16 Ocak 2024 Salı

Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle MELEK CELÂL

Melek Celâl Sofu (1896-1976), Şapkalı Otoportre, 1941, tuval üzerine yağlıboya, 21 x 15,5 cm. Özel Koleksiyon.


Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin Türkiye resim sanatında önemli yeri olan sanatçılara ve eserlerine derinlemesine bir bakış açısı sunan monografik sergileri; geç Osmanlı İmparatorluğu’nun ve erken Cumhuriyet döneminin öncü kadın sanatçılarından Melek Celâl’e odaklanarak devam ediyor. Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla gerçekleştirilen Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl 26 Aralık 2023 – 28 Nisan 2024 arasında SSM’de ziyaret edilebilecek. 
Sergi, 1924’te Galatasaray Sergilerinde ilk nü eserleri gösteren, 1935’te ise ilk kişisel sergisini açan kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatına ve sanatına odaklanıyor. Çok yönlü üretim yapan sanatçının tablo ve eskizleri, Anadolu motiflerinden esinlenerek çizdiği desenleri, şehir planlama, hat sanatı ve Türk işlemeleri ile ilgili kaleme aldığı makaleleri, eleştirileri ve kitapları ile hayatına ışık tutan fotoğraflar, kartpostallar, hatıra yazıları ve mektupların bulunduğu zengin bir arşivden oluşuyor.


Melek’in fotoğrafı. Doğan Paksoy Koleksiyonu.



19. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nda doğan ve hayatlarına Türkiye Cumhuriyeti’nde devam eden ilk modern sanatçı kuşağının öncü kadın temsilcilerinden Melek’in hayatı ve eserlerine kapsamlı bir bakış sunan sergi, her anlamda radikal değişikliklerden geçen bir ülkede modernleşme sürecinin nasıl yaşandığına dair ipuçlarını içeriyor. Erken Cumhuriyet döneminin pek çok sanatçısı gibi, İstanbul’da varlıklı bir Osmanlı ailesinin kültür birikimiyle yetişen Melek Celâl’in hayatı, yalnızca bir dönemin unutulmuş bir ressamının hikayesini değil, aynı zamanda geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminin kültürel panoramasını da ortaya koyuyor. Sergide Melek Celâl’in tekniğine, eserlerinin 
geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına, kullandığı malzemelerin yapısı ve dokusuna ışık tutan Görünenin Ötesinde Melek Celâl bilimsel analiz çalışması da yer alıyor.

Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper “Sakıp Sabancı Müzesi ile daha önce birlikte gerçekleştirdiğimiz Feyhaman Duran, Selim Turan, Avni Lifij ve Abdülmecid Efendi sergilerinin sadece sanatseverler nezdinde değil, sanat tarihinde de önemli birer kaynak olduğuna inanıyoruz. Cumhuriyet’in tüm değerlerinin nüfus bulduğu çok yönlü bir kadın sanatçı olan Melek Celâl’in hayatını ve sanatını konu alan sergiyi Cumhuriyet’imizin 100. yılında gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Böylesine güçlü bir kadın sanatçıyı yoğun bir araştırma ve çalışmayla topluma sunan sevgili Nazan Ölçer ve SSM ekibine kalpten teşekkür ediyoruz.” dedi.


Melek Celâl Sofu (1896-1976), Gelincikler, kontrplak üzerine yağlıboya, 37,5 x 51 cm. Doğan Paksoy Koleksiyonu.



Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer; “Bir sanatçının çalışmalarına odaklanan, sanatçının tarzını, kültür sanat ortamına katkılarını kapsamlı bir şekilde işlediğimiz sergilerimiz, her zaman yoğun bir ön araştırma gerektiriyor. Sabancı Holding’in sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz monografik sergiler serimizi bu yıl kıymetli bir kadın sanatçıya ayırmak istedik. Melek Celâl, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş döneminde köklü bir aileden gelen çok yönlü bir figür olmasına rağmen, maalesef günümüzde unutmuş olduğumuz bir Cumhuriyet kadını. Cumhuriyet ideallerini yansıtan Melek Celâl’i, Cumhuriyet’in 100. yılında hatırlayarak, Türkiye’nin bu dönemini ve dönemin hayallerini de hatırlamayı kendimize görev bildik. Melek, eğitimli ve varlıklı bir aileye sahip olduğu için evinde iyi bir eğitim görür. İnâs Sanâyî-i Nefîse Mektebi ve Académie Julian’ın resmi kayıtlarında ismine rastlanmasa da bu okullarda konuk öğrenci olarak bulunmuş, sık sık seyahatler gerçekleştirdiği Paris’te dönemin önemli sanatçılarının atölyelerine devam etmiş olması muhtemeldir. Moda’da yaşadığı ve kendi atölyesinin de bulunduğu Villa Wohl’da dönemin pek çok sanatçı ve aydınına ev sahipliği yapmış, İstanbul’daki kültür ve sanat ortamında aktif bir rol oynamıştır. Melek Celâl sadece bir ressam ve heykeltraş değil, aynı zamanda yazar ve eleştirmen. Geleneksel Türk el sanatları ve hat sanatı hakkında yazdığı makaleler ve kitaplar, verdiği konferanslar, neredeyse sanatçı kimliğiyle yarışır niteliktedir. Melek, bir yönüyle Batı’ya bakarken bir yönüyle de Anadolu’ya dönen bir Cumhuriyet kadını. Tüm sanatseverleri eğitimli, dünyaya açık, geleneksel Türk sanatlarına ve mimarisine tutkuyla bağlı, Cumhuriyet’in yetiştirmek istediği nesile örnek olarak kabul edebileceğimiz 
Melek’in hayatını ve sanatını keşfetmeye bekliyoruz.” dedi.


Melek Celâl Sofu (1896-1976), Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın 1936, tuval üzerine yağlıboya, 36 x 48,5 cm. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu, Env. no. 206/619.



Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi kapsamında hazırlanan ve akademik kaynak niteliğindeki katalogda ise Namık Sinan Turan, Gizem Tongo, Ahu Antmen, Nazan Bekiroğlu, Mehmet Samsakçı ve Ömer Faruk Şerifoğlu, Melek Celâl’in hayatını ve sanatını pek çok farklı açıdan değerlendirdiler. Eğitim programlarıyla da desteklenecek sergi kapsamında 26 Ocak’ta gerçekleşecek, sanat terapisi ve farkındalık ilkelerinden ilham alan Müzede An’da atölyesiyle 5-7 yaş aralığındaki çocuklar ve ebeyvenleri, Melek Celâl’in galeride yer alan farklı natürmort eserlerinin renk ve kompozisyonlarını keşfedecek. Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını: Bütün Yönleriyle Melek Celâl sergisi, Sabancı Holding’in ana sponsorluğunda ve Gilan’ın katkılarıyla 28 Nisan 2024’e kadar, pazartesi hariç her gün 10.00 - 18.00 arasında SSM Galeri -2’de ziyaret edilebilecek.


Melek Celâl’in Türk Kadınlığının Atatürk’e Minnettarlığı isimli madalyası, 1961 versiyonu. Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Koleksiyonu.






Melek Celâl ile yapılan, “Üsküdar’ı, eski İstanbul’dan bir numune olarak saklamalıyız!: San’atkâr Melek Celâl’in Fikirleri” başlıklı söyleşi, Tan gazetesi, 19 Eylül 1936. Doğan Paksoy Koleksiyonu.


2 Ocak 2024 Salı

RESSAM ILGIN ERDEM’İN “SUSKU” İSİMLİ SERGİSİ GALERİ SOYUT’TA

Ilgın Erdem, "Çengelli Düşler", 2023, tuval üzerine yağlıboya, 60x80 cm.

Açılışından bu yana çağdaş sanatın en yetkin ve seçkin sanatçılarını sanatseverlerle buluşturan Galeri Soyut, Ocak ayında çok özel sergilerle sanat şölenini sürdürüyor. Galerinin Ocak ayı etkinliklerinden biri de ressam Ilgın Erdem’in son yapıtlarından oluşan “Susku” adlı sergisi. Sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun küratörlüğünde 5 Ocak’ta açılacak olan sergide sanatçının yirmi civarında resmi yer alacak ve sergi 23 Ocak’a kadar izlenebilecek.
Adana’daki atölyesinde çalışmalarını sürdüren sanatçı Erdem; sanat fuarları, seçkin sanat çalıştayları, workshop’lar, yurtiçi ve yurtdışı sergilerinde de yapıtlarıyla yer almaktadır. Sanat yolculuğunu ve poetikasını; “Yaşadığım toplumsal süreç ve yansımaları çok etkiliyor beni. Temel izleğim kadın. Onun imgesinin dönüşümsel yapısı ilgilendiriyor beni. Kadın ögesinde kusursuzluğu aramak yerine, yaşanmışlıklara ilişkin duyguları, kapalı bir kompozisyon içerisinde betimlemek cezbedici benim için. Eserlerimin birbiriyle olan devinimsel ilişkisini, zaman kavramı içindeki etkileşimlerle yeni atmosferler oluşturmak amacım.” diyerek oluşturan Ilgın Erdem’in son sergisi bağlamında çok özel bir katalog hazırlandı. Metnini sanat yazarı İbrahim Karaoğlu’nun yazdığı katalog, Ilgın Erdem’in resimlerinden özel bir seçkiyi içeriyor.

Küratör İbrahim Karaoğlu, “Susku” sergisini, “Yoğun duygular tutanağı her bir resmi, Erdem’in özel dünyasına götürüyor bizi. İnsanın sesini yitirip duyulmadığındaki duru, saf ve masum halleri onun temel izleği. Her bir suretine masumiyet katıyor: Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça, yitirdiğimiz masumiyetimizden uzaklaşmamızı sorgulayarak. Saf ve masum an’lar toplamı bu resimler. Çizgilere, renklere derin bir duyarlıkla yön vererek kır çiçeklerinin hüznüyle betimliyor suretlerin masumiyetini. Dramatik bir yoğunlukla yüklü bu büyülü suretler; izleyicisiyle arasında kalbi bir bağ oluşturuyor. Her bir resmi metaforların, alegorilerin, sessiz duyguların yoğunluğunu taşıyor. Kimi zaman, yaşadığımız anın içinde değilmişiz gibi, başka anları yaşar ya zihnimiz; geçmiş zaman hayallerini anımsarız, birbirine karışır ya hayallerimiz. Özlemin eski tadını arayıp, bulamayız ama geçmişi de hiç unutmak istemeyiz ya…

Ilgın Erdem, “Tohum”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 100x80 cm.



‘Çocukluk masumiyet durumudur, unutmak ve yeniden başlamaktır.’ diyen Nietzsche’nin söylemini anımsatıyor Ilgın Erdem ve resimlerinin içinde; izleyicisini yeniden buluşturuyor kendisiyle. Zorlamalardan, yapmacıklıktan uzak, içten bir anlatımla sunuyor resimlerini. 
‘Masumiyet ve mutluluk dönemi; hayatın cennetidir, kayıp cennet.’ diyen Schopenhauer'un yitik cennetini arıyor. Duru ve saf olanla masumiyet arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendiriyor. Saflığın en iyi betimlenmiş güzellik biçimi olduğunu duyumsatıyor masumiyetin. Mutlak bir saflık ve masumiyet anlarını yansıtan resimlerinde; en çok çiçeklere büründürüyor suretleri. Çiçekler aşkı, sadakati, güzelliği sembolize eder; çağrıştırır. Bu çağrışımların duygusal derinliği, masumiyeti daha bir çoğaltarak ekliyor saflığın gizemine. Ve bir zaman duygusu da katıyor çiçekler… Nefes kesen susku dolu yüzler, sessizliğin tonal görüntülerini çağrıştırıyor Ilgın Erdem’in resimlerinde. İçimizdeki sessizliğin uğultusuyla buluşturuyor. Ve sessizliğin senfonisi oluyor, susku.” diye tanımlıyor.

Ressam YALÇIN GÖKÇEBAĞ ise Ilgın Erdem’in resimleri hakkında şunları anlatıyor: “Ilgın’ın resimlerine genel bir bakışla ne yaptığını daha iyi görüyoruz. Portreler üzerinde yoğunlaşan bir sanatçı Ilgın Erdem. Aynı konuyu ele almasına rağmen, her kompozisyonunda farklı bir matematiksel çözümlemeyle seyircisini etkilemeyi başarmıştır.
Bir resim duvara asıldığında, seyircisiyle psiko - fizyolojik bir ilişki kurabiliyorsa, o eser amacına ulaşmış demektir. Elbette seyirci faktörünün kültürel durumunu da düşünmemiz gerekir. (Aslında bu meseleyi ayrı bir platformda derinlemesine irdelemenin, ülkemiz sanat ve sanatçıları açısından son derece önemli olduğunu düşünenlerdenim).
Ilgın’ın resimlerini salt portre olarak görmemek gerekir. Onun yapıtlarının her biri ayrı bir kompozisyon. Sanatçı, her eserini ortaya çıkarırken başka bir matematik kullanıyor. Büyük sanatçı ve modern resmin babası olarak bildiğimiz Cezanne’nın söylediği gibi “Resim matematiktir…” ki Ilgın resimlerinde matematiği, büyük bir gayretle ustaca kullanarak bütünlüğü yakalamış başarılı sanatçılarımızdandır.”

Bilgi için:
E-Mail: ilginerdem71@gmail.com
Galeri Soyut (Yıldız):
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. 82/A-B Galeri Soyut, Çankaya, Ankara
Telefon / Whatsapp / Phone:
+90 312 438 86 70
+90 532 550 99 94
 

Ilgın Erdem, “Umut Sensin”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 60x80 cm.


PAINTER ILGIN ERDEM'S "SUSKU" EXHIBITION IS AT GALLERY SOYUT

Galeri Soyut, which has been bringing together art enthusiasts with the most accomplished and distinguished contemporary artists since its opening, continues the art celebration with very special exhibitions in January. One of the January events of the gallery is the exhibition titled "Silence," consisting of the recent works of the painter Ilgın Erdem. Curated by art writer İbrahim Karaoğlu, the exhibition will open on January 5th, featuring around twenty paintings by the artist and can be visited until January 23rd.
 
Continuing her work in her studio in Adana, Ilgın Erdem also participates in art fairs, prestigious art workshops, and numerous domestic and international exhibitions. The artist describes her artistic journey and poetics as follows: "The societal processes I experience and their reflections deeply influence me. My fundamental pursuit is women, and I am intrigued by the transformative nature of their imagery. Rather than seeking perfection in the female element, I find it captivating to depict emotions related to experiences within a closed composition. My goal is to create a dynamic relationship between my works, forming new atmospheres through interactions within the concept of time."
 
For the context of her latest exhibition, a special catalog has been prepared. Written by art writer İbrahim Karaoğlu, the catalog includes a selection of Ilgın Erdem's paintings. Curator İbrahim Karaoğlu describes the "Silence" exhibition as follows: "Each painting, a record of intense emotions, takes us to Erdem's unique world. The clear, pure, and innocent states when one loses their voice and is unheard are her fundamental pursuit. She adds innocence to each portrait: 'As we move away from our childhood, we question our distance from the innocence we lost.' These paintings are a sum of pure and innocent moments. By directing lines and colors with deep sensitivity, she depicts the innocence of the portraits with the melancholy of wildflowers. These magical portraits, laden with dramatic intensity, create a heart-to-heart connection with the viewer. Each painting carries the density of silent emotions, metaphors, allegories."
 
He continues, "Sometimes, our minds experience other moments as if we are not in the present moment; we recall past time fantasies, and our dreams get mixed up. We long for the old taste of longing but can't find it. Ilgın Erdem recalls Nietzsche's statement: 'Childhood is a state of innocence, forgetting, and starting again.' She reunites the viewer with themselves within her paintings. She presents her paintings with a sincere narrative, free from constraints and artificiality. She seeks Schopenhauer's lost paradise: 'The period of innocence and happiness is the paradise of life, the lost paradise.'"
 
"She reshapes the relationship between what is clear and pure and innocence. She makes us sense that purity is the best-described form of beauty. In her paintings reflecting moments of absolute purity and innocence, she most often dresses the figures in flowers. Flowers symbolize love, loyalty, and beauty; they evoke and suggest. The emotional depth of these associations adds even more to the mystery of purity. And flowers also add a sense of time." "The breathtaking faces filled with silence in Ilgın Erdem's paintings evoke tonal images of silence. She brings them together with the roar of the silence within us. And silence becomes a symphony, a hush," he concludes.


 

Ressam Ilgın Erdem.



Painter YALÇIN GÖKÇEBAĞ explains the following about Ilgın Erdem's paintings: “A closer look at Ilgın's paintings reveals what she is accomplishing. Ilgın Erdem is an artist who focuses on portraits. Despite addressing the same subject, she manages to captivate her audience with a different mathematical analysis in each composition.

When a painting is hung on the wall, and it can establish a psycho-physiological relationship with the viewer, then that artwork has achieved its purpose. Of course, we must also consider the cultural context of the audience. (In fact, I am one of those who believe that delving into this issue in-depth on a separate platform is crucial for our country's art and artists.)
It would be a mistake to see Ilgın's paintings merely as portraits. Each of her works is a distinct composition. The artist uses a different mathematical approach when bringing each piece to life. As stated by Cezanne, a great artist and considered the father of modern painting, 'Painting is mathematics...' and in her paintings, Ilgın adeptly uses mathematics with great effort to achieve coherence, making her one of our successful artists.”
 
Further Info:
E-Mail: ilginerdem71@gmail.com
Galeri Soyut (Yıldız):
Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Cad. 82/A-B Galeri Soyut, Çankaya, Ankara
Whatsapp / Phone:
+90 312 438 86 70
+90 532 550 99 94

9 Aralık 2023 Cumartesi

AHMET YEŞİL’İN “İZ/LER” SERGİSİ BRIEFLYART’TA

Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 4)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 200x150 cm.


Ressam Ahmet Yeşil’in son dönem çalışmalarından oluşan “İz/ler” başlıklı yeni kişisel sergisi, 14 Aralık’ta Brieflyart Galeri’de açılıyor! Açılış 14 Aralık 2023 Saat 18.00’da. 
Sanatçının, her zaman olduğu gibi duygu potasında erittiği anıları, birikimleri, özlemleri, tutkuları, acıları, mutlulukları bir ahenk içinde tuvale yansıttığı çok katmanlı eserlerinin yer aldığı sergi, sanatseverlere görsel bir şölen vadediyor. “İz/ler” sergisi, 14 Aralık 2023 – 14 Ocak 2024 tarihlerinde Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda sergi açan, karma sergilere dahil olan ve önemli koleksiyonlarda eserleri bulunan Ahmet Yeşil’in son dönem çalışmalarından oluşan “İz/ler” serisi de diğer çalışmalarında olduğu gibi çok katmanlı, çok sesli eserler. Aslında sanatçı eserlerini oluştururken duygularının izlerini aktarmak için yola çıkmaz. Duygu potasında erittiği tüm bu duygu anıları, birikimleri, yaşanmışlıkları, özlemleri, tutkuları, heyecanları, düşüncüleri, acıları, mutlulukları resmin oluşum sürecinde bir ahenk içinde fırçanın ritmiyle tuvale yansır. Resim bittiğinde bu ritim ahengi sanatçının kendisine de yepyeni sorular sormasına yol açar. İzleyici kadar sanatçı da resmin karşısında onlarca sorunun cevabını arar. Resim artık bir duygu denizidir. İzler, imgeye dönüşmüştür. Artık izleyici bu imgeler arasında kendi gerçeğini, kendi duygu fırtınalarını görmeye başlar. Sanatçı geri planda, hem kendi resmini hem de resmini inceleyenlerini izler.


Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 1)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 200x160 cm. 

Sergi kataloğunu kaleme alan sanat yazarı ve eleştirmen Dr. Öğr. Üyesi Fırat Arapoğlu, Ahmet Yeşil’in “İz/ler” serisini şu cümlelerle anlatıyor: “Ahmet Yeşil’in çalışmalarında renk kullanımı, kompozisyon ve tema vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Doğanın güzelliği ve geçişler, ustaca yakalanır. Böylece doğanın dönüşümü, yaşamsal süreklilik ve kaçınılmaz olan, sanatçının çalışmalarında ustaca betimlenir. Bu Friedrich Nietzsche’nin izi, olmuş olan her şeyin sonsuz sayıda tekrarlanacağı fikri olan ebedi tekerrür fikriyle ilişkilendirmesine benzer. Ayrıca Ahmet Yeşil’in çalışmaları yer yer romantik ve hatta melankolik bir güzellik ve huzur içerir. Ama öte yandan kayıplar ve özlemlerle ilgilidir. Solgun renk kullanılan formlar, kaybolan bir şeyin veya birinin izlerini temsil eder. Bu, bir kişinin ölümünü, bir ilişkinin sonunu veya bir hayalin gerçekleşmemesini işaret eder. Böylece Platon'un Phaedrus'unda izi, konuşulan sözün soluk ve kusurlu bir taklidi olarak gördüğü yazıyla ilişkilendirmesinin ötesinde, Ahmet Yeşil ustaca izi görünür kılmaktadır. Bu kayıplarımızı ve kimliğimizi mütemadiyen anımsamanın ustaca inşa edilmiş bir yoludur.”

Sergi koordinatörlüğünü sanat editörü Ümmühan Kazanç’ın yaptığı “İz/ler” sergisinde sanatseverleri görsel bir şölen bekliyor. Kazanç, Ahmet Yeşil’in sergisini “Ahmet Yeşil’in sanatını ve yarattığı sıra dışı plastik dili, görsel şöleni anlamak, duyumsamak, hissetmek için, olağanca doğallığıyla sizi içine çeken tuvallerinin karşısında biraz vakit geçirmeniz yeterli. Siz resimleri, resimler de sizi anlayacaktır…” sözleriyle anlatıyor.

“İz/ler” sergisi, 14 Aralık 2023 – 14 Ocak 2024 tarihlerinde salı-cumartesi günleri 10.00 – 19.00; pazar günleri 13.00 – 19.00 saatleri arasında Brieflyart’ta ziyaret edilebilir.

Bilgi için:       

brieflyart.com

instagram.com/brieflyart

twitter.com/brieflyart

facebook.com/brieflyart

Adres: Gümüşsuyu Mah. İnönü Cad. Ongan Apt. No: 43A Beyoğlu/ İSTANBUL

(Alman Başkonsolosluğu karşısı)

Tel:0 (532) 179 29 62


Ahmet Yeşil, “İz (İmgeler 3)”, 2023, tuval üzerine yağlıboya, 160x120 cm.


AHMET YEŞİL HAKKINDA

Ahmet Yeşil, Mersin’de yaşıyor ve çalışıyor. 1973-1985 yılları arasında Ressam Nuri Abaç, İlhan Çevik ve Ernur Tüzün atölyelerinde resim eğitimini aldı. 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’ne başladı. Sanatçının ülkemizde ve Almanya, Amerika, Kanada, Hollanda, İngiltere, Çin, Tayvan, Hindistan başta olmak üzere birçok özel koleksiyonda yapıtları yer almaktadır. Yurt dışında İngiltere Kraliyet Koleksiyonu, Kushimoto Türk Müzesi’nde; yurt içinde T.C. Cumhurbaşkanlığı Koleksiyonu, T.C. Kültür Bakanlığı Koleksiyonu, Eczacıbaşı Koleksiyonu, Akbank Koleksiyonu, Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi gibi birçok müze ve kurum koleksiyonlarında eserleri yer almaktadır. UNICEF Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği üyesi olan Ahmet Yeşil, şimdiye kadar yurt içinde ve yurt dışında 132 kişisel sergi açtı, 321 karma ve yarışma sergisine katıldı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda 25 ödül aldı. Sanatçı yurt dışında; Tac Mahal Sergi Salonu (Mumbai/Hindistan), Çağdaş Sanat Müzesi (Kazan/Rusya), Peninsula Galeri (Pekin/Çin), Haydar Aliyev Kültür Merkezi (Bakü/Azerbaycan), 101 Sanat Galerisi, (Taipei/Tayvan), Ludwig Galerie Schloss, (Oberhausen/Almanya), Amsterdam Hause of Art Gallery, (Amsterdam/Hollanda) gibi birçok kurumda sergi açmış, ülkemizi uluslararası platformlarda temsil etmiştir.

8 Aralık 2023 Cuma

Tokatlıyan Han Sanatçıları'dan “Açık Kapılar” Etkinliği



Tokatlıyan Han Sanatçıları “Açık Kapılar” Etkinliği ile yapıtlarını sanatseverlerin beğenisine sunuyor. 13-20 Aralık 2023 tarihleri arasında Tokatlıyan Han 2. katta gerçekleşecek olan etkinliklerde sanatseverler; resim, heykel, seramik, fotoğraf, video art, performans ve müzik gibi farklı disiplinlerin yer aldığı bir etkinlik ile karşılaşacaklar.

19. yüzyılda Beyoğlu’nun en lüks otellerinden biri olarak ışıldayan ve İstiklal Caddesi‘nin simgelerinden biri olan Tokatlıyan Han, geçmişten bugüne farklı zamanların ruhunu taşıyor. Geçmişe yolculuk edebilseydik bir zamanlar hanın yerinde bulunan Cafe Oriental’de kahve içiyor,  Şark Tiyatrosu’nda bir gösteri seyrediyor, Yeni Fransız Tiyatrosu’nda çıkan yangına su taşıyor, Mıgırdıç Tokatlıyan’ın lüks otelinde konaklıyor, burada kendimizi sanatçılarla hararetli sohbetlerin içinde buluyor ya da Hotel M. Tokatlıyan’ın hana dönüştürülme hikâyesinin tanıklık edebiliyor olabilirdik. Bu zaman yolculuğunda şimdide, bir yılı aşkın bir süredir hanın eski sakinlerinin seslerinin işitildiği ikinci katının ıssız gri koridorlarının farklı disiplinlerden birçok sanatçının ürettikleri, komşuluk ettikleri bir yaşam alanına dönüşmesine tanıklık ediyoruz. Handa dayanışmayla oluşturdukları mekân, sanat alanında bireysel iş üreten sanatçıların kolektif var olma formlarına örnek olma niteliği taşıyor.

Handa izleyicilerle ilk buluşmalarını “Açık Kapılar” sergisiyle gerçekleştirecek olan sanatçılar, atölyelerinin kapılarını da ziyaretçilere açıyor. Etkinlik bu yönüyle yalnızca üretilen yapıtları değil, sanatçıların gündelik hayat içindeki uğraşlarına ve yaşam ritimlerine de tanıklık etme ve diyalog kurma fırsatı da yaratıyor.

 Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfı, İBB Kültür katkılarıyla ve ROQU Mobility sponsorluğuyla 13-20 Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleşecek “Açık Kapılar” sergisi; resim, heykel, seramik, fotoğraf, video art, performans, müzik başta olmak üzere farklı disiplinlerde yapıt üreten kırka yakın sanatçıyı bir araya getiriyor. Etkinlikte, Vomank müzik grubu ve birçok müzisyen sergi sırasında ziyaretçilerine sesleneceği performanslarını icra edecekler. 2005 yılında müzik dünyasında kaybı derin üzüntü yaratan Kazım Koyuncu anısına sergi boyunca gösterimi devam edecek bir belgesel yer alacak ve yol arkadaşları da hazırladıkları müzik dinletileri sergiye katkıda bulunacaklar. Tüm bunların haricinde sanat ve sosyal bilimler alanından yazarlar, sanatçılar konuşmalarıyla etkinlik programında yer alacaklar.




Gerçekleştirilecek sergi, sanat alanında farklı disiplinlerde yapıt üreten sanatçıları komşuluk çerçevesinde aynı çatı altında toplarken aynı zamanda ziyaretçilerini bu deneyime ortak etmeyi hedefliyor. Sanatçı atölyelerinin pencerelerinin açıldığı alanı dolduran bitkileriyle avlu bahçesi, gri koridorlarında sıralanan kapıları fırçalarıyla renklendiren sanatçıların kolektif dayanışma ruhuyla biçimlendirdikleri bu buluşmanın keyifli ve kalabalık bir karşılaşmaya dönüşmesi umuduyla davetini duyuruyor. 

Koordinatörler: Aylin Pakova Çil, Joel Menemşe, Songül Canerik

Sanatçılar: Ahmet Arif Merey,  Ali Ekber Kul, Aramis Kalay, Ari Hergel, Ataman Oğuz, Aylin Pakova Çil, Belgin Şahin, Beyza Gökay, Çiğdem Şimşek, Demet Yalçınkaya, Eda Yiğit, Erkan Canan, Gülhan, Gülüzar Artuç, İlyas Ceran, Joel Menemşe, Lara Narin, Masis Kürkçügil, Nihal Mavigök Sungur, Orçun Beslen, Özge Akdeniz, Raffi Etyemez, Resul Aytemür, Rupen Melkisetoğlu, Saro Usta, Sayat Arslan, Semra Çelik, Serap İskender, Sibel Tarhan Kasapoğlu, Sinan Akcan, Sonat Çavuşoğlu, Songül Canerik, Süreyya Su, Tayis Mutlu, Vasıf Pehlivanoğlu.

Sergi açılış: 13 Aralık 2023 17:00-21:00

Sergi, pazar günü haricinde her gün 12:00-19:00 saatleri arasında gezilebilir.

BİLGİ İÇİN:

Adres: Tokatlıyan Han, Hüseyinağa Mahallesi, İstiklal Caddesi, No: 76, Kat 2, Beyoğlu/İstanbul

İletişim: tokatliyanhanartist@gmail.com

@tokatliyanhanartist

Tüm etkinlikler ücretsizdir.

6 Aralık 2023 Çarşamba

Halil Altındere: A Brief History of My Last Three Years

Halil Altındere.


Pilot Galeri, 23 Kasım 2023 - 13 Ocak 2024 tarihleri arasında Halil Altındere’nin son üç yılda ürettiği heykel, video, tuval ve halılarından oluşan “A Brief History of My Last Three Years” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının popüler kültür, gelenek, gelecek, sınır ötesi siyasetin meşruiyeti, savaşların, sanatın ve paranın insansızlaştırılması, sanatın da içinde olduğu yapıların iktidar çözümlemelerine odaklandığı yirmiden fazla eseri 13 Ocak’a dek Pilot Galeri’de görülebilir.

Altındere, son 3 yıla odaklanan sergisinde, siyaset, teknoloji, militarizm, kripto sanat, kültür-sanat kurumları, kamusal-özel alan kavramlarını sorguladığı 3 ana aks üzerinde şekillenen bir dizi eser üretiyor. Yaşamı ile sanatı arasında neredeyse filtresiz bağlar kuran sanatçının üretimlerinde, dünyayı sarsan pandemi kadar, bireysel yaşamındaki yeni “baba” rolü de eserleri üzerinden okunabiliyor. Pandemi etkisindeki üretimleri, “mekan” ve “sanatın dolaşımı” üzerinden hayatı/sanatı yeniden düşünmeye ve yeni yollar (kısa videolar, bronz heykeller, halılar vb.)  aramaya kapı açarken, “baba” rolü, Star Wars kahramanlarının, kaykayların ve bilumum hayvanların sanatına sızdığı yeni bir döneme işaret ediyor. Sanatçının son yıllardaki geleneksel sanatlara özellikle “minyatür” sanatına ilgisi, yapay zekâ teknolojisini kişisel asistan olarak kabul edip işlerinin üretim sürecinde aktif rol vermesiyle sonuçlanırken, 1 dakikalık videoları, online platformların “stream”lerine sızıyor, sanatın deneyim alanlarını çeşitlendiriyor. Sanatçının savunma/saldırı araçlarına ve bu araçların görev tanımlarının ötesinde taşıdıkları anlamlara ilgisi de bir dizi eserde görünür oluyor; “Müzik Benim Silahımdır”, sanatın kurşunlardan daha etkili bir silah olduğunu imlerken, “Revolver Gun” (2021)Invisible Bullet” (2021) nesneleri, sanatçının 4 tetikli tabancası ile birlikte, gücün sahibiyle dolambaçlı – mutlak iktidarın imkansız ilişkisine odaklanıyor.


Halil Altındere.


1970’li yılların sonlarından beri savaşın gölgesinde yaşayan Afgan kadınlarının savaşta kullanılan top, tüfek, el bombası gibi silahları ördükleri halılara yansıtmasını referans alan ve başta Bayraktar TB2 olmak üzere Anka, Akıncı, Karayel ve Aksungur dronlarının ön planda yer aldığı Turkish Military Drones Rug (2023) halıları günümüz toplumunun silahları nasıl normalleştirdiğine odaklanıyor. Star Wars: Royal Hunt (2023)’ta ise, ava çıkmış Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı motifleriyle süslü üniformalar giyen Star Wars karakterleri görülüyor. 21. yüzyılın yapay zeka teknolojisi, 16. yüzyılın minyatür tekniğiyle birleşerek yeni bir ‘gerçeklik’ yaratılıyor. Pandemi dönemiyle birlikte kripto değer ve kripto sanatla ilgilenen Altındere, Time (The Prince of Crypto) (2022) ve Forbes (Crypto King) (2023) başlıklı iki çalışmasında kripto dünyasını yaratan iki önemli figürü ön plana çıkarıyor. Sanatçı, kripto para birimi ethereumun yaratıcısı Vitalik Buterin ve kripto para borsası Binance’nın kurucusu CZ’nin yer aldığı dergi kapaklarını kullanarak bu iki ismin zamanı belirleyen kişiler olduğunu hatırlatır.

 

Halil Altındere.


Halil Altındere Hakkında

Altındere, 90’lı yılların ortalarından itibaren ürettiği video, heykel, enstalasyon, fotoğraf, performansların yanı sıra hazırladığı sergiler ve yayınlarla, alt kültürler, toplumsal cinsiyet rolleri, popüler kültür, gündelik hayatın sıradan mucizeleri, sanat-içi-iktidar mücadeleleri gibi konular üzerinden güç ve baskı karşısındaki direniş yöntemlerine odaklanır. Türkiye’ye mülteci olarak sığınan astronot, trans-balık-kızı ya da alışılmışın dışındaki güvenlik görevlileri sanatçının hem dünyada hem Türkiye’de yankı uyandıran çalışmalarının konuları arasındadır. Eserlerinde tarihin kitleler üzerine püskürttüğü ‘saçma’ ama hakiki detaylara büyüteçle yaklaşan Altındere, mucize ile devrim, kriz ile rutin, düş ile kâbus arasındaki nazik dengeyi, ‘oyun’, ‘oyuncak’, ‘anıt’, ‘kahraman’, toplum nezdinde ‘arızalı’, ‘günahkâr’ veya ‘öteki’ görülmüş her nevî doküman, sembolleşen figür ve nesne ile araştırmaya devam eder.

Halil Altındere'nin eserleri bugüne dek, MoMA, Centre Pompidou, MAXXI ile MAK Müzesi ve Madrid’teki CA2M’in yanı sıra Toulouse’da yer alan Les Abattoirs gibi birçok önemli müzede, kişisel ve karma sergilerde izlenerek, bu kurumların pek çoğunun kalıcı koleksiyonlarına girdi. Altındere şimdiye dek, Moderna Museet, Maat, ACC Gwangju, Secesssion, Mambo, Academy of Arts, CCBB Rio, Andrew Kreps Gallery, n.b.k. gibi kurumlardaki sergilerinin yanı sıra Documenta ve Manifesta gibi prestijli sergilere, Venedik, Sao Paolo, Berlin, İstanbul, Sharjah ve Gwangju gibi önemli bienallere de katıldı.

Halil Altındere.


Halil Altındere.


2 Aralık 2023 Cumartesi

Türkiye’den Çağdaş Sanat Avusturya’da


Avusturya’nın önemli çağdaş sanat merkezlerinden biri olan Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis, Türkiye’den önemli bir çağdaş sanat seçkisine ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki çağdaş sanat üretimini erişilebilir kılarak geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflerken, bir yandan da dijital bir arşiv tutmayı misyon edinen Kolekta, Türkiye’den çağdaş sanatı yurtdışında izleyiciyle buluşturmak için yeni bir sergi dizisine başlıyor. Sergi dizisinin ilki 2 Aralık 2023 -7 Ocak 2024 tarihleri arasında Avusturya’nın Bregenz kentinde, Avrupa’nın önemli çağdaş sanat merkezlerinden biri olan Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis’de gerçekleşecek.

Derya Yücel küratörlüğünde hazırlanan “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-” başlığındaki karma sergi, Türkiye’den çağdaş sanatın önemli isimlerini bir araya getiriyor. Sergide; Ahu Akgün, Alican Leblebici, Antonio Cosentino, Ayça Telgeren, Azade Köker, Berat Işık, Buğra Erol, Burçak Bingöl, Çağrı Saray, Canan Dağdelen, Cengiz Tekin, Eda Çekil, Erinç Seymen, Ferhat Özgür, Fırat Engin, Hüsamettin Koçan, Işıl Eğrikavuk, Komet, Mehtap Baydu, Metin Çelik, Murat Morova, Nadide Akdeniz, Nancy Atakan, Necla Rüzgar, Neriman Polat, Nezaket Ekici, Ozan Türkkan, Şahin Kaygun, Selim Birsel, Sena Başöz, Vahap Avşar, Volkan Aslan ve Yaşam Şaşmazer’in farklı disiplinlerde ürettiği eserler yer alacak.



T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Vorarlberg Eyaleti’nin desteğiyle, Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis, Bregenz ev sahipliğinde gerçekleşecek sergi, Avusturya ve Türkiye arasında sanat yoluyla iletişim ve iş birliğini pekiştirmeyi amaçlarken, Türk çağdaş sanatına da bir ışık tutmayı hedefliyor.




Serginin küratörü Derya Yücel, sergi çerçevesini şöyle açıklıyor: “Bugün, eleştirel sorgulama pratiğini içine alan “Sanat”, kültürlerarası bir iletişim ve alışveriş için bir model sağlayabilir ve bu model, dolaylı yoldan olsa bile, acil politik önem taşıyan durumlara uygulanabilir mi? Tarihlerimizi, dillerimizi, kimliklerimizi ve anılarımızı bir varış noktası olmaktan çıkarıp bir kalkış noktasına dönüştürmeyi başarabilir mi? Belki de sanat aracılığı ile kimliklerimizin karmaşık ve yapılanmış doğasının farkında olmak, bize başka olanakların kapısını açıyor. Dünyanın kavşaklarında ikamet eden sanatçının ve varlık/farklılık anlayışımızı taşıyan bir sanatsal dilin göçebe deneyimi artık tek bir yere ait bir tarihin ifadesi olmaktan çıkıyor. Düşünce gezgindir. Tıpkı sanatçı gibi zihinsel, tinsel ve fiziksel anlamda yer değiştirir ve tercüme gerektirir. Tarihsel ve kültürel bilgi olarak belirlenmiş şeylerin ‘yeniden’ anlatılması, yeniden dillendirilmesi ve yeniden yerleştirilmesine aracılık eden Sanat, tekdüze olmayan, toplumsal olayları tekrar tekrar ele alan, değerlendiren, düzeltme olasılığına açık bir düşünme tarzını besliyor. Sanatçı, tarihi, ekinler gibi biçiyor, harmanlıyor, kurguluyor ve yeniden yazıyor. Sanatın dili, bu süreçte yorumlandıkça ve tercüme edildikçe yeniden hayat buluyor.

Dolayısıyla, “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-” başlığı bir sergi kavramı veya bir tema olarak değil, çok-odaklı bir söylem çeşitliliğine aracılık edecek bir isim olarak öneriliyor. Bu sergi, Türkiye’de sanatın bugünkü durumunu tanımlamaktan / özetlemekten ziyade, görsel sanat pratikleri üzerine geniş ve güncel bir spektrum sunuyor. Belirli eğilimlerden bir kesit sunma girişiminin sonucu olarak şekillenen “Her şey tıpkı şimdiki gibi olacak -sadece biraz farklı-”, fiilen çoğulluğun/karmaşıklığın dilini kullanıyor ve günümüz sanatını da zinde tutan bu bileşenler, çelişki, çatışma, melezlik, yersizlik ve güçlüklerden kaynaklanan formlar olarak ortaya çıkıyor.¬”

Sergi Tarihleri: 2 Aralık 2023 – 7 Ocak 2024

Ziyaret Günleri/Saatleri: Çarşamba-Cumartesi arası 14:00-18:00 / Pazar ve tatil günleri: 11:00-17:00

Adres: Künstlerhaus Palais Thurn und Taxis 6900 Bregenz, Gallusstrasse 10a

@kuenstlerhausbregenz @kolektacomtr






28 Kasım 2023 Salı

VOLKAN DIYAROGLU: “LACK OF WHOLENESS”

Top to Bottom: Volkan Diyaroglu, “Competitive Authoritarian”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.; “Sensible Sucker”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.; “Lack of Wholeness”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 100x250 cm.


Volkan Diyaroglu is at Terminal 08 (Gorzów Wielkopolski – Poland) between November 25th 2023 - January 28th 2024 with his exhibition titled “Lack of Wholeness”. Volkan Diyaroglu explains the concept of his exhibition with the following words: “We are living in barbarian times. I’m not referring to the conflicts that we are living through around the world. They are not surprising. This world has always been bloody and outrageous.

We are living in barbarian times because we all have a little “Stalin” inside. We know better than everyone else; everything we do and think is right. Well, we think that we think. But we do not. We are just reacting. The ones who are not like us, we don’t listen to them, they are just useless people. We are all tiny “Putins" not just to other people but ourselves too. At the same time, we behave like we are UN representatives who must declare their opinions to the rest of the world in a short time because the world is waiting for our opinions immediately. And we do it in a very strange way. We declare some opinions first and then look for the evidence to justify them. Don’t you think that we appreciate ourselves more than we deserve? Who cares about our opinions? Who is asking for them?

We are familiar with the divisions caused by social media and our technological gadgets, but it is not the whole story. It is true that we are all living in our own algorithms thousands of light years distance from other people. We are all small, tiny, funny dictators in our micro worlds without understanding that we are numbers to the others: to big corporations, to governments, to established power. We are just tools, dear visitor. In these days we are all divided, converted into individualistic, selfish, and senseless beings.

So, keeping this in mind, in this exhibition I bring foreword the idea of a general “Lack of Wholeness” in three different ways. At first, all artworks individually must represent the idea of the lack of wholeness. Then, between the works, I create a lack of integrity. And finally, I create a total sense of the lack of wholeness, visually and conceptually similar to the experience we have when we use the Internet to get information, for example when we search on YouTube burned children in some war, before we get that information, first we have to watch an ultra-bio-efficient body cream protecting us from old age or a happy family eating healthy yoghurt. In my opinion, that kind of confusion and emotional experience creates in today’s individuals what I was referring to above: the lack of wholeness.”

 

Volkan Diyaroglu, “Anchored”, 2023, ahşap ve metal, 285x110x80 cm.



VOLKAN DİYAROĞLU: “BÜTÜNLÜK EKSİKLİĞİ”

Volkan Diyaroğlu, “Bütünlük Eksikliği” başlıklı sergisiyle 25 Kasım 2023 - 28 Ocak 2024 tarihleri ​​arasında Terminal 08'de (Gorzów Wielkopolski – Polonya) yer alıyor. Volkan Diyaroğlu sergisinin konseptini şu sözlerle açıklıyor: “Barbar çağlarda yaşıyoruz. Dünyada yaşadığımız çatışmalardan bahsetmiyorum. Şaşırtıcı değiller. Bu dünya her zaman kanlı ve çirkin olmuştur.

Barbar çağlarda yaşıyoruz çünkü hepimizin içinde biraz “Stalin” var. Herkesten daha iyi biliyoruz; yaptığımız ve düşündüğümüz her şey doğrudur. Peki, düşündüğümüzü düşünüyoruz. Ama yapmıyoruz. Biz sadece tepki veriyoruz. Bizim gibi olmayanları dinlemiyoruz, onlar sadece işe yaramaz insanlar. Hepimiz sadece başkaları için değil, kendimiz için de minik birer “Putin”iz. Aynı zamanda, dünya bizden beklediği için kısa sürede fikirlerini dünyaya açıklamak zorunda kalacak BM temsilcileri gibi davranıyoruz. Hemen görüş alıyoruz. Ve bunu çok tuhaf bir şekilde yapıyoruz. Bazı fikirleri önce beyan ederiz, sonra onları haklı çıkaracak delilleri ararız. Kendimize hak ettiğimizden daha fazla değer verdiğimizi düşünmüyor musunuz? Fikirlerimiz kimin umurunda? Kimin umrunda? onları mı soruyorsun?

Sosyal medyanın ve teknolojik cihazlarımızın yarattığı bölünmeleri biliyoruz ama hikayenin tamamı bu değil. Hepimizin diğer insanlardan binlerce ışıkyılı uzaklıkta kendi algoritmalarımızla yaşadığımız doğrudur. Hepimiz mikro dünyalarımızda, diğerlerinin, büyük şirketlerin, hükümetlerin, kurulu gücün gözünde birer sayı olduğumuzun farkında olmayan küçük, minicik, komik diktatörleriz. Biz sadece aracız sevgili ziyaretçi. Bugünlerde hepimiz bölünüyoruz, bireyci, bencil ve duygusuz varlıklara dönüşüyoruz.

İşte bunu aklımda tutarak, bu sergide genel bir “Bütünlük Eksikliği” fikrine üç farklı şekilde önsöz sunuyorum. Öncelikle tüm sanat eserlerinin tek tek bütünlükten yoksunluk fikrini temsil etmesi gerekiyor. Sonra işler arasında bir bütünlük eksikliği yaratıyorum. Ve son olarak, bilgi almak için interneti kullandığımızda, örneğin bir savaşta yanmış çocukları YouTube'da arattığımızda, o bilgiyi almadan önce yaşadığımız deneyime benzer şekilde, görsel ve kavramsal olarak tam bir bütünlük eksikliği duygusu yaratıyorum. Öncelikle bizi yaşlılıktan koruyan ultra biyo-etkili bir vücut kremini ya da sağlıklı yoğurt yiyen mutlu bir aileyi izlemeliyiz. Bana göre bu tür bir kafa karışıklığı ve duygusal deneyim, günümüz bireylerinde yukarıda bahsettiğim şeyi yaratıyor: bütünlük eksikliği.”


Volkan Diyaroglu, “Portrait of Joseph Stalin”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 200x208 cm.



 Volkan Diyaroglu, “Used Users”, 2023, tuval üzerine akrilik boya, 277x248 cm (poliptik).


27 Kasım 2023 Pazartesi

Erdoğan Zümrütoğlu’ndan Yeni Sergi: Herkes ve Hiç Kimse


Erdoğan Zümrütoğlu.


Erdoğ
an Zümrütoğlunun kişisel sergisi Herkes ve Hiç Kimse”, 30 Kasım 2023 - 3 Ocak 2024 tarihleri arasında DG Art Gallery & Projectste akademisyen Zeynep Öztürk’ün ev sahipliğinde gerçekleşiyor. Zarif bir ikilik vurgusu üzerinden gelişen çalışmalarla bu sergi, sanatçının sanatsal yolculuğundaki ara duraklardan biri olma özelliğini taşıyor.

Sanatçı, isminde bir ikili karşıtlığın izini süren sergisinde, çok sevdiği figüratif soyutlama tekniklerini kullanarak resim ve heykelde birbirine zıt insani duyguları keşfetmeye devam ediyor. Tuval yüzeyinde derinleşerek anlam katmanları oluşturan dünyasını aktarırken ise, doğal ve anlık olarak gelişen içgüdüsel kompozisyonlarla, önceden tasarlanmayan akıcı ve dönüşlü jestler yaratıyor. Bu resimler destansı boyutları ve oluşturulan formlar itibarıyla anıtsal olmalarının yanı sıra sanatçının eserlerindeki akıcı teatralliğin de temelini oluşturuyor.

Sergi adından da anlaşılacağı gibi, geçmişten bugüne devam eden sanatsal bir rest çekmenin yanı sıra izleyiciye yeni” bir şey sunmanın vaadiyle öne çıkan Zümrütoğlu, resimlerinde boyayla kurduğu rastlantısal ilişkinin alanını genişletiyor ve geliştiriyor. Bu ayrıksı teknik resimlerle birlikte heykellere de taşınırken iki boyuttan üç boyuta evrilen yeni bir gramer de yaratıyor. Önceki sergilerinden de bildiğimiz gibi sanatçı, her seferinde verili bir görsel dili bozarak yeni bir gramer oluşturma yolunda ustalıkla ilerliyor.



David Bellingham’ın isabetle belirtiği üzere; “Çocuksu ve duygusal tepkilerden görsellikle ilişkilenen tenselliğe ve en sonunda akla varan bu ilerleme, Zümrütoğlunun dünyasını keşfetmenin tek yoludur.” Çünkü ressam, Bellingham’ın onunla yaptığı söyleşide çarpıcı biçimde tarif etmiştir izleyiciyle olan yolculuğunu: “İlk önce yumuşak karnından, sonra kalbinden ve sonra da beyninden” etkilemek istiyor bakanı. İnsan doğasının tarih boyunca süregelen şüpheci doğasını farklı şekillerde ele alan Zümrütoğlu, aynı zamanda çeşitli felsefi yaklaşımlardan sanat tarihsel referanslara, edebiyattan şiire ve müziğe uzanan geniş bir alanda gezinerek iç dünyasının zenginliğini de ortaya koyuyor.

Sergi, 30 Kasım 2023 – 3 Ocak 2024 tarihlerinde, DG Art Gallery & Projectste ziyarete edilebilecek.

Erdoğan Zümrütoğlu Kimdir

Erdoğan Zümrütoğlu (Konya, 1970) Dokuz Eylül Üniversitesindeki eğitiminden sonra sanatsal çalışmalar yürütmek üzere dünyanın çeşitli yerlerinde yaşadı ve araştırmalar yaptı. Türkiyeye geri döndükten sonra atölyesinde çalışmalarına devam eden sanatçı, birçok kişisel serginin yanı sıra karma sergilere de katıldı. Seçilmiş kişisel sergileri arasında Tuz Zamanı”, PİLEVNELİ Mecidiyeköy (İstanbul, 2019); EyewitnessKunstlerhaus Bethanien (Berlin, 2018); Kutsal Pazarlık”, PİLEVNELİ (İstanbul, 2018); Mirror of Darkness, JD Malat Gallery (Londra, 2018); r Alle un Keinen”, Tammen & Partner Galerie (Berlin, 2016) yer alıyor. Soyut dışavurumcu bir ifadeyle varoluşçu kaygıların izini süren sanatçının eserleri, dünyanın önemli galerilerinde, koleksiyonlarında yer alıyor. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbulda sürdürüyor.

DG Art Gallery & Projects

Adres: İstiklal, Polat, Piyalepaşa, Baruthane Deresi Sk. No:2 A Blok, 34440 Beyoğlu/İstanbul