimi sergilemek benim için çok ilginç. Buna ek olarak, bir sanatçının evrenselliğine, farklı yerler ve kültürler tarafından beğenildiğinde ve anlaşıldığında inanırım.

Beş yıl önce Pera Müzesi benimle iletişim kurduğunda, ben müzenin varlığından bile haberdar değildim. Ancak çok kısa bir süre içinde kendi daimi koleksiyonları, müze programları, Rembrandt, Joan Miró ve Marc Chagall gibi geçici sergileri ile profesyonelliklerinin ve sorumluluklarının derecesini anladım. 2008’in son dönemlerinde, aslen Kolombiyalı, 2007 yılından bu yana Kolombiya Fahri Başkonsolosu olan ve benim kızımın arkadaşı Olga Valencia Apa benimle temasa geçti ve tekrar müzeyi tanıttı. Sonuç olarak, Türk sanatseverlere işlerimi tanıtmak için bu iddialı proje üzerinde yaklaşık bir buçuk yıldır çalışıyoruz. Ayrıca Müze Vakfının kurucusu Suna Kıraç’ın benim bir hayranım olduğunu öğrenmek beni çok mutlu etti. Ne yazık ki, İstanbul’u daha önce ziyaret etme fırsatım olmadı. Bu benim ilk ve çok heyecan verici gezilerimden biri. Orhan Pamuk’un İstanbul adlı romanını okuyarak bu olağanüstü keşif için kendimi hazırladım.


                    Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Resimlerinizde ve heykellerinizde Latin Amerikan hayatını anlatıyorsunuz. Pera Müzesi’ndeki serginiz altı bölümden oluşuyor. Bu serginin konseptini nasıl açıklıyorsunuz?

Sergide, son 20 yıldaki işlerimden 64 adet yağlıboya tablo yer alıyor. Boğa güreşleri, sirk, eski ustaların tablolarının yeni yorumları, natürmort ve Latin Amerikan hayatından sahneler gibi farklı konular yer alıyor. Eserlerimde folklorik elementlerle Latin ve Kolombiyalı kimliğim ve aynı zamanda büyük ustaların eserlerinden etkiler benim ilham kaynağımdır. Sirk, boğa güreşi, Latin Amerikan insanları, Latin Amerikan hayatı, natürmortlar ve sanat tarihinin eski başyapıtlarının versiyonları benim kültürümden ve hayatımdan pek çok örnekler içerir. Akrobatlardan matadorlara, dans eden insanlardan çıplak âşıklara, kardinallere, üzgün palyaçolara ve müzisyenlere uzanan farklı bir yolculuktur.


Fernando Botero, “Velazquez’in Ardından”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 205x176 cm.


Kendinizi “Kolombiyalı sanatçıların en Kolombiyalısı” olarak nitelendiriyorsunuz. Neden bu unvanı kullanmaya karar verdiniz?

Bir sanatçı şüphesiz çeşitli formlardan nedenini bilmeden etkilenir. İçgüdüsel olarak bir pozisyon alırsınız ve daha sonra bunu rasyonelleştirirsiniz ya da düzeltmeye çalışırsınız. Ben esasen soyut çalışan bir sanatçıyım; renk, şekil ve oranları içgüdüsel bir estetik düşünce ile seçiyorum. Şu anda yılın sadece bir ayını Kolombiya’da geçirmeme rağmen, kendimi sanat dünyasının uluslararası eğilimlerinden yalıtılmış en Kolombiyalı sanatçı olarak düşünüyorum.


Fernando Botero, “Baş”, 2006, tuval üzerine yağlıboya, 203x170 cm.


Tuvallerinize yansıttığınız “geniş ve şişman insanları” seviyor musunuz ve onlar sanatsal hayatınızın nasıl bir parçası haline geldiler?

Her zaman beni resimlerimdeki hacim ilgilendiriyordu. Genç ve öğrenciyken Floransa’da yaşadım. Floransalı sanatçıların düz bir yüzeyde hacim ve mekân yanılsaması yaptıkları bilinir. Sonuç olarak, başından beri ben hacimsel sanat eserleri yapmaya ilgi duydum. Benim stilistik amacım, ölçüleri genişletmeye uzanır. Bunu yaparak, daha fazla renk kullanmak için daha fazla alan yaratabilirim ve ifade etmek istediğim duygusallığı, zenginliği ve formun şehvet düşkünlüğünü daha iyi iletebilirim.


Fernando Botero, “Otoportre”, 1992, tuval üzerine yağlıboya, 193x130 cm.


Siz ayrıca natürmort ve peyzaj da çalışıyorsunuz. Sirk Koleksiyonunuz ile ilgili bir röportajınızda “Hepsinin ardından basit şeylere dönerim: natürmortlar” demişsiniz. Sade bir hayatı mı tercih ediyorsunuz? Resimlerinizi belirli bir sanat akımına ya da hareketine yerleştirmek kolay değil. Sanatsal pozisyonunuzu nasıl açıklıyorsunuz?

Bir sanatçı asla tam değildir. Sanatları sürekli değişim içinde olmasına rağmen insan olarak onlar asla değişmezler. Sanatta eserlerin “ilkbahar ya da kış koleksiyonu” olamaz. Kişisel tarzını geliştirmek için önemli olan güçlü bir maneviyat ve kararlılık duygusuna sahip olmak gerekir. Sanatta mükemmelliğin ne olduğuna güçlü bir şekilde sizin inanmanız gerekir.

Sizin ne yaptığınızı ortaya koyan ve onu eşsiz ve hatasız olarak damgalayan bir başlangıç vardır. Eğer büyük sanat konusundaki görüşümü değiştirseydim, muhtemelen tarzımı da değiştirirdim. 15. yüzyıl tablolarını yeteri kadar anladığım ve sevdiğim için şanslıyım. Bu işlerime derinlik ve yoğunluk verdi. Bu önemli geçmiş beni besledi ve tez canlılık, araştırma ve kişisel stilimi yaratan sanatta bir güzergâh çizmeme yardımcı oldu.


                                Fernando Botero, “Parkta”, 2004, tuval üzerine yağlıboya, 163x206 cm.

Katolik Kilisesinin Barok tarzı benimsediği Medellín, Antioquia, Kolombiya’da doğdunuz. Çocukluğunuz boyunca geleneksel sanat formlarından izole yaşadınız. Daha sonra matador okulunda okudunuz. Bu tecrübeler sanatsal hayatınızı nasıl etkiledi?

Benim gençliğimin Medellín’i, bugünün genişleyen metropolünden tamamen farklı bir şehirdi. 1930’larda ben hala bir boğa güreşçisi olmanın eğlenceli hayallerini kurarken bile Medellín, pratikte Kolombiya’nın geri kalanından kopuktu. Şehri çevreleyen dağları aşacak yollar yoktu, Medellín’i komşu kasabalara ulaştıracak ekspres yollar yapılmamıştı.

Medellín, yaratıcılığımı körükleyecek, hayal gücümü genişletecek müzelerden yoksundu. Ancak, on beş yaşıma geldiğimde modern sanat ile ilgili bir kitap görebildim, Picasso’yu, izlenimcileri ve diğer sanatçıları keşfettim. Hatta bu şeyin sanat olduğunu bile bilmiyordum. Bu kitabın sayfaları arasında dolaşmak kendimi keşfetmemi, 27 yaşında Avrupa’ya sanat okumaya gitmemi ve sanatın hayatımın amacı olduğunu öğrenmemi sağladı. 

1948’de Medellín’de halka açık bir sergide ilk kez çalışmalarımı sergiledim. 18 yaşında hala öğrenciyken, Medellin’in başlıca gazetesi el Colombiano’nun Pazar eki için resimler çizmeye başladım. Diego Rivera ve José Clemente Orozco gibi başlıca sanatçıların başını çektiği Meksika duvar resimleri, o dönemde benim sanatımın şekillenmesinde önemli rol oynadı.

1952 yılında Madrid’e taşındım ve Academia San Fernando’ya kayıt olduğum. Prado Müzesinde, İspanyol ustalar Velasquez ve Goya’nın eserleriyle karşılaştım. Turistler için büyük ustaların kopyalarını yaparak bütçeme katkıda bulundum. Akademi’de herkes kendi stilini geliştirmeye çalışıyordu ama benim öğrenmek istediğim tek şey teknikti. Madrid’deki ikinci dönemimin sonunda Paris’e gittim, neredeyse tüm zamanımı Louvre’da usta ressamları çalışarak geçirdim.

Sonra 1953’te Floransa’ya gittim ve 18 ay boyunca fresk tekniği tekniğini çalışmak için San Marco Akademisi’nde kayıt yaptırdım.

1955’te Bogota’ya geri döndüm ve 20 resmim Ulusal Kütüphane’de sergilendi. Sergi bir fiyaskoydu. Sonra Mexico City’e taşındım. “Mandolin ile natürmortlar (1957)” üzerine çalışırken aklıma hacimleri abartarak formları değiştirme fikri geldi. Meksika’da resimlerimi satarak geçinebiliyordum.

1958 yılında, 26 yaşındayken, 2 yıl için Bogota Sanat Akademisine resim profesörü olarak atandım. Daha sonra üçüncü kez Kolombiya’dan ayrılarak sınırlı bir bütçe ve zayıf İngilizcem ile New York’a taşındım. Greenwich Kasabası’nda bir tavan arası kiraladım. Birkaç portre yapmış olmama rağmen, direkt model üzerinden çalışmayı sevmiyorum. Onlar benim tarzımı kısıtlıyor ve özgürlüğümü alıp götürüyor. Kendi hayal gücümü izlemek için tamamen özgür olmayı tercih ediyorum.


                        Fernando Botero, “Kız Kardeşler”, 1969-2005, tuval üzerine yağlıboya, 173x204 cm.

Benim ilk büyük Avrupa sergim Ocak 1966’da, Almanya Baden-Baden’deki Staatiche Kunsthalle’de yapıldı. Önümüzdeki birkaç yıl içinde sürekli Kolombiya, New York ve Avrupa arasında dolaştım. Paris’teki ilk sergim Eylül 1969’da Claude Bernard Galeri’de yapıldı.

1984’te, Medellín Antika Müzesi’nde özel olarak inşa edilen salonda heykellerim sergilendi. Sonraki iki yıl neredeyse sadece boğa güreşi resimleri yaptım. En büyük boğa güreşçisi ressamı olmak için çalıştım ve böylece insanlar boğaları düşündükleri zaman otomatik olarak benim resimlerimi düşüneceklerdi.

2000 yılında, Kolombiya’da biri Bogota’da diğeri Medellín’de olan iki müzeye büyük bir sanat koleksiyonu bağışladım. Koleksiyonda 200’den fazla benim tablo, çizim ve heykellerimin yanı sıra Picasso, Monet, Renoir, Pissarro, Degas, Toulouse-Lautrec, Matisse, Chagall, Miró, Klimt, Dalí, Henry Moore, Matta, Rauschenberg, Schnabel, Stella ve diğer sanatçılara ait eserler bulunuyor.


Fernando Botero, “Kâğıt Oynayanlar”, 1999, tuval üzerine yağlıboya, 107x136 cm.


Hiç Türk ressam ve heykeltıraş tanıyor musunuz?

Bu İstanbul’u ilk ziyaretim ve maalesef sadece kısa bir zaman için. Bu kısa süre içerisinde zamanınım çoğunu İstanbul’a ve onun tarihsel anıtlarına hayranlık duyarak geçirdim. Bir sonraki ziyaretimde Türk Çağdaş sanatını yakından keşfetmeye niyetliyim. Şu anda şehir karşı konulmaz!


Fernando Botero, “Duşta Kadın”, 2005, tuval üzerine yağlıboya, 200x122 cm.